Zekat Miktarı Hesaplama Zekat Miktarı Hesaplama
Zekât ceza değil mali bir ibadettir. Zekât hür, âkıl ve balığ olup nisaba sahip olan her müslümana nisaba malik olduktan bir sene sonra farz olur. her müslüman “Benim kazancımda fakir müslümanların hakkı ve alacağı var mıdır?” diyerek sık sık nisaba malik olup olmadığını araştırmalıdır. Nisaba[1] malik olduğundan itibaren bir kameri yıl[2] geçince o malın zekâtını vermesi lazımdır. Zekâtını vermeden ölen müslümanın ölmeden önce vasiyet etmesi vaciptir. Vasiyet ederse ölümünden sonra onun zekâtını vermek varislerine vacip olur. Eğer vasiyet etmezse varislerine vacip olmaz. Fakat murislerinin (miras bırakan) borçlu kalmasını istemedikleri için kendi istekleri ile verirlerse caiz olur. O kimse borçtan kurtulur.
Bir müslüman zekât verebilecek kadar zengin olup olmadığını şöyle hesaplar; Önce zekâta tabi olan (zekât verilmesi gereken) mallarını alt alta yazar. Bunlar; 1-Elindeki altın ve gümüş 2-Nakit para 3-Sağlam alacaklar 4-Ticari eşya. Sonra bunların kıymetlerini karşılarına yazıp toplar. Vadeli bile olsa ödenmesi lazım gelen borçlarını yekünden çıkarır. Eğer birine kefil olmuşsa o da onun ödeyeceği borç sayılır. Kalan miktar eğer altının nisabı olan 80.14 gr altın değerine ulaşırsa kırkta birini zekât olarak vermesi farz olur. Gelir-Servet hesabı ......................Gider-Borç hesabı
1- Altın-Gümüş: 400.000.000 TL .......Yekün Borç:900.000.000 TL
2- Nakit para : 1.000.000.000 TL
3- Sağlam alacaklar: 950.000.000 TL
4- Ticari eşya : 1.550.000.000 TL Yekün: 3.900.000.000 TL
Servet hesabı yekünü: 3.900.000.000 TL
Borç yekünü : 900.000.000 TL
Kalan yekün : 3.000.000.000 TL Kırkta biri :75.000.000 TL Sağlam alacaklar:Borçlunun inkâr etmediği veya çek senet karşılığı olup inkârı mümkün olmayan alacaklardır. Ticari eşya: Satmak için alınan her şey olup bu günkü alış fiyatı üzerinden hesaplanır.
Kira getiren fazla ev dükkan ve kazanç için çalıştırılan kamyon,taksi, iş tezgâhları zekât hesabına girmez. Alınacak maaş da zekât hesabına girmez. Ancak zekât verirken maaştan elinde olan parayı da dahil eder.
Kendisinin ve bakmakla sorumlu olduğu aile efradının bir senelik beslenme, giyecek, yakacak, doktor, ilâç vs. masrafları demek olan bir senelik nafakanın borçlarıyla beraber zekâta tabi malından düşülebileceğini Hanefi mezhebinden hiç kimse söylememiş ve hiç bir kitapta bu mevcut değildir. Ancak elinde nafaka ve diğer asli ihtiyaçlarına harcamak üzere beklettiği parası varsa Bahrurraik ve Tahtavi isimli kitaplarda “Bu para için senesi dolunca zekât lâzım gelmediği İmam-ı Âzam’dan rivayet edildi.” denilip, yine Bahrurraik’te “Lâkin bu Bedayi ve Miracüddiraye’de beyan olunana muhaliftir.” demiştir. Bedayi’de de “Altın ve gümüş hilkaten ticaret için teayyun ettiğinden niyet ile tayine muhtaç değildir. Altın, gümüş ve nakit paralarla ticarete niyet edilmesin veya nafakaya niyet edilmiş olsun her halü kârda zekâtını vermek farz olur.” denilmiştir. Reddülmuhtar isimli fıkıh kitabında da az önce Bahrurraik’te beyan ettiğimizin aynısı söylenmiştir. Fetva kitaplarından Behçe ve Abdurrahim’de de “Oturacağı evi olmayan kimse ev satın almak için para biriktirse, üzerinden sene geçince zekâtını vermek lazım olur.” demektedir. Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslâm İlmihal’i 1985 tarihli baskısı 330. Sayfada da “Elde bulunan altın veya gümüş nakitler, külçeler, zinet takımları, kendileriyle ticarete niyet edilmese de veya bunlar nafakaya, ev satın almaya sarfetmek üzere saklanmış olsa da nisaba baliğ olunca zekâta tabi olurlar.” denilmektedir. Buna göre zekât hesaplanırken eldeki paradan nafaka düşülmeyeceği gibi, nafakaya ayrılan paranın da ekseri Fukaha’ya göre zekâtını vermek lazım gelir.
Alıntı --------------Tualimforum İmzam-------------- Allah'ım Hakkımızda Hayırlısını Ver. Amin |