|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Yabancı Şairlerin Şiirleri Ünlü yabancı şairlerin şiirleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
23.08.08, 07:34 | #2 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Asılmışların Balosu Asılmışların Balosu Balıkçıl darağacında Selahattin'in şövalyeleri Dansediyor, dansediyor Şeytan'ın şövalyeleri. Yüzleri buruşuk, küçük, kara kulakları Çekmiş sayın Belzebuth bir iple gökyüzüne Oynuyorlar şakırdadıkça kunduraları Tutulmuşlar bir Noel ezgisinin hüznüne. Kara orglar gibi ince, uzun kollarını Bak şimdi kucaklıyor çarpık, küçük kuklalar Bir zamanlar aksoylu hanımların sıktığı Bilekleri iğrenç bir aşkla dokunmadalar. Hoyda! şen oyuncular, artık düşünmeyen baş! Takla atılabilir sehpalar öyle uzun! Hop! Bilinmesin artık bu ya da dans ya da savaş! Gıcırdarken kemanı kudurmuş Belzebuth'un. Ey bundan sonra sandal giymeyecek ayaklar! Hepsi derilerinden gömleklerini sıyırmış: Ama böyle çok daha memnun görünüyorlar Başları üstüne kar beyaz bir şapka örmüş. Titriyor bir tutam et arık çenelerinde Çatlak kafalarına sorguç yapmış kargalar: Çarpıp karton zırhlara gözüpekler, yiğitler Ölü karanlıklarda sanki dolanıyorlar. Esiyor balosuna iskeletlerin poyraz! Darağacı inliyor demirden bir org gibi Koşuyor ormanlarında aç kurtlar avaz avaz: Gökyüzü andırıyor kızıl bir cehennemi. Hoyda, beni de alın yaslı kabadayılar Kırık parmak... Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:35 | #3 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Cehennemde Bir Mevsim Cehennemde Bir Mevsim Aldanmıyorsam bir zamanlar hayatım, önüne bütün gönüllerin açıldığı, yoluna bütün şarapların döküldüğü bir şölendi. Bir akşamdı dizimi oturttum Güzelliği-Terslik edecek oldu-İler tutar yerini bırakmadım ben de. Bayrak açtım adalete karşı. Aldım başımı kaçtım. Ey büyücüler, size ey bahtsızlık, ey nefret, hazinem size emanet. Azmettim, söndürdüm içerimde insan ümidi adına ne varsa. Bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci. Cellatlara seslendim, ısırayım diye ölürken mavzerlerin kabzalarını. Seslendim salgınlara, boğsunlar istedim, kan içinde, kum içinde beni. Tanrı bildim musibeti. Gırtlağıma kadar battım çamurlara. Cürümün ayazında kurundum. Hop oturup hop kaldırdım çılgınlığı. Bana baharın getirdiği iğrenç bir budala kahkahasıydı. Derken az önce işte, bir de baktım ki kıkırdamak üzereyim; aklıma eski şölenin anahtarlarını aramak geldi, dedim belki de yeniden heveslenirim. Hayırmış meğer o anahtarın adı-Anlaşıldı ben bir düşteymişim. 'Sen canavar kalacaksın...' falan filan... atıp tutmaya başladı başıma bu şirin hasırları ören şeytan. 'Ölümüne sürsün cümle iştahın, bencilliğin, cümle bağışlanmaz günahın.' Ah, canıma yetti arttı-Kuzum şeytan, ne olur daha bir öfkesiz bakıver de benden yana ufak tefek, yolda kalmış alçaklıklar vara dursun, sen ki yazarda tasvir, öğreticilik vergilerinin yokluğuna vurgunsun, senin için kopardım lanetli gün defterimden bu uğursuz yaprakları... Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:36 | #4 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Cümleler'den Cümleler'den Dört şaşkın gözümüz için tek bir ormana. -birbirine gönülden bağlı iki çocuk için bir kumsala. - bizim apaçık duygudaşlığımız için ezgili bir eve, - indirgendiğinde dün- ya, işte o zaman bulacağım sizi. Dingin ve yaşlı bir adamdan başka kimse kalmazsa dünyada, bir 'görülmemiş zenginlik'le kuşatılmış yaşlı adamdan, - işte o zaman ocağınıza düşeceğim sizin. Anılarınızın tümünü kavrarsam, - size boyun eğdirmeyi beceren kadın ben olursam, - işte o zaman boğazlayacağım sizi. Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:36 | #5 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Çalınmış Yürek Çalınmış Yürek Üzgün yüreğim akıyor gemiye, Bir gevişlik tütün salyası gibi; Çorba artıkları yüzümde, niye? Üzgün yüreğim akıyor gemiye; Ya bu kaba saba sözler ne diye? Adamların bu zevzek gülüşleri? Üzgün yüreğim akıyor gemiye Bir gevişlik tütün salyası gibi. Hep belden aşağı edepsiz laflar Onu nasıl baştan çıkardı, bakın! Dümende de o biçim resimler var, Sevişmeler, kalkmış cinsel organlar... Siz ey beni büyüleyen dalgalar, Alın kirli yüreğimi, arıtın Hep belden aşağı edepsiz laflar O'nu nasıl baştan çıkardı, bakın! Tütünün posası çıktı çıkacak Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim? Ayyaş hıçkırıkları başlayacak, Tütünün posası çıktı çıkacak; Midem boşalıp boşalıp dolacak, Ben ki, yenmiş yutulmuşsa yüreğim, - Tütünün posası çıktı çıkacak - Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim? Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:37 | #6 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Çapkın Kız Çapkın Kız Kahverengi bir salon, cila ve meyva kokan, Kurulmuş koca iskemleye tıkınıyordum, Bir Belçika yemeği, buyursun canı çeken, Yeter ki karnım doysun, aldırmayıp yiyordum, Rahattım - oh ne güzel çalar saatin sesi- Derken, mutfak açıldı, sürünmüş, sürmelenmiş, Kılık kıyafetine ise biraz boş vermiş, Yanaştı cilvelenip aşevi hizmetçisi. İstediği tatlı bir öpücüktü sanırım Belçikalı kızları bakışından tanırım, Fazla çatal kaşıkları masadan topladı, Dudak büktü gülerek çocuk bir yüzle bana: Bastırıp parmağını şeftali yanağına, 'Buramı üşütmüşüm, dokun anlarsın' dedi... Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:38 | #7 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Duyum Duyum Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın, Gideceğim sürtüne sürtüne buğdaylara. Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgara. Ne bir şey düşünecek, ne bir laf edeceğim; Ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi; Göçebeler gibi uzaklara gideceğim; Mes'ut sanki yanımda bir kadın varmış gibi... Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:39 | #8 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Sarhoş Gemi Sarhoş Gemi Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedeçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan almak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi Pamuklar, buğdaylar, Felemenk ve İngiltere; Bordamda gürültüler patırtılar kesildi; Sular aldı gitti beni can attığım yere. Med zamanları, çılgın çalkantılar üstünde, Koştum, bir çocuk beyni gibi sağır, geçen kış Adaların karalardan çözüldüğü günde Yeryüzü böylesine allak bullak olmamış. Denize bir kasırgayla açıldı gözlerim; Ölüm kervanı dalgaları kattım önüme; Bir mantardan hafif, tam on gece hora teptim; Bakmadım fenerlerin budala gözlerine. Çocukların bayıldığı mayhoş elmalardan Tatlıydı çam tekneme işleyen sular; Ne şarap lekesi kaldı,ne kusmuk, yıkanan Güvertemde; demir, dümen ne varsa tarumar. O zaman gömüldüm artık denizin Şi'rine, İçim dışım sütbeyaz köpükten, yıldızlardan, Yardığım yeşil maviliğin derinlerine Bazan bir ölü süzülürdü, dalgın ve hayran. Sonra birden mavilikleri kaplar meneviş Işık çağıltısında, çılgın ve perde perde, İçkilerden sert, bütün musikilerden geniş Arzu, buruk ve kızıl, kabarır denizlerde. Gördüm şimşekle çatlayıp yarılan gökleri, Girdapları, hortumu; benden sorun akşamı, Bir güvercin sürüsü gibi savrulan fecri, İnsana sır olanı, gördüğüm demler oldu. Güneşi gördüm, alçakta, kanlı bir ayinde; Sermiş parıltısını uzun, mor pıhtılara. Eski bir dram oynuyor gibiydi, enginde, Ürperir uzaklaşan dalgalar sıra sıra. Yeşil geceyi gördüm, ışıl ışıl karları; Beyaz öpüşler çıkar denizin gözlerine; Uyanır çın çın öter fosforlar, mavi, sarı; Görülmedik usareler geçer döne döne. Azgın boğalar gibi kayalara saldıran Dalgalar aylarca sürükledi durdu beni Beklemedim Meyem'in nurlu topuklarından Kudurmuş denizlerin imana gelmesini. Ülkeler gördüm görülmedik, çiçeklerine Gözler karışmış, insan yüzlü panter gözleri Büyük ebem kuşakları gerilmiş engine, Morarmış sürüleri çeken dizginler gibi. Bataklıklar gördüm, geniş, fıkır fıkır kaynar; Sazlar içinde koskoca bir ejderha, Durgun havada birdenbire yarılır sular, Enginler şarıl şarıl dökülür girdaplara. Gümüş güneşler, sedef dalgalar, mercan gökler; İğrenç leş yığınları bozbulanık koylarda; Böceklerin kemirdiği dev yılanlar düşer. Eğrilmiş ağaçlardan simsiyah kokularla. Çıldırırdı çocuklar görseler mavi suda O altın, o gümüş, cıvıl cıvıl balıkları. Yürüdüm, beyaz köpükler üstünde, uykuda; Zaman zaman kanadımda bir cennet rüzgarı. Bazan doyardım artık kutbuna, kıtasına; Deniz şıpır şıpır kuşatır sallardı beni; Garip sarı çiçekler sererdi dört yanıma; Duraklar kalırdım, diz çökmüş bir kadın gibi. Sallanan bir ada, üstünde vahşi kuşların Bal rengi gözleri, çığlıkları, pislikleri; Akşamları, çürük iplerimden akın akın Ölüler inerdi uykuya gerisin geri. İşte ben o yosunlu koylarda yatan gemi Bir kasırgayla atıldım kuş uçmaz engine; Sızmışken kıyıda, sularla sarhoş; gövdemi Hanze kadırgaları takamazken peşine. Büründüm mor dumanlara, başıboş, derbeder, Delip geçtim karşımdaki kızıl semaları; Güvertemde cins cins şaire mahsus yiyecekler; Güneş yosunları, mavilik medusaları. Koştum, benek benek ışıkla sarılı teknem, Çılgın teknem, ardımda yağız deniz atları; Temmuz güneşinde sapır sapır dökülürken Kızgın hunilere koyu mavi gök katları. Titrerdim uzaklardan geldikçe iniltisi Azgın Behemotların, korkunç Maelstromların. Ama ben, o mavi dünyaların serserisi Özledim eski hisarlarını Avrupa'nın. Yıldız yıldız adalar , kıtalar gördüm; çoşkun Göklerinde gez gezebildiğin kadar, serbest O sonsuz gecelerde mi saklanmış uyursun Milyonlarca altın kuş, sen ey gelecek kudret. Yeter, yeter ağladıklarım; artık doymuşum Fecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz, Aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum; Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz. Gönlüm Avrupa'nın bir suyunda, siyah, soğuk, Bir çukurda birikmiş, kokulu akşam vakti; Başında çömelmiş yüzdürür mahsun bir çocuk Mayıs kelebeği gibi kağıttan gemisini. Ben sizinle sarmaşdolaş olmuşum dalgalar, Pamuk yüzlü gemilerin ardında gezemem; Doyurmaz artık beni bayraklar, bandıralar; Mahkum gemilerin sularında yüzemem... Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:40 | #9 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Sesliler Sesliler A kara, E ak, I al, U yeşil, O mavi, sesliler Diyeceğim bir gün gizli doğumlarınızı da Karanlık koylara, kara sineklere benzer A O amansız pis kokular üstünde fır dönerler Kır çiçeği, buhar, çadır beyazlığında E'ler Benzer dik buzulların mızrağına, ak krallara Kızıla I, gülüşüne o canım dudakların, kana Hani hoş pişmanlıklar içinde hani öfkeler Çevreler U, yeşil denizlerin çalkantısı Duruluğu onca otlakların, kırışıkların Bastığı simyanın geniş alınlara damgasını Kutsal borazan O, yaban çığlıklar, gürültüler Meleklerden, acunlardan geçmiş sessizlikler - Sen ey Omega, O mor ışığı gözlerinin! Arthur Rimbaud |
23.08.08, 07:40 | #10 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Tufandan Sonra Tufandan Sonra Bir tavşan durdu da yoncalarla kıpır kıpır çıngırak çiçekleri arasında, örümcek ağları içinde doğru dua etti gökkuşağına. Kayıplara mı karışacaktı! o dört başı mamur taşlar, ya çiçekler tam açmışken hem de! Çöp içinde yüzen ana cadde boyunca kerevetler dizildi. Minyatürlerdeki gibi yukarılara asılmış bir denize doğru kaldırıldı, gemiler çekildi. Mavi Sakalın evinde dere gibi aktı kan-ya mezbahalar, ya o camları tanrı mühründen görünmez olmuş kanlı meydanlar. Dere gibi aktı kan, bir o kadar da süt. Kunduzlar yapı yaptı. Kahveler tüttü kahve ocaklarında Camları hala zangır zangır camlı köşkte karalar giymiş çocukların yaldızlı resimlere daldı gözleri. Çat! Kapı çalındı; köyün meydanlığında bir çocuk fırıldaklarla tekmil kulelerdeki horozların aklına uyup kollarını döndürmeye başladı, çakmak çakmak sağanağın altında. Filan hanım kuyruklu bir piyano kurdurttu Alp dağlarına. Katedralin bin bir mihrabında kudas ve vaftiz ayinleri yapıldı. Yollara düştü kervanlar. Harcedildi de buzların hercümerciyle kutup gecesi, kuruldu İspilandit Oteli. O zamandan beri ay, kekik kırlarından gelen ağlamaklı çakal sesleri işitir oldu- bir de meyve bahçelerinde dolaşan tahta pabuçlu çoban türküleri. Derken filize durmuş eflatun korudaki peri Ev karısı geldi yanıma, dedi, bahar geldi. Kaynayın! pınarlar, taşın, katın köPage Rankingüleri önünüze, basın ormanları siyah kumaşlar, orglar, şimşekler, gök gürültüleri, kabarın hadi çağlayın; hadi su; hadisene keder, kaldırın ayağa selleri. Değil mi ki onlar senli-benli-gitti derler! O dört başı mamur taşlar! O açmaya varmış çiçekler! -değil mi ki bir kasvettir kalan geriye! Ecenin haliyse malum, toprak mangalının korlarını karıştırmaya dalmış büyücü, bilir ya söylemez bizim bildiğimizi. Arthur Rimbaud |
Tags |
arthur, arthur rimbaud, arthur rimbaud şiirleri, rimbaud, siirleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Arthur Koestler Biyografisi - Arthur Koestler Hayatı - Arthur Koestler Kimdir? | Başak | Yabancı Edebiyatçıların Hayatı(Biyografisi) | 0 | 21.10.12 23:16 |
Jean Philippe Arthur Dubuffet Eserleri - Jean Philippe Arthur Dubuffet Tabloları | Serap | Yabancı Ressamların Resimleri | 0 | 02.11.11 02:01 |
Arthur Boyd Biyografisi - Arthur Boyd Kimdir - Arthur Boyd Hayatı - Arthur Boyd Yaşam | Serap | Yabancı Ressamların Biyografileri ve Eserleri | 0 | 01.11.11 17:24 |
Arthur Rimbaud Biyografisi - Arthur Rimbaud Hayatı - Arthur Rimbaud Kimdir? | Josephine | Şairlerin Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 07.10.10 03:40 |
Arthur Danto | SERDEM | Felsefe | 0 | 09.08.08 13:56 |