Théodore Géricault
(26 Eylül 1791 – 26 Ocak 1824), özellikle Medusa'nın Salı isimli tablosuyla tanınan Fransız ressam ve taş baskı sanatçısıdır. Romantik akımın önderlerinden biridir.
Géricault Fransa'nın Rouen şehrinde doğdu. Carle Vernet'den İngiliz tarzı spor çizimi, Pierre-Narcisse Guérin'den klasik figüratif kompozisyon dersleri aldı. Katı bir klasikçi olan Guérin öğrencisinin atılgan mizacını onaylamıyordu ama yetenekli olduğunu kabul ediyordu.
Géricault kısa süre sonra Guérin'in atölyesini bıraktı ve 1810 ile 1815 yılları arasında altı sene boyunca Louvre'da Peter Paul Rubens, Titian, Diego Velázquez ve Rembrandt'ın resimlerinin kopyalarını yaptı. Bu çalışmaları sırasında, o dönemde baskın akım olan neoklasizm ekolüne tercih ettiği canlılığı keşfetti.
İlk önemli eseri olan ve 1812'de Paris Salonu'nda sergilenen Saldıran Süvari, Rubens'in tarzının ressam üzerindeki etkisini ve ressamın güncel konuları resmetmeye olan ilgisini ortaya koyuyordu. Genç yaşta elde ettiği bu hırslı ve büyük başarıdan sonra ressamın yönü değişti: Géricault sonraki birkaç yıl boyunca atlar ve süvarilere ilişkin küçük eskizlerden oluşan seriler çizdi. Öncekine göre üzerinde daha çok çalıştığı ancak daha kötü tepkiler aldığı Yaralı Süvari isimli tablosu 1814 salonunda sergilendi.Sonraki iki yıl boyunca figüratif kompozisyona yöneldi ve dram ağırlıklı resimler çizdi.
Biraz da teyzesiyle yaşadığı aşk ilişkisinden kaçmak amacıyla 1816-1817 yılarında çıktığı Floransa ve Roma gezisinin ardından Michelangelo'ya ilgi duymaya başladı. Ressam, Roma şehrinden etkilenerek, anıtsal büyüklükteki bir tual üzerine Berberi Atların Yarışı isimli resmini çizmeye başladı. Epik bir kompozisyona ve soyut temalara sahip bu resim "tamamıyla zamanının dışında bir resim olacaktı. Ancak Géricault resmi tamamlamadan Fransa'ya döndü.
Géricault ilk resimlerindeki askeri temalara sürekli geri döndü. Özellikle İtalya'dan dönüşünden sonra ürettiği ve askeri konuları resimlediği taş baskı eserleri, bu türün ilk önemli eserleri olarak gösterildi. Ressamın en bilinen ve belki de en tutkulu eseri, 1819 tarihli Medusa'nın Salı'ydı. Resimde, o dönemde güncel olan bir gemi kazasının ardından kaptanın yolcuları ve mürettebatı ölüme terkedişi konu ediliyordu. Olay ulusal bir skandala dönüştü ve Géricault'un dramatik yorumuyla birlikte, bu güncel trajediyi anıtsal boyutta anlatan bir eser ortaya çıktı. Resim ününü, bu kötü skandala sebep olan kurumlara karşı eleştirisiyle kazanmıştı ancak genel anlamda insanın doğa ile olan savaşını da betimliyordu. Resim, ölmekte olan figürlerden biri için modellik yapan genç ressam Eugène Delacroix'nın imgelemi üzerinde de etkili oldu.
Resimde, figürlerdeki klasik tasvir ile kompozisyonun yapısı, konunun kargaşasıyla bir zıtlık oluşturur ve böylece neoklasizm ile romantizm arasında önemli bir köprü kurulur. Resmin birçok ilham kaynağı vardır: Michelangelo'nun Son Yargı'sı, Antoine-Jean Gros'un güncel olayları anıtsal büyüklükte resmedişi, Henry Fuseli'nin resimlerindeki figür grupları ve muhtemelen John Singleton Copley'nin Watson ve Köpekbalığı isimli tablosu.
Tablo 1819 Salonu'nda sergilendiğinde politik tepkilerle karşılandı. 1820'de İngiltere'ye götürüldü ve burada daha olumlu tepkiler aldı. Géricault Londra'dayken şehirdeki fakirliğe tanık oldu ve bu gözlemlerini betimlediği, dugusallıktan uzak taş baskı resimler üretip yayınladı.
Son dönem eserleri
Géricault Fransa'ya döndükten sonra, on akıl hastasının portrelerinden oluşan bir dizi resim çizdi. Bu kişiler, ressamın arkadaşı ve psikiyatrik tıpta öncü bir doktor olan Étienne-Jean Georget'nin hastalarıydı ve her biri farklı bir hastalığa sahipti.Halen beşi mevcut olan bu portreler ressamın son büyük başarısıydı. Kullanılan incelikli stil ve etkileyici gerçekçilik sebebiyle dikkate değer olan bu resimler, bireylerin psikolojik rahatsızlıklarını belgeledikleri için de ayrıca önemliydi, çünkü ressamın aile geçmişinde bu tür hastalıklar mevcuttu ve kendi akıl sağlığı da fazla sağlam değildi.Ressamın konu olarak insanı seçtiği resimleri, canlı insanların portreleriyle sınırlı değildi. Kesilmiş kafalar, kollar ve bacakların resmedildiği bazı eskizlerden oluşan önemli natürmortlar da ressama atfedilmektedir.
Géricault'un son çalışmaları, aralarında İspanyol Engizisyonunun Kapılarının Açılışı ve Afrika Esir Ticareti gibi çeşitli epik kompozisyonların da bulunduğu tablolar için yapılan ön etüdlerdi.Bu ön çizimler, resimlerin oldukça tutkulu olacaklarını gösteriyordu. Ancak ressamın kötüleşen sağlık durumu sebebiyle resimler bitirilemedi. Ressam, bir binicilik kazası ve kronik tüberküloz sebebiyle uzun süre boyunca hasta yattıktan sonra 1824'te Paris'te öldü. Père Lachaise Mezarlığı'ndaki mezarında, Medusa'nın Salı rölyefi üzerine yerleştirilmiş bir bronz heykelde ressam elinde fırçasıyla betimlenmiştir.
Alıntı.