20.12.08, 23:45
#1 (permalink )
Kullanıcı Profili Delta Üye
Kullanıcı Bilgileri Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 561
Konular: 497
Puan Grafiği Rep Puanı:1952
Rep Gücü:0
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 3
26 Mesajına 86 Kere Teşekkür Edlidi
:
Oskar Kokoschka Biyografisi Eserleri Oskar Kokoschka (d. 1 Mart 1886 - ö. 22 Şubat 1980) Avusturyalı ressam, şair ve oyun yazarı. Bir ressam olarak yapıtları ekspresyonizm ve modernizmin güzel örnekleridir. 1904'te Viyana'da sanat öğrenimi görmeye başladı. 1910-1911 yıllarında Berlin'de Der Sturm gazetesi için çizdi. 1914'te Avusturya ordusuna girdi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İsviçre'ye yerleşti ve Salzburg'taki School of Seeing'i yönetti.
Kokoschka'nın Pöchlarn şehrinde bulunan doğduğu ev (Ağustos 2006)Oskar Kokoschka, 1 Mart 1886'da Avusturya'nın Tuna nehri üzerindeki Pöchkarn şehrinde dünyaya geldi. 1905'te Viyana Meslek ve Sanat Okulu'na yazıldı ve resim çalışmalarına başladı. 1909 yılına kadar devam ettiği bu okulda resim yapmadığı zamanlar tiyatroyla da ilgilenerek 1908 yılında iki eser yazdı. 1910 yılında litografiyle resimlenmiş Düş Gören Çocuklar adlı uzun şiiri yayımlandı. Hem resim hem de edebiyatla ilgileniyordu.Viyana Sanat çevrelerinde ünü yayılarak güçlendi. Mimar Adolf Loos, şair Karl Kraus, şair Peter Altenberg gibi arkadaşlarının teşvikiyle ilk resim sergisini 1910'da Berlin'de açtı. Sanatkarların büyük övgüsüne karşı, izleyicilerin büyük yergisiyle karşılaştı. Durup dinlenmeden resim yapmaya devam etti. 25 tabloyla katıldığı Viyana'daki Hagenbund Sergisi büyük olaylara yol açtı. Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük François Ferdinand teşhir edilen tabloları görünce küplere bindi. Savaşın patlamasıyla orduya katılarak bir süvari birliğiyle Rus Cephesi'nde savaştı. 1915'te başı ve göğsünden ağır yaralandı. Viyana, Dresden ve Stokholm'de çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Bu arada imkan buldukça resim de yaptı. 1918'de Paul Westheim tarafından ilk biyografisi yayımlandı. 1919'da Dresden Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyesi oldu; ancak 1924'te öğretmenliği bir yana bırakarak gezilere başladı. Böylece en ünlü eserleri olan İtalya, Fransa, İngiltere ve Afrika manzaralarını yarattı. 1931'de Viyana'ya döndü ise de burada uzun süre kalmayıp 1935'te Prag'a yerleşti. Burada Olda Palkowska'yla tanışıp evlendi. Çekoslavakya'nın Almanlar tarafından işgal edilmesinden bir süre önce, karısıyla beraber Londra'ya kaçtı. Bu sırada sanatçının Almanya'daki galeri ve müzede bulunan 417 tablosu Nazi rejimi tarafından dejenere edilmiş sanatı temsil ettiği iddiasıyla depolara kaldırıldı. İngiltere'de zor ve fakir bir hayat sürdü. Kendisini ressam olarak tanımıyorlardı. İngiltere'ye ait birkaç peysaj ile savaşın korkunçluğunu belgeleyen tablolar çizdi. 1947'de gezilerine tekrar başladı. 1948 yılında savaş sonrasında Venedik'te açılan ilk sergiye katılarak ününe tekrar kavuştu. Artık yeniden bol bol resim yapıyor, bilhassa peysaj ve portreler çiziyordu. 1953'te Salzburg Yazlık Akademisi'nin resim kürsüsüne atandı ve uzun yıllar bu görevde kaldı. Sonra Cenevre Gölü'nün üzerinde Villeneuve'de bir ev satın aldı ve buraya yerleşerek çalışmalarını sürdürdü. Oskar Kokoschka'nın eserlerinde daima insanlara ve hayata karşı duyulan büyük aşk konu edilir. Renkler en yumuşak ve silik tonlardan, haşin ve derin nüanslara geçen ışık yüzeyleri meydana getirir. Hatlar gergin, şekiller güçlüdür. Portrelerinde anlamlar boş, bakışlar donuktur. Kokoschka tümüyle kübist ressamlardan ayrıdır. Onlar eşyaları ayrıntılarına dek inceleme ve birleştirme düşüncelerini benimsemez, renklerin tek tona yönelmesini, mekanik unsurları, şekil aramalarını sevmez. Kendisi renk coşkusuna ve bu coşkuyla her türlü duygu ve tutkunun doruğuna ulaşabileceğine inanır. Resmin karşısında hiçbir zaman bir yazar veya bir düşünür değil sadece bir ressamdır. Heyecan, tutku, korku, ölüm gibi insan ruhunda kabaran duyguların dışa yansımasını resimle yapar. Tablolarında modellerin baş ve vücut kontürlerine prospekt ve profilden görünüşlerde yerleştirerek, çift boyutlu ve çoğul şekiller elde eder. Ünlü manzaralarını ise daima yüksekten ve çoğunlukla geniş bir prospektüsle yapmış, 1930'dan bu yana resim sanatı, özünü yitirmeden daha insancıl ve yeni olma yolunu gütmüştür.