tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > TUALİM KAFE > Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri > Türkülerin Hikayeleri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Türkülerin Hikayeleri Sevilen türkülerin hikayeleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Deniz Üstü Köpürü Türküsü ve Hikayesi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1064

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 27.06.08, 20:52   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator
 
Berfin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jun 2008
Nerden: Sinop
Mesajlar: 3.193
Konular: 2290
Puan Grafiği
Rep Puanı:2710
Rep Gücü:47
RD:Berfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond reputeBerfin has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 19
114 Mesajına 162 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Deniz Üstü Köpürü Türküsü ve Hikayesi

Deniz Üstü Köpürü

Şu Ula'nın düğünleri düğündür hani...

Erkekler oğlan evinde yiyip içip yan gelirler; kız evinde de eğlence gırla gider. Bağda üzüm toplayan, bahçede sebze çapalayan, tarlada tütün kıran kızlar; düğün günü, güzellik suyuna batıp çıkmış gibi olurlar. Düğünlüklerini giyip, saçlarını tarayan kızlar, huri-melek kesiliverirler.

Tef vurup cümbüş çaldı mı; kendinizi düğünde değil, periler ülkesinde sanırsınız. Kızlar salınır da, meydan kız görür.

Bu yüzden, Datça'lı Durmuş :
Senin çocuk kara-mara ama, hayli şirin yahu! diyenlere, göğsünü gere gere şu karşılığı verir:
-Eee, ne olsa O'nun anası Ula'lıdır...
Demesi o ki Datça'lı Durmuş'un; Ula'nın havası-suyu, güzellik
ılıcasından daha etkilidir. Bundan olacak, ULA köylüklerinin köylüleri oğullarını ortaokulda okusun diye, kızlarını yorgan -dikiş öğrensin diye Ula'ya yollamanın yolunu ararlar.

Çaydere'li Osman, dayısıoğlu Nasuh Çavuş'un gelin almasında Ula'ya geldi. Alay, koca Marçal dağlarını aşıp Ula'ya geldiğinde, kız evinde çalgı-çengi sürüp gidiyordu. İlçenin genç kızları halka olmuş; <<Ay alaylar bulaylar -Temeli de süzgün alaylar>> oyununu oynuyorlardı.

Osman, hayat (avlu) kapısının yanındaki duvarın üstüne dikilip, oynayan kızlara bir göz gezdirdi. Gözleri bir kızın üzerinde mıhlandı kaldı. Hay bakmaz olaydı! Osman'ın gönlü ırmak olup, Balcıların kızı Gülayşe'ye akıverdi.

Çaydere'li olanca gücüyle asıldığı halde, bakışlarını Gülayşe'den koparamıyordu. Sanki herkes Osman"ın kime, hangi duyguyla baktığını seziyordu. Osman ne gözlerine söz geçirebiliyordu, ne de gönlüne... Artık gönlüne kendi beyni değil; Gülayşe buyruktu.

Gülayşe ile ona bakmış, gülümsemiş miydi, ne!

Osman, gelin alayıyle birlikte Çaydere'ye dönerken; <<içimde bulgur kaynıyor: kafamda kireç söndürülüyor>> dediği zaman, yanındaki Çiftçilerin Mehmet; <<Osman mı anlamsız konuşuyor, ben mi anlamıyorum...>> demekten kendini alıkoyamadı.

O günden öte Osman, ULA düğünlerinin çağrılmayan konuğu olmuştu. Çizmelerini parlatıp atına atlıyor, soluğu Ula'da alıyordu. Marçal dağlarında, Kabaca Pıynar'ın dibindeki yatıra mum adayıp, Gülayşe'ye kavuşmak için dua etmeyi unutmuyordu.

Çoğu düğünlerde Gülayşe'yi görmüyordu. Ama bir de gördü mü, içinin tüm denizleri köpürüyordu.

Yine böyle bir düğünde, Gülayşe'ye <<gel Ayşe>> diyecek cesareti toplayabilmek için, birkaç şişe rakıyı su gibi içti. Neydi o öyle? Ayşe mi dönüyordu, dünya mı?

Derken biri ilişti koluna:

-Gel be dost, dedi, <<derdin var anlaşılan. Gel bizim meclisimize katıl...>>

Çaydere'li Osman, kendini Ula'lı gençlerin sofra kurdukları hasırın üstünde buldu. Herkes dostça bakıyordu kendisine. Merhabalaştıktan sonra, bir kadeh sundular ona da.

Dülger Bekir'lerin Selver, bağlamasını düzenleyip, telleri üzerinde, telleri gezdirirken sordu :

-Merakımı bağışla Osman arkadaş UIa düğünlerini kaçırmayışının nedeni ne ola ki?

O güne dek bağlamayı eline bile almamış olan Çaydere'li Osman, birden irkildi. Yeniden doğmuş gibi oldu. Selver'in elinden bağlamayı aldı. O gün çalıp çığırdığı, sevilen bir Ula türküsü olarak günümüze kaldı. Kuşkusuz yarına da kalacak :

<<Deniz üstü köpürü, ah yarim, lilay lilalay Iom
Kayığa da binsem götürür ah yarim ah
Benim de buraya geldiğim ah yarim lilalay lilalay lom
Bir güzelden ötürü ah yarim ah

Karıncanın katarı ah yarim lilalay lilalay lom
Yüreğime değdi batarı ah yarim ah
Benim de buraya geldiğim ah yarim lilalay lilalay lom
Bir güzelin hatırı ah yarim ah>>


Kaynak:
Ahmet Günday
Bağlama Metodu
Notaları ile Halk Türküleri
ve Türkü Hikayeleri Nisan 1977
Berfin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
deniz, hikayesi, kopuru, turkusu, ustu, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Erzincan’a Girdim Türküsü Türküsü ve Hikayesi Berfin Türkülerin Hikayeleri 1 21.09.10 03:43
Hekimoğlu Türküsü ve Hikayesi Berfin Türkülerin Hikayeleri 1 21.09.10 03:42
Ayran Türküsü ve Hikayesi mor_elmas Türkülerin Hikayeleri 4 21.09.10 03:42
Sepetçioğlu Türküsü ve Hikayesi Berfin Türkülerin Hikayeleri 0 27.06.08 22:01
Melik Şerif Düzü Türküsü Türküsü ve Hikayesi Berfin Türkülerin Hikayeleri 0 27.06.08 21:25


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:31 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2