|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi Türkçe ödevleri,Edebiyat ödevleri,Dil Bilgisi ödevleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
20.07.08, 12:08 | #2 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 2. Konu Bu şükûfe-i gülzâr-ı tevhîddür ve Nev-bâve-i bûstân-ı temcîddür Açıklama : Tevhid Bahçesinin Çiçeği ve Allah'ı Ululama Bostanının Taze Yemişi 20. Beyit : Ey mûnis-i ehl-i zevk yâdun Ebvâb-ı emel kilîdi adun Açıklama : Ey, zevk sahiplerinin yoldaşı ve adın emel kapılarının kilidi olan (Tanrı)! 21. Beyit : Ey genc-i atâ tılısmı ismün Sen genc-i nihan cihan tılısmun Açıklama : Ey, ismin bağış hazinesinin tılsımı ve zatın o tılsımın gizli hazinesi olan (Tanrı) ! 22. Beyit : Ey cûd-ı vücûdı kevne vâhib Zâtı kimi i'tirâfı vâcib Açıklama : Ey kâinata varlık lutfunu bağışlayan ve zatı gibi, varlığının itirafı da vacib olan (Tanrı)! 23. Beyit : Ey silsile-i vücûda eâzım Rezzâk-ı erâzil ü eâzım Açıklama :Ey varlık sistemini düzenleyen ve hem rezillere, hem de yüksek ruhlu insanlara rızkını veren (Tanrı)! 24. Beyit : Ey perde-keş-i rümûz-ı mübhem Müstahfız-ı intizâm-ı âlem Açıklama :Ey anlaşılmaz remizlere perde çekip âlemin nizamını koruyan! 25. Beyit : Ey mûnis-i hâtır-ı perîşân Bîcân olana muhabbetün cân Açıklama :Ey perişan gönlün yakını! Ey, muhabbeti cansızlara can olan! 26. Beyit : Ey nakş-tırâz-ı safha-i hâk Sâhib-rakam-ı hutût-ı eflâk Açıklama :Ey toprağın zemini nakışlarla süsleyen ve göklerin sayfasına yazılar yazan!.. 27. Beyit : Ey muhtesib-i cihât-ı erkân Kân-ı güher-i vücûb ü imkân Açıklama : Ey dört cihetin hesabını tutan (ve ey) vücûb ve imkân cevherinin maden ocağı! 28. Beyit : Ey mebde'-i feyz-i âferîniş Senden rûşen çerâg-ı bîniş Açıklama :Ey yaratılış feyzinin kaynağı! İdrak çerağı senin nurundan tutuşmuştur. 29. Beyit : Ey perde-i mâsivâ nikâbun Senden özge senün hicâbun Açıklama : Ey, masiva perdesi yüzünün örtüsü olan! Senden gayrı olanlar senin perdendir. 30. Beyit : Ey sırr-ı vücudun emr-i ma'lûm Mevcûd hemin sen özge ma'dûm Açıklama : Ey, varlığının sırrı bilinen bir iş olan! Var olan yalnız sensin; senden başkası ise (aslında) yoktur. 31. Beyit : Ey yeddi gül ü tukuz gülistân Feyz ü keremünle sebz ü handân Açıklama : Ey yedi (göğün) gülünü ve dokuz (gezegenin) gülistanını cömertliğiniz feyzi ile yeşerten ve güldüren!.. 32. Beyit : Ey varı yoh eyleyen yohı var Yoh varlığunda zann ü inkâr Açıklama : Ey varı yok eyleyen, yoğu da var! Yok asla varlığın hususunda ne zan, ne inkâr. 33. Beyit Ey şâhid-i gayb perde-dârı Fikrün güli ma’rifet bahârı Açıklama : Ey gayb güzelinin perdedarı!.. Ey fikrin gülü ve marifet baharı! 34. Beyit : Ey âleme feyz-i cûd senden Halka şeref-i vücûd senden Açıklama : Ey âleme cömertlik feyzi ve varoluş şerefi bağışlayan! 35. Beyit : Ey cümle cihan sana rızâ-cû Senden hâlî senünle memlû Açıklama : Ey bütün cihanın rızasını aradığı! Kâinat baştan başa senin feyiz ve bereketinle dopdolu. 36. Beyit : Ey şem’-i ezel fetîle-sûzı Bezm-i ebed encümen-fürûzı Açıklama : Ey güzellik lambasının fitilini yakan ve ebedilik meclisini aydınlatan!.. 37. Beyit : Ey şirk ü şerîkden münezzeh Sırr-ı ezel ü ebeden âgeh Açıklama : Ey şirkten ve şerikden münezzeh(bulunan) ve(ey) ezel ve ebed sırrından haberdar olan!.. 38. Beyit : Ey bâr-ı Hudâ-yı âlem-ârây Tahsîn işüne hemin ola rây Açıklama : Ey âlemi süsleyen Tanrı!.. İşlerine hayran olmaktan başka ne düşüncem olabilir! 39 Beyit : Ahsent zehî hakîm-i kâmil Ne şükr ola sun’una mukâbil Açıklama : Övgüler sana (ey) en güzel ve en yüce hâkim! Senin yaptığına karşılık sana nasıl şükredilsin! 40. Beyit : Fıtrat zamanın çeken zamanda Hakkâ ki bu emr-i künfekânda Açıklama : Yaratma yazısını yazdığında, (yani) (her şeyin ) senin “OL!” emrinle olduğu zaman, doğrusu bu ki; 41. Beyit : Hükm etdün kim ne ola ahvâl Ne vaz’ ile çizgine meh ü sâl Açıklama : İşlerin nasıl olacağına, ayların ve yılların nasıl devredeceğine ; 42. Beyit : Devran ne zamanda ola âhır Her devrinde ne ola zâhir Açıklama : Devranın ne zaman son bulacağına; her dönüşünde nelerin ortaya çıkacağına; 43. Beyit : Nişe ola ferd-i nesl-î âdem Her ferdi anun ne ede her dem Açıklama : Adem nesli fertlerinin nasıl olacağına ve her birinin her an ne yapacağına sen hükmettin. 44. Beyit : Eşyâya çoh etmezem tehayyür Senden yanadur hemin tefekkür Açıklama: Varlıklara çok şaşmıyorum; çünkü bütün( bunları izah eden ) düşünce, senden yanadır. 45. Beyit : Eşyâ aceb olmaz olsa zâhir Kim var senün kimi muzâhir Açıklama : Eşya eğer ( varlık sahnesinde) görünüyorsa buna şaşılmaz; çünkü senin gibi bir koruyucusu var. 46. Beyit Ammâ çü sana kadîmdür zât İdrâk sana yeter mi heyhât Açıklama : Ama senin zatın kâdim (öncesiz) olunca, akıl seni idrak edebilir mi? Heyhat! |
20.07.08, 12:08 | #3 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 47. Beyit : İdrâkümüze kemâl-i hayret Tevhîdüne besdürür delâlet Açıklama : (Seni idrak etmede) şaşkınlığımızın büyüklüğü, senin birliğine yeterli delildir. 48. Beyit : Endîşe-i zât kılmak olmaz Bilmek bu yeter ki bilmek olmaz Açıklama : Senin zatın hakkında düşünmek mümkün değildir. (İnsana )bilgi olarak (senin) zâtını bilmenin imkansızlığını bilmek yeterlidir. 49. Beyit : Ol dem ki urup binâ-yı muhkem Çekdün rakam-ı nizâm-ı âlem Açıklama : Binaya muhkem bir şekilde kurup, âlemin nizamı yazısını yazdığında; 50. Beyit : Hakkâ ki hoş intizâm verdün Ârâyişini tamâm verdün Açıklama : El hak, (ona) hoş bir düzen verdin; süsünü, bezeğini tam tuttun; 51. Beyit : Etdün gereğin ger az ger çoh Bir nesne gereklü yoh ki ol yoh 52. Beyit : Bir nev’ ile eyledün müheyyâ Kim geldi kusûrdan Müberrâ Açıklama 51-52 : Az olsun, çok olsun, gereği ne ise onu yaptın. Gerekli olupta var olmayan ne varsa, (onu) öyle bir şekilde hazırladın ki, kusurlardan tamamen uzak olarak (vücuda) geldi! 53. Beyit : Eşyâda egerçi râz çohdur Ol kim ola râzun anda yohdur Açıklama : Gerçi eşyada sır çoktur; fakat senin sırrının onda bulunduğu hiçbir şey yoktur. 54. Beyit : Eşyâ nişe senden olsun âgâh El-kudretu ve’l-bekâu lillâh Açıklama : Eşya senden nasıl haberdar olsun ki! <<Kudret ve beka yalnızca Allah’a aittir>>. 3. Konu Bir münâcât deryâsından bir cevherdür ve Tazarru’ma’deninden bir gevherdür Açıklama : Allah’a Yakarma Deryasından Bir İnce ve Niyaz Madeninden Bir Mücevher 55. Beyit : Yârab kerem et ki hâr ü zârem Dergâha besî ümîdvârem Açıklama : Ya Rab, kerem kıl ki; hor ve hakirim, ağlayıp inliyorum; fakat, dergahına fazlası ile ümit bağlamışım! 56. Beyit : Toprağ idüm eyledün bir insân Müstevcib-i akl ü kâbil-i cân Açıklama : Ben topraktım, beni akla layık ve can taşımaya istidatlı bir insan yaptın. 57. Beyit : Ger cân ise hâk-i dergehündür V’er cân ise sâlik-i rehündür Açıklama : Eğer can (dersen); senin dergahının tozu toprağı; akıl ise, senin yolunun yolcusudur. 58. Beyit : Men gülşen-i cân içinde hârem Âyine-i akla bir gubârem Açıklama : Ben can gülşeni içinde diken ve akıl aynası üzerinde bir tozum. 59. Beyit : Nem var ki lâf edem özümden Mahv eyle meni menün gözümden Açıklama : Neyim var ki söz edeyim özümden! (Rabbim) mahvet beni benim gözümden!.. 60. Beyit : Ol gün ki yoh idi mende kudret Kıldun mana gaybetümde şefkat Açıklama : O gün ki, yoktu bende hiçbir kudret, kıldın bana benim gıyabımda şefkat. 61. Beyit : Can verdün ü sâhib-i dil etdün İdrâk-i umûra kâbil etdün Açıklama : Can verdin (bana) ve beni gönül sahibi yaptın; olan biteni kavramaya yetenekli kıldın. 62. Beyit : Ger safha-ı sûrete misâlüm Çekmezdi kazâ n’olurdı hâlüm Açıklama : Eğer kaza, suretler sayfasına benim temsilimi çizmeseydi, ne olurdu halim! 63. Beyit : Hâlâ ki havâlegâh-ı cûdem Makbûl-i saâdet-i vücûdem Açıklama : Halen cömertliğin üzerine bol bol yağdığı biriyim; varlık saadetine kavuşmuşum. 64. Beyit : Yüz şükr ki yoh sana hilâfum İnsâfum var ü i’tirâfum Açıklama : Yüzlerce şükür olsun ki sana karşı inkarım yok; (varlığını ve nimetlerini) itiraf ediyorum. 65. Beyit : Eyle değülem ki bu arada Sedd ola sülûküm i’tikâda Açıklama : (Şükrolsun) şu durumda gönülden inanmaya götüren yolum kapalı değil. 66. Beyit : Her lahza akîdem ola zâil Tevhîdüne isteyen delâil Açıklama : Ve her an inancım zayıflayıp; senin birliğine sürekli deliller arama durumunda kalmıyorum. 67. Beyit : Râh-i talebünde bîkarârem Ammâ talebümde şermsârem Açıklama : Seni arzulama yolunda kararsız haldeyim; ama talebimden dolayı da mahcubum. 68. Beyit : Doğrı yola getmedüm ne hâsıl Bir menzile yetmedüm ne hâsıl Açıklama : Ne fayda, doğru yola giremedim! Bir menzile ulaşamadım ne çare!.. 69. Beyit : Bu arsada ki her eser gördüm Sensen dedüm ol eser yöğürdüm Açıklama : Bir arsada hangi eseri gördümse, o sensin diyerek ona koştum. 70. Beyit : Çün verdi hayâl ana ham ü pîç Men münfail oldum ol eser hîç Açıklama : Hayal ona eğrilik, dolaşıklık verdiğinde, ben üzüldüm; o eser ise bir hiç oldu. |
20.07.08, 12:09 | #4 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 71. Beyit : Men akldan isterem delâlet Aklum mana gösterür delâlet Açıklama : Ben akıldan yol göstermesini istiyorum; aklım bana yoldan çıkmayı öğütlüyor. 72. Beyit : Tahkîk yolında akl n’etsün A’mâ vü garîb handa getsün Açıklama : Tahkik yolunda akıl ne yapsın! Âmâ ve garip biridir, nereye gitsin! 73. Beyit : Tevfîk edesen meger refîkum Tâ sehl ola şiddet-i tarîkum Açıklama : Eğer yardımını benim yoldaşım yaparsan, işte o zaman yolumun zorlukları kolaylaşır. 74. Beyit : Gör hırsumu isteğünce ver kâm Senden ikbâl ü menden ikdâm Açıklama : Seni istemedeki hırsımı gör ve beni emelime kavuştur. Talihimi yar etmek senden; gayret ve sebat benden. 75. Beyit : İlmünde ıyandur i’tikâdum Sensen senden hemin murâdım Açıklama : Sana olan imanım ilmince malumdur. Sensin (yine) senden daima muradım. 76. Beyit : Dünyâ nedür ü tallukâtı Endîşe-i mevtdür hayâtı Açıklama : Dünya ve içindekiler nedir? Bütün hayatı ölüm düşüncesinden ibarettir. 77. Beyit : Ammâ demezem yamandur ol hem Ser-menzil-i imtihandur ol hem Açıklama : Fakat, ona da kötüdür demiyorum. Çünkü aynı zamanda o bir imtihan yeridir. 78. Beyit : Billah ki bu dil-firîb menzil Eyle mana verdi râhat-i dil Açıklama : Billahi bu gönül aldatan yer, bana o kadar kalp huzuru verdi ki ; 79. Beyit : Kim eski makâmumı unutdum Sandum vatanum makâm dutdum Açıklama : Artık eski makamımı unuttum; sandım ki (asıl) vatanımı makam tutmuşum. 80. Beyit : Müşkil gelür imdi terkin etmek Bir özge makâma dahi getmek Açıklama : Zor geliyor şimdi onu ter edip de bir başka diyara gitmek. 81. Beyit : Men beyle kılurdum i’tibârı Kim munda olur gönül karârı 82. Beyit : Mundan özge makâm olmaz Zevkı bu yerün tamâm olmaz Açıklama 81-81 : Ben öyle zannederdim ki,; gönlün rahat ve huzuru yalnız burada olur,; bundan başka makam olmaz ve buradan başka bir yerin zevki tam değildir. 83. Beyit : Ammâ çü senündürür bu güftâr Kim dünyeden özge âhıret var 84. Beyit : Oldur ki makâm-ı câvidandur Kâm-ı dil ü râhat-ı revandur Açıklama 83-84 : Ama, madem ki <<Dünyadan başka ahiret vardır; o ebedilik makamdır, gönlün lezzeti ve bitmeyen bir rahatlıktır>> sözü semindir; 85. Beyit : Güftâruna i’tikâd kıldum Ol yahşırağ olduğını bildüm Açıklama : Sözüne iman ettim ve tercih edilir olduğunu anladım. 86. Beyit : Bildüm ki budur senün murâdun Kim ehl-i kemâl ola ibâdun 87. Beyit : Munda yete rütbe-i kemâle Anda yete devlet-i visâle Açıklama 86-87 : Bildim ki, kullarının kemal sahibi olmalarını, burada(dünyada) olgunlaşıp, orada (ahirette) visal ( kavuşma) saadetine kavuşmalarını istiyorsun. 88. Beyit : Farz oldı bu azmi cezm kılmak Mi’râc-ı kemâle azm kılmak Açıklama : Farz oldu bu niyette kesin karar kılmak ve olgunluk miracına yükselmeğe azm etmek. 89. Beyit : Bu râhdan etmek olmaz ikrâh Hoş râhdürür sana geden râh Açıklama : Bu yoldan uzak durmak olmaz; çünkü en güzel yoldur sana giden yol. 90. Beyit: Evvelde çü lutfun oldı ma’lûm Âhır günde hem etme mahrûm Açıklama : Madem ki başlangıçta lutfettin; âhiret gününde de, ne olursun, mahrum etme!.. 91. Beyit : Çün yâd-ı visâl edüp revânum Azm-i reh-i kurbün ede cânum Açıklama : Ruhuma visal arzusu düşüp, canım sana yakınlık yoluna revan olduğunda; 92. Beyit : Ol lahza hem etme şefkatün kem Tevfîki refîkum eyle bir dem Açıklama : O an şefkatini esirgeme de, yardımını bana yoldaş eyle! 93. Beyit : Çün akl ile dil emânetündür Mende eser-i inâyetündür Açıklama : Madem ki akıl ile can senin emanetindir ve bunlar bende inayetinin eserleridir; 94. Beyit : Munları menümle zâr kılma Bir niçe azîzi hâr kılma Açıklama : Bunları benimle birlikte ağlayıp inletme, bu azizleri hor ve hakir kılma!.. 95. Beyit : Tâ kim bu makâmı terk edende Senden yana azm edüp gedende 96. Beyit : Menden âzürde getmesünler Dergâha şikâyet etmesünler 97. Beyit : Şûm olmasun anlara visâlüm Olmasun olardan infiâlüm Açıklama 95-96-97 : Ta ki, bu diyarı terk edip de senden yana yola düşüp gittiğimde, benden incinmiş olarak ayrılmasınlar ve (ilahi) dergâha (beni) şikâyet etmesinler; (âhirette) kavuşmam onlara uğursuzluk (sebebi) olmasın da, onlara gücenmiyeyim. 4. KONU Bu kasîde Hazret-i Bârî Şâmındadur Açıklama : Bu Kasîde Yüce Yaratıcı Allah’ın Şanında Söylenmiştir. 98. Beyit : Âferin ey sâni’-i ten perver-i can âferin Hâliku’l-eşya ilâhu’l-halk Rabbu’l-âlemîn Açıklama : En yüksek övgüler senin içindir ey tenleri vücuda getiren ve canları besleyen Tanrı!..Ey eşyanın yaratıcısı, halkın ilahı ve âlemlerin Rabbı!.. 99. Beyit : Mübdi’-i âsâr-ı kudret akd-peyvend-i vücûd Zâbit-i erkân-ı fıtrat nakş-bend-i mâ’ü tîn Açıklama : Kudret ve iktidar alametlerini ortaya çıkaran, varlık bağını düğümleyen, yaradılışın esaslarını elinde tutan, su ve topraktan şekil çıkaransın. 100. Beyit : Ey semûm-ı satvetün te’sîri nîrân-ı cahîm V’ey sehâb-ı rahmetün sîr-âbı Firdevs-i berîn Açıklama : Ezici kudretinin yakıcı rüzgârı, cehennemin narını alevlendiren ve ey rahmetinin bulutu yüksek Firdevs cennetlerini sulayan Tanrı!.. 101. Beyit : Kudretün gülzârına bir sebze Sidrü’l-müntehâ Hikmetüm şem’ine bir pervâne Cibrîl-i emîn Açıklama : Sidretü’l-müntehâ senin kudretinin gül bahçesinde bir yeşillik; Cebrail ise, senin hikmetinin lambasına bir pervanedir. 102. Beyit : Sun’un eyvânında bir kandîldür nüh âsmân San’atun dîbâcesinden bir varak rûy-i zemîn Açıklama : Dokuz kat gök, kudretinin köşkünde bir kandil; yeryüzü ise, senin sanat kitabının önsözünden bir yapraktır. 103. Beyit : Dergeh-i ta’zîm ü tekrîmünden âlem kâm-cûy Hırmen-i ihsân ü eltâfundan âdem hûşe-çîn Açıklama : Âlem, senin kerem ve yüceliğinin kapısında muradını arar; insanoğlu ise senin ihsan ve lütuf harmanından başak toplayıcıdır. 104. Beyit : Arsa-i idrâk-i fevz-i re’fetün dârü’l-emân Rişte-i ümmîd-i feyz-i rahmetün hablü’l-metîn Açıklama : Senin esirgemenin selâmet arsası bizim sığınağımız; rahmet yağmurunun ümit ipi ise tutanağımızdır. 105. Beyit : Hâdken her zerre te’yîdünle bir cism-i latîf Âbdan her karta tevfîkünle bir dürr-i semîn Açıklama : Her zerre toprak senin kudretinle latif bir cisim olur ve her katre senin yardımınla kıymetli bir inci haline gelir. 106. Beyit : Ol amîmü’l-feyz mün’imsen ki feyz-i şâmilün Rızk taksîminde kılmaz imtiyâz-ı küfr ü dîn Açıklama : Sen öyle bağışı bol ve yaygın bir nimet sahibisin ki, her şeyi kuşatan rahmetin, rızık dağıtımında kâfir ve mümin ayırımı yapmaz. 107. Beyit : Vâdi-î derkündedür ser-geşte fehm-i tünd-seyr Mülk-i tevhîdündedür mahsûr akl-ı dûr-bîn Açıklama : Çabuk yürüyüşlü anlayış, senin gerçeğini kavrama vadisinde şaşkındır; uzak görüşlü akıl ise seni birleme mülkünde, kuşatılmış haldedir. 108. Beyit : İlm-i irfânunda her kim bir yakîn bulmış velî Hîç şek yohdur kim ol idrâki hasr etmez yakîn Açıklama : Senin gerçeğini bilme yolunda herkes bir yakınlık elde etmiş olabilir; lâkin, hiç şek ve şüphe yoktur ki yakîn bile o idrake asla ulaşamaz. 109. Beyit : İktizâ-yı hikmetün ızhâr- kudret kılmaga İhtilâf-ı tab’ile ezdâdı etmiş hem-nişîn Açıklama : Hikmetinin iktizası, senin kudretini göstermek için, huyları, tabiatları farklı farklı kılmış ve zıtları bir araya getirmiştir. 110. Beyit : Hâdisât-ı ihtilâf-ı devrden görmez halel Kime kim ma’mûre-i hıfzun olur hısn-ı hasîn Açıklama : Kim senin koruyuşunun müstahkem kalesine sığınırsa, zamanın ihtilaflı hadiselerinden zarar görmez. 111. Beyit : Hîç kim cürm ile dergâhundan olmaz nâümîd Senden ister kâm eger rüsvâ vü ger halvet-nişîn Açıklama : Hiç kimse, suç ve günah sebebi ile senin kapından ümidini kesmez; ister tanınan-bilinen biri olsun, ister tenhalarda oturan biri, herkes yalnız senden muradını ister. 112. Beyit : Sensen ızhâr eyleyen ma’şûka âşık şevkıni Âşıkı sensen kılan ma’şûk şevkiyle hazîn Açıklama : Sensin, mâşuka aşığın arzusunu gösteren ve âşıkı maşuk arzusu ile hüzünlendiren. 113. Beyit : Neşê-i aşkunladur Mecnun sürûdı sûznâk Pertev-i hüsnünledür Leylî cemâli nâzenîn Açıklama : Mecnunun şarkıları senin aşkının neş’esi ile böylesine yakıcıdır; Leylâ’nın yüzünün böyle zarif oluşu da senin güzelliğinin şavkıyladır. 114. Beyit : Pâdişâhâ iktizâ-yı hikmetün tenbîh edüp Gerçi havrâ ravza-i tââta konmışdır rehîn 115. Beyit : Tâatun eyler Fuzûlî tâkat oldukça veli Hırs ile ne ravza-i Rıdvan diler ne hûr-i în Açıklama 114-115 : Ey Padişah! Gerçi, hikmetin gereği, huriler tenbih edilerek taat (kulluk) cennetine rehin olarak konmuştur; ve Fuzuli de gücü yettiğince sana kullukta bulunmaktadır; ama hırs ,le ne Rıza cennetini ister, ne de güzel gözlü hurileri!.. 116. Beyit : Hûr-i în ü ravza-i Rıdvan havâyîlikdürür Nefsden geçmişdür ol senden rızâ ister hemîn Açıklama : Güzel gözlü huriler ve Rıza cenneti (bir çeşit) havayîliktir; halbuki o (Fuzuli), nefsden geçmiştir ve senden sadece rıza istemektedir. |
20.07.08, 12:10 | #5 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 5. KONU Bu vâcib-ülvücûd isbâtına bürhân-ı kâtı’dur Ve Bekâ’-i sâir-i mevcûdâta delîl-i mâni’dür Açıklama : Allah’ın Varlığının Zorunlu Olduğu Yolunda Su Götürmez Kanıt ve Diğer Varlıkların Baki Olmadığı İle İlgili Kesin Delil. 117. Beyit : Etmek gerek ehl-i feyz ü bîniş Tahkîk-i vücûd-ı âferîniş Açıklama : Feyiz ve aydın görüş sahiplerini varlık ve yaratılışın hikmetleri üzerinde düşünmeleri gerekir. 118. Beyit : Bilmek gerekir anı kim cevâhir Ne genc-i nihandan oldı zâhir Açıklama : Bilmeleri grekir; Cevherler hangi gizli hazineden odaya çıktı?.. 119. Beyit : Ne dâirededür bu devr-i eflâk Ne zâbıtadur bu merkez-i hâk Açıklama : Bu feleklerin dönüşü nasıl bir dairededir, dünya nasıl bir merkezdir. 120. Beyit : Cisme arazı kim etdi kâim Nara neden oldı nûr lâzım Açıklama : Cisme, arazı kim yerleştirdi; ışık ateş için neden gerekli oldu? 121. Beyit : Her hilkate gerçi bir sebeb var Âyâ sebebi kim etdi ızhâr Açıklama : Gerçi her yaratılışa bir sebep vardır; peki sebebi ortaya koyan kim? 122. Beyit : Ger kâf ile nundan oldı âlem Âyâ neden oldı kâf ü nun hem Açıklama : Evet, âlem <<kâf>> ile <<nûn>>dan oldu; peki kâf ve nûn ( Ol emri) neden oldu? 123. Beyit : Bîhûde değül bu kâr-hâne Bîfâide gerdiş-i zemâne Açıklama : Bu iş güç (amel) yeri boşuna yaratılmış değildir. Zamanın dönüşü de faydasız değil. 124. Beyit : Hâşâ ki bu turfe nakş-ı garâ Nakkâşından ola Müberrâ Açıklama : Haşa ki bu muhteşem ve benzersiz nakış, bir nakkaşsız olsun! 125. Beyit : Hâşâ ki bu bârgâh-ı âli Bir dem eyesinden ola hâlî Açıklama : Haşa ki bu yüce kat, bir an sahibinden boş bulunsun!.. 126. Beyit: Fikr eyle vü gör nedür bu üslûb Ne sânıadur bu sun’ mensûb Açıklama : Düşün de gör; nedir ( yaradılıştaki) bu yol yordam; bu eser hangi yaratıcıya ait olabilir? 127. Beyit : Her zerre-i zâhirûn zuhûrı Bir özgeye bağludur zarûrî Açıklama : Her görünen zerrenin ortaya çıkışı; zorunlu olarak, bir başkasına bağlıdır. 128. Beyit: Ger gâyete eylesen teemmül Zâhir olur anda mazahr-ı kül Açıklama : Eğer sonluluk üzerine iyice düşünürsen, her şeyin tecellisi onda ortaya çıkar. 129. Beyit: Versen özüne fenâ-yı mutlak İsbât olur ol fenâ ile Hak Açıklama : Özüne mutlak yokluğu veren, o yokluk ile Hakk’ın varlığı ispat olur. 130. Beyit : Ger var ise ma’rifet mezâkı Fânî sana bes delîl-i bâkî Açıklama : Eğer senden marifet zevki varsa, fanilik, senin için bir bakilik delildir. 131. Beyit : Hakkâ ki hemşn vücûd birdür Bir zâta vücûd münhasırdur 132. Beyit : Aksidür anun vücûd-i ağyâr Ma’nîde yoh i’tibâr ile var Açıklama 131-132 : Doğrusu ( şu ki ), bütün varlık birdir; varlık yalnız bir şahsa mahsustur. Diğerlerinin varlığı onun aksidir; aslında onlar yokturlar, ama var sayılırlar. 133. Beyit : Var olanı halk yoh sanurlar Yoh varlığına aldanurlar Açıklama : İnsanlar, var olanı yok zannederler,; yok olanın varlığına aldanırlar. 134. Beyit : Yohdur bu vücûdun i’tibârı Hak âyinedür cihan gubârı Açıklama : Bu varlığın yoktur bir değeri, itibarı; Hak bir aynadır, cihan ise ( o aynanın) tozudur. 135.Beyit: Ey akl edeb riâyet eyle Bu bilmek ile kifâyet eyle Açıklama : Ey akıl, edebini gözet de, bu kadar bilmekle yetin!.. 136. Beyit : Tahkîk-i sıfâta kâni’ olgıl Endîşe-i zâta mâni’ olgıl Açıklama : (Allah’ın) sıfatlarını araştırmanın gereğine inan da, zâtı, ile ilgili düşüncelere engel ol!.. 137. Beyit : Ol perdeye kimse râh bulmaz Tahkîk bil anı bilmek olmaz Açıklama : O perdeyi ( açma) ya kimse yol bulamaz, şunu kesin olarak bil ki ; (O’nun zâtının) hakikatini bilmek mümkün değildir. 138. Beyit : Ger yetse idi bu sırra idrâk Demezdi Resûl mâarefnâk Açıklama : Eğer akıl ile bu sır anlaşabilseydi, Hz. Peygamber,<<Seni hakkı ile) bilemedik (ey Tanrı)>> demezdi. 139. Beyit : Halk oldı bu bahr-ı hayrete gark Tâ halkdan ola H^lika fark Açıklama : Halk, bu hayret deryasına gark oldu ki yaratılanla yaratan arasındaki fark anlaşılsın. 140. Beyit : Her rişte ki Hak ıyân edüpdür Ser-riştesini nihân edüpdür Açıklama : Allah hangi ipi ortaya koymuşsa, onun ucunu saklayıp gizlemiştir. 141. Beyit : Bir kimse eğer olaydı âgâh Kim halkı nişe yaradûr Allah 142. Beyit : Mümkin ki irâdetiyle ol hem Halk edebileydi özge âlem Açıklama 141-142 : Bir kimse eğer Allah’ın halkı nasıl yarattığından haberdar olsaydı; mümkündü ki, iradesiyle o da bir başkaâlem yaratabilirdi. 143. Beyit : Vermez çü kemâl-i hikmet-i Hak Tahkîk-i rumûza râh-ı mutlak Açıklama : Bu yüzden Hakkın yüce hikmeti, gizli sırların ve remizlerin gerçeğinin araştırılmasına asla müsaade etmez. 144. Beyit : Fâş oldı ki sırr-ı Hak nihandur Âlemde nişânı bînişandur Açıklama : Anlaşıldı ki, Hakk’ın sırrı gizlidir ve dünyada O’nun nişanı, nişansızlıktır. 6. KONU Bu ızhâr-ı i’tirâf-ı cehâletdür Ve İkrâr-ı isrâf-ı ma’siyetdür Açıklama : Cahilliği İtiraf ve Günah Taşkınlığını Kabullenme 145. Beyit : Ey hikmete bahmayan nazarsuz Ahvâl-i zemâneden habersüz Açıklama : Ey hikmete bakmayan kör ve ey zamanın hallerinden habersiz olan!.. 146. Beyit : Ta’n etme ki çerh bîvefâdur Dâim işi cevr ile cefâdur 147. Beyit : Şerh eyle mana ki çerh n’etdi Andan ne cefâ zuhûra yetdi Açıklama 146-147 : Vefasızdır ve daima işi cevr ile cefadır, diyerek feleği kınama da, bana söyle; felek ne yaptı ve ondan (sana) ne eziyet dokundu? 148. Beyit : Nen var idi kim elünden aldı Ne mertebeden aşağa saldı Açıklama : Neyin vardı ki, elinden aldı; seni hangi mertebeden aşağıya yuvarladı. 149. Beyit : Devrâna getürdi mihr ü mâhı Anc’etdi sipidi vü siyâhı Açıklama : Güneşe ve aya dönme emri verdi ve böylelikle akı ve karayı ortaya çıkardı. 150. Beyit : Geh âteşe zecr-i âb verdi Geh bâda gam-ı türâb verdi Açıklama : Bazen ateşe su ile eziyet verdi; bazen rüzgârı toz-toprak ile kederlendirdi. 151. Beyit : Şem’-i emelün münevver etdi Her ne diledün müyesser etdi Açıklama : Ümidinin lambasını aydınlattı; her ne diledin ise onu gerçekleştirdi. 152. Beyit : Kıldı seni hîçden bir âdem Esbâb-ı tena’umün ferâhem Açıklama : Seni, bir hiç iken, insan yaptı; nimetlenmenin sebeplerini bir araya getirdi. 153. Beyit : Çerhun hod işi senünle böyle Sen neyledün anun ile söyle Açıklama : İşte feleğin seninle işi böyle; peki sen onunla ( ilgili olarak) ne yaptın, söyle bakalım! 154. Beyit : Her dem anı bivefâ ohursen Dönsün deyü min duâ ohursen Açıklama : Her an onu <<vefasız>> diye anarsın; (tersine) dönsün diye boyuna ona beddua okursun. 155. Beyit : Çün ol sana kıldı mihribanlığ Yahşılığa eyleme yamanlığ Açıklama : Madem ki o sana şefkat ve merhametle davrandı; öyleyse sen de iyiliğe kötülükle karşılık verme!.. 156. Beyit : Ey rûh câm-ı cehl edüp nûş Hubb-i vatan eyledün ferâmûş Açıklama : Ey ruh! Belliki cehalet kadehini içip vatan sevgisini unutmuşsun… 157. Beyit : Kim saldı seni bu teng râha Handan düşdün bu dâmgâha Açıklama : Kim saldı seni bu dar yola? Nerden düştün bu tazağa? 158. Beyit : Sen terk kılup adem diyârın Buldukda vücûd i’tibârın 159. Beyit : Kılmışdı senünle hikmetullâh Ecnâs-ı havâs u aklı hemrâh 160. Beyit : Tâ âleme geldüğün zamanda Bâzâr-ı tereddüd-i cihanda 161. Beyit : Sermâyeleründen edesen sûd Ol sûd nedür rızâ-yı ma’bûd Açıklama 158-161 : Sen yokluk diyarını terk edip de geçici varlığını bulduğunda, Allah’ın hikmeti sana çeşit çeşit duygulan ve aklı yoldaş etti ki; dünyaya geldiğinde, cihanın kararsızlık pazarında sermayelerinden kâr edesin… O kâr nedir?.. Allah’ın rızası… 162. Beyit : Hâlâ ki hasâret oldı vâkı’ Sermâyelerun tamâm zâyı’ Açıklama : Şimdi ise zarar ve ziyan ortada; sermayelerin tamamen zayi olmuş. 163. Beyit : Hayrân ü mükedder ü tehî-dest Ahvâl-i harâb ü rütbesi pest 164. Beyit : Dönsen yine geldüğün makâma Kâbil mi düşersen ihtirâma Açıklama : 163-164 : Şaşkın, kederli ve eli boş bir şekilde, harap ve alçalmış bir halde geldiğin makama dönsen; yine saygı ve hürmet görmen mümkün müdür? 165. Beyit : Elbetde zelil ü hâr olursen Bu fi’l ile şermsâr olursen Açıklama : Elbette hor ve hakir olur, bu fiil ile utanca yuvarlanırsın. 166. Beyit : Ey nefs-perest ü cism-perver Olma gam-ı hırs ile mükedder Açıkalama : Ey nefsine tapan ve kendini seven! Hırs gami ile kalbini karartma! 167. Beyit : Cehd ile azâb-ı gûr yığma Sa’y ile metâ-ı mûr yığma Açıklama : Cehd edip de kabir azabı kazanma; çalışıp çabalayarak karınca malı biriktirme! 168. Beyit : Alma ele sâgar-ı mey-i nâb Kim garka eder seni bu gird-âb Açıklama : Eline şarap kadehi alma! Çünkü bu girdap seni boğar. 169. Beyit : Olma nigerân-ı sebze-i beng K’âyîne-i dînüne Salur jeng Açıklama : Haşhaş bitkisine sakın gözünü dikme!.. Çünkü dininin aynasını paslandırır. 170. Beyit : Def kimi gögüsde lehv koyma Ney kimi havâ-yı nefse uyma Açıklama : Def gibi oyun ve eğlenceyi göğsüne (kalbine) yerleştirme; ney gibi de nefsinin hevasına ( arzusuna) uyma!.. 171. Beyit : Dâmân-ı tarîk-i şer’ dutgıl Her ne ki hilâf-ı şer’ unutgıl Açıklama : Şeriat yolunun eteğine yapış ve şeriata aykırı ne varsa onu unut!.. 172. Beyit : Tahkîk-i vesîle-i vusûl et Taklîd-i şerîat-i Resûl et Açıklama : ( Allah’a ) vasıl olmanın vesilelerini araştır ve Hz Muhammed’in şeriatını izle!.. |
20.07.08, 12:11 | #6 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 7. KONU Bu ser-defter-i enyânun kitâb-ı evsâfından bir varlukdur Ve Server-i esfiyânun gülzâr-ı eltâfından bir tabakdur Açıklama : Nebîler Önderinin Sıfatları Kitabından Bir Yaprak ve Azizler Kafilesinin Öncüsünün Lutuflar Gülbahçesinden Bir Tabak 173. Beyit : Ey pâdişeh-i serîr-i Levlâk Maksûd-ı vücûd-ı hâk ü eflâk Açıklama : Ey Levlak tahtının padişahı, yerin ve göklerin var oluş sebebi!.. 174. Beyit : Olmış eflâk hâk-i râhun Çekmiş eflâke hâk câhun Açıklama : Felekler senin yolunun tozu-toprağı olmuş; makamının yüceliği feleklerin üzerine toprak saçmıştır. 175. Beyit : Ey râkım-ı nüsha-i meânî Ma’mûre-i ilm-i dîne bânî Açıklama : Ey mânalâr kitabının yazarı ve din binasının kurucus!.. 176. Beyit : Şâhenşeh-i mesned-i risâlet Ressâm-ı kavâid-i adâlet Açıklama : ( Ey) Risalet tahtının şahlar şahı ve adalet kurallarının koruyucusu!.. 177. Beyit : Ey arş-nevâz ü ferş-perver Defterdâr-ı hisâb-ı mahşer Açıklama : Ey ar’şın gönlünü akşayan ve ferşin yolunu yordamını gösteren; mahşer gününün hesap defterini tutan!.. 178. Beyit : Ser-defter-i enbiyâ-yı mürsel Anlara hem âhır ü hem evvel Açıklama : ( Ey ) gönderilmiş nebiler defterinin baş sayfası; onların hem sonrası, hem öncesi!.. 179. Beyit : Ey vâz’-ı ıstılâh-ı îmân Hakdan sebeb-i nüzûl-i Fürkân Açıklama : Ey iman ilkelerini koyan ve hakla batılı ayıran kitabın Allah’tan inişine sebep olan!.. 180. Beyit : Sensen sultân ü gayr haylün Senden özge senün tufeylün Açıklama : Sen sultansın, diğer insanlar senin tebândır. Senden başka herkes senin muhtacındır. 181. Beyit : Ey halvet-i kudse şem-i mahfil Cibrîl tereddüddine menzil Açıklama : Ey, ilahî halvet meclisinin mumu ve Cebrail’in tereddüdüne menzil olan!.. 182. Beyit : Hak emri senünle halka cârî Kavlünle ol emrün i’tibârı Açıklama : Allah’ın emri seninle halka ulaştı; O emrin geçerliliği senin sözünledir. 183. Beyit : Ey kıble-nümâ-yı ehl-i tâat Gencîne-i gevher-i şefâat Açıklama : Ey taat ehlinin yol göstereni ve ey şefaat cevherinin hazinesi!.. 184. Beyit : Tâc-ı ser-i arş hâk-i pâyun Şem’-i şeb-i Kadr nûr-ı râyun Açıklama : Ayağının tozu, Arş’ın başına tacdır; fikrinin nuru Kadir gecesinin ışığıdır. 185. Beyit : Ey vâsıta-i nizâm-ı âlem Dîvân-ı Haka vezîr-i a’zam Açıklama : Ey âlemin düzenine sebep olan ve Hak divanının vezir-i âzamı! 186. Beyit : İrfân-ı sıfât u zâta ârif Keyfiyet-i kâinâta vâkıf Açıklama : Ey zât ve sıfat bilgisinin âlimi, ey kainatın keyfiyetinden haberdar olan! 187. Beyit : Ey zâtun içün beşer vücûdı Âdemde sana melek sücûdı Açıklama : Ey, insanın varlığı kendisi için yaratılan! Meleklerin Adem’e ettikleri secde aslında senin içindir. 188. Beyit : Yâsin sedef-i dür-i sıfâtun Tâhâ gül-i bûtsân-ı zâtun Açıklama : Yasin sıfatının incisine sedef Tâhâ zatının bahçesinde güldür. 189. Beyit : Ey mekteb-i dânişe muallim Mahrûse-i hükm-i şer’e hâkim Açıklama : Ey bilgi mektebine öğretmen, şeriat hükmünün şehrine hakim!.. 190. Beyit : Dergâhuna enbiyâ rücuı Ta’zimüne âsman rükûı Açıklama : Nebilerin ricası kapınadır, göklerin rükûsu senin saygın içindir. 191. Beyit : Tahsin sana ey huceste-fercâm Kim vaz’ kılup tarîkı İslâm 192. Beyit : Keyfiyyet-i hâli Rûşen etdün Hayr ü şer işin muayyen etdün Açıklama 191-192 : Övgüler olsun sana ey akibeti uğurlu olan! İslâm yolunu kurup, hayatın anlamını bildirdin; hayır ve şer işini apaçık ortaya koydun. 193. Beyit : Ahvâl-i evâmir ü nevâhî Malûm etdün bize kemâhî Açıklama : Emirler ve nehiylerin durumunu bize olduğu gibi açıkladın. 194. Beyit : Sen bildürdün ki kimdür Allâh Sensiz kim olurdı andan âgâh Açıklama : Allah’ın kim olduğunu sen bildirdin. Sen olmasaydın, O’ndan kim haberdar olurdu! 195. Beyit : Güm-râhları tarîka saldun Üftâdelerün elini aldun Açıklama : Yolunu şaşıranları sen yola getirdin; düşkünlerin elinden de sen tuttun. 196. Beyit : Fâş oldı nasîhatun cihâna Sen koymadın ortada behâne Açıklama : Öğütlerin tüm cihana yayıldı; ortada hiçbir bahane bırakmadın. 197. Beyit : Ammâ bize yohdur ol saâdet Kim hıfz-ı tarîkun ola âdet Açıklama : Ama, yolunda gitmeyi yol edinme saadeti bize nasip olmadı. 198. Beyit : İhmâl ederüz itâatünde Taksîr edâ-yı hidmetünde Açıklama : Sana uymada hep ihmalkârlık gösteriyoruz; hizmetini gerçekleştirmede de kusurlarımız oluyor. 199. Beyit : Her niçe ki hâr ü şermsâruz Bu cürm ile hem ümîdvâruz 200. Beyit : Kim feyz-i avâtıf-ı amîmün Şâd eyleye gönlin ehl-i bîmün 201. Beyit : Âsilerün olasen penâhı Nevmîdlerün ümîdgâhı Açıklama 199-201 : Her ne kadar hor, hakir ve utanç dolu isek de; bu suç ve günahlarımızla bile, iyiliklerinin yaygın feyzinin korku sahiplerinin gönlünü şâd eyleyeceğinden; isyânkarların sığınağı, ümitlerini kaybetmişlerin ümit kapısı olacağından ümitliyiz. |
20.07.08, 12:12 | #7 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 202. Beyit : Sensen çü şefî-i her meâsî Ne gam eğer olsa kimse âsî Açıklama : Mademki sen her günaha şefaatçisin; (artık) insanlar isyankar olsa da ne gam!.. 203. Beyit : Ger bende ola tamâm-ı tâat İzhâr neden bulur şefâ’at Açıklama : Eğer itaat etmekte kusurum olmazsa, şefaatin neden ortaya çıksın! 204. Beyit : Sensen bu serîr pâdişâhı Bu mülkde olanun penâhı Açıklama : Sensin bu tahtın padişahı ve bu yeryüzü ülkesinin sığınağı… 205. Beyit : Her asrda bir nebî zuhûri Her devrde bir resûl nûrı 206. Beyit : Fıtrat yolını müzeyyen etdi Yüz min şem’ile Rûşen etdi 207. Beyit : Tâ gelmeğe Rûşen ola rahun Budur reh ü resmi pâdişâhun Açıklama (205-207) : Her asırda bir peygamberin ortaya çıkışı, her devirde bir resülün nuru fıtrat yolunu süsledi, onu yüz binlerce lamba ile ışıldattı ki, senin geliş yolun aydınlansın…İşte budur padişahların yolu ve usulü. 208. Beyit : Hâb-ı adem içre şah-ı âlem Görmişdi vücûdını mukaddem 209. Beyit : Kim lem’a-i nûrdan bir efser Geymiş vermiş özine zîver Açıklama 208-209 : Alem şahsı, vücuda gelmeden, yokluk uykusunda kendini nur parıltısından bir tac giyinmiş ve özüne süs ve ziynet vermiş gördü. 210. Beyit : Bîdâr olanda ol yuhudan Getmişdi karârı ârzûdan Açıklama : O uykudan uyanınca, arzudan bütün kararı elden gitmişti. 211. Beyit : Çün istedi ol menAma ta’bîr Senden ana müjde verdi takdîr Açıklama : O rüyayı tabir etmek istediğinde, takdir ona seni müjdeledi. 212. Beyit : Dünyâya peyâm-ı feyz-i nûrun Tenbîh-i saâdet-i zuhûrun 213. Beyit : Halka verüp intizâr-ı makdem Ol dem geldi ki geldi Âdem Açıklama 212-213 : Dünyayı nurlandıracağının feyizli haberi ve ortaya çıkışının kutlu müjdesi mahlukatı senin gelişinin özlemine düşürdü ve zamanı geldi, Âdem de dünyaya geldi. 214. Beyit : Dünyâ talebünde oldı kâim Devr ile seni dilerdi dâim Açıklama : Dünya, arzu ve isteğinde ısrarlı idi; döne döne daima seni diliyordu; 215. Beyit : Bir bir yetüp özge enbiyâya Mi’râca çıhardı pâye pâye Açıklama : Her gün bir peygambere yetişip adım adım miraca çıkıyordu. 216. Beyit : Gezmedi senünle sâye hemrâh Gûyâ ki nihâl-i kaddün ey mâh 217. Beyit : Bu âleme vermiş idi vâye Ol âleme salmış idi sâye Açıklama 216-217 : Gölge seninle yoldaş olarak gezmezdi, ey ay yüzlü, sanki boyunun fidanı meyveyi bu âlemde vermiş, gölgeyi de öbür âleme salmıştı. 8. KONU Bu şeb-i mi’râc şânıdır Ve Tulû’-i âfitâb-ı âsmânî dâstanıdur Açıklama : Mirac Gecesinin Şânı ve Gökyüzü Güneşinin Doğuşunun Destanı 218. Beyit : Çün feyz-i vücûdun ile ey pâk Reşk-i felek oldı arsa-i hâk Açıklama : Ey pâk (insan)! Varlığının feyzi ve bereketi ile yeryüzü, gökyüzünün kıskançlığına sebep oldu. 219. Beyit : Dîdârunı görmeği melekler Pâ-bûsuna yetmeği felekler 220. Beyit : Çoh eyleyüp ıztırâb peydâ Allâhdan etdiler temennâ Açıklama 219-220 : Melekler (senin) güzel yüzünü görmeyi, felekler de ayağına baş koymayı çok ızdırıplar çekerek Allah’tan dilediler. 221. Beyit : Bir yahşı zaman şereflü sâat Ref’ oldı duâlara icâbet Açıklama : Bir iyi zamanda ve şerefli bir saatte, duaların kabulü perdesi aralandı; 222. Beyit : Cibrîl etüp yetürdi fermân K’ey serv-i riyâz-ı ilm ü irfan 223. Beyit : Ey kadri bülend pâdişeh dur Lutf et şeb-i Kadr kadrin artur Açıklama 222-223 : Cebrail gelip şu fermanı getirdi: “Ey ilim ve irfan bahçesinin selvisi, ey kadri yüce padişah, kalk; lutfet de Kadir gecesinin değerini artır!” 224. Beyit : Hurşîdüni arşa sâye kılgıl Mi’râcı bülend-pâye kılgıl Açıklama : “Güneşini Arş’a gölge eyle!. Miracın değerini yücelt!..” 225. Beyit : Ref’ eyle hicâb-ı mâsivânı Seyr eyle mekân-ı lâmekânı Açıklama : “Masiva perdesini kaldır, mekansızlık mekânını seyret!” 226. Beyit : Muştâk-ı cemâldür melekler Muhtâc-ı visâldür felekler Açıklama : “Melekler güzel yüzünü özlüyorlar, felekler visaline muhtaçlar.” 227. Beyit : Eyvân-ı sipihrde sitâre Min min göz açupdur intizâra Açıklama : “Gökyüzünün eyvanında yıldızlar seni beklemeye binlerce göz açmışlar.” 228. Beyit : Hoş ol ki minüp Burâka hoş-hâl Buldun derecât-ı izz ü ikbâl Açıklama : Ne hoş bir andı ki, saadetle Burak’a bindin de izzet ve ikbal derecelerine yükseldin. 229. Beyit : Bastun ayağun bu çâr-tâka Çıhtun derecât-ı nüh-revâka Açıklama : Ayağını bu çardağa (dünyaya) bastın ve göklerin dokuz katına yükseldin. 230. Beyit : Na’leylüne sürdi yüz meh-i nev Hurşîd ruhünden aldı pertev Açıklama : Yeni ay senin pabuçlarına yüz sürdü. Güneş ise ışığını senin yüzünden aldı. 231. Beyit : Gösterdi Utârid ihtirâmun Hat verdi ki men senün gulâmun Açıklama : Utarid sana sonsuz hürmet gösterdi ve “Ben senin hizmetçinim” diye yazı verdi. 232. Beyit : Nahîdün edüp füzun neşâtın Bezm-i tarab eyledün bisâtın Açıklama : Zühre yıldızının neş’esini artıraraki yaygısını eğlence meclisi yaptın. 233. Beyit : İkbâlün olup karîn-i hurşîd Öğretdi Mesîh’e resm-i tecrîd Açıklama : Talihin güneşe yaklaşıp, Mesih’e tecrid yolunu öğretti. 234. Beyit : Tîğunda bulup nizâm eyyâm Ta’lîm-î şecâat aldı Behrâm Açıklama : Günler senin kılıcında düzen buldu. Merih yıldızı da ( kılıcından) kahramanlık dersi aldı. 235. Beyit : Bircîse müsâid oldı ikbâl Feyz-i kademünden oldı hoş-hâl Açıklama : Talih müşteriye uygun düşünce, senin ayağının uğrundan ötürü işleriyoluna girdi. 236. Beyit : Keyvan şeb-i Kadrin eyledün rûz Oldun ana şem-i meclis-efrûz Açıklama : Satürn’ün Kadir gecesini gündüze çevirdin; onun meclisini aydınlatan ışık oldun. 237. Beyit : Râyet saf-ı sâbitâta çekdün Ol mezraa mihr tohmın ekdün Açıklama : Sabit yıldızlar safına bayrak çektin; o tarlaya sevgi tohumunu ektin. 238. Beyit : Kıldun felek atlasını rengîn Ol mahfile verdün özge âyîn Açıklama : Felek atlasının renklendirdin; O mahfile bir başka şekil verdin. 239. Beyit : Levh u kalemi müzeyyen etdün Kürsî ile arşı rûşen etdün Açıklama : Levhi ve kalemi süsledin; Kürsi’yi ve Arş’ı aydınlattın. 240. Beyit : Cibrîl’i koyup Burâk’ı saldun Tevhîd yolında ferd kaldun Açıklama : Cebrail’i ( Sidre’de) bırakup Burak’ı koşturdun; tevhid yolunda tek başına kaldın. |
20.07.08, 12:14 | #8 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 241. Beyit : Ref’ oldı sana hicâb-ı mâbeyn Nüzhetgehün oldı kâbe kavseyn Açıklama : Aradaki perde senin için kaldırıldı; Kabe kavseyn senin seyrangâhın oldu. 242. Beyit : Getdün oraya ki getmek olmaz Yetdün oraya ki yetmek olmaz Açıklama : Öyle bir yere gittin ki, gidilmesi mümkün değil; öyle bir yere ulaştın k,, ulaşılması mümkün değil. 243. Beyit : Bizden Hak’a arzlar yetürdün Hak’dan bize müjdeler getürdün Açıklama : Bizden Hakk’a dilekler ulaştırdın; Hak’dan ise bize müjdeler getirdin. 244. Beyit : Lutf etti sana inayet-i Hak Tevfîk-i nefâz-ı emr-i mutlak Açıklama : Hakk’ın inayeti, sana görevini tam olarak yerine getirme gücünü lutfetti. 245. Beyit : Hem mahzen-i ma’rifet kilîdi Hem ni’met-i merhamet ümîdi Açıklama : Hem, marifet mahzeninin kilidini, hem merhamet nimeti ümidini (bahşetti). 246. Beyit : Deryâda olup ganî güherden Zevk ile dönende ol seferden 247. Beyit : Germ idi henüz hâbgâhun Cünbişde gubâr-ı hâk-i râhun Açıklama 246-247 : Deryada (eteğini) inci ile doldurup, zevk ile o seferden döndüğünde, yatağın henüz sıcaktı ve, yolunun tozu toprağı daha uçuşmakta idi. 248. Beyit : İnsâf hemin ola siyâhat Beyle sefer ile istirâhat Açıklama : Doğrusu, seyahat işte böyle, yolculukta neş’e ve ihsana nail olmak bu şekilde olur. 249. Beyit : Oldı sana munca feyz hâsıl Bu vâkıadan zemâne gâfil Açıklama : Sen bunca feyz ve bereketler elde ettin; fakat insanlar bu vakıadan habersizdirler. 250. Beyit : Gâfilleri eyledün haberdâr Esrâr-ı nihânı etdün ızhâr Açıklama : Gafilleri haberdar eyledin ve gizli sırları açığa vurdun. 251. Beyit : Açdun der-i iltifât u in’âm Verdün gereğince her kime kâm Açıklama : İltifat ve nimetler kapısını açtın ve herkese gereğince saadetler dağıttın. 252. Beyit : Çün şefkat-i âmun oldı maksûm Lutf eyle meni hem etme mahrûm Açıklama : Herkesi kuşatan şefkatin taksim edildiğinde, lutfet de beni mahrum etme! 253. Beyit : Bîçâre Fuzûliyem ki zârem Züll-i güneh ile hâksârem Açıklama : Biçare Fuzuli’yim; ağlayıp inliyorum; günah zilleti yüzünden perişanım. 254. Beyit : Tedbîrde süstem ü sebük-rây Sen bir meded etmesen mana vay Açıklama : Tedbirde gevşek ve iradesizim; sen yardım etmezsen, vay halime!.. 255. Beyit : Ey meş’ale-i tarîk-ı târîk V’ey râh-nümâ-yı râh-ı bârîk Açıklama : Ey karanlık yolların meş’alesi ve ey dar geçitlerin kılavuzu!.. 256. Beyit : İhsânunı hâdi-i tarîk et Bir feyz-i nazar mana refîk et 257. Beyit : K’âlâyiş-i ihtilâfdan pâk Pey-revligün eyleyem tarabnâk 258. Beyit : Gülzâr-ı vücûdum ede sîr-âb Bârân-ı rızâ-yı âl ü ashâb Açıklama 256-258 : İhsanını yol gösterici eyle; lutufkâar bakışını bana yoldaş kıl; ki, ihtilaf bulağından kurtulmuş olarak, coşkun bir sevinçle izinden gideyim; (böylelikle) âl ve ashâbının rızasının yağmuru, varlığımın gülbahçesini suya kandırsın. 9. KONU Bu Kasîde Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm ŞânındadırAçıklama : Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın Şânında Kaside 259. Beyit : Yâ menba’a’l-mekârim u yâ ma’dine’l-vefâ Yâ mecma’a’l-mahâsin u yâ mazhara’l-atâ Açıklama : Ey cömertlikler kaynağı ve ey vefa madeni! Ey güzellikler kavşağı ve ey bağışlar aynası! 260. Beyit : Entellezî buiste ileynâ mubeşşiran V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ Açıklama : Sen bize bir müjdeci olarak gönderildin. Allah seni halkın içinden seçti ve üsütn kıldı. 261. Beyit : Entellezî tafaddalahu’l-kurbu ve’l-kabûl V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ Açıklama : Sen, Allah’a yakınlık ve kabul ile üstün kılındın; ululuk ve yücelikte de teksin. 262. Beyit : Men irtecâ bilutfike mâhâbe v’entefa’ Men iktedâ bişer’ike mâdâa v’ehtedâ Açıklama : Senin lutfunu dileyen, ümitsizliğe düşmedi ve kazançlı çıktı; şeriatına uyan, yokluğa yuvarlanmadı ve doğru yolu buldu. 263. Beyit : Yâ avne men tefakkadehû inde şiddetin Yâ kehfe men tehassane fi’d-darri v’eltecâ Açıklama : Ey şiddet zamanında yardım arayanların yardımcısı! Ey sıkıntı anında sığınak arayanların barınağı! 264. Beyit : İsî nemîresed be tu der kadr u menzilet Ber çerh eger nihed zi ser-i iktidâr pâ Açıklama : İsa, kudretle çarha ayak bassa da, değer ve rütbece sana erişemez. 265. Beyit : Mi’râc yâftî tu vu ber Tûr şud Kelîm Fark ez tu tâ Kelîm zi arzest tâ semâ Açıklama : Sen mirac yaptın; Musa (Kelim) Tûr’a çıktı… Seninle Musa arasındaki fark, yerle gök kadardır. 266. Beyit : Âb-ı tu bûd k’âteş-i Nemrûdrâ nişand Rûzî ki kerde bûd der âteş Halîl câ Açıklama : İbrahim Halilullah’ın ateşe düştüğü gün, o ateşi söndüren senin suyundu. 267. Beyit : İkrâr-ı kâfirîst zi şer-‘i tu inhirâf Burhân-ı gum-rehîst be gayr-i tu iktidâ Açıklama : Senin şeriatından (yolundan) sapmak, kâfirliğin kabulüdür ve senden gayrısına uymak, yoldan çıkmanın delilidir. 268. Beyit : Tâ munkatı’ negerded ez âsîb-i ihtilâf Şud beste ber tu silsile-i silk-i enbiyâ Açıklama : İhtilaf belâsı yüzünden kopmasın diye, peygamberler kuşağı zinciri sana bağlanmıştır. 269. Beyit : Bâ enbiyâsat nisbet-i zât-ı tu çun elif Hem ibtidâ tuî be hakîkat hem intihâ Açıklama : Senin zâtının peygamberlere göre durumu, elif harfi gibidir; çünkü, gerçekte sen hem baş, hem sonsun. 270. Beyit : Takdîr cuz rizâ-yı tu kârî nemîkuned Peyveste tâat-i tu edâ mîkuned kazâ Açıklama : Kader senin hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir iş yapmıyor; kaza ise daima sana eğmeğe devam ediyor. 271. Beyit : Ey âftâb-ı zâtuna her zerre bir nebî Min şer’ ü din diyârına her zerreden ziyâ Açıklama : Ey, zatının güneşine her zerre bir haberci olan ( ve ey ) bin şeriat ve din ülkesine her zerreden düşen ışık! 272. Beyit : Sen gâyet-i vücûdsen ü özgeler tufeyl Sen pâdişâh-ı mülksen ü özgeler gedâ Açıklama : Sen, varlığın gayesinin ve senden başkaları sana muhtaç. Sen mülkün padişahısın ve senden gayrılar ise dilencidir. 273. Beyit : Cârûb-i gerd-i reh-güzerün bâl-i Cebreîl Tâk-ı revâk-ı dergehün eyvân-ı Kibriyâ Açıklama : Yolunun tozunun süpürgesi, Cebrail’in kanadıdır. Dergahımın çardağının kubbesi, Allah’ın yüce arşıdır. 274. Beyit : Dârü’ş-şifâ-yı haşrde bîmâr-ı ma’siyet Şehd-i şefâatünden umar şerbet-i şifâ Açıklama : Günah hastaları, mahşer hastanesinde senin şefaatinin balından şifa şerbeti umarlar. 275. Beyit : Ey çâr-yâr-ı kâmilün a’yân-ı mülk-i dîn Erbâb-ı sıdk u ma’dilet ü re’fet ü hayâ Açıklama : Ey doğruluk, adalet, merhamet ve haya sahibi dört olsun dostun, din ülkesinin gözdeleri olan! 276. Beyit : Devrün bu dört fasıl ile bir mu’tedil zamân Şer’ün bu dört rükün ile bir mu’teber binâ Açıklama : Zamanın, bu dört mevsim ile ılıman bir zamandır ve şeriatın, bu dört direk ile sağlam bir binadır. 277. Beyit : Yâ Mustafâ Fuzûli-i muhtâca rahm edüp İzhâr-ı iltifât ile kıl hâcetin revâ Açıklama : Ey Muhammed Mustafa! Bu muhtaç Fuzuli’ye merhamet buyur da, iltifat gösterip, hacetini gider!.. |
20.07.08, 12:15 | #9 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 10. KONU Bu arz-ı adem-i kudretdür Ve Özr-i fakd-i kuvvetdür Açıklama : Kudretsizliği Arz ve Kudret Yoksunluğundan Dolayı Özür Dileme 278. Beyit : Ârâyiş-i sohbet eyle sâkî Ver bâde mürüvvet eyle sâkî Açıklama : Ey sâki! Sohbeti süsle; bir iyilik et, şarap sun! 279. Beyit : Bir câm ile kıl dimâğumı ter Lutf eyle bir iltifât göster Açıklama : Bir kadeh ile dimağımı tazele; lutfet, bir iltifat göster! 280. Beyit : Gam merhalesinde kalmışam ferd Ne yâr u ne hemnişin ne hemderd Açıklama : Gam merhalesinde yapayalnız kalmışım; ne yarim ne arkadaşım, ne de dert ortağım var. 281. Beyit : Hemcinslerün tamâm getmiş Söz mülkinden nizâm gitmiş Açıklama : Hemcinslerimin hepsi kayboldu; söz ülkesinden düzen gitti. 282. Beyit : Bir bezmde sen kalupsen ü men Bu bezmi gel edelüm müzeyyen Açıklama : Meclisde bir seninle ben kaldık; gel bu meclisi şenlendirelim. 283. Beyit : Sen ver bâde men eyleyem nûş Men nazm ohuyam sen ana dut gûş Açıklama : Sen şarap ver, ben içeyim; ben şiir okuyayım, sen dinle. 284. Beyit : Bir devrdeem ki nazm olup hâr Eş’âr bulup kesâd-ı bâzâr Açıklama : Öyle bir zamandayım ki, nazım horlandı, şiirin, pazarda sürümü azaldı. 285. Beyit : Ol rütbede kadr-i nazmdur dûn Kim küfr ohunur kelâm-ı mevzûn Açıklama : Nazmın değeri o kadar düştü ki; ölçülü söz küfür sayılıyor. 286. Beyit : Bir mülkdeem ki ger yudup kan Mazmûn-i ibârete çeküp can 287. Beyit : Min rişteyi turfe la’l çeksem Min ravzaya nâzenin gül eksem 288. Beyit : Kılmaz ana hîç kim nezâre Derler güle hâr ü la’le hâre Açıklama 286-288 : Öyle bir diyardayım ki; eğer kan yutarak, sözün mazmununa can verip bin ipliğe nadide inciler dizsem, bin bahçeye nazlı güller diksem; hiç kimse onun yüzüne bakmaz; güle diken, dikene ise gül derler. 289. Beyit : Ancak demezem ki hâk-i Bağdâd Alâyiş-i nazmdandır âzâd Açıklama : Sadece Bağdad toprağının nazım bulaşığından azade olduğunu söylemiyorum; 290. Beyit : Yohdur bir mülk bu zamanda Kim nazm revâcı ola anda Açıklama : Bu zamanda hiçbir memleket yoktur ki, orada nazma değer verilsin. 291. Beyit : Ne Hind ü ne Fürs ü Horâsân Ne Rûm ü Acem ne Şâm ü Şirvân Açıklama : Ne Hindistan, ne İran, ne horasan, ne Rum, ne Acem ne Şam ve ne Şirvan… 292. Beyit : Olsaydı birinde bir sühan-sec Elbette ıyân olurdı ol genc Açıklama : Onların birinde bir söz ustası olsaydı, elbette o hazine ortaya çıkardı. 293. Beyit : Gencîne-i nazm gizlü kalmaz Sanman güneş olsa nûr salmaz Açıklama : Nazım hazinesi gizli kalmaz; sanmayın ki güneş olur da ışık salmaz. 294. Beyit : Kânı niçe kim nihan dutar daş Eyler anı la’l âleme fâş Açıklama : Taş, maden ocağını gizler ama, la’l onu âleme fâş eder. 295. Beyit : Hâlâ meğer iktizâ-yı devrân Oldur ki ola bu gene pinhân Açıklama : Bir gün dahi zamanın icabı, bu hazinenin açığa çıkmasıdır. 296. Beyit : Devrân ile men nakîz-seyrem Devr elinden meğer ki gayrem Açıklama : ( Fakat ) , benim gidişim dünyanınkine terstir. Sanki ben devrin insanlarından başkayım. 297. Beyit : Devrân ister ki hâr ola nazm Büzzet ü i’tibâr ola nazm Açıklama : Zaman istiyor ki, nazım hor-hakir kalıp, izzet ve tibardan düşsün. 298. Beyit : Men muntazıram verem revâcın Bîmâr ise eyleyem ilâcın Açıklama : Ben onu değer ve kıymetini kazandırmaya, hasta ise ilacını vermeğe hazırım. 299. Beyit : Ol nefy-i kemâl-i hikmet eyler Lâzım bilürem hasâret eyler Açıklama : Zaman en üstün hikmeti yok sayıyor; fakat doğrusu bu işte zarar ediyor. 300. Beyit : Ta’mîr-i harâba tâlibem men İnşâallâh gâlibem men Açıklama : Ben bir harabeyi tamir etmeye talibim; Allah’ın izni ile bunu başaracağım. 301. Beyit : Sâkî mede et ki derdmendem Gam silsilesine pây-bendem Açıklama : Saki! Yardım et; dertliyim; gam zincirine bağlanmışım. 302. Beyit : Gam def’ine câm-ı mey devâdur Tedbîr-i gam eylemek revâdur Açıklama : Gamın giderilmesi için ilaç şaraptır; gam için tedbir almak uygun olur. 303. Beyit : Senden ne inâyet olsa vâki’ Fikr etme ki menden ola zâyi’ Açıklama : Senden ( bana ) gelecek hiçbir iyiliğin bende zayi olacağını zannetme. 304. Beyit : Men bir sadefem sen ebr-i nîsân Ver katra vü al dürr-i galtân Açıklama : ( Ey saki ), ben bir sadefim, sen nisan bulutusun; bana damlayı ver, inci tanesini al 305. Beyit : Sensen hurşîd ü men siyeh hâk Ver âteş ü al cevher-i pâk Açıklama : Sen güneşsin, ben ise kara toprak; ver ateşi ve al saf cevheri.. 306. Beyit : Rahm et ki garîb ü hâksârem Bîmûnis ü gam-güsârem Açıklama : Merhamet et ki, garibim ve yerle bir olmuşum; kimsesizim, bir dostum ve gam ortağım yok! 307. Beyit : Ol bir niçe hemdem-i muvâfık Ya’nî şuarâ-yı devr-i sâbık 308. Beyit : Tedrîc ile geldiler cihâna Ta’zîm ile oldılar revâne Açıklama 307-308 : Bir kısın şanslı dostlar, yani geçmiş devirlerin şairleri birer birer cihana geldiler ve hürmet görerek bu dünyadan gittiler. 309. Beyit : Devrân oları muazzam etdi Her devr birin mükerrem etdi Açıklama : Kader onları yüceltti; her devirde birini şeref ve itibar sahibi yaptı. 310. Beyit : Her birine hâmi oldı bir şâh Zevk-i sühaninden oldı âgâh Açıklama : Her birini bir padişah himayesine aldı ve sözlerinin zevkinden haberdar oldu. 311. Beyit : Türk ü Arab ü Acemde eyyâm Her şâire vermiş idi bir kâm Açıklama : Türk, Arap ve Acem diyarlarında zaman her şaire bir mutluluk bağışlamıştı. 312. Beyit : Şâd etmiş idi Ebî Nûvâsı Hârûn Halife’nün atâsı Açıklama : Halife Harun’un bağışları, Ebû Nevâs’ı şâd etmiş idi. 313. Beyit : Bulmışdı safâ-yı dil Nizâmî Şirvan Sâh’a düşüp girâmî Açıklama : Nizamî, Şirvan Şah katında saygı görerek gönül rahatlığı bulmuştu. 314. Beyit : Olmışdı Nevâyi-i sühan-dân Manzûr-ı şhenşeh-i Horâsân Açıklama : Söz üstadı Nevâyi, Horasan şahının gözdesi olmuştu. 315. Beyit : Söz gevherine nazar salanlar Gencîne verüp güher alanlar 316. Beyit : Çün kalmadı kalmadı fesâhat Erbâb-ı fesâhat içre râhat Açıklama 315-316 : Söz incisine itibar edenler, hazine verip cevher satın alanlar kalmayınca, ne fasihlik kaldı, ne de fesahat sahipleri arasında rahat. 317. Beyit : Ol tâife çekdi hırkaya baş Hâletlerin etmez oldılar fâş Açıklama : O insanlar da başlarını hırkalarına çektiler ve hallerini dile getirmez oldular. 318. Beyit : Tâ olmaya resm-ı şi’r mefkûd Ebvâb-ı fünûn-ı nazm mesdûd 319. Beyit : Lâzım mana oldı hıfz-ı kânûn Zabt-ı nasak-ı kelâm-ı mevzûn Açıklama 318-319 : Şiirin yolu yordamı unutulmasın ve nazım sanatlarının kapıları kapanmasın diye, kanun korumak ve ölçülü söz üslübuna yeniden düzen vermek işi bana düştü. 320. Beyit : Nâçâr dutup tarîk-ı nâmûs Râhatdan olup müdâm me’yûs 321. Beyit : Ahdi söze üstüvâr kıldum Eş’âr demek şiâr kıldum Açıklama 320-321 : Çaresiz, namus yolunu tutarak ve artık rahattan tamamiyle ümidi keserek yemini söze temel yaptım ve şiirler söylemeyi adet edindim. 322. Beyit : Çün halka hilâf-ı müddeâyem Anlar zu’mınca süst-râyem Açıklama : İnsanların iddiasına zıt olduğum için onların nazarında yanlış düşünen birisiyim. 323. Beyit : Her söz ki gelür zuhûra menden Min ta’ne bulur her encümenden Açıklama : Benden doğan hiçbir söz yoktur ki, her topluluktan binlerce kınamaya uğramamış olsun. 324. Beyit : Eyler hased ehli bağlayup kîn Tahsin ivazına nefy ü nefrîn Açıklama : Kıskançlar, kin tutarak, takdir yerine inkâr ve lanet yağdırdılar. 325. Beyit : Ümmîd ki ref’ olup küdûret Tağyir-pezîr ola bu sûret Açıklama : Ümid ediyorum ki, bulanıklık ortadan kalkar da bu vaziyet değişir. 326. Beyit : Ol kavm bu gülşene girende Bu gülşen içinde gül derende 327. Beyit : Gül tâze idi vü gonce nev-hîz Depretdükçe nesîm-i gül-rîz 328. Beyit : Anlar güli derdiler men-i zâr Hâlâ dilerem derem has ü zâr Açıklama 326-328 : O ( eski şairler ) topluluğu bu bahçeye girdikleri ve bu gülşen içinde gül derdiklerinde, gül taze idi ve gonca henüz yetişmişti. Gül saçan meltem kıpırdadıkça, onlar gülü topladılar; ben zavallının ise şimdi gözü çer-çöp dermekde… 329. Beyit : Bu bezme olar verende tezyîn Mey sâf idi bezm hem nev-âyin Açıklama : Onlar bu meclise süs verdiklerinde hem, şarap saf idi, hem de meclis yeni kurulmuştu. 330. Beyit : Mey sâfı olara oldı rûzî Kaldı mana dâğ-ı derd sûzı Açıklama : Onlara saf şarap içmek kısmet oldu; bana ise sıkıntı yarasının hareketi kaldı. 331. Beyit : Bu dürde men olmışam hevâ-hâh Bir neş’e verür mi bilmezem âh Açıklama : Ben de bu tortuya heves bağladım; ama bir neş’e verir mi, ah işte onu bilmiyorum! |
20.07.08, 12:18 | #10 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN 11. KONU Bu Pâdişâh-ı İslâmun duâ-yı devletidür Ve Kahramân-ı enamun senâ-yı şevketidür Açıklama : İslâm Padişahının Devletinin Devamını Dua ve İnsanların En Kahramanının Heybetine Övgü 332. Beyit : Sakî kerem eyle câm gezdür Dutma kadehi müdâm gezdür Açıklama : Saki! Kerem eyle, kadehi dolaştır; elinde tutma, boyuna gezdir! 333. Beyit : Devrâna çok i’tibâr kılma Gezdür kadehi karâr kılma Açıklama : Dünyaya fazla değer verme; gezdir kadehi, durma! 334. Beyit : Tök alup ele gümüş sürahî Zer sâgara rûh-bahş râhı Açıklama : Al ele gümüş sürahiyi ve doldur altın kadehe ruh bahşeden şarabı!.. 335. Beyit : Sarf eyle riâyetümde eltâf Tenhâlığumı gör eyle insâf Açıklama : Beni gözet de bana lutuflarda bulun; yalnızlığımı gör, bana insaf eyle!.. 336. Beyit : Şuğlüm bu bisât içinde çohdur Senden özge mededci yohdur Açıklama : Bu yerde dertlerim, sıkıntılarım çoktur, senden başka yardımcım ise yoktur. 337. Beyit : Hamdemliğüm eyle âr kılma Menden nefret şiâr kılma Açıklama : Bana arkadaş ol, utanma; benden nefret etmeyi bir iş belleme!.. 338. Beyit : Ger bilmez isen ki men ne zâtem Ne zulmet-i çeşme-i hayâtem 339. Beyit : Feyz-i hünerüm şarâbdan sor Sûz-ı cigerüm kebâbdan sor Açıklama 338-339 : Eğer benim nasıl bir kişi olduğumu, nasıl bir hayat suyunun kaynadığı karanlıklar ülkesi olduğumu bilmiyorsan, hünerimin feyz ve bereketini şaraptan sor; yüreğimin yanıklığını da kebaptan öğren. 340. Beyit : Dutsan elini men-i fakîrün Hak ola hemîşe dest-gîrün Açıklama : Ben fakirin elinden tutarsan, Hak da her zaman senin yardımcın olur. 341. Beyit : Men şâir-i Müsevî-kelâmem Sâhirlere mu’ciz-i tamâmem Açıklama : Ben, Musa (gibi mucize) kelamlı bir şairim, sihirbazlara karşı tam bir mucizeyim. 342. Beyit : Men sâhir-i Bâbilî-nijâdem Hârûta bu işde üstâdem Açıklama : Ben Babil soylu bir sihirbazım; Harut’a bu işte üstadlık ederim. 343. Beyit : Söz derkine sarf edüp firâset Emlâkine bulmışam riyâset Açıklama : Ferasetimi sözü anlamaya sarf edip söz ülkesinin reisliğine yükselmişim. 344. Beyit : Geh tarz-ı kasîde eylerem sâz Şeh-bâzum olur bülend-pervâz Açıklama : Zaman olur kaside tarzını uygun bulurum; tabiatımın şahini yükseklerde uçar; 345. Beyit : Geh de’b-i gazel olur şiârum Ol de’be revan verür karârum Açıklama : Zaman olur gazel yolunu tutarım; kararım, o tarza can verir. 346. Beyit : Geh mesneviye olup hevesnâk Ol bahrden isterem dür-i pâk Açıklama : Gah mesneviye heves ederek, o denizden pek inciler çıkarmak isterim. 347. Beyit : Her dilde ki var ehl-i râzem Mecmû’-ı fünûna aşk-bâzem Açıklama : Her gönülde bulunan sırra âşinâyım; bütün şiir fenlerine vurgunum. 348. Beyit : Bir kâr-gerem hez+ar-pîşe Canlar çeküp isterem hemîşe 349. Beyit : Dükkânum ola revâc-ı bâzâr Her istedügin bula hırîdâr Açıklama 348-349 : Bin sanatlı bir mücevher işçisiyim. Canu gönülden isterim ki; dükkânım pazarın en rağbet edileni olsun da, müşteri her aradığını bulsun. 12. KONU Bu bir tarîk ile kesr-i nefsdür Ve Mukaddime-i medh-i Padişâh-ı asrdur Açıklama : Bir Yolla Nefsin İsteklerini Kırma ve Asrın Padişahını Övmeye Başlangıç 350. Beyit : Sâkî ne idi bu câm-ı gül-rûn Kim eyledi hâlümi diger-gûn Açıklama : Ey Saki! Bu gül renkli kadeh neydi ki, beni böyle bambaşka bir hale koydu? 351. Beyit : Ser-mest olubem sözüm hebâdur Her lâf ki eyllerem hatâdur Açıklama : Sarhoş olmuşum, sözlerim boş ve nafiledir. Ettiğim her laf hatadır. 352. Beyit : Te’sîr salup dimâğâ teşvîr Teşvîr mizâcum etdi tagyîr Açıklama : Gösteriş merakı dimağıma tesir ederek saf ve temiz mizacımı bozdu. 353. Beyit : Men handan ü lâf-ı lutf-ı güftâr Kim söz demeğe olam sezâvâr Açıklama : Ben nerde, söz nerde; kaldı ki şiir söylemeğe lâyık olayım! 354. Beyit : Olsaydı menün sözümde bir hâl Elbette olurdum ehl-i ikbâl 355. Beyit : Müstevcib-i izz ü câh olurdum Şâyeste-i bârgâh olurdum 356. Beyit : Makbûl düşerdüm âstâna Manzûr-ı şehenşeh-i zemâne Açıklama 354-356 : Eğer benim sözümde bir tat olsaydı, elbette bahtım yaver giderdi de izzet ve hürmete hak kazanır, yüce divana lâyık olur, sarayda kabul görür, zamanın padişahının ilgisine mazhar olurdum. 357. Beyit : Ol pâdişeh-i bülend-bîniş Kim hâk-i rehidür âferîniş Açıklama : O yüksek görüşlü padişah; ki, yaratılmışlar, onun ayağının tozudur. 358. Beyit : Müstahfız-ı din penâh-ı islâm Mahdûm-ı zaman melâz-ı eyyâm Açıklama : Dinin koruyucusu, islâm (milletinin) sığıncı, zamanın efendisi ve günlerin barınağıdır. 359. Beyit : Ebr-istihsân ü berk-kîne Şâhenşeh-i Mekke vü Medîne Açıklama : İhsanı bulut, kini ise şimşek gibi olan, Mekke ve Medinenin padişahıdır. 360. Beyit : Müstakdim-i hak mühill-i bâtıl Sultân-ı murâd-bahş-ı âdil Açıklama : Hakkı ayakta tutan, batılı yok eden ve muradlar bağışlayan adaletli sultandır - 361. Beyit : Erbâb-ı hüner ümîdgâhı Türk ü Arab ü Acem penâhı Açıklama : Sanat ve hüner sahiplerinin ümit kapısı, Türk’ün, Arab’ın ve Acem’in sığınağıdır. 362. Beyit : Deryâ kimi eyleyen demâdem Endîşe-i kurb ü bud’-ı âlem 363. Beyit : Lutf ile veren yahıma lû’lû Ebr ile yırağa gönderen su Açıklama 362-363 : Derya gibi, her zaman dünyanın yakını ve uzağını kaygısını çekip; lutfu ile yakına inci dağıtan, uzağa ise bulutla su gönderendir. 364. Beyit : Lû’lûsını eyleyen cihan-tâb Leb-teşneleri dür ile sîr-âb Açıklama : İncisi ile cihanı aydınlatan, suyu ile de, susamışları suya kandırandır. 365. Beyit : Gerdun kimi lutf edende zâhir Dâmen dâmen töken cevâhir 366. Beyit : Gün kimi olanda cûdâ mazhar Hırmen hırmen nisâr eden zer Açıklama 365-366 : Gökler gibi, lutfunu gösterdiğinde, etekler dolusu cevahir döken; güneş gibi, cömertliğin kaynağı olduğunda, harmanlar dolusu altın saçandır. 367. Beyit : Tugrâ-yı misâl-i Âl-i Osman Sultan-ı sipeh-şiken Süleyman Açıklama : Osman oğullarının fermanının tuğrası, asker kıran Sultan Süleyman’dır. 368. Beyit : Yerde düşer olsa feyzi hâke Ta’n eyleye hâk ruh-ı pâke Açıklama : Yerde, onun feyzi toprağa düşecek olsa, toprak temiz ruhu beğenmez olur; 369. Beyit : Gökde nazar etse bir hümâya Hurşîde salur hümây sâye Açıklama : Gökde ise ( O ), bir hüma kuşuna bakar olsa, hüma, güneşe bile gölge salacak hale gelir. 370. Beyit : Ger şarka urur sinân-ı ser-keş Gün kimi çıhar sipihre âteş Açıklama : Eğer dik başlı mızrağını doğuya vursa, güneş gibi gökyüzüne ateş saçar; 371. Beyit : V’er garba çalarsa tîg-i bürrân Gerdûne yeter şafak kimi kan Açıklama : Ve eğer keskin kılıcını batıya çalsa, şafak gibi kırmızı kan göğe sıçrar. 372. Beyit : Dün çerh yana nigâh kıldum Nezzâre-i levh-ı mâh kıldum Açıklama : Dün gökyüzüne doğru yüzümü çevirdim ve Ay’ın levhasına bir baktım; 373. Beyit : Gördüm bu hatı ki hâme-i hûr Ol levhde eylemişdi mastûr Açıklama : Gördüm ki, hurilerin kalemi o levhaya şu yazıyı nakşetmiştir: 13. KONU Bu Kasîde Hazret-î Padişah Şanındadur Açıklama : Padişah Hazretlerinin Övgüsünde Kasîde 374. Beyit : Zehî kâmil ki akl-ı nükte-dan derkinde hayrandur Vücud-ı bîmisâli intihâb-ı nev’-i insandur Açıklama : Bu ne yüce zattır ki, inceliklere vakıf akıl bile onu idrak etmekte yaya kalmıştır. Çünkü onun benzersiz varlığı insan oğulları arasından seçilmiştir. 375. Beyit : Felek bir dürc anun zât-ı şerîfi gevher-i yektâ Cihan bir cism anun hükm-i revân-ı fi’l-mesel candur Açıklama : Felek bir mücevher kutusu; onun yüce zatı da eşsiz bir cevherdir. Cihan bir cisim ise, onun yürüyen hükmü de adeta can yerindedir. 376. Beyit : Tarîk-i tâati hem mezhebe hem millete nâfi’ Hilâf-ı meşrebi hem devlete hem dîne noksandur Açıklama : Ona hizmet etmek yolu, hem mezhep, hem de millet için faydalar getirir; meşrebinin hilafına hareket ise, hem devlete, hem dine eksiklik demektir. 377. Beyit : İki kısm eylemiş küfr ile îman yeddi iklîmi Anun hükmindedür ba’zı vü ba’zı kâfiristandur Açıklama : Küfür ile iman, yedi iklimi iki kısma ayırmıştır; bir kısmı onun hakimiyeti altındadır, bir kısmı ise kâfiristandır. 378. Beyit : Esâs-ı hükmidür ma’nîde bir sedd-i Sikender kim Anun Ye’cûcdur bir yanı vü bir yanı insandur Açıklama : Saltanatın temeli, aslında bir İskender seddidir; onun br yanı ye’cûc bir yanı ise insandır. 379. Beyit : Binâ-yı kadridür ma’nîde bir âlî imâret kim Mukarnes tâk-i gerdun ol imâretden bir eyvandur Açıklama : Kadir ve kıymetinin binası gerçekte yüce bir imarettir; öyle ki; gökkubenin tavanı ancak o imaretin bir eyvanıdır. 380. Beyit : Muzaffer dâima Sultan Süleyman Hân-ı âdil-dil Ki her kim tâbi’-i fermânı olmaz nâmüselmandur Açıklama : Daima muzaffer olan, kalbi adaletle dolu Sultan Süleyman…Her kim onun buyruğuna baş eğmez ise Müslüman değildir. 381. Beyit : Cihan-gîrî ki gün tek mülk teshîrine azm etse Muhakkar cilvegâhı arsa-i İrân ü Tûrandur Açıklama : ( Öyle bir ) cihan hükümdarı ki; güneş gibi, ülkeler elde etmeye niyet etse, at oynatacağı arsaların en değersizi İran ve Tûran olur. 382. Beyit : Sâhî-tab’ u mürüvvet-pîşedür kim bahr-ı eltâfı Temevvüc kılsa mevci fakr bünyâdına tûfandur Açıklama : ( O öyle ) cömert tabiatlı ve iyiliği huy edinmiş ( bir padişahtır ) ki; lutuflarının denizi galeyana gelse, dalgaları fakirlik binasını yıkan tufan olur. 383. Beyit : Kemîne kimseye kemter atâsı hâsıl-ı deryâ Muhakkar meclise bezl-i hakîri behre-i kândır Açıklama : Zavallı bir kimseye en önemsiz bir bağışı deryalar dolusudur; en değersiz bir topluluğa dahi en itibarsız bir saçısı, maden ocağı gibidir. 384. Beyit : Vücûd-ı pâki-le Hak rahmetidür âleme nâzil İtâat ehline gösterdiği adl ile ihsandur Açıklama : Tertemiz varlığı ile, âleme inen Hakk’ın rahmetidir; itaat sahiplerine gösterdiği de adalet ve ihsandır. 385. Beyit : Süleyman bârgâhıdur yakin heybetlü dergâhı Kim anda dîvler tâbi’ perîler bende-fermandur Açıklama : Heybetli katı, Hz. Süleyman’ın sarayı gibidir; öyle ki, orada devler itaat edici, periler ise emir kullarıdır. 386. Beyit : Muazzam leşkeridür bir bulut kim düşmene andan Firengîler sadâsı ra’d toplar daşı bârandur Açıklama : Muazzam ordusu bir buluta benzer; öyle ki, kâfirlerin feryad ve figanı ondan (kopan) bir gök gürültüsü; toplarının gülleri ise ( ondan yağan bir ) yağmurdur. 387. Beyit : Semendi seğridende lâmi’ olmış ahter-i sâkib Sipâhı deprenende mevce gelmiş bahr-ı ummandur Açıklama : O’nun atı, koştuğu zaman, parlayan bir Zuhal yıldızı; askeri, harekete geçtiğinde, coşmuş bir ummandır. 388. Beyit : Seferde çekmek içün haşmet ü ikbâl esbâbın Arâbe arş levhi ordusı gerdûn-ı gerdandur Açıklama : Arş levhası, savaşta (onun) haşmet ve ikbalinin levazımını taşımak için bir araba; dönüp duran felek ise ordusudur. 389. Beyit : Zamânında yetüp cem’iyyet-i eshâba ârifler Olup derhem hemin mahbûblar zülfi perîşandır Açıklama : Arifler ( onun saltanatı ) zamanında zihin ve hatırlarını yalnız Allah ile meşgul etmenin saadetini tattılar; bu yüzden bütün mahbubların üzüntüden zülüfleri darmadağınıktır. 390. Beyit : Halâyık subh-tek handân olup mihr-i cemâlinden Dil-i sûzân ile devrinde ancak şem’ giryandur Açıklama : Mahlûkat ( Onun ) yüzünün güneşinden sabah gibi güler yüzlü olmuştur. Devrinde, gönül ateşi ile yanıp ağlayan, sadece mumdur. 391. Beyit : Havâdisden mizâc-ı mülk tagyîrine imkân yoh Kemâl-i adl ile tâ mülke Osmân oğlu sultandur Açıklama : Hadiselerin gelişmesinden ötürü memleketin mizacında bir bozulma ihtimali yoktur; çünkü ülkede eksiksiz bir adalet ile hükümran olan Osman oğludur. 392. Beyit : Bihamdillah bugün havf ü hatâdan şer’ nâmûsın Bulup tevfîk-ı nusret sahlayan Sultan Süleymandur Açıklama : Allah’a hamd olsun ki, bugün Allah’ın yardımına mazhar olarak şeriatın namusunu korkudan ve hatadan koruyan Sultan Süleyman’dır. 393. Beyit : Nişân-ı feyzidür ol nusret ü ikbâl kim hâlâ Ne yan kim azm kılsa reh-beri te’yîd-i Yezdandur Açıklama : O yardım, zafer saadet, feyzinin işâretidir;öyle ki, şu an ne tarafa doğru yönelmeye niyetlense, rehberi, Allah’ın desteği ve te’yididir. 394. Beyit : Dil ü candan Fuzûlî izz ü ikbâline ol şâhun Rızâ-yı Hakk içün dâim duâ-gûy ü serâ-hândur Açıklama : Fuzuli hak rızası için o şahsın izzet ve ikbaline candan ve gönülden daima duacı ve onu övücüdür. 395. Beyit : Çü oldur hâmi-i İslâm vâcibdür anun mehdi Ne kim mehdinden özge söz demiş andan peşîmandur Açıklama : O İslâm’ın koruyucusu oluğu için, onun övülmesi vaciptir. ( Fuzuli ) onun övgüsünden başka ne söz söylemişse, ondan pişmandır. 396. Beyit : İlâhî bâki olsun dâim insan-perver ikbâli Cihân-ı fâni içre tâ binâ-yı nev’-i insandur Açıklama : İlahi! ( Onun ) insanı koruyup gözeten saltanatı dünya durdukça baki olsun; çünkü o (saltanat), fani olan cihanın içinde insan oğlunun binasıdır. 397. Beyit : Yârab ki muzaffer ola dâim Zâtiyle binâ-yı adl kâim Açıklama : Ya Rab! O daima muzafer olsun; çünkü adalet binası ancak onun zatiyle kaimdir. 398. Beyit : Şâyetse ana serîr ü efser Âlemlere adli sâye-küster Açıklama : Ona taht ve taclar layıktır; çünkü onun adaleti âlemlere gölge salmaktadır. 14. KONU Bu Sebeb-i Nazm-ı Kitâbdur Ve Bâis-i İrtikâb-ı Azâbdur Açıklama : Kitabın Nazmadilmesinin Nedeni ve Azabı Hak Etmenin Sebebi 399. Beyit : Sâki dut elüm ki haste-hâlem Gam reh-güzerinde pâymâlem Açıklama : Saki! Elimden tut; çünkü hasta bir haldeyim, gam yolu üserinde ayaklar altında kalmışım!.. 400. Beyit : Sensen men-i mübtelâya gam-hâr Senden özge dahi kimüm var Açıklama : Sensin benim gibi bir düşkünün kaderini gideren…Benim senden başka kimim var?.. 401. Beyit : Müşkil işe düşmişem meded kıl Mey hırziyle belâmı red kıl Açıklama : Zor bir işe düşmüşüm, yardım et! Şarabın koruyuculuğu ile belâmı benden uzaklaştır!.. 402. Beyit : Hall eyleye gör bu müşkilâtı Kemm etme kulundan iltifâtı Açıklama : Bu güçlükleri halletmeğe bak; ben kulundan iltifatını esirgeme! 403. Beyit : Bir gün ki mey-i Süehyl-te’sîr Vermişdi mizâc-ı pâke tagyîr Açıklama : Bir gün, Süheyl tesirli şarap saf ve temiz mizacımı değiştirmişti : 404. Beyit : Hemreng-i bahâr olup hazânum Dönmişdi akîka za’ferânum Açıklama : Sonbaharım bahar rengi almış, safran ( gibi sarı yüz ) üm akik taşına dönmüştü. 405. Beyit : Cem’ idi yanumda ittifâkî Sâz ü meze vü şarâb ü sâkî Açıklama : Yanımda saz, meze, şarap ve saki tesadüfen bir araya gelmişlerdi; 406. Beyit : Peyveste lebâleb ü peyâpey Nûş eyler idüm kadeh kadeh mey Açıklama : Boyuna, dolu dolu ve peşpeşe kadeh kadeh şarap içiyordum; 407. Beyit : Zevk üzre mey artururdı zevkum Şevk üzre ziyâd olurdı şevkum Açıklama : Şarap, zevkimin üstüne zevk koyuyor, neş’em gittikçe artıyordu; 408. Beyit : Ol bezm idi âfiyet bahârı Men bülbül-i zâr ü bîkarârı Açıklama : O meclis bir afiyet baharı idi ve ben ( o meclisin ) ağlayıp inleyen kararsız bülbülü idim… 409. Beyit : Bir hadde erişdi neş’e-i câm Kim kalmadı ehl-i bezme ârâm Açıklama : Öyle bir dereceye vardı ki şarabın neş’esi; mecliste bulunanların rahatı, huzuru kalmadı; 410. Beyit : Esrâr-ı dil oldı âşikârâ Mesdûd oluben der-i müdârâ Açıklama : İki yüzlülük kapıları kapanıp, gönüldeki sırlar açığa vuruldu. 411. Beyit : Olmışdı refîk u hemzebânum Ayîne-i t3uti-i revânum 412. Beyit : Bir niçe zarîf-i hıtta-i Rûm Rûmî ki dedük kaziyye ma’lûm Açıklama 411-412 : Rum ( Anadolu ) ülkesinin birkaç zarif insanı; arkadaşım, dildaşım ve ruh papağanımın aynası olmuşlardı…Anadolu’lu dedik ya, mesele anlaşılıyor… 413. Beyit : Ya’nî ki kamu dekâyık ehli Her mes’elede hakâyık ehli Açıklama : Yani, tamamı da inceliklerden haberdardılar ve her konuda hakikî bilgiye ulaşmıştılar. 414. Beyit : Hem ilm feninde nükte-danlar Hem söz revişinde dür-feşanlar Açıklama : Hem, ilim sahasında ince manalara vakıftılar, hem de söz söyleme yolunda inciler saçmakta idiler. 415. Beyit : Kim eyler idi dekâyık-i râz Şeyhîden ü Ahmedîden âgâz Açıklama : Kimi sırlardan nükteler çıkarıyor, Şeyhî’den ve Ahmedî’den söze başlıyor; 416. Beyit : Kim söyler idi öğüp kelâmı Evsâf-ı Halîli vü Nizâmî Açıklama : Kimi Halilî ve Nizamî’nin vasıflarını öğüp duruyordu. 417. Beyit : Bilmişler idi ki hüsn-i güftâr Kadrüm kaderince mende hem var Açıklama : Anlamışlardı ki, güzel söz söyleme kabiliyeti kudretimce bende de var. 418. Beyit : Çün var idi mestlikde lâfum Kim anlana sıdkum ü hilâfum 419. Beyit : Men hasteni etdiler nişâne Bir reng ile tîr-i imtihâna Açıklama 418-419 : Yalanım ve gerçeğim fâş olacak derecede mest olduğumda ben hastayı bir oyun ile imtihan okuna hedef yaptılar. 420. Beyit : Lutf ile dedile ev sühan-senc Fâş eyle cihâna bir nihan genc Açıklama : Nazikçe dediler ki; “Ey söz üstadı, dünyaya gizli bir hazine ortaya çıkarsana!” 421. Beyit : Leylî Mecnûn Acemde çohdur Etrâkde ol fesâne yohdur Açıklama : “ Leylâ-Mecnûn, Acemlerde çoktur, lâkin Türkler arasında bu hikâye yoktur.” 422. Beyit : Takrîne getür bu dâstânı Kıl tâze bu eski bûstânı Açıklama : “ Gel, bu destanı yaz da, bu eski bahçeyi tazeleyiver!” 423. Beyit : Bildüm bu kaziyye imtihandur Zîrâ ki bu bir belâ-yı candur Açıklama : Anladım ki bu teklif bir imtihandur; zira böyle bir iş (aslında) can belâsıdır. 424. Beyit : Sevdâsı dırâz ü bahrı kûtâh Mazmûnı figân ü nâle vü âh Açıklama : Sevdası uzun, bahrı kısadır; mazmunu da figan, feryad ve ah’tır. 425. Beyit : Bir bezm-i musîbet ü belâdur Kim evveli gam sonı fenâdur Açıklama : ( Bu ) bir felaket ve bela meclisidir ki; başlangıcı gam, sonu yokluktur. 426. Beyit : Ne bâdesine neşâtdan reng Ne nağmesine ferahdan âheng Açıklama : Ne şarabında neş’eden bir renk, ne de nağmaseinde sevinçten bir ahenk vardır… 427. Beyit : İdrâke verür hayâli âzâr Efkârı eder melâlı efgâr Açıklama : Hayali idraki incitir; düşünmesi hüznü (bile) yaralar. 428. Beyit : Olsaydı teveccühi münâsib Tevcîhine çoh olurdı râgıb Açıklama : Eğer niyetlenmesi ( her önüne gelen için ) uygun olsaydı, çok kişi teşebbüs etmeye istekli olurdu. 429. Beyit : Olsaydı tasarrufında râhat Çoh kâmil ana kılurdı rağbet Açıklama : Eğer rahatlıkla başarılabilir bir iş olsaydı, bir çok kâmil insan ona rağbet ederdi. 430. Beyit : Billah ki ne hoş demiş Nizâmî Bu bâbda hatm edüp kelâmı Açıklama : Allah için, Nizamî bu hususta sözün en güzelini söylemiş ve ne güzel demiştir : 431. Beyit : Esbâb-ı suhan neşât u nâzest Z’in her du suhan behâne-sâzest Açıklama : “Sözün sebebi neş’e ve nazdır. Söz bu ikisinden doğar.” 432. Beyit : Meydân-ı suhan ferâh bâyed Tâ tab cüvariî numâyed Açıklama : “Söz meydanı geniş olmalıdır ki, (şairlik) tabiatı orada binicilikteki ustalığını göstersin.” 433. Beyit : Der germ-i rîk u sahti-i kûh Tâ çend suhan reved beenbûh Açıklama : “Kumun sıcaklığı ve dağın saplığı arasında söz ne zamana kadar sıkışıklık içinde gitsin?” 434. Beyit : Bir iş ki kılur şikâyet üstâd Şâgirde olur rücüı bîdâd Açıklama : Üstadın şikayet eylediği bir işi çırağa yüklemek adâletsizlik olur. 435. Beyit : Gerçi bilürem bu bir sitemdür Teklîfi munun gam üzre gamdur Açıklama : Gerçi ben bunun bir zulüm, hattâ böyle bir şeyin teklifinin gam üstüne gam olduğunu bilmekteyim ; 436. Beyit : Ammâ niçe etmek olur ikrâh Bir vâkıadur ki düşdi nâgâh Açıklama : Ama artık kaçınmak mümkün mü!.. Bir iştir ki, ansızın başıma geliverdi. 437. Beyit : Yeğdür yine özrden şürûum Bu işde tevekküle rücuum Açıklama : Bahaneler ileri sürmektense, başlamak ve tevekküle sarılmak daha iyidir. 438.Beyit : Ey ta’b-ı latîf ü akl-ı vâlâ İdrâk-i bülend ü nutk-ı gûyâ Açıklama : Ey latif tabiat ve üsütn akıl, 8ve ey) yüksek anlayış ve konuşan nâtıka!.. 439. Beyit : Düşdi seferüm diyâr-ı derde Kimdür mana yâr bu seferde Açıklama : Yolum dert diyarına düştü..Kimdir bana yoldaş bu seferde? 440. Beyit : Her kimde ki vardur istitâat Ders ü gam ü mihnete kanâat 441. Beyit : Oldur bu müsâferetde yârum Zevk ehline yohdur i’tibârum Açıklama 440-441 : Kimde dert, gam ve mihnete dayanma gücü varsa, bu yolculukta arkadaşım odur. Zevk sahiplerine itibar etmem.. 442. Beyit : Merkeb gerek olsa azm-i râha Besdür bize hâme vü siyâhe Açıklama : Yola çıkmak için binek lâzım olsa; bize kalem ve kâğıt yeter. 443. Beyit : V’er tûşe-i râh olursa matlûb Mazmûn-ı hoş ü ibâret-i hûb Açıklama : Ve eğer yol azığı istenirse; o da, hoş mazmunlar ve güzel ibarelerdir. 444. Beyit : Azm eyleyelüm teallül etmem Menzil keselüm tegâfül etmem Açıklama : Gayret edelim; bahaneleri bırakın!. Menzil keselim; gafil davranmayın!... 445. Beyit : Ey baht vefâsuz olma sen hem Hemrâhlığ et bizümle bir dem Açıklama : Ey tâli’, sen de vefasız olma; bir kereik olsun bizimle yoldaşlık yap! --------------Tualimforum İmzam-------------- Aksini Belirtmediğim Takdirde Yazdığım Konular ALINTIDIR Liseler - Anadolu Liseleri - Fen Liseleri Anaokulu - İlköğretim Sınav Soruları ve Ders Notları |
Tags |
dÂstÂni, leyli, mecnÛn, vu |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
A Leyli Leyli Şarkı Sözleri - Fikret Kızılok A Leyli Leyli Şarkı Sözü | Melodi | Türkçe Müzik Hit ( En Sevilen ) Şarkı Sözleri | 0 | 13.04.13 12:35 |
Can Atilla Leyla İle Mecnun 2013 - Can Atilla Leyla İle Mecnun Albüm Kapagı 2013 | Okyanus | Albüm Kapakları | 0 | 06.02.13 23:40 |
Mecnun İsminin Anlamı ve Açıklaması - Mecnun Adının Anlamı ve Açıklaması - Mecnun İsm | Kartal | Erkek Bebek İsimleri ( Erkek Bebek Adları ) | 0 | 04.12.12 01:11 |
Rüyada Mecnun Görmek - Rüyada Mecnun Görmek Açıklaması ve Yorumu - Mecnun Rüya Tabiri | Tarot | H-I-İ-J-K-L-M ile Başlayan Rüya Tabirleri | 0 | 18.07.12 00:45 |
Leyli Leyli-Yavuz Bingöl | Busem | Türkçe Müzik Hit ( En Sevilen ) Şarkı Sözleri | 0 | 20.04.09 19:24 |