Anadolu Selçukluları ve Beylikler Döneminde Cilt Anadolu Selçukluları’na ait en erken cilt örneği XII. yüzyılın sonlarına aittir. Bir Anadolu Selçuklu cilt kapağında, gerek kendinden önceki ve sonraki Türk ciltleriyle, gerekse diğer İslam ciltleriyle, bölümleri açısından farklılık görülmez. Fark cildin yapısından değil süsleme anlayışından ve bunun uygulanmasından gelmektedir. Selçuklu ciltleriyle Selçuklu üslubunu sürdüren ciltler incelendiğinde süslemelerin zamanın ahşap, çini, taş, maden ve minyatür sanatlarındaki motiflerle büyük bir paralellik gösterdiği görülür. Her İslam cildi gibi Anadolu Selçuklu cildi de ön ve arka kapaklar, mikleb, sırt, sertab ve iç kapaktan oluşur. Kapaklar. Anadolu Selçuklu ciltlerinde ön ve arka kapaklar çok defa ayrı karakterde süslenmiştir. Mesela birinin geometrik motifi, diğerinin rumili yahut şemseli veya şemseleri yuvarlak ve oval olarak farklı yapıldığı görülmektedir. Bunların yanında her iki kapağı aynı karakterde olan ciltler de bulunmaktadır. Selçuklu ciltlerinde kapakların içleri, derinin altın varak veya zermürekkep kullanmadan kabartma desenlerle soğuk baskı tarzında süslenmesi sebebiyle kendine has bir özellik taşır. Bu süslemelerde, ağırlık rumilerde olmak üzere bitkisel ve geometrik bir motif zenginliği görülür. Mikleb. Miklebler çok defa uzantısı oldukları arka kapaklar tarzında süslenmişlerdir; kapak tezyinatıyla ilgisiz olanları da görülür. Miklebde, kapak şemselerine benzer şemsenin dışında en çok kullanılan tezyinat unsuru hilal ve mühr-i Süleyman’dır. Ayrıca zemini tamamen örgü ve geçmelerle doldurulmuş örnekler de bulunmaktadır. Sırt. Selçuklu ciltlerinde sırt daima düz ve yumuşaktır; kamburalı örneklere rastlanmaz. Sertab. İlk dönem sertablarında tezyinat yoktur. Daha sonraları sade bir bezeme yapılmıştır; nadiren de yazılı olurlar. Ciltlerin Tezyinatı. Anadolu Selçuklu ciltlerinde, Türk sanatının bütün kollarında kullanılmış olan motiflerin hemen hemen tamamı aynen görülmektedir. Bu süsleme unsurlarının başlıcalarını şöylece sıralamak mümkündür: 1. Şemse. Cilt kapaklarında yaygın bir şekilde kullanılan ve daha çok rümi, hatayi ve geçmelerden meydana gelen ışınlı güneş motifi biçiminde tanımlanabilecek olan şemselerde şu tipoloji tesbit edilmektedir: Düz yuvarlak, 4 dilimli yuvarlak, 6 dilimli yuvarlak, 8 dilimli yuvarlak. 10 dilimli yuvarlak. 12 ve daha çok dilimli yuvarlak, düz yuvarlak içinde mühr-i Süleymanlı, dilimli yuvarlak içinde mühr-i Süleymanlı, sade mühr-i Süleymanlı, yuvarlak içinde 5-8-10-12 kollu yıldızlı, 6 kapalı kollu yıldızlı, 8 kapalı kollu yıldızlı, merkezi 8- 10- 12 kollu yıldızlı ve tek veya çok merkezli geometrik zeminli, rümi, hatayili, yuvarlaktan ovale geçişe hazırlıklı, düz-ince oval, dilimli oval, klasiğe yakın oval, zencir-i saadetli, sekiz- gen, dikdörtgen gen, dikdörtgen. 2. Rumi. Türk süsleme sanatlarının hemen her dalında eskiden beri kullanılan ve özellikle Anadolu Selçukluları tarafından çok sevilip geliştirildiği için Anadolu’ya ait’ anlamındaki rumi adıyla anılan bu tezyinat unsuru, Orta Asya Türk sanatındaki hayvan figürlerinden kaynaklanmaktadır. İslamiyet’in kabulünden sonra stilize edilerek hayvanI karakteri tamamen kaybedilmiş ve soyut bir motif haline getirilmiştir. Anadolu Selçuklu ciltlerinde rumiler kapakların dışında, içinde ve mikleblerde zemini tamamen kaplarken zencireklerde, şemse merkezlerinde ve diğer tezyini unsurlar arasında da uygulanmıştır. Bu tezyinatın kullanıldığı en eski cilt 592 (1196) yılına aittir. XII. yüzyılın sonlarında başlayan bu uygulamanın Selçuklu üslubu içerisinde XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam ettiği görülmektedir. 3. Geometrik süsleme. Türk ve Anadolu Selçuklu süslemelerinin en çok kullanılanı olan ve yaygın biçimde arabesk adıyla anılan geometrik bezemelerin menşeinin Orta Asya Türk sanatına dayandığı bilinmektedir. Geometrik motifler ciltlerin muhtelif yerlerinde mevzii olarak veya zemini kaplayan yıldız ağları şeklinde kullanılmıştır. Başlangıcı ve sonu belli olmayan, çok karışık gibi göründüğü halde tam bir düzen ve ahenk gösteren bu yıldız ağlarının kâinat düzenini, her şeyin üstünde olan ilahi iradeyi ve Allah’ın sonsuzluğunu ifade ettiğine inanılmaktadır. Selçuklu ve Selçuklu üslubunu sürdüren geometrik tezyinatlı ciltlerin en eski örnekleri X1I. Yüzyılın ikinci yarısına, en yenileri ise XV. yüzyılın ikinci yarısına aittir. 4. Bitkisel süsleme. Diğerlerine göre daha az rastlanan bu süslemeye “hatayi’ de denilmektedir. Çok defa aslı anlaşılamayacak derecede stilize edilerek kullanılan bitkisel motifler Anadolu Selçukluları’nda oldukça sade görünümlüdür. Bu tezyinat Beylikler döneminde gelişmesini sürdürmüş, asıl zenginliğine ise Osmanlı sanatının klasik döneminde ulaşmıştır. Selçuklu ciltlerinde daha çok kapak içlerinde kullanıldığı görülen bitkisel motiflere miklebde de rastlanır. En eski örnek XIII. yüzyılın sonlarına ait olup miklebde ve rumi ile birlikte kullanılmıştır. 5. Geçme ve girift örgülü süsleme. Diğer Türk ciltlerine oranla Anadolu Selçuklu ciltlerinde daha çok görülen bir tezyinat girift örgü ve geçmelerdir. Çok değişik uygulamaları olan bu tezyinata şemse zemininde, bordür ve zencirekte, geometrik yıldız ağları arasında ve özellikle mikleble köşebentlerde rastlanır. 6. Yazılı süsleme. Müslümanlığı kabullerinden sonra İslam sanatının en büyük temsilcisi olan Türkler, diğer sanat kollarında olduğu gibi ciltçilikte de Kuran yazısını tezyinat bir unsur olarak görmüşler, özellikle sülüs, nesih, küfi yazıları şemselerin içinde, zencireklerde veya doğrudan köşebentlerde, sertabda, kapak içlerinde kullanmışlardır. Bu ana süslemelerin dışında nokta, balık pulu, gamalı haç, çarkıfelek, zencir-i saadet, hilal, güçle, zikzak, baklava dilimi, fırfır, güneş kursu gibi çeşitli motifler de görülmektedir.