|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Türk Sanat Tarihi Türk Sanat Tarihi ile ilgili detaylı bilgiler ve faydalı dökümanlar... |
| LinkBack | Seçenekler |
18.11.08, 17:57 | #2 (permalink) |
Delta Üye Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 561
Konular: 497 Rep Puanı:1952 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 3 26 Mesajına 86 Kere Teşekkür Edlidi : | Batıya Göçün Sanatsal Evreleri BATI GÖKTÜRKLER Göktürklerin kurulmasıyla Orta Asya'nın Türkleşmesi başlamıştır ve güneye doğru sızmışlardır. Harezme 9. ve 10. yüzyılda egemen olan Hazarlarda bölgenin Türkleşmesinde önemli rol oynarlar. Türkler Anadolu'ya gelinceye dek göçer toplum olarak kalmışlardır. Batı Türklerin Mevareünnehir' de Arapların bu bölgeye gelmesinden önce yerleşmiş bölgelerle ilişkilerinin niteliğini öğrendiğimiz en önemli kaynaklar Çinli bir Budist'in gezi notlarıdır. Batı Türklerinin Kuça kuzeyindeki Aktağ yaylasında bulunan karargahımda ziyaret etmiştir ve Türk yabgusunun çevresini, çadırları ve içindeki süslemeleri her şeyiyle notlarında anlatmıştır. Çinli Budist Batı Türklerinin egemenliği altındaki Orta Asya bölgelerinin politik, sosyal ve ekonomik yapısını da anlatmıştır. Türkler Orta Asya ve Hint arasındaki ticaret yollarının kontrolünü elleri altında tuttular. Yaşam biçimleri, sanat anlayışları, lüksleri Çin ve Bizans elçilerini şaşırtacak kadar zengindir. Erken dönemdeki Anadolu kültürünü renklendiren doğulu verilerin ayrıntılı bir analizi gereklidir. TÜRK GÖÇERLER SINIRINDA ORTA ASYA Yerleşik ve göçerler dünyasının karmaşık bir tarihi vardır. Türk göçerlerin yerleşik dünyaya geçişleri burada olmuş ve gittikleri her yerin kültürünü özümsemişlerdir. Anadolu'ya gelen Türklerin yerleşik düzen deneyimleri bu bölgede edinilmiştir. İslam'la bu bölgede karşılaşmışlar ve yoğrulmuşlardır. Medrese, mezar kulesi, kervansaray gibi yapıtların prototipleri Orta Asya'da bulunmuştur. Anadolu tarikatlarının çoğu Orta Asya Horasan kökenlidir. Bunlar Türklere mal edilmese de Batı Orta Asya'nın Anadolu Türk kültürünün oluşumunda etkisi büyüktür. İSLAM’DAN ÖNCE YERLEŞİK ORTA ASYA’NIN MADDİ KÜLTÜR VERİLERİ KENTLER VE MİMARLIK Orta Asya coğrafyası büyük politik örgütlemeleri hem özendirecek hem de zorlaştıracak niteliktedir. Sürekli göçer hareketlere açık bölge olduğundan ömrü pek uzun olmamıştır. Orta Asya Batı orta çağının derebeylik düzenine benzer fiziksel örgütlenme gösterir. Kent ve mimarı kalıntılarının genel karakteri ve yapım özellikleri İslam döneminde de görülür. Bu kent geleneğinin bir örneği Harezm’de Urgenç kuzeyinde Toprakkale kentidir. Toprak, fakat pişmiş tuğla kaplamalı surla çevrilidir. Kentin dörtte birini saray kompleks] kaplar. Kent pazarı özel bir alan içindedir ve ayrıca ateş tapınağı bulunur. Toprakkale'deki sarayın duvarında heykelli nişler, Helenistik çağın anılarını sürdürür. Heykeller pişmemiş topraktan yapılıp, boyanıyor. Sarayda anıtsal duvar resmi kalıntıları da bulunmuştur. İslam öncesinin en ünlü örneklerinin bulunduğu yer Pencikent' tir Burada bulunan kent 4 öğeden oluşuyor. Kale Saray, Şehiristan, Rabad ve Mezarlık alanı buranın ana bulguları İ.S. 5. ve 6. yüzyıldan kalmıştır. Kentin yapı malzemesi ker***tir. Çamur bloklardan duvarlar, pişmiş duvar ve döşeme kaplamaları, tuğla tonoz ve kubbe, ahşap çatıdan oluşan bu yapıda taş hiç kullanılmamış. Bu bölgenin mimarisi Doğu İslam Mimarisinin ana kaynağını oluşturur. İSLAM ÖNCESİ ORTA ASYA RESMİ 2.Dünya savaşından sonraki bulgularda Resim sanatı açısından Orta Asya'nın olağan üstü eserlerini çıkarmıştır. En görkemli örnekleri Pencikent'te bulunan resim sanatı saray resimleri ve dini resimler olarak karşımıza çıkar. Dini olanlar Budist içeriklidir. Orta Asya saray resmi kökeni Helenistik ve Kuşan dönemlerine uyanan gelenek içinde av, savaş, ölüm konularında yoğunlaşır, temasını Orta Asya efsanelerinden alır. Duvar resminin Orta Asya kültürü açısından önemi dokuma, günlük eşyalar ve mimari hakkında bilgi vermesidir. İslam Kültürü resmin yaşamasına imkan vermemiş, resmi minyatür ve çiniye sığdırmıştır. DİĞER SANATLAR Orta Asya'da sanat üretimi; resim, ağaç oymacılığı ve toprak heykel yapma alanlarındaydı. Ağaç oyma verileri sınırlıdır. Heykel sanatı hakkında da veriler aynı şekilde sınırlıdır. Keramiklerin özelliği; madeni kapların taklit edilmesidir. Kazılarda çok sayıda demirden eşyalar bulunmuştur. Bu sanat etkinlikleri, Türklerin üretimine dolaylı olarak katıldıkları etkinliklerdir. İSLAM KÜLTÜR DÜNYASINA GEÇİŞ 8.Yüzyılda Batı Türk İmparatorluğu yıkılınca Türklerin İslam dünyası ile ilişkileri artmış ve 9. yüzyıldan sonra Şamani'lerin ve Bağdat halifelerinin devlet üst kademelerinde görevler almışlardır. Türklerin Müslüman olması uzun yıllar sürmüştür. İslamlaşma ve Türkleşme sürecinin Türkleri Oğuzlardır. İlk Müslüman Türkler olan Karluklar ise Oğuzların doğusunda yaşıyorlardı. Oğuzlar Müslümanlar için pekte iyi topluluk değillerdi. Ancak savaş sanatında ilk sırayı onlara verirlerdi. Türkler Müslüman ülkelere akınlar yaptılar hatta Müslüman olan Türklerle de savaştılar, zaten kendi aralarında savaşmaya alışıktılar. Oğuzlar Müslüman dünyasına girene dek dağınık yaşadılar. Oğuzların kentleri vardı. Bunlar hem kışlak hem de Oğuz tüccarlarının ticaret bazları idi. Kentlere sahip olsalar da genelde göçerdiler. 10. yüzyıla hatta daha öteye kadar Şamanizm inancıyla yaşadılar. Ölü gömme merasimleri vardı ve bu merasimlerinin Çinli'lerden farkı yoktu. Çadırları büyük keçe örtülü, içi halı ve kilim dokumalarla döşeliydi. Çadır Türk saray yaşamının her döneminde ve yakın zamanlara kadar sultan simgesiydi oğuzların zanaatleri hakkında bulguların başlıcaları; kemer, keçe dokuma kalıntıları, giyim eşyaları, ok, kılıç, bıçak, silah, at koşumu gibi eşyalardır. |
18.11.08, 17:59 | #3 (permalink) |
Delta Üye Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 561
Konular: 497 Rep Puanı:1952 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 3 26 Mesajına 86 Kere Teşekkür Edlidi : | Batıya Göçün Sanatsal Evreleri ORTAÇAĞ İSLAM -TÜRK KÜLTÜRÜ SORUNSALI 11. ve 12. yüzyıllarda Türklerin İslam'ı kabul edip Yakındoğu ve İran'a geçişleri İslam tarihi, İran tarihi ve Türk tarihinin bağımsız evreleri olarak anlaşılamaz. Kentlerde mezhep kavgalarının sürdüğü, Türkmenlerin yer değiştirdikleri dönemde ulusal bilinç hatta devlet bilinci de oluştuğu söylenemez. Türk egemenlik anlamının varlığı, kültür ve sanat alanında ortak kavram ye biçimleri teşvik etmiştir. Doğu İslam'a egemen olan Türklerin kurduğu devletler değişik yapılarla karşımıza çıkar. Gazneli ve Selçuklu bölgelerinden farklı olarak Karahanlı bölgesinin yapısında Türk bilinçli olma özelliği vardır. Karahanlıların egemenlik alanında Selçuklu ve Gazneliyle mücadelede olsalar bile Orta Asya İslam Kültürüne katkıları büyüktür. Selçuklu devleti büyük Türk göçleriyle eşzamanlı bir egemenlik alanı tanımlar. Egemenliğini göçer ve göçmeye devam edenler üzerinde kurmuştur. Yerleşik toplum yöntemlerine sahip çıkmıştır. Büyük Selçuklunun sonunu getiren; Oğuz göçerleriyle çatışmalarıdır. Selçuklular bir yandan Türk göçerlerin yerleşik düzenini sağlayacak yapılaşmaya önem vermişlerdir. ERKEN TÜRK - İSLAM ÇAĞININ SANAT ÜRÜNLERİ MİMARİ Bütün sultanlar yerleşik toplum yapı etkinliklerine önem vermiştir. Sultanların, hemen her kentte sarayları vardı. Anıtsal mimari; ancak göçer olmayan dünyanın ifadesi olabilir. Değişik mimari üsluplarının doğmasına büyük olanak sağlamışlardır. ANA BİÇİMLERİ VE YAPI TEKNİKLERİ Bu yüzyılda görülen örnekler Orta Asya mimari geleneğinin devamıdır. Ker*** ve tuğla taşıyıcı duvar, tonoz ve kubbe örtüsü, tromplar, pişmiş toprak, mozaik cephe bezemesi, ahşap örtü, alçı bezeme, duvar resmi, mimari elaman olarak avlulu yapı eyvan, silindirik yüksek kubbeli yapı, revak Selçuklu dönemi öncesine aittir. Büyük bir kısmı İslam öncesi geleneklerin uzantısıdır. Mekansal kompozisyon öğesi olan eyvanlar Part dönemine uzanır. O dönemde, saray ve mezar cephelerinin anıtsal motifidir. BAŞLICA YAPI PROGRAMLARI CAMİLER Selçuklu döneminde İran tipi cami denen; eyvanlı avlulu camiler görülür. Bu cami tipi tek kullanılan bir tip değildir. Caminin sosyo - kültürel statüsünü, din ve devletin iç-içeliğini ve Arap kökenli din imgesini düşünürsek caminin köklü değişiminin açıklamasını sultan - devlet imgesinin gücüne bağlayabiliriz. Selçuklu camilerinde maksure kubbesine büyük önem verilmiştir. Onlardan sonra yapılan camilerde bunu kanıtlar. Emeviler dönemindeki maksurenin ortaya çıkışı halifelere karşı suikast yapılmasıyla ilgiliydi. Bu dönem camilerinde eyvanlı avluya verilen önem büyüktür. Eyvanlı avlu İran ve Türkistan dışındaki Türk bölgelerinde karakteristik değildir. Orta Asya'nın 11.yüzyıldan bu yana cami tipine kazandırdığı diğer öğe, silindirik, poligonal yada yıldız biçiminde minarelerdir. Kule yapı, İslam geleneğinin yarattığı bir yapı türü değildir. Tuğla minare bezeme açısından, taşıyıcı gövdeye kaplanan mozaik pişmiş tuğlanın olanak verdiği geometrik desenlerle süslenmektedir. Yatay kufi şeritleri de 11. yüzyılda çıkmış olmalıdır. Mihrapların mozaik çiniyle bezenmesi Selçuklu döneminde başlanmıştır. İLK MEDRESELER Devletin sunni politikasını yürütecek, yeni idari ve dini sınıfı yetiştirmek amaçlı kurulmuştur. Abbasi döneminde, idareci sınıfı ile İslam öğretimi aynı değildi. Bunların birleşmesini sağlayan medreseler olmuştur. Cami ve medresenin birlikte yapılması, İslam geleneğinin din ve ilmi birleştirici eğiliminin ifadesidir. Anadolu Selçukluları ise birleştirmeseler de yan yana yapmışlardır. Selçuklu döneminin tarih bakımından ayakta kalmış en eski medreseleri Suriye ve Anadolu' dadır. Nedeni taş malzeme kullanılmasıdır. İLK TARİKAT YAPILARI Zaviye kurucuları, Horasanlı tarikat şeyhleri tümüyle Orta Asya ve Horasan'dan Anadolu'ya gelmişlerdir. Zaviye yapıları şeyh için, devlet büyüğü yada doğrudan şeyh ve müritleri tarafından yapılmıştır. Bu yapıların kökeni Orta Asya'dır. Sosyal açıdan Selçuklu döneminin başından buyana devletin desteğiyle kurulmuştur ve Horasan konut yapısındadır. MEZAR YAPILARI Peygamberin ve onu izleyenlerin davranışlarına bakıp mezar yapısının İslam'da gelişmemesi gerektiğini söyleyebiliriz. 9.yüzyıla gelinceye kadar İslam ülkelerinde mezar yapısı gelişmemiştir. Peygamberleri miraca yükseldiği kayanın üzerine yapılan kubbet es-sahra önemli anıtsal yapıdır. Peygamber ve halifelerin olduğu kadar diğer ashabın, şeyhlerin, evliyaların mezarlarının İslam öncesi geleneklerin etkisiyle kutsal bir niteliğe büründüğü gerçektir. İslam dünyasında anıtsal mezarı en erken geliştiren bölge Orta Asya'dır. Türk politik egemenliği mezar yapısını vurgulayarak sultanlara, evliyalara mezar yaptırdıkları görülür. Karahanlı ve Selçuklu döneminde büyük boyutlu anıtsal geleneğe dönüşen iki tip mezar yapısı vardır. İlki kare kubbe ikinci ise kümbet tipidir. SARAY MİMARİSİ Tarihte adını bildiğimiz sarayların pek azı günümüze gelebilmiştir. Samanoğulları döneminden itibaren Türk emirleri saraylar yaptırmışlardır. Her kentte bir saray, bahçe, ribat ve hamam bulunurdu. Büyük yapı ve saray sultanlık simgesiydi.. KERVANSARAYLAR Kervansaraylar dikdörtgen planı, dışarıdan köşeleri kulelerle güçlendirilmiş ve tek taş kapılı yapılardır. Bu plan hiç değişmemiştir. Orta Asya yapı geleneğinin Türk egemenliğine ürettiği anıtsal mimari ürünler içinde kervansaraylar çok önemlidir. Anadolu kervansarayları bazı değişiklik geçirse de işlev ve şema olarak aynı kalmıştır. MİMARİ BEZEME Mimari bezeme; Orta Asya bulgularına göre, ker*** üzerine kaplanan tuğlanın geometrik bezeme oluşması için istiflenmesi ve aralarında alçı dökme motiflerle süslenmesine dayanıyordu. Saraylar halkın angarya yoluyla çalıştırılmasıyla yapılıyordu. Bu antik dönemden bu yana yöntem olarak kullanılmıştır. Gazneli'lerin güçlü bir yerel yapı geleneği olmadığından saraylarda değişik kökenli bezemelere rastlanır. Sultan Mesut'un sarayı hakkındaki betimleme ilginçtir Mimari bezeme teknikleri sonradan gelişen mozayik çini ve çini levha dışında İslam'dan önce görülen tekniklerdir. Dönemin yapı tasarımında önce tuğla, sonra mozayik tuğla onu izleyen alçı bezeme malzemesi olarak kullanılmıştır. Anadolu'da alçı İran ve Orta Asya'ya göre az kullanılmıştır. Mimari bezeme taş oyma ve çiniye kaymıştır. ANADOLU’YU ETKİLEYEN PROTOTİPLER Türk politik egemenliğinin yer ve sınır değiştirmesi, düşüce, biçim ve sanatçı alışverişinin sınır tanımaması Türklerin girdikleri bölgelerden prototiplerini seçen bir mimarlık önce İran'da sonra Anadolu'da gelişmiştir. Anıtsal mimari Türk egemenliğinde gelişimini tamamlamıştır. Ribat, zaviye, kervansaray Arap-İslam dünyasında olmasına rağmen İran'dan Anadolu'ya geçen Orta Asya prototipleridir. Saray ve konutlar sanatçıların kökenine göre biçimlenmiştir. Fakat biçim düzenleri İran Orta Asya geleneğine dayanır. Bütün yapılan kökeni neresi olursa olsun tek yöreye özgü değildir. Orta çağdaki ağırlık merkezi, Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu'dur. KENT YAPISI Kaynaklara göre dönemin kent yapısı önceki dönemden farklı değildir. Dış surlar, iç kale, bazen duvarla çevrili mahalleler, pazar, cami ve hamamlar karakteristik öğelerdir. Toplumsal örgütlenme kooperatifseldir. Bugün ki arkeolojik araştırmalarla orta çağ kentlerinin analizlerini yapmak zor bir yöntemdir. Daha iyi incelenirse kapsamlı tanımlar yapılabilir ancak yapılar için gösterdiğimiz süreklilikleri kent yapısında gösteremeyiz. |
18.11.08, 18:00 | #4 (permalink) |
Delta Üye Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 561
Konular: 497 Rep Puanı:1952 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 3 26 Mesajına 86 Kere Teşekkür Edlidi : | Batıya Göçün Sanatsal Evreleri EL SANATLARI VE BEZEME SANATLARI Bu tür kültürler tarihi boyunca günlük kullanıma dönük eşyaların; işçilik, teknik ve malzeme bakımından zenginleşmesi egemen sınıfın tüketimine bağlıdır. Hakanların, sultanların kullandıkları eşyanın kökeni de ticarete, fetihlere, elçilerin taşıdığı eşyalara göre değişir. Sultanların özel hazinelerinde, değerli eşyaların varlığı ve sanat etkinlikleri sosyal statü, prestij hatta saray sanatı niteliğine tanıktır. Selçuklu dönemi başı ile Sencar dönemi sonu küçük sanat verileri sınırlıdır. Ama sonraki tarihlerde ürünleri giderek artar. DOKUMA Göçer yaşamın ve çadırın egemen olduğu bir dönemde dokuma önemli bir zanaat dalıydı. En önemlisi de halı alanında olmuştur. Tarihi bilinen en eski halı 13. yy. 'a tarihlidir. Kumaş alanında ise halife ve hükümdarların saraylarında kendine özgü üslup yaratılmıştır. Dönemin motifleri ise ikonografi içinde hayvan motifleri, arabesk süsleme tarzı, palmetler, dolamadol kompozisyonlarıdır. PİŞMİŞ TOPRAK İslam dünyası bütün bölgelerde kendine özgü pişmiş toprak sanatını geliştirmiştir.9.yy da Abbasi sarayı Çin seramiğini keşfetmiştir. Önce bunu taklit etmişler daha sonra geliştirmişler. Yaldızlı çini tekniği bir İslam sanatı yaratması olarak çıkmıştır. Abbasi dönemi çini sanatındaki ürünler yüksek bir soyutlama iradesindendir. Bunlar perdahlı denilen teknikle yapılmıştır. Semerkent çanak ve çömleklerinde insan figürü yoktur, tanınabilir kuş ve hayvanlar azdır. Ortaçağ İslam seramiği Abbasilerden sonra Selçuklu egemenliğine girmiştir. Selçuklu döneminin hikaye ve renk bakımından minyatüre yakın bir tekniği de minai tekniğidir. Pişmiş toprak bütün özellikleriyle batılı yada uzak doğulu olmayan bir dünya görüşünün sanatta bulduğu en güçlü ifade araçlarındandır. MADEN SANATI Selçuk dönemi maden sanatı yeterli ve etkileyici örnekleriyle bilinir. Maden zenginlerin kullandığı bir eşyadır ve özenle yapılmıştır. Kullanılan teknik dövme tekniğidir. Gümüş ve pirinç bu tekniğe uygundur. Üzerindeki bezeme için en çok kullanılan ise kazıma tekniğidir. Mutfak, Banyo, Temizlik eşyaları dışındaki biçim ve benzemeleriyle büyük sanat yapıtı niteliğindedir. Biçim açısından olan üstün olan bir yapıt da ibriklerdir. Bezeme açısından zenginliği olan madeni bir eşyada bakraçlardır. Selçuklu döneminde madeni eşya üreten bir çok merkez vardır ve yine bu dönemde Artuklu bölgesindeki madeni eşya üretimi Musul etkisinde yada Musullu sanatçılarca yapılmış olmalıdır. AĞAÇ OYMA Ağaç oyma bozkır göçerlerinin sanatı olduğu kadar Emevi ve Abbasi dönemindeki geç antik ve Sasani geleneğini de sürdürür. Bezeme içeriği, deseni geometrik ve bitkisel arabeske yöneliktir. Mısır Tulunoğlu döneminde ağaç işçiliğinde eğik kesim tekniğinin belirlendiği soyut bir ağaç oyma üslubu da gelişmiştir. BEZEME Geometrik desen ve bitkisel arabesk soyut bezemenin temelini oluşturur. Figürlü bezemede kumaş, seramik, maden, her tür malzeme ve teknikle konular edebiyattan, saray yaşamından alınır. Dini olmayan yapılarda figür kullanılmamıştır. Bezemede yazıda yer alır. Mimariden en küçük eşya bile bezemesel tutumla ele alınır. Kuti yazı; mimaride en elverişli üsluptur. RESİM SANATI Orta Asya'da ve Gazne sanatında büyük duvar resimlen vardır. Bu; Türklerin yabancı olmadığı Maniheist ve Budist kültürünün bir resim geleneğidir. 18.yy'a kadar mezar taşlarında insan figürlerine rastlanır. İslam da resim yasağı olmamasına rağmen bazı toplumlarda resmin gelişmesini ve kullanılmasını engelleyen tutumlar oluşmuştur. Minyatür bir resim sanatıdır fakat geç İslam da bu sanat bir kitap sanatıdır. Varlığını bildiğimiz halde Selçuklu dönemine ilişkin,tarihi kesin olarak bilinen minyatürlü yazma bulunmamıştır. Sadece Varka ve Gülşah adlı Farsça hikaye kitabı minyatürleri Selçuklu minyatür sanatını yansıttığı kabul edilir. Selçuklu minyatür yazmaları çanak,çömlek üzerine de işlenmiştir. |
Tags |
batiya, evreleri, gocun, sanatsal |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Ayın Evreleri Resimleri - Resimlerle Ayın Evreleri | SERDEM | İlköğretim | 0 | 27.11.11 21:09 |
Ayın Evreleri Şekilleri | SERDEM | İlköğretim | 0 | 27.11.11 21:04 |
Sanatsal Davetiye Örnekleri | Güllü | Gelinlik-Damatlık Modelleri&Aksesuarları | 3 | 04.06.10 12:11 |
Cinsel İlişki ve Evreleri | Güllü | Cinsel Sağlık | 0 | 14.10.09 01:06 |
Ayın Evreleri | SERDEM | Coğrafya | 0 | 19.07.08 11:21 |