|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Türk Şairlerin Şiirleri Ünlü Türk Şairlerinin şiirleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
09.02.08, 14:42 | #12 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Elimden Gelen Bu Elimden Gelen Bu Elimden gelen bu ben iki kişiyim Çoğalmak neyse ne azalmak zor Birisi seni her an bırakıp gittiğim Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim Gözlerine kirli bir bulut getirdim Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor. Elimden gelen bu ben iki kişiyim Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o Bir yerin üşüse onun sıcaklığı. Öbürü en içten çağrını işitmiyor Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o Bakışları kıyısız deniz uzaklığı. Elimden gelen bu ben iki kişiyim İkisi birden çıkmaya uğraşıyor Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim Birisi yeni baştan serüvene başlamış Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor Çoğalmak neyse ne azalmak zor. Attila İLHAN |
09.02.08, 14:42 | #13 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Geç Kalmış Ölü Geç Kalmış Ölü Korkacak bir şey yok hesap tamam Sıram geldi mi hatta güleceğim Kendimi hazırladım biliyorum Önce Turgut arkasından Ömer haybo Daha sonra varujan sonra nureddin Sonra ben değilsem demokrat toni Sonra o değilse mutlaka benim Kendimi hazırladım biliyorum Aysel'in gölgesine saklandım Hep susamışım su içiyorum. Attila İLHAN |
09.02.08, 14:44 | #14 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Güz Söylenceleri Güz Söylenceleri Nedir bu yüzyıldır karanlık bakışlarını görürüm ayin Başımı çevirip duyarım kokusunu bir güz günü korkulu Sabahın serinliğini taşır derin duyguların Pınar tadında duru çimen kokan Yaşlı ağaçlarda salınır gizemli ışınları Omega'nin Nedir bu onulmaz bir yara gibi yüzün Bırakırım artık ne olursa olsun Köprülerin orada çökmüş toprak mi Yoksa yiten deniz mi içimizde uğuldayan Ağzın mayıs ağzı Kuskundur gövden, ama Bir zamanlar gülde gözükmüştü tanrı Nice güller böyle gövdenden yaprak dökerken Nedir bu kuskun kısır toprak Üstünde bin bir dansı onaylamayan rüzgar Uçup giden yaz içindir Dokunmayın ayin tenine Yanar parmak uçlarınız, teniniz sonra Nedir bu yüzün uzak yasam taraçalarında Attila İLHAN |
09.02.08, 14:46 | #15 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | İki Yüzlü Melekler İki Yüzlü Melekler Sayende sayeban olduk İstanbul şehri Sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk Yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda Ve yaktı perişan eyledi sine-i sad-paremizi Saplanıp hançer misali bir hilal Sokaklar serseri biz serseri Yüksek kaldırım’da. Bir Cezayir şarkısını dile getirdi plaklar Cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidir Sinemalar nerdeyse boşalacaklar. Vay anam vay Sen ne dersin İstanbul Sen garip bir şair olsan söyle ne halt edersin Kimin gücü yeterse kahretsin pazarlığı Sefalet akıyor gürül gürül sokaklardan Yol üstünde bir şehvet çarşısı tıklım tıklım Yol üstünde sevda pazarlığı aşk pazarlığı Kurtulmadık gitti bu denlü kepaze hayattan. Hep böyle gecelerin koynunda yaşadık Geceler serseri biz serseri. Karakoldaki aynada safran gibi kirli yüzümüz Gözlerimiz hasta gözleri ellerimiz hasta elleri Kırılmış kavala dönmüşüz. Sen söyle serseriler kıralı İstanbul Sen söyle iki gözüm Hangi merhem çaredir şu bizim yaramıza Yel üfürdü su götürdü gençliğimizi Elimiz boşa geldi meydanlarda kaldık Meydanlar serseri biz serseri Sağımız sefalet solumuz ölüm İşte geldik gidiyoruz Kahrolasın Kahrolasın İstanbul şehri. Attila İLHAN |
09.02.08, 14:47 | #16 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Issızlığın Çığlığı Issızlığın Çığlığı Cam ipliğinden sıkı dokunmuştur Kristal vitrindeki bu loş kadın Soğuk tenhalığında kaşları alnının İnce bir hayretle sanki donmuştur Yansımaları sokağa vurmuştur Kafasındaki müstehcen dazlaklığın Sedef boşluğunda aralık ağzının Sevişmelere çağrısı korkunçtur. Taşralı bir 'köpek' buna tutulmuştur Simsiyah bir ünlem önünde camların Her gece jiletle kazıyamadığın Kaç kere kaçırmayı filan kurmuştur Çünkü kadınlar gözünü korkutmuştur Kraliçesi budur yalnızlığın Ürettiği nilüfer iç bataklığının Cansız olmasından neler ummuştur. Issızlık çığlığını şehirde unutmuştur. Attila İLHAN |
09.02.08, 14:50 | #17 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | İstanbul Ağrısı İstanbul Ağrısı Kanatları parça parça bu ağustos geceleri Yıldızlar kaynarken Şangır sungur ayaklarımın dibine dökülen Sen Eğer yine İstanbul'san Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim Pancak pancak şiirler tüküreceğim Demek yine ben Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler Yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları Mavi asfaltlara çokmuş Diz bağlıyor Eğer sen yine İstanbul'san Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan Sirkeci Garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp İntihar dumanları içindeki Haydarpaşa'dan Anadolu üstlerine bakıp bakıp Ağlayan Sen eğer yine İstanbul'san Aldanmıyorsam Yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine senin emrindeyim Utanmasam Gözlerimi damla damla kadehime damlatarak Kendimi yani su bildiğim Atilla ilhan'ı Zehirleyebilirim Sonbahar karanlıkları tuttu tutacak Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor İmtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den Tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş Direksiyonlarının koynuna girmiş biçkin şoförler Uykusuz dalgalanıyor Ulan İstanbul sen misin Senin ellerin mi bu eller Ulan bu gemiler senin gemilerin mi Minarelerini kurdan gibi dişlerinin arasında Liman liman götüren Ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi Aksamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar Neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor Antenlerinden Neden Peki İstanbul ya ben Ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy Gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu Abbas Ya benim kahrım Ya senin ağrın Ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın Çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi Burgu burgu içime boşalttığın O senin ağrın O senin Eğer sen yine İstanbul'san Yanılmıyorsam Koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok isçilerine Satir satir okumak istediğim Sen Eğer yine İstanbul'san Eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim Ulan yine sen kazandın İstanbul Sen kazandın ben yenildim Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine emrindeyim Ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa Parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam Hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa Yanılmıyorsam Sen eğer yine İstanbul'san Senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar Göz bebeklerimde gezegenler gibi donen yalnızlığımdan Bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir Ulan bunu sen de bilirsin İstanbul Kaç kere yazdım kim bilir Kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 eylul'unde birader mirc ve ben Sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık Sana taptık ulan Unuttun mu Sana taptık Attila İLHAN |
09.02.08, 14:51 | #18 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Mahur Beste Mahur Beste Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan 'la ben ağlaşırız. Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı. Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Geceler uzar hazırlık sonbahara. Attila İLHAN |
09.02.08, 14:52 | #19 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Mercanlar Uzağı Mercanlar Uzağı Gülüşler evinden yeni çıktım Suyun patikasında gördüm seni Durgun bir fırtına gibiydin Kokuyordu saçların dağ yeli Gür elmalar içinde sarisin bir gövdeydin Hülyalı bir aralıktan aralar görürdüm gözlerini Ah karaydı onlar Umutsuz kara ırmaklar gibi kara Ve neydi bana söylediğin Bir fısıltı anlaşılmaz sözler dolu Ufak bir ürperti sözle Ya da parmak uçlarınla bir dokunduğunda Artık yanıyor tapınakların Gezinmiyor meleğin pembe yolda Ne olursa olsun artık gün sona mi erecek yoksa Ağlayan bir meleği mi duyacağım bu gece Beklemeyi de bilmiyor bu yürek Parçalanıp ayrılmış yakut yollara Attila İLHAN |
09.02.08, 14:53 | #20 (permalink) |
Epsilon Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Samsun
Mesajlar: 359
Konular: 14 Rep Puanı:1068 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 5 Mesajına 5 Kere Teşekkür Edlidi : | Nasıl Bir Sevdaysa Nasıl Bir Sevdaysa Ay çok mu gecikti neredeyse çıkar Sen yalnızlığıma varır varmaz Az sonra yağmuru durduracaklar Rüzgârı değiştirdim Ustura ağzı poyraz. Yok canım yıldızları unutmadık Mutlaka yerlerinde bulunacaklar Kenarı yaldızlı mavi bir karanlık Sütlü çıplaklığını örtecek kadar. Senin için olduğu asla bilinmeyecek Yapraklarını birden dökecek dutlar Şafak sökerken sekiz on kadar şimşek Balkonda işlemeli müstesna bulutlar. Ayak bastığın an şehir de değişebilir Yoksa Moskova mı Belki Berlin belki Dakar Belki 30'lardan mehtap yorgunu İzmir Körfez'de şerefine donatılmış vapurlar. Nerede ne zaman kaç kere yaşadık Nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar Bitirdiğimiz her şeye yeniden başladık Dudaklarımızda birbirimizden mısralar. Attila İLHAN |
Tags |
attila, attila ilhan, attila ilhan seçme şiirler, attila ilhan seçme şiirleri, attila ilhan şiir, attila ilhan şiirleri, siirleri, İlhan |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Attila Klinçe Biyografisi - Attila Klinçe Kimdir - Attila Klinçe Hayatı - Attila Klin | Serap | Türk Sinema Sanatçılarının Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 03.09.14 00:02 |
Attila Jozsef Şiirleri - Şair Attila Jozsef Şiirleri - Attila Jozsef Şiir | Josephine | Yabancı Şairlerin Şiirleri | 5 | 03.10.10 02:47 |
Attila Aşkar Biyografisi,Attila Aşkar Hayatı,Attila Aşkar Yaşamı,Attila Aşkar Kimdir? | İpek | Türk Bilim Adamlarının Hayatı | 0 | 26.06.09 19:00 |
Ben Sana Mecburum ( Attila İlhan ) | Başak | Aşk ve Sevgi Şiirleri | 0 | 26.10.08 03:27 |
Ben Sana Mecburum ( Attila İlhan ) | Josephine | Şairlerden Seçme Şiirler | 0 | 12.08.08 03:18 |