Yirmi İki Yıl Sonra Yirmi İki Yıl Sonra Unutulmaya kalkan bir trenin Eski bir istasyona bakan penceresinde Bir yolcuyu sorar gibi arayan Jandarmalar, ellerimin garip nöbetçileri Daha ilk kampana bile vurmadan Yalnızlığın kelepçesini taktı içime. Şehir arkada kaldı, geçtiğim son caddeden Ne yasakların gölgesini alnında gördüğüm Işığı kilitleyen karanlık kafeslerinde Bu sonsuz özgürlüğe ne zaman varmışım ben Dünyanın duygusunu gözlerinde içeren İçimdeki adam, kabına sığmıyor gene. Kaç akşam geçirdiğim Birinci Şubeden, Bir tünelden kopar gibi çıkıyor trenimiz... Jandarmalar, ellerimin garip nöbetçileri. Hangi yalnızlığa gittiğimizi söyler mi? Şükran Kurdakul |