|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Türk Şairlerin Şiirleri Ünlü Türk Şairlerinin şiirleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
20.08.08, 21:53 | #2 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Canlar Canlar Umut kesilmiyorsa dostlarım Kesip Barikatlar kurarak kangrenli gövdemizden Şurda güneşe ne kaldı... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 21:54 | #3 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Dar Dar Batmış giysileri yok gibi Öyle bilge Sürgit birike birike Taşıyor kan İnceden geceye inen İndirmede yarlarını Kayalarını ve eline ne geçerse Dar süre Yakın İlk kez az ötede sanki Ve kaslar darala darala Gündemde yalnız zaman var Sığ sularda nice boğulmaları Tatmış damakları veba Etinden bölük bölük et koparıldı Uzandı kısaldı bir dünya saatinde Arındırılıp becerilerinden ellerinin Toprağa kazandırıldı Toprak alabildiğine engin... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 21:55 | #4 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Kesit Kesit Bir resimdi işte Tandan ikindiye sarkan Kara kalem çalışılmış sürekli Işık yoktu Önünde saçlarımızı tarardık Ölüm müydü o yalınlık Yoktu Ve gamzelerinin türevi O cânım kırışıklığında alnının O ceylanda bir yığın kan yazması Yüzün yoktu Hani bütün hüzünlere nesnel karşılık diye Bir sınavda kullanılan su gibi Utangaç ve bir kez daha Acıtarak göğsümün sarplarını Yüzün yoktu Ne çok güz ölüsü böyle Diyorum küllerinde bir ateş çatsam... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 21:56 | #5 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Kim Kim Koparan kim akşamın Önüne dev gibi gerilip Alışkın elleriyle geceyi Dilim dilim Gördüm karanlığı salgılıyordu Sert maddelerden yapılmış İri bir yanlış O gitti ben gittim Sonunda bir müthiş kuşluğa vardık Şimdi çocuklar da soruyor Kimdir ayımızı örten kadavra... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 21:57 | #6 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Koşan Düş Koşan Düş Masken düştü - güpegündüz Pencerende parmak Delik deşik kırbaç kıyı ve duvar Lardan güpegündüz kan Güpegündüz sevinç bahçe toy yaprak Çınarın dallara anlattığından Kül - bütün bir ceset gibi Ortada şimdi... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 22:00 | #7 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Leylâ Leylâ Günlerden bir özge gün müdür Yaprak dökümü müdür gizemli neylerin Dağlar leyla albenisiyle mi donanmıştır Bulutların doluktuğu Bunlar sözcük müdür yoksa tuz ırmağı mı Roma'ya yakınılan ben miyim Bir gün Her gün gelen meleğin gelmeyeceğini Bilen ben miyim İlenen leyla mıdır leyla mıdır (Kötürüm bir yel eser ıraklardan Üçgenlerin eşliğinde Unutulur olay özellikleri Şems'in öğütleri erir ufukta Doğuda batar güneş) Kötürüm bir yel eser ıraklardan Çağlar alınyazımı tartışır Karanlığı tırmalar karanlık bilgeler Evren bir savaş alanıdır Aşkı eline dolayan bir dize yürür üstüme Bir kent mecnunu keser yollarımı Leylayı sorar (Ölüm şarkısını çalar gizemli neyler Düşer -bu bir ölüm düşüşüdür- çılgın hüseyniler Bağlanır bir aksak hicazda şevki bey'in kolları Doğuda batar güneş) Leyla bir özge can mıdır Can içinde can mıdır Bir adam anlattılar leylayı avuçlarında gizliyormuş Bir adam koynunda taşıyormuş onu Onları kıskanmak mıdır leylaya giden yol Ağlasak bağışlar mı Nasıl ölünür uğrunda Söz verilmiş ülkede yabancı Ağlamayan gezgini düşündüm Nil'i gözleriyle içen bir bilge gibi Sara gülümsüyor Yargıç yok taşı kim atacak Leyla bilmez mi gerekli olduğunu Şu anda Ben ibrahim ve sara Leyla bilmez mi? İlhamî Çiçek |
20.08.08, 22:01 | #8 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Oralarda Oralarda Oralarda hâlâ İnsanlar güç uğurlar kimselerini Kandır sıkışır göğüste yukarı koşar Helâllaşırlar ayrılmadan Oraların buzları Saçaklarda sivrileşerek Bir ara dal uçlarından sarkıp Usturalaşır saplarda Hâlâ Hüzün Çok eski bir öykü Oralarda Atlıların artık olmayan atlarını Artık kaçan bir uzayın kaynar kıyılarına Yürütüp aşkla yorarak Bengisu taşıdıkları o ilkyazdan Güze kalan bir gül taşılı Buruk bir andaç Oralarda genç Binbir yerinden hançerli Vurarak yalnızlığını gizli patikalara Kenti düşünür Çokça dağ seyirir bileklerinde Ne yaman bir and olur... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 22:02 | #9 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Resimde Resimde Çökük bir kapı Bir at kapaklanır resimde Sağnak da var - Bir adam Sürekli ıslanıyor Gece Bir resim neyse odur Bir at Bir kere kapaklanmışsa Kapaklanmış bir attır o... İlhamî Çiçek |
20.08.08, 22:14 | #10 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Satranç Dersleri Satranç Dersleri 1. Uzun bir nehirdir satranç Kıvrak ve uzatarak boynunu Nice güneş batışını yerinde görmüş boynunu Oysa veba tarihçileri bilmemişlerdir Her karenin bir karşıveba girişimi olduğunu Göğe bezgin bakanların bir türlü öğrenemediği Bir oyundur satranç Evet ilk aşk gibi bir şeydir ilk açılış Artık dönüş yoktur Kuşku bağışlanmasa da Tedirginlik doğal sayılabilir Ancak Yürümenin dışında bütün eylemlerin adı Kaçış kaçış kaçıştır Çapraz özgürlüklerinde filler Acılardan yapılmış bir alanda Ne zaman ki esrirler Yazsak defterlere sığar mıydı Şah açmazında vezirin ölümcül tutkusunu Yerine göre piyon da bir tufandır İçinde hep bir vezir sürekli mahzun Düz gider çapraz vurulur ve uzun uzun Günbatımlarını çağrıştırır Hüznü uçlarından dolanıp Yalın sıçrayışlarıyla piyonlar arasından Ürkek ama cesur ama sevimli Açsa duyargalarını o tarihsel şiire İyi bir oyuncu en çok atları sever Sen ey atını kaybeden oyuncu Bir ilkyazdan koca bir güz yontan adam Bırak oyunu Artık Öyle bir ıssızlık düşle ki içinde Yeryüzünü kişnesin Bizim atlar 2. Nicoldu onca oyuncu Oyarak Ette oyuk seyirmesinden Oyun kurarlardı Kaçıp Da süleymandan Kaf dağında otururdu Anka nicoldu O mağrur gemiler ki açıklarda Güneşin şanla her akşam ufala ufala battığı Suların kabarıp taşarak savrulduğu oradan Kesik bir insan başı gibi taşra düşüp Helâk oldular Ün geldi ey iskender Çok acaip gördün ömrün tükendi Geri dön Ürktü Ki endişe Dünyadandır ve hayal hiçtir Sözü onun ...Avda Yine geri dön bu son Yoksa öleceksin gurbette Dedi ses ve işitip ağladı O koca iskender ki Tuhaf matlar yapardı Mat oldu olağan biçimde Artık anlaşılmıştır günün akşamlılığı Kesin mat yok İyi oyun vardır sadece Ve satranç aslında dalgınların oyunudur Dalgının ölüm karşısındaki sükûneti Düşmana Ölümün dehşetinden korkuludur Eğilip o oyuncu Uzatsa boynunu buyruğa Taşlar sürüldüğünde Kaleyi buyruksuz düşündü mü kişi Demek ki bütündür sallantıda Demek ki gök de anlaşılmaz bir biçimde ölü Cinayetler de yeryüzüne paramparça dağılmıştır Aşk ve umut dağılmıştır Koygun bir gece gibi günü kaplayan Sevgilinin gözlerindeki zeytin siyahını O oylum oylum kabarık şiiri Kaplayan Bir şeyse buyruksuzluk Taşlar sürüldüğünde Alıp kişiyi kayalar çarpar buyruksuzluk Çağı binip Cübbesinden gözükara süvariler çıkaran O beyaz taş oyuncusunu nerde bulmalı Tutup üzengisinden öpüp koklamalı 3. Söyleyelim e bir Ha İn Dir E Sekiz yok Yok ayrı bir düşman falan Genç çeri Ey e hattındaki budala -Tanrım ne saflık- Bir ara dilim sürçse De at kıskacını anlatsam Desem ki Ha – Derler ki kemik atıyor Köpek resmine bu adam Anlat Apaçık olanı Gecedir halk Etinin önünde anlam Katledilmiştir Vardın Söylemezler otlar Çok sütun düştü Nice bir taş Ne zamana yetiştin Aykırı sür Çalka De ki ey at kıskacı kabaran Ateş almış ve ey at kıskacı Diye bağırarak O oyuncu Oynadığında seni Konuş benimle Sana hizmet danışayım 4. Hüzün Yalındır – Dağdan Aparılmış kar topakları gibi Yel ki ince İpince bir teldir kopmuştur İnsan Azar azar kopmuştur Yalnız hüznü vardır kalbi olanın Hüzün öylece orta yerdedir Tuhaf bir yarma yaşanıyordur Çepçevre şeytan kilitleri Sınav 5. Bir oyuna rasgeldim Her taşı yakup hüznü Anlat Bu boşalmış at Hüzündür Yanında Kalfa Çırak Ben bir oyuncu tanıdım Daha Ataktı Gördüm ki çatlıyordu Kara kuzgun Kâbusa beyaz bir su Oyuluyordu 'Ve sabır Olmasaydı Yeryüzünde Birgün Kalınabilir miydi?' 6. Bu hüznün Mesnevisi yazılmadı Gürbüz tarhlar öldü O ceylanda Bir kaç minyatür Mütekeddir – De bana bu esrime Bu koygun minyatür yalnızlığından Başka nedir – Oysa Kocamandır aşk Usanç Hep eksiler alanında Olup biten birşeydir Parçala bu trajik geçidi O taşı sür ey insan Taşı taş – Çünkü saat Sınanan bir süreçtir ve atlar Yanıldıklarında Kaygan O karangu duvarına çarpıp kuşkunun Düşer ölü atlar Çünkü satrançta Çünkü orada ve burada Her zaman Öğretidir zaman Aşkın da Katları vardır – kadim Kabarık bir öyküdür alınyazısı Ey aşk Elbet başındasındır belâ kitabının Ne çok dilin var Gece ki anlamadı Şu anda O İbrahim ve ishak Yargıç yok taşı kim atacak Leyla bilmez mi gerekli olduğunu Diye döğünüp duran Gece ki ey gece O küllî aynalar Seni ararlar Issız bir hat fotoğrafın Dan sana çıktım Oynanan Göstermelik bir sonoyunuydu Aldandın Ağır taşlar verdik ...Ve ay seni bulduğunda Yani ki kanıtladığında kendini Ben Müthiş bir başlık atacağım Şiirime Sevgili gecem diye 7. Şebçerağ Söndü mü Diye bir ses Sahi şebçerağ nerde İskender! iskender! Diye bir ünlem Bu nasıl iskender Aramaz bengisuyu Diye bir hüzün 'Hişt! dostlarıma şunu haber ver Denize açıldım Ve gemim parça parça oldu' Diye bir im Denli narindir intikam İntikam içli bir marştır gerçekte Bir ara ses aygıtını yırtarak çıkarılırdı O şimdi Dışlanmış bir taş olarak Karlı kış gecelerinde Acılı bir genç şairin her geçişte Hüznüne tanık olduğu Metrûk bir kümbet denli müşahhas Aşktır – Ve o Ne rahîm bir yürüyüştür gecede (O yıllar bir ressam tanırdım Gök çizemezdi Yüksek evler yapardı yitik kadın yüzleri – Bir gün O kentin – Tarihsel bir kenttir – O çarşısındaki hasır iskemleli kahvede Onu bir cenini çizerken ağlar gördüm Bütün öğeleri belliydi ama neden gözsüz Ama neden bir kaleden artmış kapı tokmağı gibi Issız ve dokunaklı Diye sormadım çünkü ben Ağlayanları severim ve güzeldir ağlamak Denebilir ki – Bir insan en çok ağlarken güzeldir Vakit de akşamdı dışarda kar vardı Kar yüzyıllardır alabildiğine vardı İnsanlar doğar konardı konar göçerdi Sonra o bütün resimlerini yırttı – Birden kaybolmuştu Arıyor diye duydum bir şeyi Çağın unutturmak istediği Belki derin bir gök resmini Ye'si biçen o eşsiz kılıncı gürbüz hamleyi) Bu taşı da sürüyorum Koyar gibi o güzel yapının üstüne Ya da komaz gibi taş üstünde taş (Ben daha çok taşları mı anlıyorum nedir Ve nedir taş – Çakmak taşı satranç taşı Sapan taşı göktaşı) Reddetmek gerekiyor kimi taşları ve şeyleri Sözgelimi sapan taşını – O göz çıkarır sadece – Ortadaki gökkasabı gökdeleni Tanrısız tecimevlerini caminin hemen önündeki Anacaddedeki aykırı kadın salınışını Yanlış konumunu gülün evlerde bahçelerde Ve hatta parklarını bile bu taş mekânın Reddetmek gerekiyor Çağa çıktığımda Kan – Çoğalan bir sûret ve kendini Ta içerlerde bir yerin üşüyor – Duymuyorsundur Yinelenir durur – Şu sanki ne diye – Akşam ki Dönüp nefsini içine tuttuğun yüzündür Senin yüzün – Paramparça Bölük pörçüktür Şu kuytu kalabalıkta Şu yalnızlıkta İvedi ve kirlisarı Dişiliğini kullanıyordur kuşku Lüks oteller gibi kuşku Kuşku (Çağı deştiğimde O yüz Diyor yoruldum – Aynalar Gösterebilir mi hiç – Bana sonumu Nedensiz başladım oyunculuğa Bitireceğim raslantıyla – Oyunumu Dostlarım da Var – İntiharlar Her akşam ıslak – Yapışkan Saçlarıyla girip odama Paniğimden pay toplarlar) Azaldı Halk içinde yüzdeki ben gibiler Eldeki siğile Çıbana – Etin yumuşak bir yerinden sökün eden – Döndü halk ve cüzzam ne gün yürüdü Ve hep bir yaprak değil miyiz ki Bir zaman yarıp çıkmak serüveninde Özdalımızı Topu topu bir mevsimi yaşarız işte Müşa'şa' bir sonbahar figüranıyız Hepimiz de Ve cüzzam ne gün yürüdü sormalı Değil mi ki ebabil Adil Bir infazın adıdır Ve insan – Ne şu ne bu – İyioyunundan Sorulmayacak mıdır 8. (Kıstak) Her dakika Henüz ölmüş gibi ebûzer Kimsesizsindir İçlemin gamevi ay emek Kesik kesik solur Avcının elagözlü nesnesi Kaybettiğin divit – Kırdır Faniliğindir o ağaç ki Zekeriyya onda saklıydı Yazı ebediyyen vardır – Ortadaki göçük İçerdeki dehşet Pusudaki bungu Kıyım mahzen kan – Çok kandil kırılmış – sanki geç Her şey için – Niçin Ertelenir sanır insan herşeyi Öyle sanır – Yeniden han O ölümsüzlük gibi mutantan Taş – Düşmüş Vardır – orada nasılsalar öyle Apaçık Kırıktırlar Dili faldır aşkın ey taş... İlhamî Çiçek |
Tags |
cicek, ilhamî çiçek, ilhamî çiçek şiir, ilhamî çiçek şiirleri, siirleri, İlhami |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Çiçeklerle İlgili Şiirler-Çiçek Şiirleri | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Şiirleri | 14 | 22.02.15 15:39 |
İlhami Sosysal Biyografisi,İlhami Sosysal Hayatı | Sude | Diger Ünlülerin Biyografileri | 1 | 22.01.15 16:55 |
İlhami Erdil Biyografisi - İlhami Erdil Kimdir - Oramiral İlhami Erdil Hayatı | Kartal | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 15.02.13 22:06 |
İlhami İsminin Anlamı ve Açıklaması - İlhami Adının Anlamı ve Açıklaması - İlhami İsm | Kartal | Erkek Bebek İsimleri ( Erkek Bebek Adları ) | 0 | 03.12.12 02:02 |
İlhami Ertem İlköğretim Okulu Kadıköy İstanbul - Kadıköy İlhami Ertem İlköğretimOkulu | Pelince | Anaokulu - İlköğretim | 0 | 24.08.10 01:24 |