20.08.08, 05:44 | #12 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Ben mi? Ben mi? Ne sevdaya gücüm var, ne aşkdan bigâneyim Şeş cihet arasına sıkışmış, biçareyim Gayretim yok vuslata, firkat imiş nasibim Yerim yok bu ellerde.. bir garib avareyim! Mamur konaklar ister; sevgili, barınmaya Özenmedim cihana.. Issızım, viraneyim Hoş vakit murad etse çeker yudumlar beni Sevgilinin elinde dolu bir piyaleyim Geçici heveslerin yorgunuyum, erenler! Kısa saadetlerden baygınım, mestâneyim Vız gelir cevr-i canan, üşenmem gafletinden Dönerim biteviye; çarhında seyyareyim Kavuşmak olmasa da sevgiliye ölmeden Korkmam ben bu ateşten.. Ümitsiz pervaneyim Bu sevda sıracası sarmış cümle bedenim Timsalim derd-i aşka, hicrane nişaneyim Aldırmam gülüp geçsin; ağyar, istihza ile! Ben bu sevda uğruna abdalım, divaneyim Ne Mecnunum sahrada, ne dağ başında Ferhad Konuşur yâr u ağyar.. Dillerde efsaneyim! Dehre ferman olsun ki boş değil bu alaka! Benzeri yok aşkımın.. Ben; benim, yegâneyim... Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:44 | #13 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Ben Sallamam Ben Sallamam Ben salmam dilimi öyle başıboş! Her döndüğünü söylemesin alabildiğince Ya sana zarar verirse.. Ben sallamam dilimi öyle! Sen rahat ol, olabildiğince Hatta emin. Kayıtsız kalma hakkını kullan, Görmezden gel istersen Ya da reddet; itekle gitsin! Hatta çamur atmanın keyfini sür Karalamanın küçüklüğünü, İhanetin düşüklüğünü yaşa Ben tutarım dilimi, Çevirmem senden yana Sen, gerçekten özgürsün.. Ben salmam elimi öyle hoyrat! Her uzandığına değmesin Ya sana çarparsa, ayarsız.. Ben sallamam elimi öyle! Sen irkilme, sakin ol Hatta emin. Dik durma hakkını kullan, İtiraz etmenin keyfini sür Hatta biraz dayılan! İstersen zırh kaplat üstünü, başını Temasın zevkini unut, Seni benden mahrum tut Ben tutarım elimi, Uzatmam senden yana Sen gerçekten serbestsin.. Ben salmam yüreğimi öyle her yere! Her vardığına girip kalmasın Ya seni bunaltırsa, darda koyarsa.. Ben sallamam yüreğimi öyle! Sen sıkma canını, serin ol Hatta emin. Aldırmama hakkını kullan, Sere serpe kayıtsız ol istersen Hatta tamamen duygusuz kal Kendine mekanik bir sağlamlık edin! Taş kalpli ol en azından, Ya da usandır da nazından, "Ben kazandım" diye sevin Ben tutarım yüreğimi, Bırakmam senden yana Sen, zaten bendesin... Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:45 | #14 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Bestekâr Bestekâr Bir ilahi hikmet tecellisidir Şu ihtiyar dünya döner, aheste! Sanki bu nizamı ters çevirecek Nafile bir gayret, telaş; herkeste! Endişe içinde, suratlar asık Kiminde dert mide, kiminde kasık Kimisi kart yobaz, kimi de fâsık Toparlanamadık aynı adreste Sen bu kargaşada duru su gibi Berrak bir ışıltı, görünür dibi Hüner ve sevgiden alıp nasibi Sanki bir bülbülsün; altın kafeste Terbiye, tefekkür, hakiki sohbet Tanrı vergisidir insana, elbet! Ruhunda güzellik var demet demet Elinde çiçekler, gül.. deste deste En güzel musiki, manalı sesin Beğendiği sensin, hemen herkesin Keşke şu Dağlı'ya bir görünesin Sonsuza dek sürsün bu mahur beste... Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:46 | #15 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Bir Uğraşının Hikayesi Bir Uğraşının Hikayesi I. Hayır, aşk mücadele değil! Yeter artık boşu boşuna uğraşma O, ilk göz göze geldiğimizde başladı telaşe Seferberlik zamanı tedirginliğini Yükleyip bakışlarına, en keskin Ve en ihtiyat zabiti süngüsünde Vurdun ya yüreğime Büyüdü sevda çınarı o ışıklarla Kökleri ulaştı en ücra hücrelere Sökemezsin, yıkamazsın, kesemezsin Görmezden gelme baltalarıyla savaşma Yeter artık, uğraşma! II. Hayır, aşk mücadele değil! O, ilk "bu kadar yeter" isyanında Dut yaprakları arasında, ipekböceği gibi Devam ediyordun Işığa koşan pervane misali Ve en anafor caziben Döndürüp duruyordu etrafında İlk vuslat vaktinde, hayretle "Sen miydin o" diyordun Teferruat benden başka her ne varsa Acele etme, böyle sırnaşma Yeter artık, uğraşma! III. Hayır, aşk mücadele değil! O ilk ellerini tutuğumdaki cereyan Marşına basılmış motor gibi ateşledi Bir günebakan gibi döndüm yönümü Gayrı sen güneşsin Ve en alacalı zamanlar bile Çeviremezsin yüzümü Görünmese de kıyamete kadar baki güneş Su yürüdü bir kerre en ücra dallara Aşk batağı bu çıkamazsın, dolaşma Yeter artık, uğraşma! IV. Hayır, aşk mücadele değil! Boşuna mı eziyetti Küçük parktaki kaçamak buluşmalar Kırlangıç zikzağında giderdik Aç kurt gözü keskinliğinde dolaşırdı bakışlar İyice yanaşıp, yan yana oturduğumuzda Kof muydu, sağlama yaslanma rahatlığı Şubat ayazı mıydı beni tir tir titreten Yüreğimin silkelemesidir mutlaka Ve en saadetli heyecanlarla Her yerinle ritim tutardın bu sallantıya Darmadağın etseler de küçük parkı Yükselse yerinde bir beton yığını Kelebek kanadında titreyişler Kaskatı durmaya çalışma Yeter artık, uğraşma! V. Hayır, aşk mücadele değil! Evet, çok riski vardı birlikteliğimizin Tetikteydi ekmek dağıtan kapılar Bir gören olsa, bir duyan olsa Barınamazdık gökkubbenin altında Sığınıp tanrının merhametine Ve bir avuç kum atıp üstüne nöbetçilerin Geçer giderdik mayınların arasından Fıldır fıldır bakan gözlerden kurtulup, Geçince "baraj" sınırını Tavşanlar gibi çalılar arasına sokulurduk Üniformalıların düdüklerinden Tıpır tıpır etse de yüreğimiz Koca koca sopaların gölgelerine rağmen Denerdik her fırsatta, derleme-toplamayı Çoban ateşi yakardım açığa, yağmur yağarken Üstüne yapışmış elbisenin kıvrımlarında Alevlerin ritmiyle dolaşırdı gözlerim Mecusi tapınağı gibiydi dağ, bayır Hiç sönmedi ateş İsine, dumanına bulaşma Yeter artık, uğraşma! VI. Hayır, aşk mücadele değil! Onlarca mübareze peydah oldu bu meydanda Nice serbülend pehlivanlar çıktı da, Hiç kaale almadım ben Yüreğim çeviriyordu bileğimi En zülfikar sevdaya hasım mı olur Deve yürüyüşüydü belki de yolculuğumuz Ve en paha biçilmez hazine bu kervanın yükü Nice harami saldırsa da sağdan, soldan Ne darboğazlar, ne uzun çöller Yol boyu tükenmez azığı, bitmez suyu Varıp ulaşacak menzil-i maksuda Devireceğim bütün silahşorları upuzun Gördüğün serapların ardına aşma Yeter artık, uğraşma! VII. Hayır, aşk mücadele değil! O, ilk güneşimin tutulmasında Zifiri zulmetlerde kaldım da, umarsız Işık edindim kendime, dişlerimin gıcırtısından Bir bakmalık yakındaydı, biliyordum Yine de görmüyordum, göstermiyordun Ömrünü tüketemez geyikler bu şehirde Etle besleniyorlardı, kızıyordum Sağmal inek çobanı mıydın sen Döke-saça süt taşıyordun öte yakaya Tepedeki taşa yaslanmış, taş gibi duruyordum Çönelerin fitne-fücurundan Toprağı sıkıyordum, otları eziyordum Baştan mı belliydi bu ağılın dağılacağı Boş yere taşları üst üste diziyordun Az geri dur, bu kadar yanaşma Yeter artık, uğraşma! VIII. Hayır, aşk mücadele değil! Göçmen kuşların ardına takılıp, Çekip gitmiştim güneye doğru Belki de tutup götürdüler elsiz-ayaksız Heyula gibi aramıza girdi sıradağlar Bol kıvrımlı uzaklıkların ardında kaldı umut Nefti bir kalabalığın arasında, Durmadan kuzey türküleri çığırıyordum Ve her gece yıldızları alıp karşıma, Senden haber soruyordum En hasret duygular yükleyip ışıklarına Ve en titrek selamlar salıyordum Sen, göç etmeyen serçeler gibi Kar eşeliyordun Döneceğimden o kadar emin değildin de Niye baharı bekliyordun Kuzey tutkunu bir serseriydim ben Kar vardır orda hala, etraf bembeyazdır Temizdir, bulanmamış düşlerim kadar Ya da güneşin pırıltılarına uyup damlalar Özlem ninnileri çalan sazdır Halbuki hoyrat kaçamaklar sinsice Tuz-buz edip kardan adamları Kuzeyi baştan başa çamurla boyuyordun Ve bilmeden ne yaptığını, inadına Yer değiştiriyordun Bilmediklerinle kucaklaşma Yeter artık, uğraşma! IX. Hayır, aşk mücadele değil! Bir daha tutulduydu güneş, hem de ay Asfaltların katılığı eklendi, karanlığın karasına Ebleh yüzlerde mesafelerin sakalları Kara bir çadırdı; beyaz güvercinleri hapseden Üstüme üstüme geldi koskoca şehir Kaçıp büyük büyük binaların arkasına, Küçücük bir kulübeye sığıştırdım heveslerimi Daracık bir çile hane sayıp dünyayı, Topladım çırpınan kanatlarımı Olmayanı görmek zaten muhal ya Lakin gözleri kapalıyken de görüyor insan Yedi tepeli şehrin en yüksek tepesinden Hep bu tarafa bakıyordun Ne kadar tecrübe etsen Burdan kopamıyordun Hiç telaşe etmedin mi kale kapılarında Aslına rücu etmek elzemdi, biliyordun Benliğine sataşma Yeter artık, uğraşma! X. Hayır, aşk mücadele değil! O, ilk geri döndüğün zaman Kaçıncı bahardı, o en güzel bahar Bütün dalını, yaprağını yeniden açıyordun Sıkıştırılmış muştular uçuştu etrafa İhya etmeye yettiydi, kaporası bile Süt kuzularının salınması, Nehrin denize varması gibi doymanın tadındaydık Ahmak ıslatan yağıyordu saadet Ne kadar aydınlıktı İskele Sokağı'nın başı Daracık odalarda haz ikram ediyordun Ampulsüz aydınlıkları yaşıyorduk geceler boyu En zevkli çıtırtılarla, Huzur ısınıyorduk Ve en zahmetli günlerin maişetini güdüyorduk Yedi tepeli şehirde mi alıştıydın lükse Cepkenimin boş cebindeki söküğü Ve "bazlama" pişirirken terlediğin huzuru Mekanik bir konfor acılığına bıraktın Rahmet ve zahmet tedirginliği, Kararsızlığın sürüncemesine takılıp gitti Daha rahat meylinin kasisleri Ahengi eskitti Sertçe yağan kar kapatırken İskele Sokağı Sen hala, "yaz bitmedi" diyordun Mevsimlerin seyrine karışma Yeter artık, uğraşma! XI. Hayır, aşk mücadele değil! Ne de çok tutulur bu güneş, Niye kararır ikide bir okyanusların yüzü Silindiği yetmedi üstüne yazılan yazının Bütün buzları eritti, yok etti ihanet Tek damla bile su kalmadı zannettim o sıra Diz boyu kan olmalıydı etraf, Boğuluyordum Bir katre yaş çıkmasa da gözlerimden Cayır cayır bir yangınla Ağlıyor, ağlıyordum Kafamdaydı en dargın nedametler Ve en kanlı parçalanmışlıkta yüreğim "Ey Tanrım, değseydi bari" Ve "Ey kahpe dünya!" diyordum Hayat uçup gitmişti bedenimden Kendi sınırlarımda uzatılmış bir cenazeyim Zannediyordum Bu kadar yanaştın da bu kanıya, Tam mührü basarken kaçırdın altından Artık istersen ömrün boyunca dene Yeniden doldurdu sevda, denizleri damla damla Bu yelkenli varacak o limana Bir bardak suda fırtına koparmanın alemi ne Gayrı durulma zamanı Lök gibi bir asudeliğe mecbur Ve hayat harmanının hasadına memuruz Şimdi iş vakti, sıvışma Yeter artık, uğraşma! XII. Hayır, aşk mücadele değil! Hep istediğiniz gibi sürmez bu devran En umulmadık vakitte gelir yağmur kuşları Dağılır serseri kurşunlar sağa-sola, Çürür çok katlı pastalar İnip-çıkmaktan bitkin düşersin nihayet Dolanma bu ormanın kralı emniyetinde Sabır taşır karıncalar ufak ufak "Fındık kırma"ya da muhtaç değil miyiz Hep mi kaldırım taşlarını sayacağım Bir de bakarsın, bir deli boran olur Yırtılır en sağlam yamacın bağrı Yanıp tutuşmaya başlarsın farkında olmadan Tükenir biri kapanınca diğeri açılan kapılar Banknotların üstüne oturur, ağlarsın Sırf gitmiş olmak için ayrılacağım Yakarım gemileri, boğazı geçdikten sonra Boşluğun kütlesi çöreklenir kalır da önüne "Neden" diye sorarsın Sorumsuzluk neymiş anlarsın Dolap beygiri gibi dolaşma Yeter artık, uğraşma! XIII. Hayır, aşk mücadele değil! Birlikte boyamalıyız geleceği, olduğu kadar -Katılmak ve denk gelmektir aşk- En uyumlu renklerde görünecek manzara Ve en yakışık çiftte, bir var Hiç görülmedi nağmenin bunca ahengi Bize çalacak enstrümanlar, keyifle -Suların biteviye denize koşmasıdır aşk- Ne kadar zevk varsa, hepsini alacağız Capcanlı gönül sükuneti dolduracak çevreyi Başımın üstünde taşıyacağım gaileni, Yüreğimdeki kadar -Razı olmak ve katlanmaktır aşk- Acıkmış bebelerin memeye höykürdüğünce Koşup, yapışacağız teslimiyete -Önceden tespit edilmiş yazgıdır aşk- Alternatifi yok, böyle istemiş Tanrı! Göstereceğiz aleme; sevda neymiş -Bir olmak, birde durmaktır aşk- Sen bana yegânesin nazlı yar Gayrı dur, boş yere koşma Yeter artık, uğraşma! Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:47 | #16 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Biz Hep Burdayız Biz Hep Burdayız Ey gönül! beyhude gezip dolaşma Cadde pislik dolu, sokak rezalet Asrın işretine değme, bulaşma Evvel hoş ise de, sonu nedamet Gir ulu mabede, eriş huzura Şehir yansa bile orası serin Hepimiz muhtacız bir parça nura Şu mübarek safta bana yer verin Otur şadırvanın nurlu taşına Temizle üstünden gaflet kirini Eli-yüzü yıka, mesh et başına Sıyır at nefsini; kır zincirini! Dinle ezan sesi hiç eksik değil Felaha çağırır günde beş defa Kıyam et nefsine, rükuya eğil Mutmain olup gör; ne haz, ne sefa.. Selam ile gönül, bitir işini Bil ki ''bir duvarın tuğlaları''yız Eğ, niyaz et.. sonra dikip başını Yürü metanetle.. biz hep burdayız... Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:48 | #17 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Bize Hep Gurbet Bize Hep Gurbet Zamanın birinde, durup dururken Bir sefere çıktık; hazırlık yoktu Ne geçmiş maziydi, ne ati erken Senin zamanların soluk soluktu Kim kimi kandırdı bu zor sefere Bende az kabahat yok değil hani! Nedir bu sahrada bu dağ, bu dere Senin tavırların hepten yabani Bir soru üstünde sen duruyordun Benim sorduklarım zaten cevaptı Herhalde hep vaha uyduruyordun Ya da uçtuğumuz düştü, seraptı.. Böyle zalim midir bu insafsız yol Ya hiç arkası yok, ufuktan uzak Ya da dik yamaçlar, uçurumlar bol Ve.. her ümidinin arkası tuzak Eminim ki asla bitmeyecek bu Bize hiç sıla yok, bize hep gurbet Yan yanayken özlem berbat doğrusu Her ikimizi de yakacak hasret!.. Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:49 | #18 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Böylece! Böylece! Uzak diyarlarda gece yarısı Ben hala ayakta, hala uyanık Gurbet ızdırabı, mide ağrısı Ve çaresizlikten yüreğim yanık Geceler ufuksuz, şafak ağarmaz Gün doğsa da beni heyecan sarmaz Özlem nar-ı zerdüşt; sönmez, kararmaz Eve vardığıma olmazsa tanık Ümidi katleder bedbin kaygılar Bitkin bedenimi hasret sargılar Özlem bu nizamı kınar, yargılar Sebebi ne, bu davada kim sanık? Beklerim.. Beklemek sıra dağ gibi Gözlerim ufukta bir çerağ gibi Özlem kandillerde yanan yağ gibi Fitil şişmiş, vuslat yolu tıkanık... Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:49 | #19 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Böyledir Bu Gönül Böyledir Bu Gönül Bu kadar vefasız olduğun halde Girip, hala ne var benim gönlüme Lakin sen de gitsen hepten ıssızdır Kim göçer, kim konar benim gönlüme Hüzüne sözcüyüm bunca senedir Bu tahammül müdür, şikâyet midir? Doyum denilen şey, aşk denen ecir Gelir, azar azar benim gönlüme Tattığım hazların hepsi de yarım Ya sükût, ya firkat bütün efkârım Sevda çarşısında sergi açarım Kurulur bir pazar, benim gönlüme Dert alıp zevk satan var mı dünyada Pazarlık mı olur hep bedavada Mecburiyetlerin patlar havada Bir fırtına kopar benim gönlüme Hiç mi yanlış çıkmaz bence tespitler Hala tekrar eder bizim ahitler Kanadı kırılmış topal ümitler Gelir, yuva yapar benim gönlüme Elim erişmiyor gayrı her yere Ne yara kurudu, ne bitti çare Önü kesilmeyen yüzlerce dere Biteviye koşar benim gönlüme Ay yüzün gördüğüm vakitten beri Ne tam akıllıyım, ne de serseri Sevda denizinin vuslat feneri Bir söner, bir yanar benim gönlüme Koyuna uzaktan hoş gelir kaval Bu sonuçsuz sevda, bitmeyen masal Ummana gömülen küçük bir sandal Nihayet bir mezar benim gönlüme... Hünkâr Dağlı |
20.08.08, 05:50 | #20 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Bu Gidişin Sabahı Bu Gidişin Sabahı Sabahın o tatlı serinliğini Hiç mi yaşamadın buluğdan beri Uykuda geçirdin bu kadar fecri Bilmedin uykunun derinliğini Kuşluk vakitleri yıkandı yüzün Ufkun alacası kandırdı seni Camına tırmandı devedikeni Çiçek açmasını bekledin güzün Öğle sıcağında yola çıkılmaz Şu kafatasımız buzdolabı mı? Tecrübe ettiğin sur kalıbı mı? Kaç kez tekrar ettin yine yıkılmaz İkindi gölgesi olsa da ömür Gün batar üstüne, durduramazsın Hiç mi attığını tam vuramazsın Gözünü diktiğin geceye yürür Yarasalar ile dolu ortalık Akşamın hüznünü atayım derken Kanı görmedin mi senden emerken -Bu gidişin sabahı yok, olamaz- İliklerimize doldu karanlık... Hünkâr Dağlı |
Tags |
dagli, hunkar, hünkar dağlı, hünkar dağlı seçme şiirler, hünkar dağlı seçme şiirleri, hünkar dağlı şiir, hünkar dağlı şiirleri, siirleri |
Konuyu Toplam 8 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 8 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Hazım Dağlı Kız Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Çankırı - Çankırı Hazım Dağlı Kız Yatıl | Pelince | Anaokulu - İlköğretim | 0 | 27.09.14 20:44 |
Mehmet Dağlı İlköğretim Okulu Mersin - Mersin Mehmet Dağlı İlköğretim Okulu | Pelince | Anaokulu - İlköğretim | 0 | 14.08.10 02:10 |
Ali Ulvi Hünkar Biyografisi,Ali Ulvi Hünkar Hayatı | İpek | Tiyatrocuların Hayatı ( Biyografisi ) | 0 | 21.06.09 13:36 |
Hünkar Beğendi | ASYA | Ramazan Yemekleri-Tatlıları | 0 | 21.08.08 02:26 |
Hünkar Beğendi | Kedi | Ramazan Yemekleri-Tatlıları | 0 | 25.02.08 08:14 |