|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Türk Şairlerin Şiirleri Ünlü Türk Şairlerinin şiirleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
17.08.08, 06:49 | #2 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Ağlamak Üzereyim Ağlamak Üzereyim Sen yanık ovaların yanık tenli, Akdeniz mavisiyle hep gülerek bakan yüreği yanık kadınısın. Sen bilinmez bir nedenle, meltem rüzgarları gibi gönlümün kıyısına vuran bir Akdeniz heyecanısın. Sevdaya obur yürek misali suya hasret çatlamış toprak gibiyim. Akşamın hüznünü ellerim senle tutmak, gözlerim senle görmek istiyor. Senle yaşamak, senle ölmek, senle dirilmek yeni sevdalarda... Sen bir ceylansın kaçan, sen bir rüzgarsın coşan, sen bir heyecansın yakan. Ve ben; gözlerimde bir damla yuvarlanmak bilmeyen yaş, varlığına mı yokluğuna mı anlayamadan ağlamak ağlamak ağlamak üzereyim... 23.07.1998 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:50 | #3 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Aydınlık Körfezlerde Aydınlık Körfezlerde Aydınlık körfezlerde kapkaranlık hüzünle batmakta hatıralar Dalıp gidince suya, ellerimde sıcaklık yüreğimde sanki kar Dönebilsek rüyadan, hakikatte buluşsak senle biz sevgili yar Dalıp gidince suya, ellerimde sıcaklık yüreğimde sanki kar... 08.06.1995 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:51 | #4 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Dokunmak Sana Dokunmak Sana Alacakaranlıkta bir kadife kumaş düşlüyorum. Silik, hafif seçilen ama gerçek. İşte öyle birşeysin sen; yumuşak, hoş, tatlı, heyecan dolu, ürkek ve kaygan. Koklayınca solacak bir çiçek, dokununca kaybolacak bir hayal gibisin. Mum alevi gibi titrek, sevdan gibi kararlı, yüreğin gibi korkusuz ve gözlerin, gözlerin gibi aşk dolu. Dokunmak sana; o derinden bakan, o her zaman gülen gözlerine dokunmak, o heyecanla, o sevdayla titreyen tenine dokunmak. Ama dünyanın en günahkar uzuvları, elleriyle değil, sevdalının duyguları ile dokunmak. Gözlerle dokunmak gözlerine, sözlerle dokunmak sözlerine, dokunmak o ipek saçlarına, sana dokunmak velhasıl sana herşeyine. Sevmek seni; ama bir avcının avını sevmesi gibi değil acımasızca, ürkek bir ceylana dokunur gibi sevmek, annenin yavrusuna sarılışı gibi sevmek, duyguların en güzeli ile sevmek, cevabi bir duygu ile sevildiğini bilerek. Yaşamak seni; çatlamış toprağa inen yağmur damlaları tadında yaşamak seni, akşamın hüznüne karışmış duygularda, erişilmesi en zor sevdalarda, seni senden sakınarak, seni senden saklayarak yaşamak, yaşamak seni. Yoksun artık, ama şimdi sesin tatlı bir nağme, hoş bir çığlık düşlerimin harmanında. Bekliyorum, bekleyeceğim, her akşam gün batana dek... 20.10.1998 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:52 | #5 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Gözlerince Sevdam Gözlerince Sevdam Düşünmesen de sen saatler akıp geçer, geceler karanlığın koynunda kaybolur, uzanır, sarılır buruk sabahlara doğru. Boş bir şarap şişesi, ısıtan bir mum ışığı, bir sigara dumanında hayat kayıp geçer sensiz. Bir bilsen neler geçer aklımdan. Bir an sen, bir an ağlayan gözlerin, yüreğin, ayrılığın, hırçınlığın geçer, sen geçersin, ela gözlerin geçer. Başak saçların, hüzünlü yüzün geçer. Dokunuşun geçer Ağustos sıcağı gibi. Sarılırım düşüncelerime ağlayamam. Yarım kalır hayallerim yarım kalan şiirim gibi, yarım kalan sevdam, yarım kalan gözlerin, ela gözlerin, gözlerinde sevdam... 24.11.1998 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:54 | #6 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Kaygan Zeminlerde Aşk Senfonisi Kaygan Zeminlerde Aşk Senfonisi Tarihin günahları bir öfke oldu ölümüne gizlendi, gömüldü hayat veren toprağın gizemli derinliğine. Ölüm sessizliğinde bir karanlık, karanlığa bürünmüş bir sessizlik, bir tül sessizliği geceyi örten beklemekte ölümüne beklemekte kan ter içinde. Tutuşmuş bir ucundan yüreğim kanar, yanar için için korkak bir ağustos gecesinde yakılan ateşe. Tutuşur, derinleşir karanlıklaşır, hainleşir belki bir korkak haziranda tekrar bilinmez. Gebe olacak soluk soluğa doğuma ve ölüme aynı anda aynı zamanda. Yaz yorgunu çiçekler rüzgara bırakılmış tedirgin topraklarında yüreğimin boyun bükmekte çaresiz. Boyun bükmekte kimbilir kaç mevsime hazan yazmış dudakların, yarısı kan, yarısı toz içinde geçmişin hatırasını gizleyen kırık bir ayna, sevdalı yüreklerden yelken alıp toprağa, sulara gömülen hatıralar boyun bükmekte. Karanlık bir mızrak gibi çökerken yanan bağrıma, anlatır bu şehir kendini, anlatır korkularının bir eylülle başlayan ve yine hazanda biten sevdasını. Hoyrat bir rüzgarda ölüme hayal kurar umutlar. Zamanın acımasız penceresinde güller ve ağlayan yaseminler olur hayatın kendi kendini yok etmesinin tanığı. Ve şimdi ölümünü ispat etmiştir karanlık. Kimbilir hangi hoş nağmeler dolanırdı bulunduğu odada. Sabah rüzgarlarına eşlik eden bir acem-aşiran melodi yok artık bir akrep yalnızlığını andıran karanlık duvarlarında. Mızrabı yitik, yıllanmış çaresiz bir ud gibi kahrolmakta düşlerim, saksısından uzak yaseminlerin beyazında hala mor kanamakta yüreğim. Yüreği doruklarda bir genç kız gözlerinde bir ayrılık şarkısı, ıslak, ağlamaklı tutkun maviye. Akşam hüzünle inerken şehre firari dudaklarında bir sevda türküsü, henüz bir kadın dudağının lezzeti dudaklarına sinmemiş sevdalısına yazdığı şiiri arıyor o yarım kalan, o hep yarım kalacak olan şiirini. Çok şey yarım kaldı; söylenmemiş sözler, sevgiliye yapılacak en güzel teklif, ödenecek senetlerin akıbeti, belki de "evet" olacak bir cevap. Hep yarım. Feryatlar dolaşıyor gökyüzünde. Bu gidiş, bu yolculuk kan yorgunu yüreklerden yaş yorgunu gözleredir. Şöyle diyor bir şair, bir ses son kez şöyle diyor boğazında hıçkırıklarla: "Gidiyorsun ciğerparem birtanem Bir sonun başlangıcına İhtiyacın yok artık Hıçkırıkla, gözyaşlarına Hıçkırıklar kalanlarda Gözyaşları yalanlarda En sevdiğim canım insan Şimdi, şimdi artık karanlıklarda Zaman geri dönebilseydi Gözüm son kez görebilseydi Sarılmak isterdim sana Elimden gelebilseydi." Yüreklere bir kırbaç gibi inen karanlığın öfkesinde bir kırık plak uzaklarda döner durur hüzünle. O denizi gözleriyle maviye boyayan kız gözyaşlarını koyup rüzgarın önüne tarifi imkansız acılarla bir yolculuğa çıkar. Der ki : "Senden uzakta gülüm günlerim geçer Geçer amma geçer de yüreğim ezer Neden bıraktın da gidiverdin sen Beni yalnız koyup ölüverdin sen Yıllar geçse de gülüm unutmam seni Ömür bitse de gülüm unutmam seni Sende hasretim Yıllarda nefretim Kalbimde yaş donar Sende hasretim Yıllarda nefretim Kalbimde yaş donar." Bir ay geçti, yine bir gün yine bir ay geçecek sensiz. Yıllar yılları kovalar belki de "unutmaya hasret", şiirler: "Bir yıl sürer ölüm acısı yirminci asırlarda" der demesine der de hala o en iyi ilaç "zaman" da kendine bir çare kendine bir ilaç arar, durur. Buruk yüreğim ölümüne buruk. Sen zifiri karanlığın ortasında ışıksız kalmanın ne demek olduğunu bilemezsin be kardeşim, neon lambaların altında düşlerinle gezintiye çıkarken. Işık umut olmamıştır senin için hiç. Unutma; hüznün, ihtirasın yalvarışın da namusu vardır. Sen susuz kalmanın acısını bilemezsin be kardeşim, elinde; Küba'lı genç kızların bacağına sürülerek hazırlanan kocaman puron, terleyen bardağından Fransız şarabını yudumlarken. Sen kış gecelerinin amansız soğuğunda, ellerin çırılçıplak, yüreğinde umutlar solgun belki de yalınayak, gözlerinde yarım damla yaş o anlatılmaz acıyı bilemezsin be kardeşim, en sıcak otel odalarında, avuçlarında karanlık gecelerin korkusuz hayali, terleyen düşünceler gezerken ve sen tarifsiz keyifler içindeyken. Sen sevdiğini kaybetmenin, sen aşksız kalmanın acısını bilemezsin be kardeşim, çünkü sen hiç sevmesini bilmedin ki. Ey kara gecelerin kara gömlekli kara yürekli kara mimarları, bu feryat, bu sesleniş size. Tarihin amansız tokadını yemeye alışık ey insanoğlu üzülme sarılır yaraların gün gele, senin gözündeki yaş benim yüreğime aktıkça benim yüreğimdeki umutlar senin düşüncende filizlenir, sevgililer kavuşurlar birbirine, toprağa karışsa da o kırık ayna yansıtır hatıralarını geleceğe. Fırsat ver bu hüzün, bu ızdırap seni kendine biraz daha yaklaştırsın. Gördün işte; gözleri çekik, rengi siyah dili farklı olsa da her çocuk oyun ister, her aşık ilk el tutuşta ilk öpüşte heyecan duyar, her genç umutla soyunur kavgaya, sevdaya ve özgürlüğe. Her insan ateşi tutunca yanar yandığı gibi acı çekene, ağlayınca gözünden akıttığı yaştır iki damla birbirinin aynı. Ve şimdi güneşe tutulmuş bir nergis demeti gibi kurumadan gözyaşlarımız, her şeyi ama her şeyi sevginin potasında eritip aydınlığa doğru, karanlığı delerek, sevgiliye açan bir çiçek heyecanıyla uzanmak zamanıdır. Belki de bu son şans son şansımızdır. Tarihin günahları bir öfke oldu ölümüne gizlendi, gömüldü hayat veren toprağın gizemli derinliğine. Ölüm sessizliğinde bir karanlık, karanlığa bürünmüş bir sessizlik, bir tül sessizliği geceyi örten beklemekte ölümüne beklemekte kan ter içinde... 30.09.1999 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:55 | #7 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Kıymetini Bil Kıymetini Bil Nice sevdalar yaşayan şu kalbin bilinmez bir zaman sonra belki de yeni bir sevdaya, belki de bir kalp krizine yenik düşmeyi bekliyor. O yüzden sevdaların kıymetini bil. Gökyüzünde güneşin, kışın yağan yağmurun, denizdeki tuzlu suyun, hırçın esen rüzgarın, bütün güzellikleri görebilen gözün, ağrıyan dişin kıymetini bil. Yemek yaparken şarkı söyleyebilmenin, yağmurda ıslanmanın, sevdiğine ağlayabilmenin bil kıymetini. Bunaltıcı, sıcak günlerde güneş yakıp kavurabilir seni, kızgın güneşin altında içtiğin buz gibi soğuk suyun kıymetini bil. 1956 yılında doğmuşsan 2056 yılını yaşaman zor, yaşayabildiğin yılların kıymetini bil. Dünya kötülüklerle dolu. Kan, nefret, kavga, ölüm kol geziyor etrafında. Sen yokken de bu dünya dönmeye devam edecektir. Şu kısacık ömürde dostluğun, sevginin, kardeşliğin, barışın kıymetini bil. Ömür yaşanmak üzere devralınır. Öldürmek kolay, yaşatmanın kıymetini bil. Sol dizinde menisküs varmış 10 yıl daha seni idare eder ya, zamana meydan okuyan dizinin kıymetini bil. Ateşi seviyorsan yanacaksın, yanmalısın. Ateşin ve elinin kıymetini bil. Yaşamadıklarından pişmanlık duyacağına yaşadıklarından pişmanlık duymalısın. Yaşayabildiklerinin kıymetini bil. Gideceğin limanı bilmezsen hiçbir rüzgardan sana hayır gelmez. Hedefin ve bilginin kıymetini bil. Vefasız birisine sakın ağlama, gözünden akan yüreğinin yaşıysa değerlidir. Gözyaşının kıymetini bil. Okumak güzel şey hele seni, sayfa sayfa satır satır. Kitapsan okunmanın insansan okumanın kıymetini bil. Buz tutmuşsa dudakların Haziran'ı beklemekten, buzun, Haziran'ın ve beklemenin kıymetini bil. Dudakların sana evet deme ihtimali olabilir, ille ki konuşmasına gerek yok. Sana evet deme ihtimali olan dudakların kıymetini bil. Gün gelecek sen olmayacaksın, dudaklar olmayacak, çiçekler olmayacak, Haziran olmayacak. Zamanın kıymetini bil !... 07.12.1999 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:56 | #8 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Martı Martı Kanatları, lacivert denizlerin yansımasıyla maviye çalan ürkek bir martı gibisin. Dünyanın en ürkek, dünyanın en hassas, dünyanın en tatlı martısı. Her kanat çırpışında usulca uzaklaşıyor, uzaklaşıyorsun sevdiklerinden süzülerek. Sen süzülüyorsun, gözlerimden yaşlar süzülüyor. Gözlerimden yaşlar süzülüyor denizlerin maviliğine, gözlerimden yaşlar süzülüyor sana ağlayan yüreğime. Her kanat çırpışında uzaklaşıyorsun uzaklaşıyorsun ama, sen kanatlarnı çırparken senle çırpınan sevda dolu yüreğime hüzünlü akşamlardan kalan bir hisle daha da, daha da yaklaşıyor, yaklaşıyorsun... 20.09.1996 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:57 | #9 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Neredeydiniz? Neredeydiniz? Yalnızsın bir akşamüstü yapayalnız. Korku karanlığının yalnızlığına bürünmüş yüreğin belki de bir akşamüstü, yıldızlar gibi titreşmekte umut dolu, sevgi dolu, nefret, yasak ve heyecan dolu belki de. Yüreğini ortaya koyabilmek ne güzel. Sabahın erken ışıklarında, dört bir yanı sarmış çiğ taneleri altında gözlerini gökyüzüne açmak ne güzelmiş, ne güzel. Ağlamayı bilmek sevdiğine, ağlamayı bilmek geceleyin gülen yıldızlara, yokluğuna, varlığına, her şeyine ne güzel. Bazan bir sen kalırsın bir de ben karanlığın ortasında yapayalnız, düşler yapayalnız, ağlarsın geçmiş, gelecek günlere, ağlarsın yalnızlığına. Bazan ağlamaklı gözlerin düşer ellerime, bir başak tanesi haykırır uzanır gökyüzüne. Ay ışığı yorgun, umutlar yorgun yılların etkisiyle, alabildiğine. Sakın korkma, korkma sakın karanlıklardan gelen sessiz çığlıktan, belki bir nefret, belki bir öfke olmuş gözünden yuvarlanmak üzere olan bir damla yaştan, geçmiş güzel günlerinden gelecek günlere yolculuktan korkma. Korkma yine bir meltem rüzgarı esecek sana bir gün, belki yeşil bir rüzgar, belki üşütürcesine, bir melodi kulaklarında aşka dair, dostluğa dair. Yalnızlıklar düşün, baharlar düşün yapayalnız kalmadığımız, aydınlık geceleri düşün. Kara kışları düşün yüreklerimizdeki kor ateşin ısıttığı, kara kışları. İnsanı umutlandırıyor değil mi? Düşünmek, düşünebilmek bile. Sen dertlerinin ve düşlerinin denizinde kaybolmak yerine denizlerin dibindeki güzelliği yaşamaya bak. Bak işte kır çiçekleri güneşe dönmüş, yavrusuna koşmakta bir yaralı kuş, yıldızlar ölgün ışımakta gökyüzünde. Sen ey ahu gözlü dilber, bir fırtına misali karanlıklardan sıyrıldın, geldin süzülerek yalnızlığınla yalnızlığıma. Yaklaştık, yalnızlıklaştık apansız. Sen kara bulutlar üstünde aydınlık, beyaz bir güvercinsin. Sen avuçlarımda bir tutam ıslak kum sırılsıklam sevgimden, sırılsıklam gözyaşlarımla. Sen varlık, sen yokluk, sen her şey. Sormak geliyor insanın içinden, şarkıların hicaz bir melodide sorduğu, sevgiden yorgun bir yüreğin dediği gibi "Daha önceleri neredeydiniz ?" 31.07.1999 Dr. Arif Ali Albayrak |
17.08.08, 06:58 | #10 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Seviyorum Seni Seviyorum Seni Yalnız ve karanlık gecelerde hep özlediğim, bir dudak mesafesi kadar yakın ama giderek nedense uzaklaşan sarı saçlı, mavi gözlü, hep yeşil giysilerle görmeye alıştığım, tarihin derinliklerinden miras vakur ve gizemli tavrınla sevgine mahkum edildiğim yegane sevgilimsin. Seviyorum seni. Yeşilin en güzelini tanrı sana örtü diye vermiş, mavinin en güzelini deniz. Akdeniz'in gri dalgaları dört bir yanını yağız bir delikanlı gibi sarmış okşarcasına, korurcasına. Bu dalgaları ne mavnalar, ne gemiler yardı tarihin seyir defterinde. Geldiler keyif gecelerinin unutulmaz şarabı için üzümüne, geldiler kömür gözlerine benzer madenine, geldiler en güzel bakir duygularına, geldiler özgürlüğüne. Yılmadın, korkmadın, bıkmadın. Islak saçları arkaya bağlı kıvrak bir İspanyol dilberi gibi başdöndüren dansın, karşı koydu azgın dalgaların azgın konuklarına. Raks sesleri en güzel melodiler eşliğinde yüreğinin en müstesna meydanlarında yükseldi, yükseliyor hala. Seviyorum seni, yanık çam ormanlarının hasret kaldığı bülbül sesi gibi, bir bahçede yeşermiş roka, bir köy evinde fırın kokusu gibi, yıkık kerpiç duvarlardan özgürlüğüne süzülen o gençliğimin çiçeği yasemin beyazlığı gibi, seni seviyorum. Seviyorum seni, Mesarya'da başak saçların arasında sımsıcak temmuz akşamlarında, bedeninden korkusuzca akan tere inat özgürlüğe esen bir deli rüzgar gibi. Seviyorum seni, harup ağaçları dalında siyah bir meyve, Akdeniz maviliğinde salınan bir sevgili, tarihe meydan okuyan heybetli bir zeytin duruşu, yaz akşamlarında sevgiye ve suya hasret bir kına çiçeği gibi. Seviyorum seni, hain karanlığı bir gecede demir parmaklıklar arkasında, soğuk soluğu ile yapayalnız bir insanın özgürlük özlemi gibi. Seviyorum seni, kara bulutlar arasından güneş huzmeleri gibi süzülüp ismini bağrına kazıdığın, belki sendikacı, belki avukat, belki yazarların çoluk çocuk, genç, ihtiyarların yere düşerken, beyaz ve kırmızı karanfil kokuları arasında dudaklarından çıkan bir çığlık gibi. Seviyorum seni, tarih boyunca yaşamsal güzelliğine, körpe bedenine göz diken, sana düşman davetsiz konuklara ölümüne bir isyan, anadan doğma bir öfke gibi. Şairin dediği gibi; "Sevdam sende benim yüreğim sende Bir tarih geçmişim yarınım sende Ben seni yabana veremem asla Soyunur kavgaya girerim ülkem Toprakları dost kokan sevgili ülkem ". Sen sevgilim korkma ezilsen de baskılar altında, oluk gibi kan aksa da üzerinden yazın kavurucu sıcağı, senden kopan evlatların uzakta dinmez feryadı, durmaz gözyaşı, sonsuz hasreti olsa da yalnız değilsin. Gün gelecek kıyılarında hoyrat rüzgarların kırdığı dallar yeşerecek, sarı saçlarını sevgi rüzgarları okşarken sevgililer kavuşacak birbirlerine, seni terkeden nice suskun hüzünlü dönecek sıcak kucağına, özgürlük türküleri söylenecek yükselen bulutlarında. Seviyorum seni, titrek dudaklarını doyumsuzca öpmek istediğim, bedenindeki özgürlüğü sınırsızca yaşamayı düşlediğim, gizemli bakışıyla korkusuzca salınan yasemin kokulu sevgilim gibi. Sen sevgilimsin, sen uğruna ölümlere gittiğim yegane kadınım, sen Memleketimsin... 19.07.2000 Dr. Arif Ali Albayrak |
Tags |
albayrak, ali, arif, dr, dr. arif ali albayrak, dr. arif ali albayrak seçme şiirler, dr. arif ali albayrak seçme şiirleri, dr. arif ali albayrak şiir, dr. arif ali albayrak şiirleri, siirleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Ahmet Albayrak Biyografisi - Ahmet Albayrak Hayatı - Ahmet Albayrak Kimdir? | ASYA | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 01.02.14 20:25 |
Nuri Albayrak Biyografisi - Nuri Albayrak Kimdir - Nuri Albayrak Hayatı - Nuri Albayr | Kartal | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 26.12.13 18:58 |
Recep Albayrak Biyografisi - Recep Albayrak Kimdir - Recep Albayrak Hayatı | Kartal | Türk Edebiyatçıların Hayatı ( Biyografisi ) | 0 | 25.02.13 17:32 |
Hakan Albayrak Biyografisi - Hakan Albayrak Kimdir - Hakan Albayrak Hayatı | Kartal | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 07.02.13 18:03 |
Dr. Arif Ali Albayrak Hayatı (Biyografisi) | Başak | Şairlerin Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 17.08.08 05:51 |