13.08.08, 06:00 | #32 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Göçmen Çiçek Göçmen Çiçek Aykırı bir uçurumum yolunun üzerinde Elini uzatacağın dalları yamacında saklayan Birdenbire patlayan Bir çığlığım sessizliğinde Ele-güne karşı seni utandıran. Yaz günü palto giyerim Ceplerim dolu dolu şiir Gören beni deli sanır Adım kaçığa çıkar keşke kaçsam Keşke kaçabilsem şu dünyadan. Aykırı bir şiirim kitabının arasında Kargacık burgacık bir yazıyla yazılmış Sondan okumaya başla Nokta koy her dizenin önüne Anlamaya çalış.. Bedeninin bir noktasından dalıp Yüreğini bulabilirim Geceyse, başlar yastığa düşerse Ve yorgunsa yüzün Yıldızları soluğumla bir bir ateşleyip Kandiller gibi başucuna koyabilirim.. Ey bütün tufanların ardında Bulduğum dinginlik! Göçmen çiçeği dünyanın Kökleri ardısıra sürükleyen çılgınlık! Madem ki yaşam bu Madem ki taşın taş olmaktan öte bir umarı yok Bir türkü söyle kadınım Yürüsün dünyaya mutluluk... Yağıyor incecik bir yağmur dışarda Yüzün çamurlar üstünde tüten buhur Islak toprak kokusu Doluyor odama Sıkılıyorum Kitapların üstüme yıkılacağından Korkuyorum şimdi Yel esiyor Sökuyor duvardaki bir resmi Yerine senin yüzünü koyuyor. Yüzün şimdi karşımda Yüzün akşam karanlığında Toprağın üstüne bırakılmış Bir demet çicek gibi parlıyor.. O zaman açıyorum Bütün perdeleri O zaman yakıyorum Bütün ışıkları Camları darmadağın ediyorum Yüzünü avuçlarıma alıyorum Alnını öpüyorum Dünyayı öper gibi... Sana uzanamadığım gün Ellerim yok sanıyorum Senin bakışlarını yakalayamadığım gün Gözlerim yok.. O zaman bir yumruk bütün gücüyle vuruyor Eski bir piyanonun tuşlarına Binlerce martı Kayalıklara çarparak ölüyor Ayışığı tutkal gibi Yapışıyor pencereme Açamıyorum perdeleri Şiir yok artık Türkü dindi.. Meyvelerini taşıyamayan Ağaçlar gibiyim Sularını taşıran ırmaklar gibi.. Bu kadar mutluluk cok bana Onu gunlere Onu aylara bölmeliyim Ve bir tek gülüşünü senin Kutlamalıyım yıllarca... Sana yüregimde bir sürgün yeri Göçüp konacak Bir toprak yaratsam Kadınım, sarışınlığınin bittiği anı Gizli bir esmerliğe eklesem.. göcmen çiçek Her yerin yabancısı Yolların, yolların ötesinde bize bir tek Yarınlar kaldı Göğün tükenip, denizin Başladı yerde... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:04 | #33 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Gökyüzü Maviliğinden Soyunuyor Gökyüzü Maviliğinden Soyunuyor Gökyüzü maviliğinden soyunuyor Gitsem kime, kalsam kimde, nereye kadar? Sılasızım işte, gurbetim de yok Adres defterime adlar değil Yalnızlıklar yazılıyor. Bir yanda yurdum ve uçurum sözcüklerindeki O sersemce, o saçma uyak -Demek ki, iki sözcükle de bir şiir yazılıyor Yüreğimi, yüreğimi bir bıraksam Dünyanın telaşına katılacak Yine birileri dağlarda kahraman Salonlarda mümin oluyor. Gökyüzü maviliğinden soyunuyor Akşamdandır diyorlar, dünya hala dönüyorsa Öyle dalgın, umarsız... Sorsam neyi, bağırsam kime, beni kim anlar? Bir kaçık şair diyecekler Anca yalnız, kanca yalnız... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:06 | #34 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Gsm GSM 1 Buyrun, ben Ahmet Erhan Bir kilo beşyüz gram gelmiş tartıda, doğduğu zaman Dört ablanın ardından horoz çükü kadar bir oğlan Doktorlar ve hemşireler arasında bahis salgını: Yaşar mı yaşamaz mı, şu er ve han Üç ayda topaç, dört ayda gülle gibi olmuş Daha doğumda ağlamayı ertelemiş hinlikten Ati ömrüne saklamış Bütün lohusaların sütü ona akmış, rivayet o ki Şımarıklığı bundan Hoca, bu demiş ya katil olur ya büyük adam İkisinin arasında zati bir soğan zarı Doğa kanunu kurt kapanı Kapanın elinde kalmış dört mevsim diken... 2 kaç aşkla teyelledim şu ömrü acıyla karılmış kara bir kumaşa Kaç aşkla oldu mu ki sevenim, bakar mıydı ki ağaran yaz var mıydı ki sevenim, süzer miydi buğulanan göz Kaç aşkla Telaşla açtım kapıları, pencereleri ardına kadar Gerisin geri içeri dolan rüzgarlar O zaman çivileyerek her hücremi Kaç aşkla Kaçmayı öğrendim en başta Bir tek sesimi korudum "ben de kendi halümce bir Bedrettin oldum..." 3 Aldım bir GSM yalnızlığıma geldi Maltepe pazarından uydulara tırmandım Alet sıfır, hat kart peçete dahil İşte yazıyorum, kapıdan pencereden girmek yok: 0533........... Takla atmıyorsam arayabilirsiniz Buyrun ben Ahmet Erhan Kalbim var telesekreterlisini n‘apacam Alışkanlıklarım bol, kapsama alanım geniş Aramazsanız benden betersiniz! 4 Telefonumun teli yok ki kuşlar konacak Yar üstüne yarim yok ki kurşunlanacak Yalnızlık çekil aradan Evet, ben Ahmet Erhan Numara doğru da adam yanlış Soytarma! Herkes kendi yarasının üstüne kapaklanmış... 5 Buyrun ben Ahmet Erhan Bütün şebeke kilitlenmiş Sadece 112 kalmış, ambulans şoförüyle hısım akraba oldum Gele gide, gide gele... 6 Beni cebimden ara, hırsızım ol O tütün kırıntısı, o hüzün var ya Onu bul, alla pulla Cebimde sesinden ruj izi gibi bir şey Kana dönüşür parmağıma ulaşınca Cebim çalsa, hep upuzun bir ezan sesinin ortasındayım Beni cebimden ara kansızım ol Hepsi dışa dönük ortalığa saçılır Parasızlığım, yalnızlığım, aşksızlığım Bilen bilir de, gören görür de Bir daha hiç arama, duyan olur... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:07 | #35 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Gülşiir Gülşiir Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım içinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlıgın Ortasında nasil barışılabilir? Anlamak isterim, hangi yasa Bir beşikle bir darağacını Aynı ağaçtan, ne adına varedebilir? Sorular sormak icin geldim şu dünyaya Yasım acıların yasıdır Boynumu üzgün bir çicek gibi kırıp da Yollara düştügümde, başımda deniz köpüklerinden Ya da sabah yellerinden bir taçla Yürüdüğüme inanırdım - yanılırdım Geceyi günle, acıyı sevinçle kardığım Bu söylencenin bir yerinde durakladım Ve anlatamadım, konuşamadım bir daha. Acını ödünç ver bana, gözyaşlarını Damarlarında uyuyan sevinci ödünç ver Yitirdim çünkü onları da.. Ilenmiyorum, el çırpmıyorum artık Ne aklımda yaşadiılarım üstüne düşünceler Ne de geleceğime dair bir tasa. Gelirken çan çalmıyor yalnızlık Bir adam, bir sokak, bir ev Yüzle, gülüşler, susuşlar boyunca Soruların vardı senin, ne çok soruların Gözlerin dunyayı eleyip dururdu boyuna Bir fısıltı gibi başladı sevgim Çığlık oldu, kağıtlarda çiçek açtı sonra Sonrası...Mutlu bile olduk bazı Artık sen yadsısan da ne kadar Ya da ben bilmiyorum mutluluk nedir Anlatsın yollar, yollar, yollar... Şimdi gece, soluğumu verdim içime Az önce kağıtlara gül kuruları serptim Dolaplardan kekik, nane kokuları çıkardım Öylece serptim, seni yazacağım diye Sen ki, deniz görmemiş bir deniz kızısın Aklımın almadığı bir yerde, öylesin Şimdi gece, iki kişilik bu yalnızlık Bize artık yeter de artar bile... Dünyanın ölümünü gördüm, suyun toprağın En yakın dostlarımın birer birer Vakitsiz açan çiçeklerin, vakitli doğan çocukların Ölümünü gördüm, ama kimse İnandıramaz beni öldüğüne sevgilerin! Yaşam ki bir kum saatidir usulca akan Dolan sevgilerimizdir biz boşaldıkca Yaşımız biraz da sevgilerimizin akranıdır Vereceğimiz tek şey budur dünyaya. Şu dağılgan yüreğimi, şu köpüklere imrenen Yüreğimi bir gün yollara atarsam Bir gün bir nehir yataklarına dolarsam, korkarım Suyumun coğu senden yana akacak Bütün sözcüklere adını ekleyeceğim Güldeniz, Gülekmek, Gülyağmur, Gülşarap Gülaşk, Gülşiir, Gülahmet, Gülerhan Ey gül yaşamım, yitip giden düşlerim! Gecelerdi, solgun - sessiz tüterdi yüzün Yatağımda bir kımıltıydın, dilimde türkü Uykusunda konuşurken sesini öptüğüm Varmak için beyninin kıvrak dağ yollarına Kokundu, bedenimi saran o ince buğu Esintisinde usul usul yürüdüğüm Ki değişmem yaseminlerle, portakal ağaçlarıyla.. Sanki bir kız yürürdü yollarda Evimin sokağına girer, paspasa ayaklarını silerdi Kapımı açardı gümüş bir anahtarla Sanki hep gelirdi, sevişirdik bazı, konuşurduk Tozlu kitapların yığıldığı odalarda Kalırdı duvarlarda gülüşünden bir tini Yatağımda bedeninden bir oyuk. Benimse ellerim titrerdi, alnının aklığından Saçlarına saçlarına doğru titrerdi Şimdi kağıtların üstünde gidip gelen ellerim Titremiyor artık , yolunu biliyor şimdi Geceyarılarını çoktan geçti Bu şiir bitmeyince varolmayacak ellerim Ellerim uykusuz, ellerim geberesiye yalnız Süzülüp alçalıyor karanlığa doğru. Bütün yaşamım seninle geçiyor belleğimden Seninle var ve seninle sürüp gidecek artık Bir akdeniz kentinde limon koklayan Ve hep ufkun ardına bakan çocuk Acıyı buldu sonunda, kanayan bir gülden Çaldı yüzünü bir yaşamlık Geçer şimdi dumanlı bir kentin sokaklarından Şaire çıkar adı - az buçuk kaçık. Yeryüzünden silinmiş ırkların sonuncusuyum ben Oturup da şimdi aşk şiiri yazmam bundan Gülsün köpek sürüsü, lime lime edip Bu dizeleri, satsınlar haraç-mezat Doğru, benden sonra da tufan kopmayacak Ama haykıracağim laflarını tuzla kesip Yitip giden bu aşkı, nefesim tukenene dek. Beynime bir sarkaç gibi vuruyor sorular Neresinde yanıldik biz bu yaşamın? Hangi el bozdu büyüyü, hangi yazı Acılara hüküm verdi, soldan sağa taşarak? Kalbimde yillardır kabuk bağladı yaralar Ödüm kopuyor, bir gun hepsi birden kanamaya başlayacak diye Yenilmeyeceğim, boyun eğmeyeceğim hiçbir şeye Hep direnen bir yanım kalacak Adımın soluk izi, acının seyir defterinde. şimdi gece, bindokuzyuzseksenikiyle Üçyüzaltmışbeşi çarp - oradayım işte Yorgun değilim, umarsızım yalnızca Geçmişle geleceğin öpüştüğü yerde bir nokta Gibiyim ve çoktan dürüldü defterim Uçurumlar üstünde uçuşur dizelerim Onlara köPage Rankingü olacak bir beden yoksa da.. Bu benim yalnızlığım, dalsızlığım benim Kana kana içtiğim çesmelerden susayarak ayrılmak Titreyen bir ışık karanlıklarda Onu kim görebilir, kim tanıyabilir? Sonuda hep bir soruyla karşı karşıya kalmak Boynumun borcu bu, ödenmedi yıllardır. Her aşktan böyle bir şiir kaldı bende Yaşamımın bir dilimini özetleyen Unutuşun çiçekleri bunun için hic açmıyor Donuyor bir gülüş tek bir dizede Yaşanmış yüzlerce anı, buruk bir özlem Çivileniyor beynimin bir yerlerine Geride -hayır- acılar filan da kalmıyor Bir boşluk yalnızca, uçurumlara özenen. Nefret ediyorum ve seviyorum seni Girdiğin bütün kapıları açık bırak Birazdan git diyebilirim çünkü.. Çağım yalnız bırakmıyor beni, ellerini Tutuşumda, usulca öpüşümde dudağını Çağım aramızda çekilen kanlı bir bayrak Uzayan, akan bir irin yolu gibi. Sözcükleri güden çobanları var kalbimin Beynimin yaşamı saran kıskaçları Bitsin dediğim yerde bunun icin başlıyorum Yitirdiğim her şeye dönüp de bakmam bundan Sensin yalnızlığa uzanan yolların düğüm yeri Ama şu anda içimde öyle çoğulsun ki Böyle irkilmezdim dünyayı kucaklasam. Çapraz yalnızlıklar astım göğsüme Yollarda bir savaşçı gibi yürüdüğüm doğrudur Gözlerle, dillerle kuşatilmis bir ülke kalbimdir ona tek sınır Susmayı bunun icin severim bir cığlık gibi Donup kalır sesim kendi göğünde Onu ne anlayan, ne de duyan bulunur. Yaşamım sonsuz bir hac yolculuğuna dönüşüyor burada Kendi içimde ya da uzak yollarda Bulduğum ve yitirdiğim bütün varlıklar Bir mozayiğe biçim veriyorlar sessizce.. Bende dünyanın acısıyla sevinci öpüşüyor Irmakların birleştiği o nokta benim İtilip tekmelendiğim bütün kapılarda Bana atılan her taş şimdi çiçek açıyor. Bir gün anlarsın beni neden suskunum Dünya içimde konuşurken böyle Bedenimi aşıyor yorgunluğum Karşında oturduğum masalardan dökülüp saçılıyor Bu öyle bir cığlık ki, susuşlar kalıyor geride Ondan öte her söz bir saçmalığı büyütüyor. Adını çoktan unuttun yüzün aklımda Ve bu şiiri neden sana adadığımı bilmiyorum Ama her güzellik nasılsa kendi adını bulur Bunun için ben Gül dedim sana.. Yine de bir çiçeğe bunca yağmur yağarsa Kökleri toprağı saramaz olur Üstüne titrediğim her şeyi yitirmeyi öğrendim çoktan Söylenecek bir tek sözüm kalmazsa Çizerim yüzünü kuşların kanatlarına Her çırpınışta gökyüzüne dağılır Yüzün, hücrelerine varana dek uçuşur. Kağıtların aklığına aşkın tortusu çöküyor Parklar, sokaklar, söylenmiş ya da söylenmemiş sözler Yazdıkça biraz daha unutuyorum seni Ve her yerde düş tacirleri, şiirseviciler Bir şeyleri yorumlayıp duruyorlar aptalca Büyüteçlerle inceliyorlar şu yitik ömrümüzü Ben aşkın son hasatçısı, son peygamber Gülünç, soyu tükenmiı bir varlığı oynuyorum boyuna. Sana artık bir sığınak olsun bu şiir Noterlere ver onaylasınlar - her hakkı saklıdır Düşün, kalemimi sen tuttun yazarken Yeni okula başlayan bir çocuğa yardım eder gibi Öyle acemilikler yaptım ki ben Hiç kalır bu şiir onların yanında ve Nasıl ayaktayım diye şaşıyorum bazen. Görüp göreceği son şey bu şiirdir dünyanın Çığlığımdan arta kalan bunlar olacak Aklımın son kırıntılarını da burada harcıyorum Bundan böyle ibreler hep eskiye vuracak Yakınmıyorum, yerinmiyorum hiçbir şeyle Kalırsa odalarda unutulmuş birkaç şiir Bir yeniyetmen in altını çizeceği dizeler benden Senin adın nasılsa bir gün hepsini tamamlayacak... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:08 | #36 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Güneş Saati Güneş Saati Bu nemli, bu bunaltıcı gecelerde, pencerenin Önündeki dallardan bir kafes örerim kendime Güneşli günlerde doğurmuş anam beni, neyleyim Gökle denizin seviştiği yerlerde gün boyu Bıkıp usanmadan bakmam için, evime mavinin Bütün tonlarında perdeler astım sevdiğim Gece, düşlerde sürdüreyim diye bu yolculuğu Bir güneş saatiyim ben kendi halimce Bir güne bakanım belki de, doğudan batıya dönerim Alnı gökyüzüne dönük bir güneş çocuğu... Bu karanlık, bu ıssız gecelerde Yıldızları bir küpün içinde toplayasım gelir Benim güneşim bir birikimdir belki de Yıllarla, aylarla, günlerle açıklanabilir Mutluluk; onun, onun gözünün içine bakmaktır sevdiğim Onu bir simge kılmaktır, bir ad vermektir Ben güneş dedim ona, sen su de, çiçek de Aksın ömrün yeter ki doğayla birlikte... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:10 | #37 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Güneşin Altında Mutluluk Var Güneşin Altında Mutluluk Var Bir işçinin, elinde ekmekle evine döndüğü o yerdir mutluluk Akşamüstü, çocukları cıvıldayıp dururken Derin bir iç çekiş, tatlı bir yorgunluk Ve yüzüne yayılan gülümseme birden... Mutluluk, kelebek olup uçmasıdır ipek böceğinin Irmağın denize kavuşturmasının bir adı olmalı Mutluluk, beşikte uyuyan ilk çocuğuna bakmasıdır bir annenin Duyarak memelerine dolan sütün çılgınlığını. Mutluluk, bir acının bilincine varıp da onu dönüştürmektir Yaşamın sonsuzluğunda karar kılan bir umuda Sevgilinin boynuna dokunduğunda duyulan ürpertidir Öpülen ilk dudak, içilen ilk sigaradır belki Denizden yükselen kokudur sabah karanlığında Kabullenmektir yani yaşamı, acısı ve sevinciyle aynı boyutta Yalnızca yaşamaktır belki de kimbilir... Ne yerdedir, ne göktedir o - değil mi Abidin? Mutluluğun resmini yaptın mı bilmem Ama ben onun şiirini yazmak isterim... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:11 | #38 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | İki Köşeli Yalnızlık İki Köşeli Yalnızlık Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı Arıyor kendisini bırakan ağzı Yeniden,yeniden sesini bulmak için İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen,bir ucunda ben Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz Anı bile yok,ses,koku bile Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki Silgiler hatırlıyor,kalemler unutuyor bizi... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:12 | #39 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | İkigen Sonsuzluğu İkigen Sonsuzluğu Ben her fırtınaya bir kanat verdim Yollara düşemediğim bundandır şimdi Nicedir silindi defterimden Özgürlük diye bir sözcük, üç heceli Her duyguda bir ikigen sonsuzluğu Ne yapsam birbiriyle hiç kesişmeyen Kendimi savurduğum sularda Anaforlanarak geri dönüyor birden Yalnızlık diye bir sözcük, üç heceli Sen kaleminle bir daha geç üstünden... Ahmet Erhan |
13.08.08, 06:13 | #40 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | İlk Vasiyet İlk Vasiyet Oğlum Deniz'e 1 Ben bütün yenilgileri yaşadım Kalmadı sana hiçbir şey Oğlum, biricik muradım Bir su damlasıdır kapıyı gözler Tükürür gibi bakıyor yüzüme dünya Kırılmış ağacımın o tek sürgüsünü Oğlum, biricik muradım Benden ötelere döndür yüzünü 2 Uzun bir sözcükse ömrüm Oğlum, son iki hecesin sen Günüm geceye ilikli Yanımda yok bir kimsem O küçücük odada soluğun Mavi resimler çizer havaya Avludaki kiraz içini çeker Elma, armut, akasya Artık evin erkeğisin sen Erkencisin bu konuda Seninle büyüyecek bil ki Uzaktaki şu baba 3 Geçip gidiyor günler Boğuk bir sis altında Elimin ucunda defter Köpürüp duruyor boyuna Ne yazdımsa oğlum Bugüne kadar böyle Sanki bir yaz günü Savruldu akşam esintisinde Geçip gidiyor günler Evim uzak, yol yakın Ölüme kedere, acıya Cinner, cehennem, intihar… 4 Gecenin son otobüsü Hoşçakal oğlum Alnımda bir seğirme Yüreğimde hüzün Gecenin son otobüsü… Şimdi soluk bir ışık Gençliğimin kenti Dönüş yok artık Gecenin son otobüsü.. Götür beni uzaklara Gecenin son otobüsü Oğlum gelir nasılsa 5 Yağmurun diliyle konuştum Uzandım taşların eliyle Oğlum seni düşündüm Galata'da eski bir evde Denizin dikeninde uyudum Uyandım ter içinde Oğlum seni düşündüm Geçmiş zaman kipinde Yolların arklarından baktım Gözyaşların merceğiyle Oğlum seni düşündüm Hasretlerin ikliminde Deniz...ölümde bile… 6 Oğlum unutma adını Sana boşuna konulmadı o Oğlum unutma adını Göğe çizilen resimleri hatırla Oğlum unutma adını Dağları teğelleyen suları Oğlum unutma adını Kardeşliği, cesareti ve yanılgıyı Oğlum unutma adını Tarihe karşı yürüyen bedenleri hatırla Oğlum unutma adını Ve tarih olan sonra Oğlum unutma adını Hep ipte olacak boynun Oğlum unutma adını Yaralı, acılı bir yurdun Oğlum unutma adını Kanı, çiçeği olarak... Deniz...unutma adını… Galata - 1988 Kaynak: Deniz, Unutma Adını Ahmet Erhan |
Tags |
ahmet, ahmet erhan, ahmet erhan şiirleri, erhan, siirleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Erhan Ufak Biyografisi - Erhan Ufak Kimdir - Erhan Ufak Hayatı - Erhan Ufak Yaşamı | Serap | Türk Sinema Sanatçılarının Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 22.09.14 16:30 |
Erhan Abir Biyografisi - Erhan Abir Kimdir - Erhan Abir Hayatı - Erhan Abir Yaşamı | Serap | Tiyatrocuların Hayatı ( Biyografisi ) | 0 | 22.09.14 16:26 |
Erhan Yavuz Resimleri - Erhan Yavuz Fotografları - Erhan Yavuz Fotoğraf - Erhan Yavuz | Kartal | Ünlülerin Resimleri | 0 | 06.02.13 12:33 |
Erhan Yavuz Biyografisi - Erhan Yavuz Kimdir - Erhan Yavuz Hayatı - Jokey Erhan Yavuz | Kartal | Diger Sporcuların Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 06.02.13 12:28 |
Erhan Dünge Biyografisi - Erhan Dünge Kimdir - Erhan Dünge Hayatı -Erhan Dünge Yaşamı | Kartal | Voleybolcuların Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 11.06.11 11:39 |