Süleyman Seyyid (1842-1913), ünlü Türk ressamıdır. Anadolu Maltepesi eşrafından Hacı İsmail Efendi’nin oğludur. İdadi ve Harbiye’de iken yaptığı karakalem ve suluboya etütleri ile hocaları Schranz ve ve Kes’in dikkatini çekmiştir. 1862’de Paris’te açılan Mektebi Osmaniye’ye Seyyid Bey de ilk talebeler arasında yer almış ve bu okulda eğitim görmüştür. Bu okulun 1875’te kapanmasından sonra dönemin ünlü hocalarından ressam Cabanel’in (1823 – 1889) atölyesine girerek burada 9 sene çalıştıktan sonra İstanbul’a geri dönmüştür. Süleyman Seyyid 1875’de Paris’ten geri döndükten sonra Harbiye Mektebi resim öğretmenliğine tayin edilmiş, ancak okulun diğer resim öğretmeni olan Şeker Ahmet Paşa ile Paris’teki öğrencilikleri döneminde başlayıp giderek büyüyen sanat yaklaşımları konusundaki fikir ayrılıkları nedeni ile buradaki görevinden istifa ederek 1880’de Kuleli Askeri İdadi’sine geçmiştir. 1884 yılında ise Askeri Tıbbıye İdadisi resim öğretmenliğine geçerek, 1910 senesine kadar 26 sene bu okulda sanat hayatı yaşamış ve çevresine yaşatmıştır. Miralaylık rütbesine kadar yükselmiştir. Askeri mekteplerde toplam olarak 36 yıl hocalık yapmıştır. Bu neden ile subaylar ve doktarlar arasında iyi tanınan bir sanatçıdır. Üsküdar Nuh Kuyusu’nda büyük ahşap bir evde oturmuş; Çamlıca, Kısıklı, Bulgurlu, Hekimbaşı, Dudullu, Kayışdağı, Alemdağı, Fenerbahçe gibi yerler onun için esin kaynağı olmuştur. Seyyid Bey de Hoca Ali Rıza gibi maddi düşüncelerden daima uzak olmuş ve sanatın manevi zevkleri için yaşamıştır. Pertev Boyar’a göre, hak ettiği maaşları tahsil edebilmek için uzun süre emek verdiği değerli eserlerini zamanın ileri gelenlerine hediye etmek zorunda kalarak mağdur da olmuş ve hayatta iken yapıtlarından dolayı hiç bir maddi yarar elde edememiştir. 1913’te vefat etmiştir. Alıntı.