Elif Naci
1898’de (Albay) Hüsnü Bey’in görevi dolayısıyla bulunduğu Gelibolu’da dünyaya gelmiştir. İlk ve Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi ’ne girmiş ve İbrahim Çallı atölyesinden mezun olmuştur. 1925 yılında, daha öğrenci iken, Makbule Hanım ile evlenmiş, 1927’de kızı Pelin doğmuştur. Bir süre resim öğretmenliği yapan sanatçı Türk İslam Müzesi Müdürlüğünde de bulunmuştur. 1940 yılında Halkevleri çalışmalarına katılmış, Samsun’dan güzel eserler vermiştir.
O, “D Grubu” ressamları anıldığında ilk akla gelendir. (D GRUBU, 27 yıllık etkinliği boyunca 17 sergi açtı. 1933’teki ilk sergiyi diğerleri ve dış ülkelerde açılan sergiler izlemiştir. Gurup, 1960’ta Beyoğlu Şehir Galerisinde açılan son sergi ile etkinliğini noktalamıştır Cumhuriyetin ilk yıllarında, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi hocaları, ilk resim eğitimlerinden sonra gittikleri Paris Güzel Sanatlar Akademisinde, F. Corman, J. P. Laurens gibi akademik izlenimciliğe sıkı sıkıya bağlı hocalardan ders aldılar. İzlenimcilik (empresyonizm), bu hocalarla beraber, Türkiye’ye gelmiş oldu. Akademi’nin en etkili hocası, Fransa’dan akademik izlenimciliği benimsemiş olarak dönen Çallı İbrahim’di. Ancak, şu var ki izlenimcilik, Batıda artık eski etkinliğini kaybetmiş, anlatımcılıktan (ekspresyonizm) sonra, Cezanne ’ın devamı olarak tuş darbe teknikli, kübizm ve konstrüktivizm dönemi başlamıştı. Bu ressamlar, resmettikleri çevreyi, kendi görüşlerine göre yansıtıyorlar, diledikleri rengi, diledikleri yerde kullanıyorlardı. Nitekim, daha sonra Paris’e giden Türk ressamları, öğrencisi oldukları Andre Lhote ve Ferdinand Leger etkileri ile döndüler. Çallı İbrahim’den akademik izlenimcilik eğitimi almış D GRUBU kurucuları, yeni oluşumların ışığında, Güzel Sanatlar Akademisi eğitimine karşı bayrak açtılar. İlkelerini, ‘’geride kalmışı değil, ‘yaşayan sanat’ı betimlemek’’ olarak açıkladılar. 1950’lerden sonra da soyut çalışmalara yöneldiler. Ancak, gurup elemanları, genelde gurup ilkelerine sadık kalsalar bile, tek bir bakış açısı sergileyemiyorlar ve aralarında önemli ayrılıklar görülüyordu.)
Bu grubun ressamı Elif Naci, ilk resimlerindeki izlenimci (empresyonist) ve anlatımcı (ekspresyonist) stillerle Batıya bakan yüzünü, bir süre sonra Doğuya çevirdi. Avrupa resmini yineleyen arkadaşlarına karşın, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndeki 23 yıllık Müdürlüğü sırasında yakınlaştığı Osmanlı hat, tezhip, minyatür, nakış sanatları ile Selçuk halı ve kilimlerindeki soyut desenler onu etkiledi. Hocası Çallı, izlenimcilikte devam ede dursun, Elif Naci , kübist ve konstrüktivist stildeki geometrik düzen içinde üçgenler, dörtgenlerle beraber, gurup arkadaşlarından farklı çalışmalara girerek, Selçuk halı desenlerindeki soyut nakışları ve de Osmanlı alfabesindeki harfleri tual ine aktarıyordu. Sağlam bir sanatçı kariyeri yanında kalemi ile de Türk sanatına hizmetlerde bulunmuştur. 1933’de yayınladığı “On yılda resim” adlı bir kitabı vardır.
Bir çok sergiler açmış , ödül almış bu değerli sanatçımızın Devlet Resim Heykel Müzeleri, resmi ve özel kolleksiyonlarda eserleri mevcuttur. Türk resim sanatında çok saygın yer edinen sanatçımızı 8 Mayıs 1987’de kaybettik.