Çanakkale Mahşeri - Özet - Mehmet Niyazi Çanakkale Mahşeri - Özet - Mehmet Niyazi KİTABIN ÖZETİ: Bu eser, insanlığın kaderinin düğümlendiği Çanakkale Şavaşı’nı ilk kurşunun atıldığı andan başlayarak son düşmanın topraklarımızdan kovulmasına kadar yansıtmaktadır.
İngiliz, Fransız ve Ruslardan oluşan Müttefikler; Osmanlı, Almanya va yandaşlarıyla birçok cephede savaşmaktadırlar. Ruslar, Almanlar karşısında yenilgiye uğramaktadır. Müttefiklerin Çanakkale Boğazı’nı geçip Ruslara yardım etmek istemeleri Çanakkale cephesinin açılmasına neden olmuştur. Bu cephede; başarılı olurlarsa; Osmanlı ortadan kalkacak, savaşa girme konusunda tereddüt eden Balkan devletleri Müttefiklerle birlik olacak ve Avusturya ve Almanya doğudan da sıkı bir çembere alınacaktır.
Müttefikler; Limni, Bozcaada ve Gökçeada’da üs kurmuşlardır. Sayı ve malzeme bakımından Türklerden çok daha üstündürler. Türk savunmalarını yıpratmak için sık sık bataryalarımız bombardıman edilmektedir. Düşmanların 276 topuna karşılık, çoğunun atış menzili pek uzun olmayan 78 topla karşılık verilebilmektedir. Bununla birlikte Müttefiklerin zırhlı donanmaları da çok kuvvetlidir. Düşmanlar önce uçakla keşifte bulunup daha sonra gece bombardıman yapmaktadırlar. Bütün bunlara karşılık olarak Türkler, şaşırtma taktiği ile seyyar topçu birliklerini kurnazca sık sık yer değiştirerek savunma yapmaktadırlar. Tüm bu çabalar, sadece Müttefiklerin, merkez tabyaları rahatça dövmelerini, mayın tarama gemilerinin ileri sokulmalarını engelleyebilmektedir. Bir bombardıman sırasında Seyit adlı bir er vatan sevgisi ve iman gücüyle 276 kiloluk mermiyi tek başına yerleştirir ve düşman gemisini dördüncü denemesinde batırır.
Sadece donanma saldırısının yeterli olmadığına karar veren düşman, karadan saldırmak için de hazırlanır. Seddülbahir ve Kocatepe’den çıkarma yapmayı düşünürler. Bunu bekleyen Türkler, gerekli yerlerde tüneller, siperler, hendekler kazar ve mayın döşerler. Düşman şaşırtma amaçlı sahte çıkarmalar da yapar. Esas kanlı boğuşma Seddülbahir’de olur. Tüm bu ağır şartlara rağmen Türklerin devamlı hücum tazelemesi psikolojik yıkımı arttırır. Düşman, Seddülbahir’i koruyan Türk birliklerini arkadan sarabilecekleri Aytepe’yi ele geçirmek istemektedir. Planladıkları üç yerde de (Kumkale, Arıburnu ve Seddülbahir) tutunmayı başarırlar. Zaten sayıları az olan Türk kuvvetleri daha fazla savunamayıp geri çekilirler. Yaralıları düşman insafına bırakmak zorunda kalırlar. Bu rada Yavuz zırhlısı yola çıkar ve Anadolu’dan da yardım gelir. Türkler takviye ve intikam gücüyle saldırırlar ve Müttefikler çözülür. Bırakılan esirlerimiz anlaşmaya aykırı olmasına rağmen yakılarak öldürülürler.
Donanmaların yardımıyla Kara Kuvvetleri yerleşir. Barbaros ve Turgut Reis gemileri düşman kara kuvvetlerini bombalayıp Türk askerlerine maddi ve manevi yardımda bulunmaya çalışırlar ama düşman gemileri yanında hiç kalırlar. Anzaklar da Kocaçimen ve Conkbayır’ına saldırırlar. Bombardımanın ardından Fransızların desteği ile batıdan çıkan İngilizlari durduramayız. Müttefik uçakları Türklerin moralini bozacak yazılar atarken, Türk erleri bunlara aldanmayıp mücadelelerini sürdürmektedir. Türklerin gece baskınlarıyla büyük ölçüde bozguna uğrarlar. Büyük hücum için yeni İngiliz, Fransız ve Hint birlikleri adalara sevk edilirler. Taaruza başlarlar. Ama kısa sürede takviye güçlerle Türkler savunmadan taaruza geçiyor. Denize doğru ilerlemeye başlarlar. Donanma ilerlemeyi durdurmak için kendi kayıplarını da göze alarak ateşe başlarlar. Düşman gemileri batırılır. Gemidekileri kurtarmaya gelen botlar menzilde olmalarına rağmen bir şey yapamazlar. Majeste zırhlısı da Alman denizatlısı tarafından batırılır.
Arıburnu’nda iki tarafında savaşacak hali kalmaz. Birbirleri ile selamlaşmaya,yazışmaya ve alışverişe bile başlarlar. Elli bin kişinin Suvla’dan çıkıp öldürücü darbeyi vurması planlanır. Kireçtepe’de göstermelik çıkarma yaparlar. Düşman birçok yoldan saldırıya başlar. Suvla’ya esas taarruzu yapmaya çıkan düşman askerleri güneşlenir. Bu arada Türkler takviye kuvvet alır. Albay Ahmet FEVZİ İstanbul’a çağırılır yerine M.Kemal gönderilir. Türkler çok dikkatli ve bir şekilde verilen emirleri ne pahasına olursa olsun yerine getirirler. Düşman askerleri atılganlık göstermez. Komutanlarını kaybeden Türk askerleri dağılmazlar daha da galeyana gelirler.Düşmanlar Cokbayırı’nda gece yarısı bombardımana başlarlar. Sonra taarruza geçerler. Tam tepeye çıktıklarında Türk bombardımanı başlar. Müttefikler tüm çabalarına rağman tutunamazlar. İnsan ruhunu yenmenin mümkün olmadığını anlayıp geri çekilirler. Türkler asker sıkıntısı çekmektedirler. Medrese öğrencileri ideallerini, okullarını, hayallerini bırakıp savaşa katılırlar. Kış gelip havalar soğuyunca başlayan yağmurlar işlerini zorlaştırır. Siperlerde adım atılamaz, yataklar ıslanır. Köylülerin kışlık ekinleri ateşe verilir. Yeni gönüllülere asker elbisesi verilmez. Ancak bazılarına yazlık elbise verilebilmektedir.
Bulgarlar, boğazın geçilemeyeceğini anlayınca Osmanlı-Almanya tarafını tutar. Berlin-istanbul arasındaki demiryolunun güvenliğe kavuşmasıyla malzeme akışının kolaylaşması Müttefiklerin işini zorlaştırmıştır. İngiltere Yüksek Savunma Konseyi bu defteri uygun bir şekilde kapatmek ister ve Hamilton’u görevden alır. Süper güç Müttefikleri ile birlikte hasta adamın(Kitapta Osmanlı Devleti’ne hasta adam tabiri kullanılmaktadır) önünde dize gelir. Müttefikler geceleri gizlice çekilirler. Türklerin şüphelenmesini engellemek için ara sıra top atışı yaparlar. Türkler insan üstü çabalarının sonucu birçok kayba rağmen vatanını savunurlar. Sonunda zafer biz Türklerin olur. |