Ahmet Altan - Yalnızlığın Özel Tarihi Ahmet Altan - Yalnızlığın Özel Tarihi
Hüsrev bey , kocaman ve kasvetli salondaki gıcırdayan sandalyesine oturmuş bir öne bir arkaya sallanıyordu sandalyenin çıkardığı o sesi köşkün en arka odalarından bile duymak mümkündü...pencereden dışarıyı seyrediyordu Hüsrev bey büyük kale duvarını andıran bir duvarla çevriliydi bahçesi sokakı hiç gözükmüyordu. Ağaçların dalları arasından gökyüzü gözüküyordu sadece...
Yetmiş beş yaşındaydı hüsrev bey. Bundan uzun zaman önce hapishaneye girmiş orada hayatının on beş yılını geçirmiş ve af sonrası çıkmıştı, suçu cinayetti. gençliğinde deli dolu hiçbir şeye aldırmayan tavırları sürüklemişti onu bu senaryonun içine. çok yalnızdı hüsrev bey bütün sevdikleri terk etmişti onu. karısı, çocukları,çocukluk arkadaşları bile...
O büyük evinde zoraki olarak torunu Necmiye ile Huriye ile birlikte yaşıyordu. Necmiye hüsrev bey` in ölen kızının çocuğuydu annesi öldüğünde on yaşındaydı necmiye şimdiyse 43 yaşında,babası sürekli içki içen hiçbir işe yaramayan bir adamdı. Annesi ile sürekli kavga ediyorlardı, Hüsrev bey in kızı da, Necmiye’ yi burada yetiştirmek istemediği için daha ilk okula giderken hüsrev bey in yanına göndermişti Necmiyeyi. necmiye o zamandan beri dedesi ile birlikte yaşıyordu. annesi babası ile ettiği kavgalar sonrasında daha fazla dayanamayarak intihar etti,geride bir mektup bile bırakmadan. Hüsrev bey bunu duyduğunda yüz ifadesi değişmemişti bile ama yinede üzülmüştü. kendi eti iğini buldu demişti. kızına uzun zamandır kırgındı hüsrev bey. istemediği bir adamla evlenmişti.
Hüsrev bey in bütün çabalarına rağmen sevdiği adama kaçmıştı. bu günden sonra bir daha konuşmadılar. gururluydu hüsrev bey, dik kafalı çabuk sinirlenen biriydi. Bu yüzden Necmiye dedesinin yanında hiç annesinden konuşmazdı, kızacağını bilirdi, çok kızgın bir karıydı , dedesi ve halası gibi. Küçük yaşta annesini kaybetmiş olması onu içine kapanık bir kişi yapmıştı.Babasıyla görüşmüyordu necmiye. en son on yaşında dedesiyle birlikte yaşamak için annesinin zoruyla evden ayrılırken görmüştü babasını.
Çocukluğunu hiç yaşayamadı necmiye. Hiç arkadaşı olmadı bu güne kadar ortaokulu bitirmiş ama liseye devem etmemişti.
Bütün hayatını yaşadığı o kocaman evin duvarları arasında geçiyordu. ama yapacak bir şeyi yoktu. Halası huriye gibi çaresizdi dedesini her defasında böyle bir yaşamı istemediğini anlatmaya çalışırdı. Ama hep ya son anda vazgeçerdi yada hüsrev bey ona başının ağrıdığını yalnız kalmak istediğini söyledi. Hüsrev bey ne kız kardeşi huriye ile konuşuyor nede torunu necmiye ile aralarında büyük bir uçurum söz konusu idi. Sadece akşam yemeklerini yerken bir arya geliyorlardı. Necmiye çok hızlı yemek yiyen biriydi ve hemen odasına giderdi.en son Hüsrev bey kalkardı masadan.Huriye’ ye eline sağlık der ve hemen sandalyesine oturdu.
Dul olan Huriye kendini bu iki insana adamıştı.
İstemediği bir hayatı yasıyordu.odasında tek basına kaldığında kendi kendine konuşuyordu.ve sonrada delirdiğini düşünüyordu. Hiç kimse beni sevmez diye düşünüyordu.
yalnızlığını o iki insanla gideriyordu,aslında çok yalnız bir o kadar mutsuz bir o kadar çaresiz bir o kadar ağlamaklı idi gözleri ay ışığında.....
Aslında beklediği şeyin ne olduğunu bilmiyordu kendisi. Hayattan tek istediği sakın bir yasam bir evi olsun ister birde içmeyen kocası. Çaresizdi huriye tıpkı hüsrev bey ile necmiye gibi...
..............Huriye hüsrev bey e afiyet olsun der ve masayı toplamaya başlardı . Hüsrev bey iyi akşamlar der ve odasına çakar yan odadan gelen necmiye ne hıçkırıklarını duyar ve ona yardım edemeyeceğini düşünür odasına gider yatağına uzanır ve sonsuz bir yalnızlığa bırakırdı o yaşlı bedenini düşünürdü huriye acaba daha ne kadar hüsrev bey , necmiye ve kendisi bir önceki günün kopyası olan günleri yaşayacaktı...
Hiç bıkmadan hiç usanmadan beklerdi hayalindeki yaşamı.Salonlarının pencerelerinden kocaman bahçe duvarı değil de o kalabalık o sevimli sokağı ne zaman göreceklerdi. diye düşünürdü ama asla düşünmediği ve asla aklına gelmeyen bir şey vardı ki bu onun tüm hayatının tek şifresiydi bu onun varlığının gördüğü tek denklemdi bu denklem ise her zaman iki yalnızlıktan bir mutluluk doğmadığıydı........
O büyük evinde zoraki olarak torunu Necmiye ile Huriye ile birlikte yaşıyordu. Necmiye hüsrev bey` in ölen kızının çocuğuydu annesi öldüğünde on yaşındaydı necmiye şimdiyse 43 yaşında,babası sürekli içki içen hiçbir işe yaramayan bir adamdı. Annesi ile sürekli kavga ediyorlardı, Hüsrev bey in kızı da, Necmiye’ yi burada yetiştirmek istemediği için daha ilk okula giderken hüsrev bey in yanına göndermişti Necmiyeyi. necmiye o zamandan beri dedesi ile birlikte yaşıyordu. annesi babası ile ettiği kavgalar sonrasında daha fazla dayanamayarak intihar etti,geride bir mektup bile bırakmadan. Hüsrev bey bunu duyduğunda yüz ifadesi değişmemişti bile ama yinede üzülmüştü. kendi eti iğini buldu demişti. kızına uzun zamandır kırgındı hüsrev bey. istemediği bir adamla evlenmişti.
Hüsrev bey in bütün çabalarına rağmen sevdiği adama kaçmıştı. bu günden sonra bir daha konuşmadılar. gururluydu hüsrev bey, dik kafalı çabuk sinirlenen biriydi. Bu yüzden Necmiye dedesinin yanında hiç annesinden konuşmazdı, kızacağını bilirdi, çok kızgın bir karıydı , dedesi ve halası gibi. Küçük yaşta annesini kaybetmiş olması onu içine kapanık bir kişi yapmıştı.Babasıyla görüşmüyordu necmiye. en son on yaşında dedesiyle birlikte yaşamak için annesinin zoruyla evden ayrılırken görmüştü babasını.
Çocukluğunu hiç yaşayamadı necmiye. Hiç arkadaşı olmadı bu güne kadar ortaokulu bitirmiş ama liseye devem etmemişti.
Bütün hayatını yaşadığı o kocaman evin duvarları arasında geçiyordu. ama yapacak bir şeyi yoktu. Halası huriye gibi çaresizdi dedesini her defasında böyle bir yaşamı istemediğini anlatmaya çalışırdı. Ama hep ya son anda vazgeçerdi yada hüsrev bey ona başının ağrıdığını yalnız kalmak istediğini söyledi. Hüsrev bey ne kız kardeşi huriye ile konuşuyor nede torunu necmiye ile aralarında büyük bir uçurum söz konusu idi.
yalnızlığını o iki insanla gideriyordu,aslında çok yalnız bir o kadar mutsuz bir o kadar çaresiz bir o kadar ağlamaklı idi gözleri ay ışığında.....
Aslında beklediği şeyin ne olduğunu bilmiyordu kendisi. Hayattan tek istediği sakın bir yasam bir evi olsun ister birde içmeyen kocası. Çaresizdi huriye tıpkı hüsrev bey ile necmiye gibi...
..............Huriye hüsrev bey e afiyet olsun der ve masayı toplamaya başlardı . Hüsrev bey iyi akşamlar der ve odasına çakar yan odadan gelen necmiye ne hıçkırıklarını duyar ve ona yardım edemeyeceğini düşünür odasına gider yatağına uzanır ve sonsuz bir yalnızlığa bırakırdı o yaşlı bedenini düşünürdü huriye acaba daha ne kadar hüsrev bey , Necmiye ve kendisi bir önceki günün kopyası olan günleri yaşayacaktı...
Hiç bıkmadan hiç usanmadan beklerdi hayalindeki yaşamı.Salonlarının pencerelerinden kocaman bahçe duvarı değil de o kalabalık o sevimli sokağı ne zaman göreceklerdi. diye düşünürdü ama asla düşünmediği ve asla aklına gelmeyen bir şey vardı ki bu onun tüm hayatının tek şifresiydi bu onun varlığının gördüğü tek denklemdi bu denklem ise her zaman iki yalnızlıktan bir mutluluk doğmadığıydı........
Hüsrev bey , kocaman ve kasvetli salondaki gıcırdayan sandalyesine oturmuş bir öne bir arkaya sallanıyordu sandalyenin çıkardığı o sesi köşkün en arka odalarından bile duymak mümkündü...pencereden dışarıyı seyrediyordu Hüsrev bey büyük kale duvarını andıran bir duvarla çevriliydi bahçesi sokakı hiç gözükmüyordu. Ağaçların dalları arasından gökyüzü gözüküyordu sadece...
Yetmiş beş yaşındaydı hüsrev bey. Bundan uzun zaman önce hapishaneye girmiş orada hayatının on beş yılını geçirmiş ve af sonrası çıkmıştı, suçu cinayetti. gençliğinde deli dolu hiçbir şeye aldırmayan tavırları sürüklemişti onu bu senaryonun içine. çok yalnızdı hüsrev bey bütün sevdikleri terk etmişti onu. karısı, çocukları,çocukluk arkadaşları bile... --------------Tualimforum İmzam-------------- |