Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Dönemi'ni birinci ağızdan aktardığı, Cumhuriyet Tarihi açısından ve diğer bazı süreçleri anlamamız açısından bir edebi nimettir. Atatürk, Nutuk ile olayları sıcağı sıcağına ve tarafsızca kaleme almıştır. Bazı sayfalarda açıkça belirttiği "sonraki yıllarda durumun kolay ve açıkça değerlendirilmesi için bu kadar ayrıntıya yer verilmiştir" sözü ile Atatürk ileri görüşlülüğünü bir kere daha ortaya koymuştur. Ve oldukça şaşırtıcıdır. Tarih bilincinin ne kadar yüksek olduğunu görürüz.
Atatürk'e ve Kurtuluş Savaşı günlerine dair bildiğiniz ne varsa Nutuk ile bunların hepsini yeniden gözden geçirin, derleyin ve toparlayın. Nutuk okundukça bilinen gerçeklerin böylesi kayıtlara geçirildiğine şaşıracaksınız. Atatürk gözünüzde daha da büyüyecek. Ve belki de bir ezber olmaktan çıkacak ve bir bilinç haline gelecek. Atatürk için 20. yy'ın en büyük lideri diye boşuna denilmediğini anlayacaksınız. Okumayanlar mutlaka okumalıdırlar.
Nutuk tamamı Atatürk tarafından yazılmış en önemli tarihi eserlerdendir. Sayfa sayısı ve tarihi değeri doğru orantıdadır ve oldukça fazladır.
Söylev, asker, devlet adamı, üstün konuşmacı ve devrimci Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü en iyi anlatan kitaptır.
Atatürk'ün istençli, dayançlı, uzak görülü, sabırlı ve yürekli kişiliği bu yapıtın her sayfasından yansımaktadır. Söylev, gelecek kuşaklar için bir yol göstericidir.
SAMSUN'A ÇIKTIĞIM GÜN GENEL DURUM VE GÖRÜNÜŞ 1919 yılı mayısının l9 uncu günü Samsuna çıktım. Genel durum ve görünüş:
Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaşta1 yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir «Ateşkes Anlaşması2 » imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda. Ulusu ve yurdu Genel Savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve Halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça yollar araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki Hükümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuş ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Ordunun elinden silâhları ve cepanesi alınmış ve alınmakta... İtilâf devletleri, Ateşkes Anlaşması hükümlerine uymayı gerekli görmüyorlar. Birer uydurma nedenle, İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbulda. Adana iline Fransızlar; Urfa, Maraş, Antebe İngilizler girmişler. Antalya ile Konyada İtalyan birlikleri, Merzifonla Samsunda İngiliz askerleri bulunuyor. Her yanda yabancı devletlerin subay ve memurları ve özel adamları çalışmakta. Daha sonra, sözümüze başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 mayıs l9l9 da İtilâf devletlerinin uygun bulmasıyla Yunan ordusu İzmire çıkarılıyor. Bundan başka, yurdun dört bir bucağında Hıristiyan azınlıklar, gizli, açık, özel istek ve amaçlarının elde edilmesine, devletin bir an önce çökmesine çalışıyorlar. Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgeler, İstanbul Rum Patrikliğinde kurulan Mavri Mira Kurulu'nun (belge: 1) illerde çeteler kurmak ve yönetmekle, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla uğraştığını doğruladı. Yunan Kızılhaçı, Resmî Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Kurulu'nun çalışmalarını kolaylaştırmaya yardım ediyor. Mavri Mira Kurulu'nca yönetilen Rum okullarının izci örgütleri, yirmi yaşını aşmış gençler de katılarak, her yerde geliştiriliyor. Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Kurulu ile düşünce birliği ederek çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tam Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz kıyılarında kurulan ve İstanbuldaki merkeze bağlı Pontus Cemiyeti kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor (belge: 2) .
DÜŞÜNÜLEN KURTULUŞ YOLLARI Durumun korkunçluğu ve ağırlığı karşısında, her yerde, her bölgede birtakım kişilerce kurtuluş yolları düşünülmeye başlanmıştı. Bu düşünceyle girişilen çalışmalar, birtakım örgütler doğurdu. Örneğin: Edirne ve çevresinde Trakya-Paşaeli adlı bir dernek vardı. Doğuda (belge: 3), Erzurumda ve Elazığda (belge: 4), genel merkezi İstanbulda olmak üzere Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti3 kurulmuştu. Trabzon'da Muhafazai Hukuk4 adlı bir dernek bulunduğu gibi İstanbulda da, Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti5 vardı. Bu dernek merkezinin gönderdiği delegeler, Of ve Rize çevresinde şubeler açmışlardı (belge: 5, 6). Yunanlıların İzmire gireceğinin açık belirtilerini Mayısın on üçünden beri gören, İzmirde birtakım genç yurtseverler, ayın 14/15 inci gecesi, bu acıklı durumu aralarında görüşmüşler; bir olupbittiye geldiği kuşku götürmeyen bu girişin, katma (ilhak) ile sonuçlanmasını önlemek düşüncesinde birleşmişler ve Reddi İlhak6 ilkesini ortaya atmışlardır. Bu ilkenin yayılması için aynı gece İzmirde Yahudi Maşatlığına toplanabilen halkça bir gösteri toplantısı7 yapılmışsa da ertesi gün sabahleyin Yunan askerlerinin rıhtımda görülmesiyle bu toplantıdan umulduğu ölçüde sonuç alınamamıştır,