tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Sinema-Tiyatro
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Sinema-Tiyatro Sinema-Tiyatro hakkında bilgiler ve sinema filimleri tanıtımı...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Yeni Film-IN THE VALLEY OF ELAH
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
849

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 25.03.08, 04:29   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Yeni Film-IN THE VALLEY OF ELAH

IN THE VALLEY OF ELAH
In The Valley Of Elah








VİZYON TARİHİ
28.03.2008

Yönetmen: Paul Haggis
Oyuncular: Tommy Lee Jones, Charlize Theron, Susan Sarandon, Jason Patric, James Franco, Josh Brolin, Frances Fisher, Wes Chatham, Jake McLaughlin, Mehcad Brooks, Jonathan Tucker
Senaryo: Paul Haggis (Mark Boal’ın makalesinden)
Yapımcılar: Laurence Becsey, Darlene Caamano, Paul Haggis, Steve Samuels, Patrick Wachsberger
Görüntü Yönetmeni: Roger Deakins,
Prodüksiyon Tasarımı: Laurence Bennett
Kostüm Tasarımı: Lisa Jensen,
Kurgu: Jo Francis,
Sanat Yönetmeni: Gregory S. Hooper
Set Dekorasyonu: Linda Lee Sutton,
Özgün Müzik: Mark Isham
Summit Entertainment – NALA Films



Irak Savaşında asker olarak görev yapan Mike Deerfield, ülkesine döndükten hemen sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Mike’ın bir savaş gazisi olan babası Hank oğlundan haber alamayınca olayı araştırması için polis dedektifi Emily Sanders ile anlaşır. Oğlunun kayboluşundaki gizemi aydınlatmak için soruşturmaya Mike’ın annesi Joan da katılacaktır.

Gerçek bir öyküden yola çıkan “In the Valley of Elah”, Paul Haggis’in yılın en iyi film dalında Oscar ödülünü kazanan “Crash – Çarpışma”dan sonra yaptığı ilk filmidir. “Crash”in Oscar ödüllü senaryosunu da imza atan Paul Haggis’in son dönem yazdığı senaryolar arasında en iyi senaryo dalında Oscar adaylığı alan “Million Dollar Baby”nin yanısıra “The Last Kiss”, “Flags of Our Fathers”, “Casino Royale” ve “Letters From Iwo Jima”da yer almaktadır.

“In The Valley of Elah”ın yönetmenliğini Paul Haggis üstlendi. Senaryosunu da Haggis’in yazdığı filmin yapımcılığını Laurence Becsey, Patrick Wachsberger, Steven Samuels ve Darlene Caamano Loquet gerçekleştirdi. Başrollerinde Oscar ödüllü Tommy Lee Jones, Oscar ödüllü Charlize Theron, Oscar ödüllü Susan Sarandon, Jason Patric, James Franco, Josh Brolin, Frances Fisher, Jonathan Tucker, Mehcad Brooks, Wes Chatham, Jake McLaughlin ve Victor Wolf kamera karşısına geçtiler.

Filmin kamera arkasındaki kreatif ekibinde ise, Oscar adayı görüntü yönetmeni Roger Deakins (The Man Who Wasn’t There, O Brother Where Art Thou?); prodüksiyon tasarımcısı Laurence Bennett (Crash, Freedom Writers); kostüm tasarımcısı Lisa Jensen (The Sisterhood of the Traveling Pants, The Fabulous Baker Boys) görev yaptılar.

FİLMİN KONUSU
Irak’ta görev yapmakta olan asker Mike Deerfield (Jonathan Tucker), ülkesine dönüşündeki ilk hafta sonunda gizemli şekilde kaybolur. Eski bir silahlı kuvvetler mensubu olan babası Hank Deerfield (Tommy Lee Jones) ile annesi Joan (Susan Sarandon) oğullarını aramaya başlarlar. Mike’ın son görüldüğü yerde polis dedektifi olan Emily Sanders (Charlize Theron) onlara gönülsüzce yardımcı olur.

Eldeki kanıtlar çoğaldıkça genç askerin bir cinayete kurban gittiği ortaya çıkmaya başlar. Emily ve Hank soruşturmanın kontrolünü ellerinde tutmaya çalışırken yüksek rütbeli subaylara karşı mücadele vermek zorunda kalırlar. Ancak Mike’ın Irak’ta geçirdiği dönemle ilgili gerçeklerin su yüzüne çıkmaya başlamasıyla Hank’in tüm dünyası allak bullak olacak; oğlunun ortadan kayboluşunun ardındaki gizemi çözmek için o güne kadar sıkı sıkı sarıldığı tüm inançlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaktır.

PRODÜKSİYON NOTLARI
Yazar / yönetmen Paul Haggis, Oscar ödüllü çalışması “Crash”in ardından gelecek yeni projesi için materyal sıkıntısı çekmiyordu. Ancak sıradan/parıltısız bir projeyle yola devam ederek işin kolayına kaçmaya niyeti yoktu. Ajansıyla yaptığı toplantılarda hep, “Bugüne kadar bildiğiniz hiçbir şeyi asla tekrarlamayacağım ve yapmayacağım” diyordu. Bir süre sonra eline Playboy dergisinde yayınlanan Mark Boal imzalı “Death and Dishonor – Ölüm ve Onursuzluk” adlı yazı geçince son derece trajik bir öykü bulduğunu düşündü. Yeni projesi için aradığı konuyu sonunda bulmuştu.
Haggis ile yıllardır beraber çalışan yapımcı Laurence Becsey, “Uzun zamandır bu tipte bir materyal/ malzeme arıyorduk” diyor ve şöyle devam ediyor: “Paul bu konuya hemen ilgi duydu. Güçlü bir öyküydü. Dergideki yazıyı okuyunca herkesin kolayca yakınlık duyacağı/ empati kuracağı konuları irdelemek için uygun bir platform oluşturduğunu fark ediyorsunuz. Adaleti sağlamak için atılması gereken doğru adım nedir? Kendimize özen göstermek için neler yapmalıyız? Ailesine özen göstermek için herkesin neler yapması gerekir?”

Boal’ın yazdığı makalede Irak’tan yeni dönen genç bir askerin yeni görev yeri olan Ft. Benning askeri üssünde öldürülmesi olayı detaylandırılır. Ortadan kayboluşundan sonra babasının başlattığı araştırma süreci ve cinayetle suçlanan üç müfreze arkadaşı için tehlike çanlarının çalmaya başlaması anlatılır.

Projesini hayata geçirecek stüdyo aramaya başlayan Haggis, geçtiğimiz yıllarda senaryosunu yazdığı “Million Dollar Baby”, “Flags of Our Fathers” ve “Letters From Iwo Jima”nın yapımcı / yönetmeni Clint Eastwood’un yardımına başvurdu. Clint Eastwood projeyi Warner Bros.’a götürdü.
“Clint bu projeyi sonuna kadar destekledi ve omuzladı. Onu gerçekten takdir ediyorum. 2003 yılında bu hiç kimsenin duymak bile istemediği bir öyküydü. Onun desteği olmasaydı yapmak çok zor olurdu.Belki de proje beyazperdeye yansıyamazdı.” diyor Haggis ve şöyle devam ediyor:
“Konuyu araştırdıkça elimdeki öykü genişledi. Sonunda bir başka gerçek öykü olan Hank’in gerçeği bulmak için gösterdiği çabayla birleştirdim. Savaşı ister destekleyelim, ister karşı olalım, sonuçta oraya gönderdiğimiz cesur insanların başına neler geldiğiyle yüzleşmek zorundayız. Müthiş kararlar vermek zorunda kalan iyi insanların öyküsünü anlatmak istedim.”

Haggis’in yazdığı ve çok geniş boyutları olan gizemli bir cinayeti anlattığı öykü, tüm dikkatlerin üniformalı erkek ve kadınlara odaklandığı bir dönemde gündeme geldi. Bu öyküde, ortadan gizemli bir şekilde kaybolan genç bir savaş gazisinin; babası Hank Deerfield’in; annesi Joan’ın ve kayıp oğlunu bulması için Hank ile güçbirliğine giden mücadeleci ruhlu bir bekar anne olan polis dedektifi Emily Sanders’in iç içe geçmiş yaşam öyküleri anlatıldı.

Hank Deerfield rolünde oynayan Oscar ödüllü aktör Tommy Lee Jones, filmde anlatılan konuyla ilgili şu yorumu yapıyor: “Savaşın insanlara neler yapabileceğini ele alan bir öykü olduğunu söylemek gerekir. Ayrıca aptalca ve kör edici vatanseverliğin çok tehlikeli olduğuna işaret ettiğini düşünüyorum.”

Polis dedektifi Emily Sanders’in portresini çizen Oscar ödüllü oyuncu Charlize Theron’un yorumu ise şöyle: “Savaş konusunda neler hissettiğimizin ve politik açıdan duruşumuzun nasıl olduğunun hiç önemi yok. Burada inkar edemeyeceğimiz tek şey, savaşa gönderdiğimiz erkeklerimizle kadınlarımızın orada büyük bir travma yaşamakta olduğudur. Anavatana geri dönüşlerinde onlardan normal insan işlevleri/davranışları beklemek bence çok fazla şey istemek olur. Bu acı bir gerçektir ama bu konuda şimdiye kadar hiç dürüst olmadık. Hep iki yüzlü davrandık.”
Yapımcı Becsey ise şu yorumu getiriyor: “Savaş alanının etkisi iki farklı boyutta ortaya çıkar. Konuya fiziksel etkiler açısından bakarsak, savaş alanındaki çarpışmaların etkisinden söz edebiliriz. Ancak diğer yandan duygusal mücadele de sürmektedir. Fiziksel kurbanları anlayabiliyoruz, ama aslında savaşın duygusal ve psikolojik maliyetine hiç hazırlıklı değiliz. Bunu hiç hesaba katmıyoruz.”

OYUNCU KADROSU KURULUYOR
Haggis’in senaryoyu tamamlaması bir buçuk yıl sürdü ama kadro kurma sürecine hemen başlandı. Polis dedektifi Emily Sanders rolü için en baştan beri Charlize Theron’u düşündüğünü belirten Paul Haggis, bu tercihinin sebebini şu sözlerle açıklıyor:
“Charlize ile daha önceden tanışıyordum. Ne zaman karşılaşsak ona bu öyküden bahsederdim. Yakından ilgilendiğini söylüyordu. Sonunda onu arayıp senaryoyu okumaya hazır mısın diye sordum. Bunu sorduğumda Perşembe sabahıydı. Aynı gece okuyup Cuma sabahı beni arayarak evet cevabını verdi.”

Paul Haggis, Hank Deerfield rolünü neden Tommy Lee Jones’a verdiğini ise şu sözlerle açıklıyor: “Gerçek Amerikan ikonu diyebileceğimiz çok az aktör vardır. Tommy onlardan birisidir. Bence günümüzün en iyi aktörlerden birisidir. O da projeyle yakından ilgilendi. Senaryoyu hafta sonunda okuyup pazartesi beni aradı ve filmimde oynamak istediğini söyledi.”

Paul Haggins’in çalışmalarının büyük hayranı olduğunu söyleyen Charlize Theron, “Bence o en değerli senaryo yazarlarından biridir” diyor ve şöyle devam ediyor: “Kendisiyle ilk kez ‘North Country’deki rolümle ödüle aday gösterildiğimde tanışmıştım. O da ‘Crash’ adlı çalışmasıyla adaydı. Ne zaman oturup konuşsak hep bu projesinden bahsediyorduk. Onunla beraber çalışma fırsatı çıksa ne kadar harika olacağını düşünürdüm ama böyle bir rolü bana teklif edeceği hiç aklıma gelmemişti.”

Charlize Theron filmde üstlendiği polis dedektifi Emily Sanders karakterini şu sözlerle tanımlıyor: “Emily küçük kasaba dedektifidir. Özel yaşamında ise oğluna iyi bir gelecek sağlama mücadelesi veren bir bekar annedir. İşinde en iyi olmak, oğluna iyi bakmak, ona güzel ve iyi bir gelecek sunmak/hazırlamak ister. Güçlü bir karakter yapısı vardır. Kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışır. İşinde karşılaştığı zorluklara rağmen yılmadan çalışır. Bence o asla bir süper-kadın değildir. Sadece normal bir insandır.”

Charlize Theron sözlerine şöyle devam ediyor: “Paul’ün bu karakteri bazı kusur ve eksikleri olan bir karakter olarak yazması hoşuma gitti. Emily her zaman doğru kararlar veren bir kadın değildir. Günleri rutin şekilde devam ederken ilgilenmeye başladığı kaybolan genç asker davası onda derin etkiler yapar. Daha önce bu çapta bir davayla hiç ilgilenmemiştir. Davaya coşkuyla sarıldığında iş hayatı çok fazla ön plana çıkacak ve özel hayatını tahmin ettiğinden çok daha büyük boyutta olumsuz yönde etkilemeye başlayacaktır. Paul’ün yazdığı senaryoda benim karakterimin bu durumu çok hoşuma gitti.”

Davanın sonucu olarak Emily Sanders artık işini daha farklı bir açıdan görmeye başlamıştır. Bu davayla beraber hayatına giren insanlar da onda çeşitli izler bırakırlar. Bunların başında kayıp askerin babası Hank gelmektedir. Charlize Theron oynadığı karakterle Hank arasındaki ilişkiyi şöyle yorumluyor:
“Hank ile Sanders arasında sıradışı özellikler taşıyan güzel bir ilişki oluşur. Böyle bir ilişkiyi daha önce hiç deneyimlememiştim. Onlar birbiriyle sımsıkı kenetlenmiş iki insandır. Tek amaçları Hank’in oğluna ne olduğunu bulmaktır. Kayıp asker olayını aydınlatmaktır. Hank daima bir adım önde gibidir. Emily bu duruma kızar ama oyunun liderliğini almak için daha çok çaba göstermek zorunda kalır.”

Tommy Lee Jones ise portresini çizdiği Hank karakterinin Emily Sanders’a verdiği tepkiyi şu sözlerle değerlendiriyor: “Hank rekabetçi ruha sahip ve kolay kızan birisidir. Emily’nin aldığı görevi başarmasını ister. Aynı zamanda da Emily’nin şefkatli ve anlayışlı yapısından etkilenir.”

Filmin önemli karakterlerinden bir diğeri de Hank Deerfield’in karısı Joan rolüydü. İlk tercihi olan Susan Sarandon’a senaryoyu gönderdikten sonra cevabı beklemeye başlayan Paul Haggis, “Olumlu cevap geleceğinden fazla umudum yoktu ama denemezsen sonucu bilemezsin felsefesinden hareketle yolladım. Bir süre sonra beni arayarak, ‘Bu karakterde ilginç bir şey bulamadım’ şeklinde cevap verince ilk etapta moralim bozuldu. Ancak haklı olduğu sonucuna vardım. Senaryoyu bir kez de Joan karakterinin bakış açısından gözden geçirince bazı değişiklikler yapmaya karar verdim. Ardından tekrar Susan Sarandon’a yolladım. Yeni sayfaları okuduğunda bu kez olumlu cevap verdi. Sözleşmeyi imzaladığı gün hayatımın en güzel günüydü diyebilirim.”

Filmin öyküsü büyük oranda sivillerin bakış açısından anlatılır ama dramanın arka planında silahlı kuvvetler vardır. Dolayısıyla karakterlerin bir kısmı da ordu mensubudur. Özellikle de kayıp askerle aynı birlikte görev yapan dört genç asker ön plana çıkar. Bunlar sırasıyla özel uzman Ennis Long, özel uzman Gordon Bonner, onbaşı Steve Penning ve er Robert Ortiez’dir.

Bu dört rolden Bonner ve Penning rolleri, orduda hizmet vermiş genç insanlara verildi. Özel uzman Gordon Bonner rolünde oynayan genç Irak gazisi Jake McLaughlin hayatının ilk oyunculuk sınavını verdi. Yönetmen Haggis’e göre, daha önce hiç oyunculuk deneyimi olmadığı halde aktör yeteneklerine sahip olduğu için sınavı başarıyla geçti.

Gerçek yaşamda edindiği savaş alanı deneyimi sayesinde deneyimli aktörlerle beraber kamera karşısına geçme şansı bulduğunu söyleyen Jake McLaughlin, bu durumun kendisine sağladığı avantajları şu sözlerle dile getiriyor:
“Aktörlerin birçoğunun oynadığı karakterle ilgili bir arka plan öyküsü yaratması gerekiyordu. Bu benim için çok kolaydı, çünkü zaten savaş alanından geliyordum. Aslında orijinal öyküde bahsedilen askerle aynı dönemde Irak’taydım ve aynı tümende görev yaptım. Onlar 1. tugaydaydı, ben ise 2. tugayda…”

Portresini McLaughlin’in çizdiği Bonner karakteri, Mike’in müfreze arkadaşı ve oda arkadaşıdır. Bu durumun ikisi arasındaki ilişkiye yeni bir boyut eklediğini ifade eden McLaughlin, “Olup bitenlerle ilgili olarak vicdan azabı çekmektedir. Bu yüzden Mike’ın babasının kendisini daha iyi hissetmesi için kendi payına düşen herşeyi yapmaya hazırdır” diyor.

Filmde oyuncu olarak görev yapan bir başka gerçek asker de, dört yıl boyunca donanmada çalışmış olan Wes Chatham oldu. Onbaşı Penning rolünde kamera karşısına geçen Wes Chatham, “Körfez bölgesinde görev yaptım ama Irak’ta değildim. Gemide olduğum için ortam hayli farklıydı ama portresini çizdiğim karakteri daha iyi anlamama kesinlikle yardımcı olduğunu düşünüyorum” diyor.

Wes Chatham oynadığı karakter için de şu yorumu yapıyor: “Penning gibi gençler genelde asker kökenli ailelerden gelirler. Belli koşullar altında sizin en iyi arkadaşınız ve iyi bir askerdirler. Ama başka belli koşullarda kelimenin tam anlamıyla bir canavar kesilebilirler.”

Özel uzman Ennis Long rolünde, “Glory Road” adlı sinema filminden ve “Desperate Housewives” dizisinden tanıdığımız Mehcad Brooks oynadı. Portresini çizdiği karakterin düşünce yapısını değerlendiren Brooks, “Onu anlayabilmek çok zor. Çünkü bugüne kadar ‘ya öldüreceksin, ya da öleceksin’ ikileminde hiç kalmadım. Böyle bir durumda toplumun normal olarak kabul ettiğini yaparsanız öleceksiniz demektir. Bu nedenle oynadığım karaktere çok sayıda katman eklemem gerekiyordu ki, bir aktör olarak böyle keşiflerde bulunmak son derece heyecan vericiydi” diyor.
Er Robert Ortiez rolünde oynayan Victor Wolf ise, oynadığı karakteri “kayıp bir ruh” olarak niteliyor ve şunları söylüyor: “O artık ülkesine dönmüştür. Ancak kendisini hala Irak’ta gibi hissetmektedir. Bir savaşa katılmış, neyin normal neyin anormal olduğu konusundaki perspektifi tamamen değişmiştir. Savaşların bir insanın bakış açısını nasıl değiştirdiğini görmenin heyecan verici olduğunu düşünüyorum.”

Victor Wolf’un filmin konusuyla ilgili yorumu ise şöyle: “Bu filmde sadece ülkesine dönen askerlerin içinden geçtiği korkutucu süreç anlatılmaz. Aynı zamanda bu askerlerin anne-babasının ve ailelerinin yaşadığı zor günler anlatılır. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Savaşın onlar için asla bitmediğini görürsünüz. Bu insanlara bir şekilde Tanrı’nın gücü verildi. Gerektiğinde can alma yetkisi/izni verildi. Oynadığım karakterin en çok bu yönü beni büyüledi.”

Kadroyu oluşturan Haggis, dört genç adamla oturup onlara sürekli bir arada zaman geçirme talimatı verdi. “Her dakikayı beraber geçirmeye başladık. Böylece birbirimizin iyi ve kötü yanlarını öğrendik. Kimi zaman birbirimizi sinirlendirip zayıf noktalarını anladık. Ancak şurası bir gerçek ki, sürekli bir arada takılınca sanki savaşta da beraber olmuşuz gibi hissettik” diyor Victor Wolf…

Mehcad Brooks’un bu konudaki izlenimleri şöyle: “Haggis bize hep birlikte içmemizi, birbirimizi sevmemizi, birbirimizden nefret etmemizi, gerekirse kavga etmemizi, inişleri çıkışlarıyla gerçek arkadaş olmamızı söyledi. Biz de onun isteğini yerine getirdik. Çekimler başladığında beraber çalışırken hiç gerginlik yaşamadık. Çünkü hepimiz birbirimizi çok iyi tanıyorduk.”

Wes Chatham ise daha önceki deneyiminden yola çıkarak şunları söylüyor: “Askerlik yapan herkes iyi bilir. Orduda kendinize mutlaka bir arkadaş grubu bulursunuz. Sürekli beraber olduğunuz, herşeyi beraber yaptığınız için arkadaşlığın da ilerisine geçip aile gibi olursunuz. Aramızda sağlam bir kimyasal çekim oluşabilmesi için bu çok önemliydi. Sanırım Paul de bunun önemini kavradı.”

“In The Valley of Elah”ın diğer yardımcı rollerinde yeni ve genç aktörler ile tanıdık simalar kamera karşısına geçti. Ortadan kaybolmasıyla olayların fitilini ateşleyen, filmin bazı sahnelerinde “flashback / geri dönüşler” ile gördüğümüz genç asker Mike Deerfield rolünde Jonathan Tucker oynadı. Genç askerin ortadan kaybolduğunu rapor eden, sonra da kanıtlara ulaşmayı kontrolleri altına almaya çalışan Teğmen Kirklander ve Çavuş Carnelli rollerinde sırasıyla Jason Patric ve James Franco oynadılar. Ortalık ısınmaya başlayınca davayı yeniden silahlı kuvvetlere havale etmeye çalışan polis şefi Buchwald rolünde Josh Brolin kamera karşısına geçti. Mike’ı ortadan kayboluşundan önce en son görenlerden birisi olan garson kadın Evie rolünde ise Frances Fisher oynadı.

ŞOK VE ŞAŞKINLIK
Paul Haggis’in bir önceki yönetmenlik macerası “Crash”in oldukça uzun bir prova süreci lüksü vardı. “In the Valley of Elah”ta ise herşeyin çok hızlı gelişmesi nedeniyle aktörlerle prova yapacak zaman kalmadı. Filmin setlerinde daha çok spontane / doğaçlama bir atmosfer hakim olurken aktörler ve yönetmen açısından uyarıcı ve canlandırıcı bir çalışma ortamı meydana geldi. Ayrıca projenin hayata geçirildiği süreç hissedilen dostluk ve arkadaşlık ortamının gelişmesine katkı sağladı.

“Aktörlerin getirdiği katkıyı görmek hoşuma gitti. Bu durum beni daha çok tahrik etti. Eğer sadece kağıt üzerinde yazdıklarımı görseydim kesinlikle hayal kırıklığına uğrardım” diyor Haggis…

Charlize Theron’un setteki kreatif süreç ve oyuncuların yönetmenle geliştirdiği çalışma ilişkileriyle ilgili yorumu ise şöyle: “Herşey son derece organik biçimde gelişti. Haggis bizim elimize sıradan bir senaryo vermemişti. Yazım tarzı son derece zorlayıcıydı. Çekimler sırasında sürekli çıtayı yükseltiyor, oyunculardan daha fazlasını istiyordu. Doğrusu bundan daha iyi bir çalışma ortamı bekleyemezdim.”

“Müfreze arkadaşlarını” canlandıran genç aktörler de, yönetmenlerinin her aşamada açık ve destekleyici olmasının ödülünü fazlasıyla gördüler.
Mehcad Brooks’un, Haggis’in yönetim stiliyle ilgili gözlemi şöyle: “Son derece açık ve net bir yönetmendi. Kendisinin emrinde değil de, beraber/ortak çalışma hissini sürekli olarak bize tattırması hepimiz için büyük bir keyif oldu.”

“Pratik yönleri fazlaydı. Ne istediğini ve neyin iyi olduğunu tam olarak biliyordu” diyor McLaughlin…
Wes Chatham’ın yorumu ise şöyle: “Ne istediğini bildiği gibi belirli bir sahne için nelere ihtiyaç olduğunu, neyin nasıl yapılması gerektiğini daima biliyordu. Herşeyin yolunda gitmesinin nasıl sağlanacağını bildiği için de ona güvenmemek elde değildi.”

Victor Wolf ise Haggins’in yönetmenlik stiliyle ilgili olarak şu yorumu yapıyor: “Bence o, insani tepkileri yakalamakta son derece iyi bir yönetmendir. En iğrenç koşullar altında bile hümanizmi bulmak, hiç zorlanmadan açığa çıkartmakta üstüne yoktur.”
Charlize Theron’un Haggis ile ilgili gözlemi şöyle: “Yazdığı şeyleri hayata geçirebileceğine inandığı uygun kişileri bir araya toplayarak gerçekten inanılmaz bir iş yaptı.”

Bu süreç aktörler arasında olağanüstü uyum sağlarken setteki herkes için keyifli bir çalışma deneyimi oluşturdu. Deneyimli aktörler ile gençler sette kendilerini evlerinde gibi hissettiler. Bu arada Tommy Lee Jones gibi efsanevi bir aktörle aynı film karesinde yer almanın keyifli şaşkınlığını yaşadılar.

Charlize Theron filmdeki rol arkadaşıyla ilgili olarak, “Bence Tommy mutlaka hesaba katılması gereken büyük bir güçtür. Bir aktör olarak inanılmaz yeteneklidir. Ona karşı oynarken sağlam durmam gerektiğini biliyordum. Bu arada kendi oyun tarzımı da getirmeliydim. Karşımdaki aktörün buna izin vermesi çok hoşuma gider. Tommy Lee Jones’a karşı olağanüstü saygı besliyorum.”

Tommy Lee Jones ise Charlize Theron ile yaşadığı çalışma deneyimini tek kelimeyle “harika” sözüyle ifade ederek, “Bence o son derece esprili, sevimli bir insan ve aynı zamanda iyi bir dost ve mükemmel bir oyuncudur. Onunla beraber çalışmaktan mutlu oldum” diyor.
Mehcad Brooks’un Charlize Theron’la ilgili yorumu da şöyle: “Onu seyrederken çok şeyler öğrendim. Senaryoyu adeta bir müzik parçası gibi kullanıyor, sanki jazz çalar gibi oynuyordu.”

MİSYON
Filmin çekimlerine 4 Aralık 2006 tarihinde New Mexico eyaletine bağlı Albuquerque’de başlandı. Kentin 28 farklı bölgesinde çalışan ekiplerin çekim yaptığı yerler arasında New Mexico Eyalet Fuarı, VA Hastanesi, çeşitli bar ve striptiz kulüpleri, eski mahkeme salonu ve günümüzde kullanılmayan Sosyal Güvenlik binası vardı. Daha sonra Tennesse’ye bağlı Memphis yakınlarında küçük bir kasaba olan Whiteville’e geçen prodüksiyon ekipleri, Deerfield ailesinin yaşadığı küçük kasabadaki evle ilgili çekimleri yaptılar. Tennesse’deki dört günden sonra Irak Savaşı ile ilgili flashback sahnelerinin çekimi için Fas’a gidildi. Filmin çekimleri orada tamamlandı.

Daha önce “Crash”te Haggis ile çalışmış olan prodüksiyon tasarımcısı Laurence Bennett, filmin tasarımlarında uyguladığı yöntemi şu sözlerle açıklıyor:
“Tasarım konusunda ipuçlarımı Hank karakterinden aldım. Bu film için ortaya koyduğum tasarımların kaynağını Hank’in yolculuğundan aldığımı söyleyebilirim. Kendisi için herşeyin tanıdık olduğu Tennesse eyaletindeki güvenli ve emin bir yerden gelir. Oğlunun kayboluşundan sonra o dünyadan çıkarak eski dünyasına geri döner. Ancak orada hiçbir şey hatırladığı gibi değildir. Dünyanın hiç anlayamadığı şekilde değiştiğinin farkına varmıştır ve bu durumdan hiç hoşlanmaz.”

Bennett’in filmin baş karakteri Hank ile ilgili gözlemi ise şöyle: “O son derece sessiz ve sakin bir insandır. Böyle bir insanın oğlunu ararken striptiz kulüplerinde, barlarda ve daha önce hiç gitmediği değişik ortamlarda dolaşmaya başlamasıyla ilginç bir tezat oluştuğunu görürüz.”
Filmin tasarımlarının daha ilerideki göstergelerini belirlerken yine öyküden yola çıktığını ifade eden Bennett sözlerine şöyle devam ediyor:
“Filmin öyküsünün aynı anda birkaç düzeyde birden işlediğini düşünüyorum. Bir gizem filmidir. Bir babayla oğlu üzerine bir filmdir. Söylenenler ve söylenmeyenler üzerine bir filmdir. Ancak bunların hepsi inanılmaz klasik bir yapılandırma içinde gelişir. Bu da beni tasarımlarda klasisizme yönlendirdi. Hiçbir detayın çok fazla öne çıkmamasına, Hank’in öyküsünün akışının önüne geçmemesine özen gösterdim.”
Bir önceki çalışması “Crash”i değerlendirirken, “O filmim istikrarsızlık ve dostluk bağları üzerine bir filmdi” diyen Paul Haggis, “In the Valley of Elah”ta farklı bir yöntem izlediğini belirterek, “Burada saf bir Amerikan öyküsü vardır. Bu nedenle filmimi çok klasik Amerikan tarzı çekmeye karar verdim” diyor.

Paul Haggis, sözünü ettiği amacına ulaşmak için filmin görüntü yönetmenliğini Roger Deakins’e verdi. Yapımcı Becsey’in, Deakins’in çalışmasıyla ilgili yorumu şöyle: “Deakins’in gözleri büyüyü görür. Paul ile beraber büyüyü yaratmasını bildiler.”

EVE GİDEN UZUN YOL: ELAH VADİSİ NEDİR?
Filme adını veren “Elah Vadisi”, İncil’de adı geçen İsrail’de bir bölgedir. 1. Samuel’in 17. ayetinde bahsedilen bu bölgede bundan 3000 yıl önce Davut ile Golyath arasındaki savaş meydana gelmiştir. Günümüzde burası Elah Kavşağı yakınlarında 38. Cadde ile 375. Caddenin kesiştiği noktada az bilinen bir turistik cazibe merkezidir. İmkansıza karşı verilen savaşı simgeler. Ayrıca imkansıza karşı verilen savaşa katıldıktan sonra eve dönüşte başta kısaca PTSD olarak bilinen post travmatik stres düzensizliği ve stresle bağlantılı diğer rahatsızlıklarla yüz yüze kalınmasını ifade eder.

Yönetmen / senaryo yazarı Paul Haggis’in “In the Valley of Elah” ile ilgili son sözleri şöyle: “Filmin isminin tuhaflığını seviyorum. Çünkü anlatılan konuyu sıkı sıkı sarmalayan bir yapısı var. İncil’e göre, Golyath adlı devi yenmesi için Davut’u Elah Vadisine gönderen Kral Saul, onun eline sadece beş tane taş vermişti. Düşünebiliyor musunuz, koskoca bir devi yenmesi için sadece beş tane taş… Kendime hep şunu sordum: Davut’u oraya kim yolladı? Devle dövüşmesi için genç bir adamı oraya gönderen kimdi? Irak’a savaşmaları için genç adamları ve kadınları bizler yolluyoruz. Onların başına gelen herşeyde bizlerin de sorumluluğu vardır. İşte bu film, bu sorumluluğun altını çizer.

Alıntıdır.
--------------Tualimforum İmzam--------------
Aksini Belirtmediğim Takdirde Yazdığım Konular ALINTIDIR



Liseler - Anadolu Liseleri - Fen Liseleri

Anaokulu - İlköğretim

Sınav Soruları ve Ders Notları
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
elah, filmin, valley, yeni


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Çizgi Film Kahramanları Resimleri - Çizgi Film Kahramanları Fotografları - Çizgi Film Başak Çizgi Kahramanlar 2 08.03.15 15:14
Rüyada Film Görmek - Rüyada Film Görmek Açıklaması ve Yorumu - Film Rüya Tabiri Tarot A-B-C-D-E-F-G ile Başlayan Rüya Tabirleri 0 15.01.13 05:28
Çizgi Film Masaüstü Resimleri- Çizgi Film Kahramanları - Çizgi Film Wallpapers Mavi Lord Wallpaper-Duvar Kağıtları-Ekran Koruyucu 1 21.04.11 03:45
6 yeni film gösterime girdi.. LeyL-i LaL Sinema-Tiyatro 5 02.10.09 08:08
Nokta Film Müziği 2009 - Nokta Film Müziği - Nokta Film Müziği Yeni Albüm Okyanus Albüm Kapakları 0 26.05.09 17:00


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:33 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2