Üstüm Başım Ayrılık… Kumlara gömdüm yüreğimi. Bir gün açıp bakmak istesen bile göremezsin. Öyle çoğaldı ki kırgınlıklarım. Küskünlüklerimin can acısını hafifletmez oldu hiçbir şey. Beklediğim gecelerin dibinde yalnızlığı karşılamaktan, her dip köşe de yalnızlığı buluyor olmaktan yorgun bedenim. Takatimin bittiği yerdeyim sevdiğim. Hani her aşılmazın bir aşılanı vardı, her batan günün doğan sabahı, her derdin bir devası? Bütün çareleri tükettik mi sevdiğim, umudun bende hiçbir emaresi yok artık. Aşılmazlığındayım duvarların, yine de bir ümitle sabır çekiyorum içimden. Ve olmazlığını en başından kabullenerek dilekler diliyorum sessizce. Keşke tüm gücümle dileyebilseydim seni. Ama dileyemiyorum işte. Hiçbir dileğin seni getirmeyeceğini kabullendirttim kendime. Susuşlara amade göklere açılmış ellerim.
Yokluğunun koyusundayım sevdiğim. İçimin mutluluklarını budarken umarsızlığın yokluğunun dibinde bir parça nefes bulmaya çalışıyorum yarına dair. Yarınım olabilsen keşke.
Bütün imkânlarını tüketirken düşüncelerimin bedenime karlar yağıyor; bir umut bırakılası hakkım olmuyor sende. Öyle kendine ki her şeyin. Kendinle kalkıyorsun sabaha ve kendinle uyuyorsun. Düşünmeden beni. Bir gün bencilliğin koyuluğunda boğulacağını bilerek uzak duruyorsun her şeyden. Yarım kalıyorum sevdiğim. Bir parça cam kesiği bırakıyorum bileklerimin şah damarına ve seni düşürüyorum içinde sen barınan her dilekten. Olmazlığına âmin demek gelmiyor içimden. Tükeniyorum.
Kopkoyu bir başkaldırı dolanıyor içimde. Bunca çabanın sonunda yine tek başınalığı bulmanın üzüntüsüyle kop koyu bir başkaldırı içimde. Çıkamıyorum sevdiğim bu defa hangi kumu kaldırsan döküntülerimi bulacaksın. Çırpınışlarımdan geriye karanfil koyusu kabullenişlerim kalacak. Yarından ürkek.
Sensizliğin aşinalığında yine de bu kadar can yangısı olur mu sevdiğim.? Bu kadar dibine düşülebilir mi kederin? Yüreğimde yokluğunun darbeleri; dayanıksız bedenim. Gücümü an be an alıyorlar iliklerimden. Teselli adına bir sen bırakmadan gücümü alıyorlar iliklerimden. Gökten kanadı kırık bir kuş düştü sevdiğim, onarılası yanlarını göklere bırakarak bir kuş düştü içimin kafeslerine. Çırpınışı nafile bir kuş… Dilinin ucunda lal kelimeler, gözleri uzağa açık…
İsyansızım sevdiğim her güne yeni bir yas iliştirse de birileri isyansızım. Her şeyin bir sebebi var diyorum dilimde sabır. Cümlelerime yerleşiyor “gelme artık” deyişlerim ve ardında gizli iç çekişler “yalvarırım gel”. Dileyemiyorum sevdiğim seni dilemek bir kat daha arttırıyor sancımı. Üstüm başım ayrılık kokuyor. Kendime sözüm geçmiyor. Ciğerlerimde seni soluyamayan yarınsız oksijenler. Ve az geliyor nefesin her biri. Kapımda hastalığa sevkli küçük nöbetler.
Sensizliğin şehrinde sana esaret yüreğimle dolanıyorum hayattan habersiz, benliğim de ürkek bekleyişler. Üstüm başım ayrılık kokuyor.
Gelme sevdiğim artık dayanamıyorum |