ışık
Kaynağı akkor haline gelmiş çok sıcak bir madde olan, eşyayı aydınlatıp görmemize ve renkleri ayırt etmemize yarayan bir enerji.
Işık, bir ışık kaynağından çıkar. Güneş yıldızlar, akkor haline gelmiş katı cisimler, gazlar birer ışık kaynağıdır. Işık kaynakları tarafından aydınlatılmış cisimlerden; bazıları da etraflarına ışık yayarlar. Bunlar da aydınlatılmış cisimleri meydana getirirler. En doğal ışık kaynağı güneştir. Yeryüzü, güneşin gönderdiği ışıkla aydınlanır.
Bir ışık kaynağından çıkan ışık, doğru yolla çevresine ışınlar halinde yayılır. Işığın yayılma yolu üzerine çıkan cisimlerden saydam olmayanlar ise ışığın geçmesine engel olurlar. Işığın yayılma yolu üzerindeki bu cisimlerin durumuna göre, gölge yarım gölge ve karanlık alanlar belirir.
Işığın da, ses gibi, fakat çok daha büyük bir yayılma hızı vardır. Işığın hızı, ilkin XVII. yüzyılda, Danimarkalı bir astronom tarafından ölçülmüştür. Bu ölçüye ve sonradan yapılan bir çok ölçülere göre, ışığın havada ve boşluktaki hızı saniyede 300,000 metredir.Işık, her hangi bir parlak cisim üzerine geldiğinde, doğrultusunu değiştirerek, geldiği ortama doğru, yine belirli bir doğrultudan gider. Bu olay, ışığın gelme açısı yansıma açısı, ve yansıyan ışın, aynı düzlem içindedir. Gelme açısı da yansıma açısına eşittir.Işık, saydam bir ortamdan, başka saydam bir ortama geçtiğinde ise doğrultusunda bir değişiklik meydana gelmek suretiyle yoluna devam eder. Bu olay,ışığın kırılmasını meydana getirir.
Işığın kendi öz yapısına veya cisimler tarafından yayılma şekline bağlı olarak göz üzerinde yaptığı etkidir.
Çeşitli cisimlerden yansıyarak gelen ışınların görsel algı sonucu kişide oluşturduğu duygudur. Diğer bir deyişle renk Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak görme duyumuzda bıraktığı etkiye denir. Güneşli bir günde renklerin daha parlak ve canlı olmaları, kapalı havada ise parlaklığını ve canlılığını kaybetmeleri ve olduklarından koyu görünmeleri rengin ışığa bağlı olduğunu gösterir. Işık olmadığı zaman herşey, şekil ve renk olarak karanlıkta kaybolur. Fizikçi Isaak Newton 1676’da, prizma yardımı ile güneş ışığının kırılmasını sağlamış ve renklere ayrışan tayfını net bir şekilde göstermiştir. Güneş ışığı bir prizmadan geçirilince 7 renk grubu meydana gelir. Güneş ışığında depo olmuş bu renkler bir eşya üzerine geldiğinde o cisim renklerin bir kısmını yutar, bir kısmını da yansıtır. Bu olayın sonucunda cisimler bize yansıttığı renkte görünürler. Güneş ışığındaki renk grubunun uçları birleştirilirse de renk çemberi meydana gelir.
Bir görme olayında : * Işınların göze gelmesi --- Fiziksel * Bu ışınların karşısında gözde ortaya çıkan işlemler --- Fizyolojik * Cismin beyinde algılanması --- Psikolojik bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır.
Çeşitli renk duyguları oluşturan ışınların dalga boyları farklıdır. Kırılma açısı en küçük olan ışın kırmızı, en büyük olan ışın mordur.( güneş tayfında izlenen sıra ) Renkli boyaların aynı oranda karıştırılmasıyla siyahlığın olmasına karşın, renkli ışınların aynı oranda bir araya gelmesiyle beyazlığın oluşması ışık ve boyanın bünyelerinin farklı olmasından kaynaklanır. Renklerin tümünün bir araya gelmesiyle ortaya çıkan beyazlık ve siyahlık aslında renksizliktir. Gerek siyah, gerekse beyaz renk olarak anılmazlar, nötr renklerdir.
IŞIK - GÖLGE : Modelin hacim ve derinliğinin belirgin hale gelmesini sağlayan kavrama ışık-gölge denir. Işık kaynakları güneş, ay ve suni aydınlatma araçlarıdır. Işık kaynağı eşyanın her tarafını aynı derecede aydınlatmaz. Işığa yakın olan yerler aydınlık, ışığı görmeyen ve uzak yerler karanlık, ışık ve gölge arasında kalan yerler ise eşyanın esas rengini verir. Işığın aydınlatma derecesine ton denir. Bir kaynaktan aydınlatılan varlıkların ışık ve gölge durumunu incelersek başlıca 4 değer görürüz.
1- Açık ton ( ışıklı kısım ): Işığın eşya üzerine doğrudan doğruya geldiği en aydınlık kısımdır. Bu kısım eşyanın öz rengini vermez.
2- Öz ton :Işığın eğik olarak geldiği olarak geldiği, yansımaların ve parlamaların olmadığı kısımdır. Bu kısım eşyanın öz rengini verir. Yuvarlak cisimlerde bu bölge açık tonla koyu ton arsında bir geçiş yaptığı için bu kısma pasaj denir.
3- Koyu ton ( öz gölge ): Eşyanın ışık almayan, en koyu olan kısımdır. Açık - koyu ton, bir rengin ışıktan gölgeye geçerken aldığı ton dereceleridir.
4- Düşen gölge : Eşyanın fona ya da zemine düşen gölgesidir. O eşyanın biçimini yansıtır. Eşya üzerindeki ışığın yansıması ile fon üzerinde meydana gelen aydınlatmaya ise refle denir.
Işık tüm cisimlerin rengini şu üç renk faktörünün belirlediğini akıldan çıkarmayalım
a) Öz renk ( Lokal renk ) : Objenin - cismin kendi asıl rengi,
b) Işığa göre değişen renk (tonal renk ): Işık ve gölgenin etkisinin sonucu olarak görülen değişmiş renk,
c) Yansıma renk :Çevredeki diğer objelerden yansıyan renkler.
Bu üç faktörü de şunlar etkiler ;
d) Işığın rengi,
e) Işığın yoğunluğu,
f) Aradaki atmosfer.
ANA RENKLER:
Kırmızı
Mavi
Sarı
ARA RENKLER:
Yeşil
Turuncu
Mor
TARAFSIZ ( NÖTR ) RENKLER:
Beyaz
Siyah
Gri
İki ana rengin karışımıyla ortaya çıkan ara renk, karışıma katılmayan ana rengin tamamlayıcısıdır. Aynı zamanda birbirinin gerçek gücünü ortaya çıkartıp birbirlerini harekete geçirdiklerinden birbirlerine karşıt renklerdir.
Kırmızı----------Tamamlayıcısı ------------- Yeşil
Mavi ------------ Tamamlayıcısı -------------- Turuncu
Sarı ------------- Tamamlayıcısı --------------- Mor
RENKLERİN ÖZELLİKLERİ
Hue - Renk: Bir rengi diğerinden ayıran niteliktir. Hue, renk tekerleğinde ya da spektrumunda rengin durumunu gösterir. Kırmızı, sarı diye adlandırdığımız kavramlar hue ( renk )' tir.
RENKLERİN GENEL SINIFLANDIRILMASI KONTRAST / ZIT RENKLER
Sarı ------------------ Mor
Kırmızı --------------- Yeşil
Mavi ------------------ Turuncu
ARMONİ / BÜTÜNLEYİCİ RENKLER
Mor ------------------ Mavi
Kırmızı -------------- Orange
Sarı ----------------- Yeşil
RENKLERİN ETKİLERİ
Mekan içindeki konumlarına göre değişiktir.
TURUNCU
Üstten Koruyucu, himaye edici
Yandan Sıcak, cana yakın
Alttan Yakıcı
KAHVERENGİ
Üstten Ağır,örtücü
Yandan Toprak gibi kuşatıcı Yersel, toprağımsı,
Alttan Emniyetli
AÇIK MAVİ
Üstten Hafif,göksel,uçma isteği
Yandan Soğuk,uzaklaştırıcı
Alttan Düz pürüzsüz harekete geçirici
SARI
Üstten Hafif, açık, neşeli
Yandan Teşvik, tahrik edici, Ayaklandırıcı, Uyarıcı
Alttan Zıplama hissi
SICAK - AÇIK RENKLER
Üst : Fikri çalışmayı hızlandırıcı
Yan : Aktiflik verici, yakınlık hissetme
Alt : Kolaylaştırıcı, Hafifletici
SICAK - KOYU RENKLER
Üst : Kavrayıcı, örtücü, ağır,
Yan : Kavrayıcı, çevreleyici, enerji dolu, saran, kuşatan
Alt : Yürüme ve basma, emniyetli, yersel, sağlam
SOĞUK - AÇIK RENKLER
Üst: Yükseklik,aydınlatıcı
Yan : Soğuk, uzaklaştırıcı
Alt : Koşmayı teşvik edici
SOĞUK - KOYU RENKLER
Üst : Tehdit edici, kaygı uyandırıcı
Yan : Soğuk, hüzünlü
Alt : Hareketleri ağırlaştırıcı, yere çekim.
Sıcak ve koyu - sıcak: Renklere sahip elemanlar, ön plana çıkarlar.
Soğuk ve Açık - soğuk: Renkler ise geri planda kalırlar.
DEĞER ( VALUE ) : Bir rengin açıklık veya koyuluk derecesini gösterir. Açık mavi ile koyu mavi arasında ton farkı vardır. Siyahtan beyaza doğru gri tonlarını gösteren 10 kademeli bir ton çubuğunda en parlak, ışıklı rek beyaz en koyu ışıksız renk ise siyahtır. Renklerin değerini siyah ve beyaz ilavesiyle değiştirmek mümkündür.
YOĞUNLUK ( DOYUM DERECESİ ) : Rengin doyum kalitesi ya da şiddetinin ölçüsüdür. Spektrumdaki renklerin doyum kalitesi en üst düzeydedir.
SARI - YEŞİL- SARI TURUNCU
Tevazu Hafif Alçak
YEŞİL KIRMIZI
Pasif Aktif
SICAK - SOĞUK RENKLER
MAVİ MOR EFLATUN
Soğuk Ağır Yücelik
RENK SPEKTRUMU RENKLERİN PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ : Ateşin sarı - kırmızı rengi sıcak renk çağrışımını; buzun mavi - yeşil rengi soğuk renk çağrışımını oluşturması, rengin sıcak ve soğuk renkler olarak ikiye ayrılmasına neden olmaktadır.
SICAK RENKLER : Kırmızı, sarı, turuncu
SOĞUK RENKLER : Yeşil, mor, mavi
Ara renklerden mor ve yeşil kendilerini oluşturan sıcak ve soğuk renklerin miktarına bağlı olarak değişir. Kesin bir sınır koymak mümkün değildir. Renk, görsel olarak algılanan, bir çok duygusal etkinliğe sahip olan ve estetik amaçlara hizmet veren bir elemandır.
Rengin yapısal niteliklerine bağlı olarak duygusal etkinlikleri aşağıda özetlenmektedir.
1- Renk kullanıldığı mekanı etkilemektedir. Örneğin bir mekanda parlak renklerin yoğun olarak kullanılması heyecan ve neşeli bir etki yaratırken; sakin ve pastel tondaki renkler dinlendirici bir etki yaratmaktır.
2- Mekana birlik ya da çeşitlilik kazandırır. Sıcak veya soğuk grup içindeki benzer renk düzeni veya tek renkten oluşan bir düzen birlik duygusuna katkıda bulunurken; farklı renklerden oluşan bir düzen çeşitlilik duygusu vermektedir.
3- Malzemenin öz - niteliğini ifade eder
4- Renk formu belirler. Bir çizgi, iki boyutlu bir yüzey ya da üç boyutlu bir hacim, çevresiyle, geri planıyla karşıt renklerin kullanımıyla belirlenmektedir.
5- Oranları etkiler, yatay çizgilerde zıt renklerin kullanımı genişlik duygusunu, düşey doğrultularda kullanımı ise yükseklik duygusunu uyandırmaktadır.
6- Ölçeği ortaya çıkartır, belli eder. Tek renkli elemanlardan oluşan bir yapının ölçeğini uzaktan belirlemek güçtür, ancak yapı elemanları zıt renklere sahip ise ölçeği uzaktan daha kolay anlaşılmaktadır.
7- Ağırlık duygusu oluşturur. Koyu renkli elemanlar ağır, açık renkli elmanlar ise daha hafif görünmektedir.
RENKLERİN ALGILANAN ETKİLERİ / ANLAMI
MAVİ : Koyu tonlarda ya da yoğun olarak kullanıldığında moral bozan, kasvet veren bir etki, açık tonlarda kullanıldığında veya beyazla karıştırıldığında yatıştırıcı ve güven veren bir etki yaratmaktadır.
Mavi sindirmeyi ve korumayı sembolize eder.
YEŞİL : Kullanıldığı mekanda sakin, barışçıl, hassas, yumuşak bir etki yaratmaktadır. Neşe ve sükuneti ifade etmektedir.
SARI : Kullanıldığı mekanda uyaran, neşelendiren, dikkat çeken bir etki yaratmaktadır. genişlemeyi, iletişimi ifade etmektedir.
KIRMIZI : Kullanıldığı mekanda heyecanlandırıcı, uyarıcı bir etki yaratır. Beyazla karıştırıldığında cana yakın bir etki uyandırmaktadır. Kırmızı enerji ve gücü ifade eder.
PEMBE : Küçük alanlarda kullanıldığında zenginliği ve önemi vurgular, geniş alanlarda ise rahatsız edici bir etki yaratmaktadır.
KAHVERENGİ : Kullanıldığı mekanda mutsuz, kederli ve melankolik bir etki yaratmaktadır. Ancak sarı veya beyazla birleştirildiğinde dinlendirici ve rahatlatıcı bir etki yaratmaktadır.
GRİ : Maviye doğru giden tonlarda kullanıldığında kasvetli, beyaza doğru giden tonlarda kullanıldığında ise huzurlu bir etki yaratmaktadır.
BEYAZ : Kullanıldığı bir mekanda güneş ışığını yansıtıyorsa uyarıcı, neşeli bir etki yaratmaktadır.
Her ögede olduğu gibi renk ögesinde de doğanın verileri çok zengindir. Doğadaki zengin renk armonileri de çeşitli zıtlıklar içerirler. Doğada serbest bir düzen içerisinde bulunan renkler kendi yerlerini alırlar. Sanatçı ise bu renk yaklaşımlarını kişisel anlatım istekleri doğrultusunda düzenleyerek yorumlar. Renkler bir araya geldiklerinde bir değer kazanırlar veya kazandırırlar. Renk ilişkileri ya bir uygunluk ya da zıtlık çerçevesi içersinde oluşur. Renk uygunlukları armoniyi teşkil eder. Genel olarak etkili, güzel, anlaşılır armoniler renk zıtlıklarına dayanırlar. Bir düzenlemede renk armonileri, genel olarak zıt renklerin birliğinden doğan renk uyumlarıdır.
RENK
Ekşi : Hava prensibi = Sarı - Limon - Turunçgiller
Tuzlu : Su prensibi = Yeşil, yeşil - mavi - lahana, pırasa
Tatlı : Ateş prensibi = Kırmızı, pembeye kadar - elma
Acı : Yer prensibi = Derin maviden viyolete kadar – patlıcan
( Newton, Chevral ( Şevral )-, Helmholtz ( Helmaz )-,Empresyonistler renk üzerine araştırma yapmışlardır.)
Işınların tümünü alan bir yüzey hepsini olduğu gibi yansıtırsa söz konusu yüzey beyazdır. Siyah cisimler ise gelen ışığın hepsini yutar. Kırmızı cismin bu rengi, kırmızı hariç bütün ışınımları yutarak alıkoymasından kaynaklanır. Eğer bütün ışınımlar eşit oranda yutulursa cisim gri gözükür. Şu halde renk maddenin ışık üzerine etkime tarzından başka birşey değildir ve Tundall' ın ifadesine göre ışığın uğradığı işlemin sonucudur. ( Dalga boyu en kısa kırmızı, en uzun mor dur. )
Bu güne kadar yapılan uygulamalar üç anlayışı ortaya koymuştur. Bunlar; Işık - gölgeci, Renkçi ışık gölgeci ve renkçi anlayışlardır. İzlenimcilere kadar ki ışık - gölgeci anlayıştaki ışık - gölge, koyu - açık olarak düşünüldüğünden koyu - açık kontrastlarına elverişli olmayan renk, içersine grileri alarak renklilik özelliğini kaybeder. Işık ve gölge ayrı ayrı renklerle değil rengin en koyusundan en açığına kadar değişik değerlerle gerçekleştirilmiştir. Bunlara bakıldığında ilk izlenim zaten renk değil koyu ve açıktır. Işık - gölgeci anlayışın bir çok uygulamalarında ışığın sarı - turuncu gölgenin koyulaştırılmış sarı - turuncu ile gerçekleştirildiği görülür. Koyu; açığa, hafifletilmiş bir geçiş ile bağlanır. Yalnız, izlenimciler ışık - gölge uygulamalarında güneş tayfındaki renkleri seçtiler.( Mor, lacivert, mavi, yeşil, sarı, turuncu, kırmızı ) Işıkta ayrı, gölgede ayrı renk uyguladılar. Genel olarak gölgede mavi, yeşil - mor gibi soğuk tonları, ışıklarda turuncu,sarı gibi renkleri kullandılar. Geçişlerde ise ya sarı - mor ya da kırmızı , yeşil aracılarını seçtiler. O halde renkçi ışık gölgeci anlayışta ışık ve gölge, ilkinde olduğu gibi koyu - açık kontrastlarıyla değil, renk kontrastlarıyla oluşmaktadır. Renk kontrastları, koyu - açık kontrastlarını kabul etmez. Bunun içindir ki renkçi ışık gölgeciler, resimlerinde renk ilişkilerine dayanan bir evren ortaya koyarlar.
OPTİK
Fiziğin ışık olaylarını inceleyen dalına optik denir.
IŞIĞIN YAYILMASI
Işık ışınları homojen saydam ortamlar ve boşlukta doğrular halinde yayılır.
1. Işık Kaynağı
Işık vererek çevrelerini aydınlatan cisimlere denir. Güneş ve yıldızlar doğal ışık kaynaklarıdır. Yanan lamba ve mum gibi cisimler de suni (yapay) ışık kaynaklarıdır.
2. Işık ışınları
Işık kaynağından çıkan ve ışığın yolunu belirten doğrulara ışık ışınları veya kısaca ışınlar denir.
3. Aydınlatılmış Cisimler
Bir ışık kaynağından ışık alarak görünür hale geçen cisimlere aydınlatılmış cisimler denir.
4. Saydam Cisimler
Işığı tamamen geçiren cisimlere saydam cisimler denir. Cam, hava ve su gibi maddeler saydam cisimlerdir.
5. Yarı Saydam Cisimler
Işığı kısmen geçiren cisimlere yarı saydam cisimler denir. Buzlu cam ve yağlı kağıt gibi maddeler yarı saydam cisimlere örnek verilebilir.
6. Saydam Olmayan Cisimler
Işığı geçirmeyen cisimlere saydam olmayan cisimler denir. Tahta ve demir gibi maddeler saydam olmayan cisimlerdir.
7. Renkli ve Siyah Görme
Bir cisim, üzerine düşen güneş ışığının tamamını yansıtıyorsa bu cisim beyaz görünür. Cisim, üzerine düşen ışığın tamamını tutuyorsa bu durumda cisim siyah görünür. Eğer cisim, üzerine düşen ışığın bir kısmını yansıtıyorsa bu durumda cisim yansıttığı ışığın renginde görülür.
8. Işık Hızı
Işığın birim zamanda aldığı yola ışık hızı denir. Işık hızı, ışığın hareket ettiği ortama göre değişir. Aşağıdaki tabloda ışığın bazı ortamalardaki hızı verilmiştir.
Tam Gölge - Yarı Gölge
Kaynaklardan yayılan ışınlar, ortamda ilerlerken saydam olmayan cisimler üzerine düşerlerse, cisimleri geçemediklerinden dolayı, cisimlerin arka tarafında karanlık alanlar oluşur.
Meydana gelen bu karanlık alanlara gölge denir. Gölgenin şekli, saydam olmayan cismin şeklinin en büyük kesiti gibidir. Bunun sebebi, noktasal ışık kaynağından çıkan ışığın doğrusal olarak yayılmasıdır.
Şekildeki ışık kaynağından çıkan ışınların hiç düşmediği yerlere tam gölge, kaynağın bazı bölgelerinden ışık düşüp bazı bölgelerinden ışık düşmediği yerlere de yarı gölge denir.
Eğer kullanılan ışık kaynağı şekildeki gibi saydam olmayan engelden büyük ise, perdenin bulunduğu yere göre gölge şekilleri değişir. Perde (a) konumunda iken ortada tam gölge ve etrafında yarı gölge oluşur. Perde (b) konumunda iken yalnız yarı gölge oluşur.
(Şekil (a) ve (b))
Dünya güneş etrafında dönerken, ay dünya ile güneş arasına şekildeki gibi girdiğinde, ayın gölgesi dünya üzerine düşer ve K noktasından bakan gözlemci güneşi göremez.
Bu olaya güneş tutulması denir.
Dünya, güneş etrafında dönerken ay ile güneş arasına şekildeki gibi girdiğinde dünyanın gölgesi, ay üzerine güneş ışınlarının gelmesini engeller. Güneşten ışık alamayan ay,
L noktasından bakıldığında görülmez, bu olaya da ay tutulması denir.
alıntı derleme