Paris’te Akademik Sanat Eğitimi 19. yy’da Fransa’da önce bir ressamın atölyesinde bir ya da iki yıl boyunca çizim öğrenir ve uzun desen çalışmaları yapar. Sonra Güzel Sanatlar Okulu’na girerek atölye çalışmalarından ve okuldaki öğretilerden faydalanır. Okulun düzenlediği yarışmalara katılır, madalyalar alır, Roma’daki Fransız Akademisi’nde beş yıl kalmaya hak kazanabilir. Okulda okuyanların en büyük hayali Roma’daki Medici Villasıdır. Bu Roma eğitiminden sonra Paris’e döndüğünde Salonların kapıları ona artık açıktır ve nihayet en yüce amaç: Güzel Sanatlar Akademisi üyeliğine seçilmek. İlk aşama Güzel Sanatlar Okulu giriş sınavıdır. Buna “yer sınavı” adı verilir. (Okula alınan sanatçı adayı sayısını sınırlı tutmayı amaçlayan bu katı eleme sistemi 1938 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. ) Sınav adından da belli olduğu gibi yer sorunuyla bağlantılıdır. Resim, yontu yapmak için geniş alanlara ihtiyaç vardır. Ayrıca yarışmaya katılanlar eserlerini locada hazırladıklarından alanların büyük kısmını localar kaplar. Yer sınavı Mart ve Ekim aylarında yapılır. İki aşamalı bir sınavdır: 1. İki saat süren anatomi çizimi, iki saat süren perspektif çizimi, yazılı ya da sözlü sınavından oluşur. (1875’de konmuştur. )Bu ilk aşama eleme niteliğindedir. 2. Adaylardan canlı model ya da heykel karşısında 12 saat süren bir çalışma istenir. Bu sınavda öğrenciler sanat yeteneklerini daha çok gösterme şansına sahip olurlar. Güzel Sanatlar Akademisi 1648 yılında kurulmuştur. 14. Louis’in annesiyle birlikte yönetimi Kardinal Mazarin’e emanet ettiği dönemde Le Burn, Testelin Kardeşler ve Juste d’Egmant 1 Şubat 1648’de bir akademi kurmuşlardır. Ressam ve Heykeltraşlar arasında bir dayanışma örgütü olan bu kuruluş daha sonra “Saint Luc Akademisi” adını almış ve örgüte dahil olmayanlara sanat etkinliklerini yasaklama ayrıcalığına sahip olmuştur. 1655’de bu kuruluşa “Kraliyet Akademisi” ünvanı verilir. 1793’de kapatılan Akademi 1795’de Institut de France adıyla üç sınıf halinde açılmıştır. 1832’de her birine akademi denilen beş sınıf halinde düzenlenmiştir. Beş akademik sınıf ayrı olarak her yılın 25 Ekim günü toplanır. Güzel Sanatlar Akademisinin üyeleri Akademinin kuruluş yıllarından itibaren pek çok ayrıcalıktan yararlanmış, kendilerine saraydan ödenek bağlanmış, ‘ kralın ressamı’, ‘ kralın heykeltraşı’ sıfatıyla diğer saray mensuplarından yüklü siparişler almışlardır. Roma’da Papa 13. Grégoire’ın kurduğu (1577) Saint Luc Akademisi örnek alınarak Fransız sanatçılarının gelip oradaki eski Yunan ve Roma eserlerini, Rönesans yapıtlarını incelemeleri ve sarayın görkemine uyan tablolar üretebilmeleri amacıyla bir de Roma Fransız Akademisi kurulmuştur. Bu Akademinin yeri önce Piskopos Sarafoz’un evi ve sırasıyla Caffarelli Sarayı, Capranica Sarayı, Mancini Sarayı ve en son Medici Villasıdır. Roma ödülünü oluşturan 1663 yılından 1967’ye kadar süren “tarihi resim” yarışması her yıl yapılıyor. Resim konuları Eski Ahit ya da mitolojiden seçiliyordu. Ayrıca 18162da dört yılda bir yapılan “tarihi manzara” yarışması başlatılmıştı fakat 18632de bu uygulama kaldırıldı. Dolayısıyla bu yarışma yalnız 13 kez yapılabilmiştir. Bu yarışmanın diğerinden farkı manzaranın daha ağırlıklı olmasıdır. Manzaranın içinde 12-24 cm. yüksekliğinde olması gereken figürler de yer alır. III. Napolyon 1852’de imparator oldu. “Devlet içinde devlet” gücündeki Akademinin yetkilerini kısıtlamak, bir yandan da sanatçıların itirazlarını göz önüne alarak daha liberal bir politika izlenimi bırakmak için 23 Kasım 1863’de bir kararname yayınladı. Bu kararname: 1. Akademinin salonların üzerindeki etkisini kısıtladı. 2. Roma ödülü üzerindeki hegemonyasını kaldırdı. 3. Güzel Sanatlar Okulu’nun müdür hoca tayini sistemine değişiklik getirerek “yüksek kurul” adı altında yeni bir birim oluşturdu. 4. Eğitim amaçlı atölyeler açtı. Bu reformlar, kimi sanat çevreleri tarafından olumlu tepkiler aldı. Çalışkan ama yeteneksiz sanatçı yetiştirilmesinin sona ereceği düşünülür. Güzel Sanatlar Okulu, 1863 kararnamesiyle artık devletin yönettiği bir kurum oldu. Müdürü devlet atar ve beş yıl görevde kalır, bakanlığın kararlarını ve yönetmeliği uygular. Öte yandan saygın sanatçılar ve sanat alanında söz sahibi üyelerden oluşan yüksek kurul okulun organizasyonu ve eğitim konusunda bakana danışmanlık yapacaktı. Doğal olarak devlet (önce imparator sonra III. Cumhuriyet hükümeti) milleti temsil ediyor ve hakimiyeti elinde tutmak istiyordu. Ayrıca okulun prestiji politik bir kazanç olacağından, sağlam bir eğitim için tanınmış sanatçılara ihtiyaç vardı. Her ne kadar salon jürileri sergiledikleri katı tutumla eleştirilseler de Akademisyenler sanat alanında hala en yetkin kişilerdi, sanatları sağlam temellere dayanıyordu, engin bir kültüre sahiptiler ve Akademinin görkemli geçmişinin mirasını oluşturuyorlardı. Bu nedenlerle devletin temsilcileri Akademisyenlerle ters düşmeyi göze alamadılar. Akademisyenler için ise sanat eğitiminde söz sahibi olmak çok önemliydi, böylelikle kendi estetik anlayışlarının egemenliğini koruyacak ve “yeni resmin” ilerlemesini engelleyebileceklerdi. Yüksek Kurulun üyelerinin çoğu da okulu korunması gereken bir kale gibi görmüşlerdir. Akademinin daimi sekreteri Viconte Henri Delaborde’un Lehmann’ın cenazesinde yaptığı konuşması, Akademinin ilkelerini özetlemektedir: “ Akademinin başkanı Lehmann size düşen görevi üç kelimeyle tarif etmiştir: yükseltmek, korumak, direnmek. Çağdaş sanat düzeyini yükseltmeli, bizi yetiştirenlerin geleneklerini korumalı ve ideal güzele ters düşen etkilere karşı direnmeli, diyordu. İşte beyler sizin de varlık nedeniniz bu ilkelerdir. ” Yüksek kurulun tutanakları yönetimin ne denli katı ve tutucu olduğunu kolayca kanıtlar: 1879’da orta öğrenim sonrası yeterlilik diplomasını almış olan adayların giriş sınavında tarih sorularından muaf tutulma talepleri tartışmasız reddedilmiştir. 1855’de profesörler kurulu yılda iki kez yapılan yer sınavının teke indirilmesini istemişlerdir, talep tartışmasız reddedilmiştir. 1863’de “İmparatorluk Güzel Sanatlar Okulu” olarak anılan okul tamamıyla bir eğitim kurumuna dönüşür. 1873’de III. Cumhuriyet döneminde, artık adı “Özel Milli Okul” olacaktır,(Güzel Sanatlar kamu eğitimine bağlanmıştır. )daha sonra 1914’de “Yüksek Milli Okul” adını alacaktır. Bu tanımların belli bir anlamı vardır: 1873’de “milli” kavramı vurgulanmıştır. Yani okul milletin hizmetine girer ve devlete bağlıdır. 1914’de eklenen yüksek tanımı, okulu üniversite ayarında yüksek bir kurula dönüştürme arzusunu içerir. 1863 reformuna kadar okul bir yarışma yeriydi, eğitim işleri ikinci plandaydı. Kraliyet Akademisi döneminde, Akademisyenlerin amacı sanatın en seçkin tabakasını oluşturacak üyeleri belirlemekti. 1863’den itibaren devlet temsilcileri okulun örnek bir eğitim kurumu olmasında ısrar ettiler. O zamana kadar varolan eğitim dalları (desen, anatomi, perspektif, arkeoloji) sürdürülecek, bunların yanı sıra Tarih, Edebiyat, Sanat Tarihi, Estetik, ayrıca pratik konular: süsleme, dekorasyon ve üçlü sanat eğitimi eklenecektir. Eğitimde desen temel öğedir. İki saat boyunca öğrencilere Eski Yunan örneği ya da canlı model karşısında çalışacakları bir salon tahsis edilir. Her ay başka hocalar (7 ressam, 5 heykeltraş) bu çalışmaları denetlerdi. Bu eğitim yöntemi çok eleştirilmiştir. 1863 reformunu hazırlayanlar bu eleştirileri göz önüne alarak, desen çalışmalarının tek bir hocanın denetiminde olması kararını alırlar. Bu görevin sorumluluğu ilk A. Yvon’a verilir. Fakat 1883’de farklı hoca sisteminin tek bir hocanın düzeltmesinden daha çekici olacağına karar vermiştir. Böylece 1883’den itibaren her hocanın bir ay boyunca öğrencilerin desen çalışmalarını düzeltmesine karar verilir. Bu hocaların hepsinin bakış açıları ve kuralları aynı olmuş, hepsi kontur belirlenmesinin kusursuzluğunun, belirginliğin, konuyu derinlemesine incelemenin, biçimlerin açık ve seçik olmasının, ayrıntılara özenin önemini vurgulamışlardır. Eğitmenden çok birer düzeltmen olmuşlar, doğru olmayan çizimleri, orantısızlıkları düzeltmiş ve yerleşik kurallara göre modeli incelemeyi öğretmişlerdir. Perspektif ve anatomiye gelince Kraliyet Akademisi döneminden beri süregelen bir öğreti olmuştur. Yıllık sınavlarda başlıca değerlendirme niteliğini hep korumuştur. Perspektif sınavı 12 saatlik bir loca çalışmasından sonra tabloya çizilen bir desen ve bunun sözlü anlatımından oluşur. Hocaların tümü tıp alanında uzmandı. Anatomi bilgisine sanatçının hakim olması gerekiyordu. Sanatçı bireysel anormallikleri göz ardı edip evrensel formu yakalamalıydı. İdeal güzel kavramı önemlidir. Tüm bilgilerle donatılmış sanatçı da gözünün önündeki her zaman kusurlu olan gerçeği düzeltecek, ideale uygun bir hale getirecekti. 1880’de Genel Kültür dersleri eklendi. 1908 yılına kadar Heuzey’in sürdürdüğü bu derslerde öğrenciler, Doğu Uygarlıklarını, Yunan ve Roma Tarihini inceliyorlardı. 1783’de Heuzey’in teklifiyle giriş sınavlarına Uygarlık Tarihi soruları dahil edilmişti. 1889’da sorulan sorulardan biri şöyleydi: “ Atina’da Perikles döneminde yapılan başlıca anıtları anlatınız?” Sanat Tarihi ve Estetik derslerinde 5 yıllık bir program uygulanıyordu: 1. yıl Yunanistan’da ve Eski uygarlıklarda heykel tarihi, 2. - 3. - 4. yıl İtalya’da resim tarihi, 5. yıl Kuzey ülkelerinde resim tarihi. 1877’de Ruel tarafından Edebiyat öğretimi başladı. Aynı yıl Lemonnier tarafından Modern Tarih dersleri eklendi. Oldukça yoğun bir programa sahip bir eğitim sistemi uygulanmıştır. Her ders için sınav ve yarışma zorunluluğu konmuş. Çünkü burada kazanılan ödüller başka dersleri izlemeye ya da prestijli başka yarışmalara girme olanağı sağlıyordu. Bu rekabet yarışmaları örneğin şunlardır: figür, kompozisyon (konular mitoloji, eski yunan, Roma uygarlıkları gibi), büyük figür yarışması, Roma ödülü yarışması (en büyük ödül). 1883’e kadar Roma ödülünün kontrolü Akademinin elinde kalmıştır. 1970’de kaldırılmıştır.