|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Sanat Akımları Sanat akımları ve sanat akımları hakkında bilgiler... |
| LinkBack | Seçenekler |
27.02.08, 16:10 | #2 (permalink) |
Administrator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.920
Konular: 3793 Rep Puanı:22464 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 125 207 Mesajına 2.103 Kere Teşekkür Edlidi : | Gerçekçiler, Klasik ve Romantik sanatı yapay buluyorlardı. Çağın gerçeklerine uygun eserler verebilmek, sanatın içeriğini soylularla sınırlamayıp “aşağı” sınıfların yaşamını yansıtmak amacıyla bu akımı yarattılar. Sosyalizme inanıyor, taş ve toprak işçilerinin, kırsal kesim insanlarının gündelik hayatlarını resimlerine konu ediyorlardı. Realistler, toplumsal değişim için resmin, “devrimci bir uyaran” olabileceğine inanıyorlardı. Jean François Millet’in, toprak işçilerini yücelterek resmettiği tabloları bu inancı çok açık bir şekilde yansıtıyordu. Özellikleri:· Resimde soylu sınıf dışındaki toplumsal sınıflara da yer verdi.· Gerçekler olduğu gibi, tüm çıplaklığıyla yansıtıldı. Sıradan insanların günlük yaşamından kesitler ayrıntılarıyla resmedildi. · Doğayı gerçekliğiyle betimlemek amaçlandı. Deneye dayalı bilimlerin gelişmesi ve pozitivizm felsefesi bu akimin doğmasına yol açmıştır. Realizm, felsefede, insan bilincinden bağımsız ve nesnel olduğunu öne süren görüş, oldukça yeni bir terim olmakla birlikte , Eski Yunan ve Ortaçağ Felsefesinin belirli yönlerini de kapsayacak biçimde kullanılır. Bilgi kuramı açısından nesneyi özneye , bilineni bilinene bağlı kılan idealizmin ; kavram açısından da şeylerin yapısının gerçekliğini adlarla sınırlayan adcılığın ve ortaçağın sonlarına doğru adcılığın yerini alan kavramcılığın karşıtıdır. Felsefi anlamda iki tür Realizimden söz edilebilir.bunlardan biri şeylerin yapısına , öbürü ise şeylere ilişkindir. Birincisinde zihinden bağımsız bir özün varlığı , ikincisinde ise zihinden bağımsız somut , görülmediğinde bile temel özelliklerini koruyan deney nesnelerinin varlığı kabul edilir. Birinci gruba bir şeyin özünden o şeyin pay aldığı İdea’nın anlaşıldığı Platoncu Realizm , bir şeyin ne olduğunun anlaşıldığı Aristotelesçi Realizm , bir şeyin mutlak , özgün ya da kendi cinsine özgü yapısının anlaşıldığı ortaçağ Realizmi ya da Tümeller Realizmi ve son olarak ta bilimsel gözlemlerden elde edilen yasalar ya da kuramsal modeller girer. İkinci gruba , dünyanın dışsallığını bir veri olarak kabul eden sağduyu Realizmi , nesnenin kendisinin , dışsal da olsa zihnin önünde duran ve algılanmayı bekleyen tek birim olduğunu kabul eden yeni – Realizm ve zihnin, nesnenin kendisi yerine kopyasını kavramaya yöneldiği eleştirel Realizm girer. Sokrates öncesi düşünce sistemlerinde , Realizmi Bir’e indirgeyen Parmenides’in sisteminde bile , bilgi nesnelerinin gerçekliği görüşü egemendi . Platon’un ayrı ve bağımsız yapıları ya da İdea’ları , İS 1. yüzyılda İskenderiyeli Philon tarafından tanrısal zihnin çerçevesine oturtuldu . 5. yüzyılın başlarında yaşayan Hippolu Aziz Augustinus da bu görüşü sürdürdü Bir estetik kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasisizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm ise, hem klasisizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. Amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, çağdaş eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili değil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti. Realizmin amacı, günlük yaşamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve bir bilim adamının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır. Örneği bu akamın iki güçlü temsilcisi Gustave Flaubertin Madame Bovary adlı romanı ile Emile Zolanın Nana adlı romanında cinsellik ve şiddet edebi bir mikroskop altında incelenerek olanca çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. Realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar. Fransız edebiyatında Flaubert, Zolanın yanısıra Honore de Balzac, Stendhal, Rusyada Lev Tolstoy, İvan Turgenyev, Fyodor Dostoyevski, İngiltere'de Charles Dickens ve Anthony Trollope, Amerikada Theodore Dreiser, İrlandada James Joyce realizmin önemli temsilcileridir. Realizm, 20. yüzyıl romanının gelişimini de önemli ölçüde etkilemiştir. Realizmin etkisini, Türk edebiyatında Samipaşazade Sezainin "Sergüzeşt", Recaizade Mahmut Ekremin "Araba Sevdası" adlı romanlarında görürüz. Nabizade Nazımın "Karabibik" adlı romanı köy gerçeğini anlatır. Türk edebiyatında realizm, Servet-i Fünun dönemindegörülmektedir. Halit Ziya Uşaklıgilin "Mai ve Siyah" adlı eserinde realizm romantizme üstünlük sağlar. --------------Tualimforum İmzam-------------- TUALİM Tualimforum kurallarını okuyunuz Lütfen. Forum kullanımı hakkında bilgi için TIKLAYINIZ%TIKLAYINIZ. Soru ve sorunlarınızı BURADAN bize yazabilirsiniz. Kurallara uymayan kişilerin tualimforum'a girişleri yasaklanacaktır. Lütfen imzanıza site adı, link içeren resimler koymayınız sorgusuz silinecektir. |
Tags |
gercekcilik, realizm |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Neo-Realizm | Renklerin Dansı | Çağdaş Sanat | 0 | 18.11.08 20:16 |
Realizm (Gerçekçilik) | SERDEM | Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi | 0 | 05.08.08 08:19 |
Romantizm ve Gerçekçilik | SERDEM | Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi | 0 | 05.08.08 08:18 |
Felsefe Ve Realizm | SERDEM | Felsefe | 0 | 25.03.08 04:07 |
Realizm | SERDEM | Felsefe | 0 | 25.03.08 04:06 |