tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Dini Konular > Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri Sahabeler Hakkında Bilgiler.Evliyalar Hakkında Bilgiler.İslam Alimleri Hakkında Bilgiler.Sahabelerin Hayatı.Evliyaların Hayatı.İslam Alimlerinin Hayatı


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Fahr-Ül-Fârisî - Fahr Ül Farisi Hayatı - Fahr Ül Farisi Kimdir - Fahr Ül Farisi Yaşam
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
683

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 16.08.11, 02:43   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator
 
Tuna - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Konya
Mesajlar: 1.788
Konular: 1135
Puan Grafiği
Rep Puanı:3960
Rep Gücü:57
RD:Tuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 174
122 Mesajına 291 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Fahr-Ül-Fârisî - Fahr Ül Farisi Hayatı - Fahr Ül Farisi Kimdir - Fahr Ül Farisi Yaşam

Fahr-Ül-Fârisî - Fahr Ül Farisi Hayatı - Fahr Ül Farisi Kimdir - Fahr Ül Farisi Yaşamı

Evliyânın büyüklerinden, hadîs, kelâm ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi Muhammed, künyesi Ebû Abdullah'tır. Babasının ismi İbrâhim'dir. 1134 (H.528) yılında doğdu. Fîrûzâbâdî, Şîrâzî ve Fârisî nisbet edildi. Fahreddîn lakabı verildi. Fahr-ül-Fârisî nâmıyla meşhûr oldu. 1225 (H.622) yılında Mısır'da vefât etti.Kurâfe'de Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin mescidi yanında yaptırdığı zâviyeye defnedildi.

Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Fahr-ül-Fârisî, genç yaşta din ve âlet ilimlerini öğrendi. Şam, Hicâz, Bağdât gibi ilim merkezlerini dolaştı. Mısır'a gidip yerleşti. Hadîs ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi Ebû Tâhir Silefî ve İbn-i Asâkir gibi zamânının meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi. Hadîs-i şerîf ve fıkıh ilimlerinde âlim oldu. Şâfiî mezhebine göre fetvâ verirdi. Müslümanların işlerini kolaylaştırdı. Tasavvuf ilmini, babası Ebû İshâk İbrâhim bin Ahmed Fârisî'den aldı. İlimde çok ilerledi. Zamânın büyüklerinden de feyz alıp, yüksek derecelere kavuştu. Kâhire'de Kurâfe'ye, Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin türbesi yanında bir zâviye yapıp yerleşti. Orada tâliblerine, isteyenlere ilim öğretmek ve ibâdet etmekle meşgûl oldu.

Bir bakışıyla kararmış kalpler aydınlanırdı. Zamânında zulmet perdeleri yırtılıp, âlem nûra boğuldu. Elinde pekçok kimse tövbe edip sâlih müslüman oldu. Dâimâ güler yüzlü ve tatlı dilliydi. Kimseye sert söylemez, herkese yumuşaklıkla nasîhatte bulunurdu. İnsanlara merhameti çok fazlaydı. Bütün çalışmaları, Allahü teâlânın kullarını Cehennem ateşinden kurtarabilmek içindi.İlmi, cömertliği, güzel ahlâkı, her işinin ve sözünün Allahü teâlânın rızâsı için olması sebebiyle, âlim ve âmir herkesin sevgi ve saygısını kazandı. Hâlleri ve hareketleriyle, sözleri ve kitaplarıyla, talebeleriyle insanlara emr-i mârûf yapar, onların doğru yola kavuşmaları için gayret ederdi.

İbn-i Sâbûnî babası ile beraber Mısır'a Fahr-ül-Fârisî'nin ziyâretine gidip sohbetinde bulundu. Huzûruna vardıklarında İbn-i Sâbûnî'yi yanına oturttu ve ikrâmda bulundu. Ona bâzı suâller sordu. Babasının da bulunduğu bir sırada, tasavvuf yoluna girip girmediğini sordu. Babası da; "Sühreverdî ve Sadrüddîn bin Hammeveyh'ten ders aldığını arzetti. Bunun üzerine Fahr-ül-Fârisî hazretleri:

"Evet, onların yolları ve dersleri kıymetlidir. Ancak bizim yolumuzdan ve derslerimizden de istifâde edersen, dedenle aynı yolda yürümüş olursun. Çünkü onunla biz aynı derecedeyiz." buyurdu. Bereketlenmek için ondan da ders aldı. Bundan sonraFahr-ül-Fârisî hazretleri, Resûlullah efendimize kadar hocalarını şöyle saydı:

"Biz, babam ve hocam İmâm Ebû İshak İbrâhim binAhmed Fârisî'den ders aldık. O da Nâsır bin Halîfet-il-Beydâvî'den, o da Ebû İshak bin İbrâhim bin Şehriyâr-il-Kazrûnî'den, o da Ebû Muhammed Hüseyin bin Ekâr'dan, o da Ebû Abdullah ibni Hafîf Şîrâzî'den, o da Câfer Huzâ'dan, o da Ebû Ömer Estahrî'den, o da Ebû Türâb Nahşebî'den, o da Şakîk-i Belhî'den, o da İbrâhim bin Edhem'den,o da Ebû İmrân Mûsâ bin Yezîd Râî'den, o da Veysel Karânî'den, o da hazret-i Ömer ve hazret-i Ali'den, onlar da Resûlullah efendimizden aldılar." buyurdu.

Bir vâzında tövbe hakkında şöyle buyurdu:

Allahü teâlâ, Nûr sûresinin 31. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Ey müminler! Hepiniz, Allahü teâlâya tövbe ediniz. Tövbe etmekle kurtulabilirsiniz." buyurdu.

Resûlullah efendimiz de Eshâbına (radıyallahü anhüm); "Sizden biriniz bineğini kaybedip, sonra onu bulunca sevinmez mi?" diye sordu. Onlar; "Evet, sevinir yâ Resûlallah!" deyince, Resûlullah efendimiz; "Nefsim yed-i kudretinde olanAllahü teâlâya yemîn ederim ki, Allahü teâlâ, kulunun tövbesine, sizden birisinin bineğini bulduğu zamanki sevinmesinden daha fazla sevinir." buyurdu. Allahü teâlânın sevinmesi: Tövbe eden kulunu af ve magfiret ederek ihsânda bulunması, tövbesini kabûl ederek ona ikrâm etmesidir.

Tövbenin üç şartı vardır: Yaptığı günahlara pişmân olmak, o anda günahtan el çekmek, sonra bu günahları ve benzerlerini bir daha işlememeye karar verip azmetmektir.

Resûlullah efendimizin bir hadîs-i şerîflerinde: "Nedâmet, pişmanlık tövbedir." buyurması, yapılan günâha pişmanlık duyulması, tövbenin en büyük şartı olduğundandır.

Tövbe, rücû etmek, dönmek demektir. Hadîs-i şerîfte şöyle buyuruldu: "Dikkat ediniz! Âdemoğlunun cesedinde bir et parçası vardır ki, o iyi olunca, bütün beden iyi olur. O bozuk olunca, bütün beden bozuk olur. Dikkat ediniz! O et parçası kalptir." Kalp, yapılan günah ve kötülük sebebiyle uyanıp, Allahü teâlânın yardımı ile onda, o günahları terk ettirecek ve bir daha o günahlara döndürmeyecek bir durum hâsıl olursa; insan, Hakka tâate, O'nun rızâsını kazanmaya dönme sebeplerine hazırlanmak için harekete geçer ki, bunun kapısı da tövbedir.

Tövbeye hazırlanmanın alâmetlerinden biri de, kötü arkadaşları terk etmektir. Çünkü, kötü arkadaşlardan uzaklaşmak, onlarla düşüp kalkmamak, kalpte Allahü teâlânın emirlerine karşı gelme hâlini ortadan kaldırır. Kötü arkadaşların yanından ayrılınca, artık, iyi ve sâlih arkadaşlarla berâber oturup kalkmaya başlar. Sâlih, iyi ve temiz arkadaşlar, onun cehâletten ilme, kibirden hilme ve cimrilikten cömertliğe, dünyâ hırsı ve ona düşkün olmaktan kanâate, uzun emel sâhibi olmaktan zühde ve dünyâya rağbet etmemeye, ayrılıktan birliğe, hep kendisini düşünüp, kendisi için istemekten başkalarını kendisine tercih etmeye, yâni îsâra, dünyâdan âhirete, gülmekten dolayı yaptığı kötülükler ve günahları için ağlamaya, onlar için pişmân olmaya, gaflet hâlinden uyanıklık hâline dönmesini temin ederler.

Tövbe, yapılış gâyesine göre üç çeşittir: Birincisi, herkesin bildiği tövbedir. O da; günâhından dolayı cezâ görmekten kurtulmak için tövbe eden kimsenin tövbesidir. İkincisi; "inâbe" dir ki, bu da; daha fazla sevâba ve yüksek derecelere kavuşmak isteyen kimsenin tövbesidir. Üçüncüsü de; "evbe"dir ki, o da; sevap arzusu veya azap korkusundan değil, yalnız Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için yapılan tövbedir.

Fahr-ül-Fârisî buyurdu ki:

"Şu üç şey takvânın, haramdan kaçmanın îcâbıdır: Birincisi; Allahü teâlâyı tanıyıp O'na şirk koşmamak. İkincisi; Allahü teâlâya itâat edip, isyân etmemek. Üçüncüsü; Allahü teâlayı anıp O'nu unutmamaktır."

"Huşû; zâhiren ve bâtınen Hakk'a boyun eğmek. Tevâzu da; Hakk'a teslim olmak, boyun eğmek, Hakk'ın hükmüneîtirâzı terketmektir."

Fahr-ül-Fârisî talebe yetiştirip, kıymetli eserler yazdı. Ebrekûhî onun talebeleri arasındaydı.

Daha çok tasavvuf ve tasavvuf hallerine dâir olan eserlerinden bâzıları şunlardır:

1) El-Esrâr ve Sırr-ül-İskâr, 2) Tezkire-i Menâhic-üs-Sâlikîn, 3) Belâgat-ül-Fâsıl ve Urvet-ül-Vâsıl, 4) Metiyyet-ün-Nakl ve Atiyyet-ül-Akl, 5) El-Fark Beyn-es-Sûfî vel-Fakîr, 6) Cemhât-ün-Nehy an Lemhât-il-Mehâ, 7) Berk-ün-Nukâ ve Şems-ül-Lükâ, 8) Netâic-ül-Kurbe ve Nefâis-ül-Gurbe, 9) Delâlet-ül-Müstenhic: El yazma nüshası Süleymâniye KütüphânesiAyasofya Kısmı 1785 numarada kayıtlıdır.

ÖLÜ ETİ YEMEK

Fahr-ül-Fârisî gıybet hakkında bir suâl sorulduğunda buyurdu ki: "Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: "Zannın çoğundan sakınınız! Çünkü, zannetmenin bâzısı günâh olur. Birbirinizin kusûrunu araştırmayın! Birbirinizi gıybet etmeyin!" (Hucurât sûresi: 12)

Ebû Hüreyre'nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimizin huzurlarında bulunan birisi, orada bulunmayan biri hakkında; "Ne kadar da âciz birisi!"deyince, Resûlullah efendimiz; "Kardeşinizin etini yediniz. Çünkü onu gıybet ettiniz." buyurdu.

Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma; "Gıybetten tövbe ederek ölen kimse, Cennet'e girenlerin sonuncusu olacaktır. Gıybete devâm ettiği halde ölen kimse ise, Cehennem'e girenlerin ilki olacaktır." diye vahyetti.

Anlatılır ki, İbrâhim bin Edhem bir yere dâvet edilmişti. Oraya vardığında, geciken birisi hakkında; "O zâten ağır adamdır." dediler. İbrâhim bin Edhem; "Keşke buraya gelmeseydim. Çünkü, burada gıybet yapılmaktadır." dedi.

1) Tabakât-ı Usûliyyîn; c.2, s.56
2) Şezerât-üz-Zeheb; c.5, s.101
3) Lisân-ül-Mîzân; c.5, s.29
4) Mîzân-ül-Îtidâl; c.3, s.452
5) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî); c.2, s.286
6) Tabakât-ül-Evliyâ; s.466, 498
7) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.8, s.191
8) El-A'lâm; c.5, s.296
9) Brockelman; Sup.1, s.787
10) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.8, s.284
--------------Tualimforum İmzam--------------
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.

MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

Tuna
Tuna isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
fahr, fahr ül farisi, fahr ül farisi hakkında genel bilgi, fahr ül farisi hayatı, fahr ül farisi kimdir, fahr ül farisi yaşamı, fahr-ül-fârisî, fahrulfârisî, farisi, hayati, kimdir, ul, yasam


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Jon Diebler Biyografisi - Jon Diebler Kimdir - Jon Diebler Hayatı - Jon Diebler Yaşam Kartal Basketbolcuların Hayatı ( Biyografileri ) 2 15.07.17 23:18
Atça Fahriye Dilerek İlköğretim Okulu Sultanhisar Aydın - Aydın Sultanhisar Atça Fahr Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 03.05.13 14:00
Fahrettin İsminin Anlamı ve Açıklaması - Fahrettin Adının Anlamı ve Açıklaması - Fahr Kartal Erkek Bebek İsimleri ( Erkek Bebek Adları ) 0 02.12.12 15:21
Ali Fahri İşeri İlköğretim Okulu Bandırma Balıkesir - Balıkesir Bandırma Ali Fahr Pelince Anaokulu - İlköğretim 0 14.07.11 22:12
Fahr El Nissa ZEİD Biyografisi Eserleri tualim Türk Ressamların Biyografileri ve Eserleri 0 28.02.08 12:01


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:04 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2