tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Dini Konular > Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri Sahabeler Hakkında Bilgiler.Evliyalar Hakkında Bilgiler.İslam Alimleri Hakkında Bilgiler.Sahabelerin Hayatı.Evliyaların Hayatı.İslam Alimlerinin Hayatı


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ahmed Kihtü - Ahmed Kihtü Hayatı - Ahmed Kihtü Kimdir?
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
716

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 13.08.11, 23:15   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator
 
EZEL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 1.089
Konular: 909
Puan Grafiği
Rep Puanı:2080
Rep Gücü:37
RD:EZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant futureEZEL has a brilliant future
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 41
64 Mesajına 108 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Ahmed Kihtü - Ahmed Kihtü Hayatı - Ahmed Kihtü Kimdir?

Ahmed Kihtü - Ahmed Kihtü Hayatı - Ahmed Kihtü Kimdir?




Hindistan'ın büyük velîlerinden. Dehli'de doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1445 (H. 849) senesinde vefât etti.


Çocukluğu Dehli'de geçti. Çocuklarla oynarken, büyük bir kasırga onu alıp Ecmîr yakınlarında Kihtû köyüne bıraktı. Orada Bâbâ İshak Magribî adında büyük bir âlim, kâmil bir evliyâ vardı. Ebû Midyen Magribî hazretlerinin yolundaydı. Bâbâ İshak, onu terbiyesine aldı. İlim öğretip feyz verdi. Tasavvuf ilminde ve hâllerinde yetiştirdi. Kemâl mertebesine çıkarıp, icâzet ve hilâfet verdi. İnsanlara İslamiyeti anlatmak ve İslâmiyete uymaları husûsunda rehberlik yapmakla vazîfelendirdi.

Ahmed Kihtû, Dehli'de diğer âlimlerden de ilim öğrendi. Hâncihân Câmiinde nefsini terbiye için çetin riyâzetler çekti. Kuru kepek ekmeği yedi. Bâbâ İshak'ın vefâtından sonra tekrar çileye girdi. Kırk günde, kırk hurma yedi. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvereyi ziyâret etti. Âlemin sığınağı Server-i âlem Muhammed Mustafâ sallallahü aleyhi ve sellemi ziyâretle şereflenip, pek çok müjdelere kavuştu. Bir çok âlim ve evliyânın ders ve sohbetlerinde bulundu.

Hindistan'a dönüşünde, Batı Hindistan'da Gücerât'a uğradı. Kendisini sevenlerden, Sultan Zafer Han (Birinci Muzaffer), Gücerât pâdişâhı idi. Onu Dehli'de iken tanımış birbirlerini Allahü telânın rızâsı için sevmişlerdi. Sultan, Allahü teâlânın bu sevgili kulunun feyzinden, ülkesinin bereketlenmesini arzu etti. Gücerât'ta kalması için yalvardı. O da, Ahmedabat yakınlarında Serkeç kasabasında yerleşmek arzusunda olduğunu söyleyip, sultânı sevindirdi. Serkeç'te yerleşip, insanlara İslâmiyeti anlattı, dînin emirlerine uymalarını sağladı. Bütün feyz kapılarını, zâhir ve bâtın bereketlerini orada saçtı. Bölge halkı, onun saçtığı feyz ve nûrlarla, Allah yoluna bağlılıkta, birbirlerine karşı sevgi ve muhabbette çok yüksek derecelere ulaştı. Güneş altında olgunlaşan meyveler gibi, insanlar da onun nûrlarıyla olgunlaştı.

Dergâhında devamlı yemek verirdi. Her gelen yer, doyar, Allahü teâlâya şükredip kalkardı. Ne kadar kalabalık olsa farketmezdi. Vefâtından sonra, aynı sofra, türbesinde sevenlerine açıktı. Vâliler, sultanlar, kumandanlar, oraya gelip askerleriyle birlikte yemek yerler, onun yüksek feyzinden istifâde ederlerdi. Dehli sultânı, Fîrûz Şâhın da ona muhabbet ve bağlılığı vardı. Birbirlerini çok severlerdi. Ahmed Kihtû, ona nasîhat eder, duâlarında her zaman Fîrûz Şâhı zikrederdi.

Tîmûr Hanın Hindistan seferi esnâsında, Dehli'deydi. Dehli işgâl edilmeden on beş gün önce, Allahü teâlânın izniyle şehrin işgâlini haber verdi. Sevenleri, hocalarının tavsiyesi üzerine şehri terkedip, Cavnpûr şehrine gittiler. Ahmed Kihtû ise; "Biz halka tâbiyiz." buyurup, diğer insanlarla berâber Dehli'de kaldı. Sonunda Tîmûr Hanın askerleri şehri işgâl ettiler. Birçok kimseyi esir ettiler. Esirler arasında Ahmed Kihtû hazretleri de vardı. Kapatıldıkları yere, gâibden sıcak ekmek gelirdi. Askerler bu hâle hayret edip, onun hâlinden Tîmûr Hanı haberdâr ettiler. Tîmûr Han, onu ziyâret edip serbest bıraktırdı. Çok hürmet edip, duâsına mazhar oldu.

Ahmed Kihtû hicrî dokuzuncu asrın başlarında vefât edip, Ahmedabat yakınlarında Serkeç kasabasına defnedildi. Kabri herkes tarafından ziyâret edilip, feyz menbâı olarak bilindi. Onun hayâtını ve mübârek sözlerini talebelerinden Mahmûd bin Saîd İrcî, Tuhfet-ül-Mecalis adlı eserinde toplayıp yazdı. Bu eser, Melfûzât-ı Ahmed-i Magribî diye de tanınmaktadır.

Ahmed Kihtû, anlatır:

Bu fakîr, Mekke'ye gidip hac yaptıktan sonra, Medîne'yi ziyârete gittim. Hâncihân Câmii imâmı ve Şeyh Tâceddîn Serkeşî ve bir kişi daha berâberimde idi. Resûlullah'ın mescidine gelince, arkadaşlar; "Bir şeyler yiyelim." dediler. Ben; "Biz, Resûl-i ekremin misâfiriyiz." dedim. Onlar gidip yemek yediler, geldiler. Yatsı namazında bir yerdeydik. Namazdan sonra onlar yattılar. Bu fakîr, tesbîh çekiyordum. Âniden bir şahıs gelip, yüksek sesle; "Hazret-i Mustafa'nın misafiri kimdir?" diye seslendi. Bir başkası olacağını düşündüm. İki-üç defâ tekrar edince, beni çağırdığını anladım. Kalkıp, o şahsın yanına gittim. Elinde bir tabak vardı. "Peygamber efendimiz gönderdi." dedi. Bana bir mikdâr hurma verdi. O hurmaların tadı ve lezzeti, anlatılmaya gelmez.

Bir gün Dehli'de Hancihân Câmiinde meşgûldüm. Çok riyâzet ve mücâhedeler çektim. Kutb-i zaman Bendegî Mahdûm-i Cihâniyân Seyyid Celâleddîn Buhârî'ye; "Sâlih bir genç, Hâncihân Mescidinde meşgûldür, çok riyâzet ve mücâhede çekiyor." demişler. O büyük zât, bu fakîrle görüşmek istediler. Câmiye yaklaştıklarında, bir derviş bana gelip; "Mahdûm Cihâniyân sizinle görüşmeye geliyor." dedi. Hemen kalkıp, dışarı çıktım. Mescidin kapısına gelince, tahtırevanına baktım. Hizmetçileri bu dervişi gördüler. Haber verdiler. Hemen indi. Yanlarına yaklaştım. Beni kucakladı. Göğsünü göğsümün üzerine koyup, bir zaman göğsünü göğsüme sürdü. Sonra dudağını kulağıma yaklaştırıp, üç defâ; "Ey genç, senden dost kokusu geliyor." dedi. Allah'a emânet eyledi ve; "İyi vakitlerinde, hoş hâllerinde bizi hatırlamayı unutma!" buyurdu ve tahtırevana oturup gitti.

Yine kendisi anlatır:

Bu fakîr, on iki yıl, yalınayak, arkadaşsız, ibriksiz yolculuk ettim. Vardığım her şehir ve kasabanın da mescidlerinde kaldım. Hak teâlâ, bu fakîri ihtilâm âfetinden korudu. Yatsının abdesti ile sabah namazını kılardım. Seferde çoğu zaman oruç tutar, riyâzet çekerdim. Sefer sıkıntılarını o kadar çektim ki, beyâna sığmaz. Gerçi seferde meşakkat ve zorluk vardır, ama bâtın huzûru ve rahatlığı da çoktur.

Bir gün üstâdım Bâbâ Ciyû'nun sohbetindeydim. Benim cömertliğimin çokluğundan bahsedildi. Bâbâ Ciyû; "Bâbâ Ahmed çok cömertlik yapıyor, bir gün dilenir duruma düşmesin." buyurdu. "Bâbâ'nın bereketidir, benim elim hep yukarıda olur, hiç uzanmaz." dedim. Bâbâ Ciyû da; "Allahü teâlâdan Bâbâ Ahmed'in elinin hep yukarıda olmasını istiyoruz. İnsanlar ona el açsınlar." buyurduktan sonra şu beyti söyledi:

Himmetin yüksek olsun, Allahü teâlâ,

Yüksek himmete fadlını saçar.

Sonra; "Ey İnsanoğlu! İnfâk et!" yâni insanlara mal, para ver, hadîs-i şerîfini okudu. Sonra meâlen; "Hayır işlerden kendiniz için önceden ne gönderirseniz, Allah katında sevâbınızı bulursunuz." buyurulan, Bekara sûresi yüz onuncu âyet-i kerîmesini okudu.

Buyurdu ki: "Allah dostlarının meclisine gelmek kolay, selâmetle çıkmak zordur."

BOŞUNA DEHLİ'YE GİTMİŞSİN!

Tuhfet-ül-Mecâlis'in yazarı eserinde şöyle anlatmıştır:

Hâncihân Câmiinde, Ahmed Kihtû, bu fakîri yanına çağırıp; "Nereden geliyorsun? Bizi nereden tanıyorsun ve hakkımızda ne biliyorsun?" diye sordu. "Ben Şeyh Nûr'un talebesiyim. Pendûh'den geldim. Bundan önce de Dehli'ye gelmiştim." dedim. Alış-verişi bitirip, Pendûh'e dönünce, Şeyh Nûr bana; "Dehli'de kimleri, hangi âlimleri gördün?" diye sordu. Gördüklerimi arz ettim. "Şeyh Ahmed Kihtû'yu gördün mü?" buyurdu. Sustum. "Madem ki onu görmedin, boşuna Dehli'ye gitmişsin!" buyurdu. Bu sözü işitince, kararım kalmadı. Hazırlanıp Dehli'ye geldim. Hazretin huzurlarına varıp; "Bugün hocamın işâreti ile elinizi öpmeye geldim." dedim. O da Şeyh Nûr'u kasdederek; "O bizi görmemiştir. Biz de onu görmüş değiliz. Ama o bu dervişin, Allah katında mertebesini keşf ve kerâmetle anlamıştır." buyurdu.

1) Ahbâr-ül-Ahyâr; s.156-162
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.11, s.248
3) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.2, s.289
4) Nüzhet-ül-Havâtır; c.8, s.13
5) Persian Literature; c.2, s.952
--------------Tualimforum İmzam--------------
Allah'ım Hakkımızda Hayırlısını Ver.
Amin
EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
ahmed, ahmed kihtü, ahmed kihtü biyografi, ahmed kihtü biyografisi, ahmed kihtü hakkında, ahmed kihtü hayatı, ahmed kihtü kimdir, ahmed kihtü özgeçmişi, ahmed kihtü yaşamı, hayati, kihtu, kimdir


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Ahmed Elmohamady Biyografisi - Ahmed Elmohamady Kimdir - Ahmed Elmohamady Hayatı - Ah Tolga Futbolcuların Hayatı ( Biyografileri ) 0 22.08.14 17:38
Ahmed Ağdamski Biyografisi - Ahmed Ağdamski Kimdir - Ahmed Ağdamski Hayatı - Ahmed Kartal Yabancı Şarkıcıların Hayatları ( Biyografileri ) 0 12.01.13 04:45
Ahmed Siyahi - Ahmed Siyahi Hayatı - Ahmed Siyahi Kimdir? EZEL Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 13.08.11 23:32
Ahmed Satiha - Ahmed Satiha Hayatı - Ahmed Satiha Kimdir? EZEL Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 13.08.11 23:31
Ahmed Gazali - Ahmed Gazali Hayatı - Ahmed Gazali Kimdir? EZEL Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 13.08.11 23:12


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:14 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2