tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Dini Konular > Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri Sahabeler Hakkında Bilgiler.Evliyalar Hakkında Bilgiler.İslam Alimleri Hakkında Bilgiler.Sahabelerin Hayatı.Evliyaların Hayatı.İslam Alimlerinin Hayatı


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Neccarzade - Neccarzade Hayatı - Neccarzade Kimdir - Neccarzade Yaşamı
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
677

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 13.08.11, 23:03   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator
 
Tuna - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Konya
Mesajlar: 1.788
Konular: 1135
Puan Grafiği
Rep Puanı:3960
Rep Gücü:57
RD:Tuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond reputeTuna has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 174
122 Mesajına 291 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Neccarzade - Neccarzade Hayatı - Neccarzade Kimdir - Neccarzade Yaşamı

Neccarzade - Neccarzade Hayatı - Neccarzade Kimdir - Neccarzade Yaşamı

Anadolu’da yetişen büyük velîlerden. İsmi Mustafa Rıdâüddîn, babasınınki İbrâhim’dir. 1679 (H.1090) senesinde Şebinkarahisar’da doğdu. 1746 (H.1159) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri Beşiktaş'ta Sinan Paşa Câmii yanındadır.

Neccârzâde doğmadan önce babası İbrâhim Efendiye rüyâsında bir zât; “Allahü teâlâ sana sâlih bir evlâd verecek. Bu evlâdın âlim ve ârif bir zât olacak. Çok evliyâ ve sâlih müslüman yetiştirecektir. Doğduğu zaman ismini Mustafa koyunuz ve iyi yetişmesi için çok gayret ediniz.” demişti. Bunun üzerine o doğunca babası ismini Mustafa koydu. Yetişmesinde büyük bir dikkat ve titizlik gösterdi.

Babası İbrâhim Efendi, Neccârzâde doğduktan bir müddet sonra İstanbul’a yerleşerek saray topçuları arasına girdi. Fen ilimlerine vâkıf olan bu zât, seferler sırasında bilgisiyle hizmette bulunduğu gibi, köprülerin kurulmasına da nezâret etmiştir. Bu sebeple kendisine marangoz mânâsında, Neccâr, oğluna da Neccârzâde lakabı verilmiştir.

Neccârzâde Mustafa Efendinin yetişmesine babası çok önem verdi. Ömrünün son günlerinde ona şöyle nasîhat ve vasiyet etti: “Aman evlâdım ilim öğren. Annen seni işe verirse kabûl etme. Zîrâ sen büyük hizmetler için yaratıldın. İlimde ve mârifette yüksek mertebelere çıkacaksın. Bu hususta çok gayretlive dikkatli ol!” Babası vefât edince, annesi onu bir işe vermek istedi. Fakat o, babasının vasiyetine uyarak ilim tahsîline başladı. Zamânın âlimlerinden ilim öğrenip, kısa zamanda yetişti. On yedi yaşında Beşiktaş'taki Sinân Paşa Câmii yanındaki medresede ders vermeye başladı. Bu müderrisliği sırasında, Üsküdar’da Azîz Mahmûd Hüdâî hazretlerinin dergâhında insanları irşâd ve terbiye ile meşgûl olan Yâkûb Efendinin babası Odabaşı Şeyhi diye tanınan Şeyh Fenâî Efendinin derslerine ve sohbetlerine devâm etti. Kısa zamanda ilerledi. Bu hocasından Celvetiyye yolunun âdâbını öğrendi ve icâzet aldı. Bu esnâda Mustafa Efendi kendisinden önce bu yola girmiş olanları geçip, akranlarının vasfını bile duymadığı derecelere kavuştu.

Fenâî Efendi bir neşeli vakitlerinde Mustafa Efendinin kıymetini bildirmek için ona hitâben; “Gözümün nûru Mustafa Efendi! İnşâallah, siz öyle bir rehber olursunuz da, inci, cevher olan hikmetli sözleriniz büyük küçük herkesin kulağına küpe olur.” buyurdu. Zaman zaman, Mustafa Efendide yüksek hallerin meydana geleceği müjdesini tekrar ederdi.

Neccârzâde Mustafa Efendi, daha sonra Beşiktaş Mevlevîhâne Şeyhi Memiş Efendinin sohbetlerine devâm etti. Ondan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Mesnevî'sinin ince ve derinmânâlarını öğrendi. Neccârzâde Mustafa Efendi, hep ilimle meşgûl olup, dünyâya ve dünyâ malına gönül vermedi. Kanâat ve tevekkül yolunu tuttu. Çok güzel hattı vardı ve geçimini kitap yazmakla sağlardı. Bunun yanında kalbi Allahü teâlâ ile meşgûl olup, zâhirini, dışını dînin emir ve yasaklarına uymakla süslemişti. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesinden kıl payı ayrılmaz, farz, vâcib ve nâfileleri yerine getirmekte çok gayretliydi. Sinan Paşa Câmiinde imâmlık, müezzinlik yaptı ve vâz etti. Bu hizmetlerinden sonra o sıralarda Rusya üzerine açılan sefere katılıp Moskoflara karşı cihâd etti. Bu cihâdda zafer kazanıp dönerken Edirne’de Arabzâde Hacı Muhammed İlmî Efendinin sohbetlerinde bulundu. Ondan Müceddidiyye yolundan icâzet aldı. Ötedenberi bu yolda yetişmek ve bu yolun feyzlerine kavuşmak için cân atıyordu. Hocasından mutlak icâzet alıp, irşâda me’zun oldu. Böylece tasavvufda asıl üstünlük ve olgunluklara kavuştu. İlâhî sırlara ve mârifetlere mazhâr oldu.

Müceddidiyye yolundaki hocası Muhammed Hacı İlmî Efendi, Ebû Abdullah Muhammed Semerkandî’nin talebesi idi. Bu zât Ahmed-i Yekdest Cüryânî’nin talebesi idi. Ahmed Yekdest Cüryânî ise, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin mübârek evlâdı Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma'sûm Fârûkî'nin önde gelen talebesindendi.

Arabzâde İlmî Efendi, Neccârzâde’ye tasavvufda Müceddidiyye yolundan icâzet verirken, tevâzû göstererek lâyık olmadığını söyleyince; “Evlâdım bunu biz tâyin etmedik, bu yolun büyüklerinin işâreti ile senin buna liyâkatin bildirildi. Emr edilene uy” dedi. Neccârzâde Edirne’de bir sene kaldıktan sonra İstanbul’a döndü. Beşiktaş’da Sinân Paşa Câmii yanında bir arsa satın alıp burada bir mescid yaptırdı. Burada Müceddidiyye yolunun yüksek mârifetlerini yaydı. İnsanlara rehberlik etti. İlim, irfân ve Hak âşıklarına Allahü teâlânın dînini öğretti. İslâm ahlâkınınyayılmasına, insanların refah ve saâdete kavuşmasına hizmet etti. Sadrâzam Hekimbaşı Nûh Efendinin oğlu Ali Paşanın Altı-mermerde Cerrah Paşa Hastahânesi karşısındaki câmi 1734’de yapılınca, buranın ilk vâizi oldu. Ahmed Yekdest Cüryânî’nin talebesinden Eğrikapı’da Karamânî mescidi imâmı Tatar Ahmed Efendi ile sohbetleri meşhûrdur.

Neccârzâde 1740 (H.1153) senesinde hacca gitti. Bu sırada Tuhfet-ül-İrşâd adlı dîvânında toplanan güzel şiirlerini yazdı. Peygamber efendimiz için yazdığı na’t-ı şerîf ve medh ü senâ için yazdığı şiirler birer şâheserdir. Hac farizasını yerine getirdikten sonra Cumâ kaptanın gemisiyle yanında bâzı dostları ve talebeleri ile birlikte Hicâz’dan İstanbul’a dönmek üzere yola çıktı. Yolculukları sırasında Mısır’a uğradılar. Mısır vâlisi Hekimoğlu Ali Paşa Neccârzâde’yi hürmetle karşılayıp, bir dâire tahsîs etti. Sonra sarayına dâvet edip çok ikrâmda bulundu. Sohbetini dinleyip duâsını aldı. Bu sohbeti sırasında söylediği bir şiir şöyledir:

“Yâ Rab tarîk-i vuslata emn ü emân ver!
Hasretkeş-i zemân-ı visâlim zemân ver!
Râh-ı Rızâ’da merd-i garîb etme bendeni
Çâbük-süvâr-ı şevki bana hem-inân ver.”

İstanbul’a döndükten sonra yine Beşiktaş’da ikâmet edip, vefâtına kadar nasîhatlarına ve sohbetlerine devâm etti. Tuhfet-ül-İrşâd adlı dîvânı meşhûrdur. Ebû Abdullah Semerkandî’nin Muhtasar-ül-Vilâye kitabını Fârisî’den Türkçe’ye tercüme etmiştir. Tövbe ile ilgili Arabî bir kitab da yazmıştır.

TÖVBE ETMEK

Neccarzâde buyurdu ki: “Bütün müslümanların günahlarına tövbe etmesi lâzım ve zarûrîdir. Ölünceye kadar dâimâ tövbe ve istiğfâr etmek lâzımdır. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde müminlerin tövbe etmesini emr buyuruyor. İstiğfârdan murâd tövbedir. Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm hadîs-i şerîfde buyurdu ki:

“Allahü teâlâya tövbe ediniz. Ben her gün yüz defâ tövbe ediyorum.” Mahlûkâtın efendisi hiç günâhı olmadığı, mâsûm ve pâk olduğu hâlde böyle yaparsa biz her hâlükârdatövbe ve istiğfâra muhtâcız. Sonra kul hayâtı boyunca günâh ve kusûrdan, gafletten ve yüksek makamlardan mahrûm kalma hâllerinden kurtulamaz. Tövbe ile ilgili diğer bir incelik de şudur ki: Bütün günâhları terkedip hakîkî tövbe etmedikçe noksan yapılan tövbe kemâle ermek için kâfî gelmez. Çünkü günâhlar sebebiyle kalbde hâsıl olan karartılar ve lekeler, Allah yolunda ilerlemeye mâni olurlar. Bütün günâhlara tövbe etmek lâzımdır.”

1) Eshâb-ı Kirâm; (6. Baskı) s.365
2) Menkıbe-i Evliyâiyye fî Ahvâl-i Ridâiyye (Ahmed Nüzhet Efendi, Esad Efendi Kütüphânesi, No:1752, vr.4b
3) Esmâ-ül-Müellifîn; c.2, s.446
4) Mu’cem-ül-Müellifîn; c.12, s.265
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.16, s.309
--------------Tualimforum İmzam--------------
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.

MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

Tuna
Tuna isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
hayati, kimdir, neccarzade, neccarzade hakkında genel bilgi, neccarzade hayatı, neccarzade kimdir, neccarzade yaşamı, yasami


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Li Na Biyografisi - Li Na Kimdir - Li Na Hayatı - Li Na Yaşamı - Tenisçi Li Na Kimdir Kartal Diger Sporcuların Hayatı ( Biyografileri ) 1 30.12.17 22:28
Hz Şit Biyografisi,Hz Şit Hayatı,Hz Şit Yaşamı,Hz Şit Kimdir? İpek Peygamberler 1 17.06.17 02:30
Neccarzade Muhammed Sıddık - Neccarzade Muhammed Sıddık Hayatı Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 13.08.11 23:00
Jay-Z Biyografisi-Jay-Z Hayatı-Jay-Z Yaşamı-Jay-Z Kimdir? Akasya Yabancı Şarkıcıların Hayatları ( Biyografileri ) 0 16.12.09 14:30
Pol Pot Biyografisi,Pol Pot Hayatı,Pol Pot Yaşamı,Pol Pot Kimdir?Saloth Sar Hayatı İpek Diger Ünlülerin Biyografileri 0 30.06.09 16:04


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:19 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2