![]() |
|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri Sahabeler Hakkında Bilgiler.Evliyalar Hakkında Bilgiler.İslam Alimleri Hakkında Bilgiler.Sahabelerin Hayatı.Evliyaların Hayatı.İslam Alimlerinin Hayatı |
![]() | ||
![]() ![]() |
| LinkBack ![]() | Seçenekler ![]() |
![]() | #1 (permalink) | ||
![]() Şeyh Hasan - Şeyh Hasan Hayatı - Şeyh Hasan Kimdir - Şeyh Hasan Yaşamı Meşhûr velîlerden. İsmi Hasan bin Muhammed bin Behâ'dır. Alacahisar'da doğup, büyüdü. 1609 (H.1018) senesinde vefât etti. İlim tahsîlini İstanbul'da yaptı. İstanbul'da Mirahor Zâviyesinde yerleşip zâhir ve bâtın ilimlerinde yetişmek için çalıştı. Dâimâ oruç tutar, dînî ilimleri öğrenmek için çalışırdı. Şeyhülislâm Şeyhî Efendinin sohbetlerine devâm etti. Sonra İbrâhim Gülşenî'nin halîfelerinden Hasan Zarîfî'ye talebe oldu. Tasavvufta epey yol katetti. Fakat tam olarak yetişmeden hocası Zarîfî Efendi vefât etti. Bunun üzerine Şeyh Yâkûb Efendinin hizmetine girdi ve talebesi oldu. Halvetiyye ve Celvetiyye yollarının feyzlerine kavuştu. İlim tahsîl ettiği sıralarda kendini o kadar ilme vermişti ki, odasına girer kapısını kilitletirdi. Sâdece namaz ve ders vakitlerinde açtırırdı. Odasında dâimâ çalışmakla, ibâdet ve zikir ile meşgûl olurdu. Devamlı yalnız kalmayı tercih eder, mânen yükselmek için gayret gösterirdi. Onu tanıyan dervişlerden Yahyâ Dede şöyle anlatmıştır: "Hasan Efendi ile ve diğer dervişlerle erbeîne girdik, on beş günde bir yemek yerdik. Geceleri bin rekat namaz kılardık. Dervişlerden bir kısmı buna tahammül edemeyip bu safâdan, yüksek hallerden mahrum oldular." Hasan Efendinin kaldığı zâviyenin çevresinde oturanlardan biri şöyle anlatmıştır: "Bir gece evde otururken pekçok kimsenin câminin üzerinden inip Hasan Efendinin odasına ![]() Talebelerinden biri şöyle anlatmıştır: "İlk zamanlarımda uygun olmayan bir düşünce ile uyumuştum. Rüyâmda hocam gelip bir tokat vurup gitti. Ertesi gün huzûruna vardığımda, şeyhler, talebeleri ileri gittiklerinde, uygunsuz hallerinde îkâz ederler. Bâzan döverler, bâzan okşarlar. Bunlar gam değildir." buyurdu. Bir genç onların bulunduğu yerde yoldan gelip geçenleri rahatsız ederdi. Bir günHasan Efendinin yolu oraya düştü. Genç atını Hasan Efendinin üzerine sürüp; "Bana şarap parası ver." dedi. Parası olmadığını söylediği halde ısrar etti. Hakâret dolu sözler söyleyip uzaklaştı. Biraz sonra bir kağnı arabasına çarpıp öldü. Birisi Hasan Efendiyi hased eder ve kahvehânelerde devamlı aleyhinde konuşurdu. Bu uygunsuz davranışı üzerine Hasan Efendi onu zaman zaman îkâz ederdi. Ancak bir türlü ![]() Hasan Efendinin sevenlerinden Ferruh Kethüdâzâde'nin evinde yangın çıkmıştı. Yangını söndürmek için telaşla koştururken; "Hey Hasan Efendi! Hey gözümün nûru!" diye seslenip ondan mânen yardım istedi. Bu sırada hizmetçilerden biri efendim işteHasan Efendi meydanda duruyor ve korkmayınız diyor, dedi. Sonra hizmetçi, Hasan Efendinin yanan eve girdiğini, içeri girince yangının birden söndüğünü gördü. Ferruh Kethüdâzâde bu hâli görüp Hasan Efendinin kerâmeti karşısında çok duygulandı. Ertesi gün huzûruna varınca, hâdiseyi gizlemesine işâret ederek; "Allah adamlarına o kadar şeyler kolaydır." buyurdu. Sevenlerinden bir zât şöyle anlatır: Borçluydum ve bir türlü ödeyemiyordum. Alacaklılar ise devamlı sıkıştırıp para istiyorlardı. Bir Cumâ günü Hasan Efendinin vâzını dinledim. Bir taraftan da içimden borcumu ödeyebilmem için duâ ettim. Vâzdan sonra Hasan Efendinin elini öpmek için huzûruna vardım. Bana; "Beşiktaş'ta falan yere var. Orada senin işini görürler. Durma, hemen git!" buyurdu. Beşiktaş'a gittim. Gemi kaptanı kıyâfetinde birisi beni görüp, ismimi de söyledi; "Sen falan değil misin?" dedi. Evet deyince, beni yanına alıp evine götürdü. Önüme içi para dolu bir kese koydu. İçinde borcumu ödeyecek kadar para vardı. "Efendinin emri bu kadardır." dedi. Bunun üzerine; "Sana bu haberi kim verdi." diye ısrarla sordum. "Bize bir kimse gelip söylemedi. Gelmesine de lüzum yok. Bizim birimizin kalb aynasında olan düşünce diğerimizin kalb aynasında akseder, mâlum olur." dedi." Mustafa Dede adında bir yakını şöyle anlatmıştır: Hasan Efendi mübârek gecelerde bin rekat namaz kılardı. Bir defâsında berât gecesine iki gün kala yâni Şâbân ayının on üçünden on beşine kadar üç gün üç gece yemek yemedi, uyumadı. İlk gece sabaha kadar namaz kıldı. Ertesi gün öğleye kadar dervişlere sohbetiyle nasîhatler yaptı. Öğleden ![]() Hasan Efendi enbiyâ ve evliyâ kabirlerini çok ziyâret ederdi. Bu sebeple evliyâ türbelerinin çok bulunduğu bir yer olan Bağdat'a iki defâ gitti. Bir defâsında şöyle demiştir: "Allahü teâlâ Cennet'te bâzı kullarına lutfedip; "Ey kullarım! Siz dünyâda iken enbiyâ kabirlerini ve evliyâyı ziyâret etmekten hoşlanırdınız. Şimdi size izin veriyorum Cennet'teki enbiyâ ve evliyâ makamlarını dolaşın." buyurur. Ümîd ediyoruz ki, dünyâda ziyâret ettiğimiz gibi âhirette de onları ziyâret ederiz inşâallahü teâlâ." buyurdu. Hasan Efendi bir Ramazan ayında Diyarbakır'a gitmişti. Oradan Bağdât'a gidecekti. O bölgenin idârecisi Nasûh Paşa tasavvuf ehline karşıydı. Gitmesi için gerekli vâsıtayı vermedi. Hattâ; "Kim onunla görüşür ve konuşursa cezâlandırırım." dedi. Bu sebeple görüşmekten çekiniyorlardı. Hasan Efendi dervişlerinden birine; "Bu gece meşâyıhın rûhâniyetinden yardım isteyeceğim." dedi. O gece seher vakti talebesine; "Derviş! Bize izin verildi. Paşanın daha ömrü varmış. Fakat sonunda başı kesilir. Sağ olanınız İstanbul'a vardığında görür." dedi. Böyle konuşurlarken Paşadan bir adam geldi. Hasan Efendiyi dâvet ettiğini bildirdi. Meğer o gece Paşayı rüyâsında çok korkutmuşlar. Paşanın yanına gittiler. Paşa kapıya kadar inip, hürmetle karşıladı ve elini öptü. Sonra Bağdat'a gitmesi için lâzım olan vâsıtayı temin etti. Bağdat'a gidip büyüklerin makam ve türbelerini ziyâret etti. Oradan hacca gitti." Hasan Efendinin vefâtından sonra Paşanın İstanbul'da bir sebeple başı vuruldu. Hasan Efendi hac yaptıktan sonra Yemen tarafına gitti. Orada vefât etti. Vefâtından önceki gece âdeti üzere yüz rekat namaz kıldı. Veliyyüddîn Efendi, Hasan Dede, İbrâhim Medenî, Adlî Efendi halîfeleri idi. BAL ŞERBETİ Ali Dede isminde bir zât şöyle anlatmıştır: "Bir gün Hasan Efendi ile birlikte bir yere gidiyorduk. Yol üzerinde gayr-i müslim bir kimseye rastladık. Merkebine yük yüklemiş gidiyordu. Hasan Efendi; "Ali Dede merkebin yükü nedir ![]() 1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.599 2) Lemezât --------------Tualimforum İmzam-------------- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol. MEVLANA CELALEDDİN RUMİ Tuna | |||
![]() | ![]() |
![]() |
Tags |
hasan, hayati, kimdir, seyh, yasami, şeyh hasan, şeyh hasan hakkında genel bilgi, şeyh hasan hayatı, şeyh hasan kimdir, şeyh hasan yaşamı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Şeyh Seyda - Şeyh Seyda Hayatı - Şeyh Seyda Kimdir - Şeyh Seyda Yaşamı | Tuna | Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri | 0 | 13.08.11 02:01 |
Şeyh Şamil - Şeyh Şamil Hayatı - Şeyh Şamil Kimdir - Şeyh Şamil Yaşamı | Tuna | Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri | 0 | 13.08.11 01:57 |
Şeyh Tac - Şeyh Tac Hayatı - Şeyh Tac Kimdir - Şeyh Tac Yaşamı - Şeyh Tac Hakkında | Tuna | Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri | 0 | 13.08.11 01:51 |
Şeyh Edebali Biyografisi,Şeyh Edebali Hayatı,Şeyh Edebali Yaşamı,Şeyh Edebali Kimdir? | İpek | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 30.06.09 23:16 |
Şeyh Şamil Biyografisi,Şeyh Şâmil Hayatı,Şeyh Şamil Yaşamı,Şeyh Şâmil Kimdir? | İpek | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 30.06.09 23:14 |