SORU: Hz. Peygamber'in Ramazan ayında yaptığı uygulamalarla il*gili bilgi verir misiniz? CEVAP: Hz. Peygamber'in Ramazan ayında ibadetlerini artırdığı rivayet edilmiştir. Bu cümleden olarak o, ramazanda Kur'an okuma*yı, sadaka vermeyi, namaz kılmayı çoğaltır ve itikafa girerdi. Hz. Peygamber cömert bir insan idi. Ramazanda ise alabildiğine cömert olurdu. Başka aylarda ayırdığından daha ziyade ibadet için vakit ayırır, başka aylarda yapamadığı ibadetleri ramazanda yapardı. Hatta bazen iftar etmeden oruca devam eder, iki günde bir iftar ederdi. Kendisi rabbine çok yakın olduğu için bundan güç alır, iki günde bir iftar eder, fa*kat çevresindekileri böyle yapmaktan menederdi. Onlara olan merha*metinden dolayı bunu yapmalarına müsaade etmezdi. Kendisine 'Fakat siz böyle yapıyorsunuz?' dendiğinde: "Benim durumum sizinkine ben*zemez. Ben rabbimin katında geceliyorum. O beni yedirip içiriyor" bu*yururdu. Rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber akşam namazını kıl*madan taze hurma ile iftarını açardı. Taze hurma bulamazsa kuru hur*ma ile iftarını açar, onu da bulamazsa avucuna aldığı su ile orucunu açardı. Orucunu açtığında: "Susuzluk gitti, damarlar suya kandı. İnşallah mükâfat kazanıldı" derdi. Bazen orucunu açarken: "Allahım! Senin rı*zan için oruç tutum. Senin rızkınla orucum açtım" derdi. İftar ettiği zaman: "Allahım! Her şeyi kaplayan rahmetinle senden beni bağışlamını istiyorum" diye dua ederdi. İftarda acele etmek Hz. Peygamber'in uygulamalarındandı. Bu ko*nuda şöyle buyururdu: "Ümmetim iftarda acele etmeye devam ettiği sürece fıtrat ve hayır üzeredir. İnsanlar iftarda acele ettiği müddetçe din ayakta kalır." Bazen şöyle derdi: "Allah buyuruyor ki: Kullarımın bana en sevimli olanı, iftar için en çok acele edenidir." Sahuru geciktirme hususunda ise Zeyd b. Sabit'in şöyle dediğini görmekteyiz: "Biz Hz. Peygamber'le birlikte sahur yemeği yedik. Son*ra sabah namazını kıldık." Zeyd b. Sabit'e 'Sahur yemeği ile sabah na*mazı arasında ne kadar vakit vardı dendiğinde: "Elli âyet okuyacak ka*dar zaman vardı" demiştir. Hz. Peygamber'in iki müezzini vardı. Hz. Bilâl ve Abdullah b. Ümmü Mektum. Hz. Bilâl tan yeri ağarmazdan az önce ezan okur, Ab*dullah b. Ümmü Mektum ise tam şafak attığında ezan okurdu. Bu iti*barla Hz. Peygamber "Bilâl vakit gece iken ezan okur. Siz yeyip içiniz. Tâ ki Abdullah ezan okuyana kadar" derdi. Hz. Peygamber ramazanda sefere (yolculuğa) çıktığı zaman bazen oruç tutar, bazen yerdi. Ashabını bu durumda oruç tutup tutmamakta serbest bırakırdı. Ramazan ayında düşmanla karşılaşıp savaş durumu olursa çevresindekilere oruç tutmamalarını emrederdi. İbn'ul Kayyım'ın Zâd'ül Meâd isimli eserinde şu ifadeleri görü*yoruz: Düşman karşısında cihad için oruç tutmamak, sadece seferilikten dolayı oruç tutmamaktan daha faziletlidir. Bunda şüphe yoktur. Hatta yolcuya oruç yeme hususundaki müsaadenin yolculuk haline mahsus olduğuna dair bir uyarı vardır. Düşman karşısında cihad halinde oruç tutmamak daha iyidir. Çünkü yolculukta oruç tutmamakla elde edilen güç, sâdece yolcuya ait olur. Düşman karşısın*da cihad halinde oruç tutmamakla elde edilecek güç hem mücahi*de hem müslümanlaradır. Üstelik düşman karşısında vuruşmak, yolculuk yapmaktan daha zordur. Cihadın zorluğu, yolculuğun zorluğundan daha çoktur. Ci*had yapanın oruç yemesiyle elde edilecek yarar, yolcunun oruç yemekle elde edeceği yarardan daha büyüktür. Hz. Allah Kur'an-ı Kerim'de: "Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın" buyuruyor. Düşmanla karşılaşma sırasında oruçlu olmamak, kuvvetli olmanın en önemli sebeplerindendir. Hz. Peygamber ayette geçen kuvveti atmak ile tefsir etmiştir. Atmak, gıda almak ve yemek ile hâsıl olur. Çünkü bunlar kuvvetli olmaya yardımcı olur. Hz. Peygam*ber, sahabenin düşmana yaklaştığı sırada: "Siz düşmana yaklaşı*yorsunuz. Oruç tutmayınız. (Bu) sizin için daha kuvvet vericidir" buyurmuştur. Rasûlullah'ın bu buyruğu asker sahabiler için bir ruhsat idi. Daha sonra bir başka konaklama yerine indiklerinde: "Siz yarın düşmana hücum edeceksiniz. Oruç tutmamak sizin için daha kuvvetli (olmak demek)dir. (Yarın) oruç tutmayınız!" buyur*muştur. Hz. Peygamber'in bu ikinci emri oruç konusunda bir ser*bestlik olmayıp kesin emir idi. Hz. Peygamber'in ramazandaki uygulamalarından biri de ağız te*mizliği için misvak kullanması idi. Denebilir ki oruçlu iken insan ağız temizliğine daha çok ihtiyaç duyar. Zira uzun süre yemeye ara verince ağız kokusu değişebilir. Hele insanlarla fazlaca içli dışlı olanlar ağız kokusundan başkalarının eziyet görmemesi için oruçlu iken ağız te*mizliğine daha fazla ihtiyaç duyarlar. Hz. Peygamber ramazanın şanını yüceltir, üstün bir yeri olduğunu söylerdi. Onun ramazan konusunda pek çok hadisi vardır. Bunlardan bazılarını aşağıya alıyoruz: "Cennetin Reyhan denilen bir kapısı vardır. Kıyamet günü: 'Nere*de oruç tutanlar? diye sorulur. Oruç tutanların en sonuncusu bu kapıdan girince kapı kapanır." "Oruç ve Kur'an kula şefaat edecektir. Oruç (kıyamette) der ki: Ey rabbim ben onu (oruç tutan kulunu) gündüzleri yemeden içmeden alıkoydum. Beni onun hakkında şefaatçi kıl. Kur'an da derki: Allahım! Ben onun geceleri uyumasına engel ol*muştum. Beni onun hakkında şefaatçi kıl!" Hz. Peygamber sonra şöyle buyurdu: "Oruç ve Kur'an kul hak*kında şefaatçi olurlar." İşte bunlar Hz. Peygamber'den nakledilen ve onun uygulamasını yansıtan rivayetlerdir. "Şüphe yok ki bunda ibâdet edenler için yeterli bir öğüt vardır." (En*biya/106)