tualimforum.com
>
OYUN
>
Online Oyunlar
>
Oyun İncelemeleri
SiN Episodes: Emergence
Kullanıcı ismi
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Üye Listesi
Ajanda
Bugünki Mesajlar
Arama
Oyun İncelemeleri
Oyun İncelemeleri
Forumları ara
Konu gösterimi
Mesaj gösterimi
Gelişmiş arama yap
Seçilene git...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
SiN Episodes: Emergence
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
1315
LinkBack
Seçenekler
23.11.09, 15:46
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Mavi Lord
Gamma Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 1.027
Konular: 856
Puan Grafiği
Rep Puanı:2266
Rep Gücü:0
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 39
51 Mesajına 124 Kere Teşekkür Edlidi
:
SiN Episodes: Emergence
SiN Episodes: Emergence
1998 Kasım'ında, birbirinden hiçbir farkı yokmuş gibi görünen iki oyun çıktı piyasaya: Half Life ve Sin. Valve yapımı Half Life'ta kullanılan Quake motorunun bir üst kademesi Ritual tarafından Sin için kullanılsa da, kapasite farkı mı demeli, kalite farkı mı demeli karar veremiyoruz; Half Life ezici bir üstünlükle Sin'i gölgede bırakmayı başarmış, tartışmasız o yılın en iyi vuruş oyunu olmuştu. Büyük beklentilerine rağmen Half Life yüzünden hayallerine ulaşamayan Ritual başka projelere yönelmiş, bu projelerle geçinmeye çalışmış ve günümüze kadar, yaklaşık sekiz yıl rutin bir iş hayatı geçirmişti. Half Life 2 çıkarken ofislerinde kim bilir ne kıskançlık krizleri geçirmişlerdir, 98 yılını anıp anıp ne çekemez laflar etmişlerdir tahmin bile etmek istemiyoruz, ancak firmanın Half Life'a bu işin burda bitmediğini söylemek istediğini bu yıl anladık: Half Life'ın dizi şeklinde, kısa bölümlere bölerek yeni oyunlar yapmaya başlaması Ritual için de bir mücadele şansı vermişti; şimdi Sin, Sin Episodes olarak yeniden doğacaktı.
Günümüzün gelişen teknolojik şartları ve oyun yapımcılarının sahip oldukları geniş imkânlar, daha iyi işlerin ortaya çıkarılmasına ve dolayısıyla oyunların yapım aşamasının çok daha uzun sürmesine yol açıyor. Hâl böyle olunca, gün geçtikçe yapılan oyunların bekleyenlerinin heyecan duyma süreleri uzuyor ve bir oyun için yıllarca süren beklentiler olabiliyor. Bunun önüne geçmek isteyen yaratıcı ve hafif de ticarî kafası gelişmiş yapımcılar, oyunlar için de dizi taktiğini uygulamaya karar verdiler. Bir yandan Half Life 2'nin devam oyunu olarak gösterilen fakat Half Life 3'ün ta kendisi olduğu da açık açık görülen Episode One'ı, bir yandan da Half Life ile yıllar öncesine dayanan bir hesaplaşması olan Sin'in yeniden doğuşunun ve rakibinin karşısına geçişinin ilk bölümü, Emergence'i oynuyoruz. Sonuç pek değişmiş gibi görünmüyor, Half Life 2: Episode One, Ritual için yine huzursuz günler yaşatıyor. Sin'in dağıtımcılığına Valve'in de katılması ise durumu komikleştiriyor.
1998 yılında yapılan "gölgelenmiş" oyunun sonunda düşmanlarımız Elexis Sinclare'i ve sağ kolu Viktor'u tam kapana kıstıracakken elimizden kaçırıyorduk.
Bu ucu açık son, Sin Episodes'ta Elexis Sinclare'in ve Viktor'un SinTech laboratuvarlarında ürettikleri "mutant yapıcı" kimyasal maddeyi Freeport şehrinde satarak ve yayarak halkı kendi saflarına dahil edip şehri ele geçirme amaçlarıyla devam oyununda başımıza bela oluyor. Oyunun hemen başlangıcında Elexis'in ekranın yarısını kaplayan göğüs dekoltesini izleyerek laboratuvarda olduğumuzu ve birazdan mutanta dönüştürüleceğimizi fark ediyoruz. Göğüslerinden sonra dudağının kenarındaki beniyle dikkatleri üzerine toplayan Elexis'in aşı yapma çalışmaları ve Viktor'un sinsi sinsi gülüşmeleri sırasında odayı biri basıyor ve ikisini etkisiz hâle getirerek benliğimizi kurtarıyor: Jessica. Herkesin görüşlerinin seksi olduğunda birleştiği Elexis yerine, kızıl saçlı masum suratlı Jessica'ya âşık olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. O endam, o bakışlar, o gülümseme... Ah, ah... Mutant olmamızı engelleyen Jessica bizi laboratuvardan kaçırırken, bir yandan da ortada neler döndüğünü anlatıyor ve bu anlatım sırasında, arabadaki ekran aracılığıyla bilgisayar uzmanı arkadaşımız J.C. ile de tanışıyoruz. Bu iki karakter, bu iki karakter demeyelim, güzeller güzeli Jessica ve Jessica'nın güzelliğiyle doğru orantılı bir beyne sahip olan J.C., oyun boyunca bize çeşitli konularda yardımcı oluyorlar. Yanımızdan pek ayrılmayan Jessica bizi kâh kötü durumlarda anî çıkışlar yaparak kurtarırken, kâh çatışmalarda yardımcı oluyor. Gerçi, yapay zekânın teklediği zamanlarda sıcak bir çatışma sırasında hareketsiz kaldığına da rastlayabiliyoruz fakat onun o kızıl saçlarının orda olması bile yeterli. J.C. ise kilitli kapıları açmakta üstüne olmadığı için oyun boyunca kapı önlerinde ter atarken ilaç gibi geliyor.
Hemen hemen her konuda Half Life'ın klonu olma özelliği taşıyan oyunun işleyişi de Half Life'tan ve diğer vuruş oyunlarından farksız. Fark beklediğimiz yoktu aslında, ama keşke arada sırada kendimizi Half Life oynuyormuş gibi hissetmeseydik. Monotonlaşan "önümüze gelene bin tekme" ilerleyişinin bozulması için tek yapılan ise, saldırı şekli olarak tekmelerin yerine varilleri fırlatabilmemizin ve variller düşmanın üstüne doğru giderken onları patlatabilmemizin sağlanması. Silah olarak da yakın mesafe atışları için bir magnum, bir makineli tüfek, bir de pompalı tüfek sahip olduğumuz silahlar olarak bulunuyor, tabii sahip olabiliyorsak. Kıyıda köşede bulabileceğimiz özel mermiler ile tüm bu "sayılamaz" silahların özelliklerini daha övülür hâle getirebiliyoruz. Bu geniş saldırı yelpazesi için Ritual'a teşekkürü bir borç bilir, iyi yolculuklar dileriz. Unutmadan ekleyelim, Afyon molasına kadar silahların arkasını yumruğunuzmuş gibi kullanabilirsiniz.
Birbirinin kardeşi vuruş oyunlarının aksine, Sin Episodes'ta sadece düz yollar değil, gizli saklı bölgeler de bulunuyor. Koku alma marifetini kullanıp, mutanta dönüşmediği için lanet ederek bu gizli bölgeleri bulup dolaşan savaşçılar, health seviyelerini iki katına çıkarabilecekler. Mesir macunu yemek gibi bir şey, olduğundan daha kapasiteli olmak. Olunandan daha kapasiteli olmak ise belirlenen zorluk derecesine göre işe yarayabilecek konumda. Basit oyunu seçenlerin iki katına çıkmış health seviyesiyle oyundan fazla zevk almaya başlayacaklarını sanmıyorum. Sıkılmadık mı Malkoçoğlu fantezilerinden? Zor seviyede ise, bu seviyeyi arttırmak hayatî bir önem taşıyor (sağlık seviyesi hayatî bir mesele, evet) çünkü zor seviyede oynarken aldığımız yardımların musluğu da kısılıyor. Yardımcılarımız diyebileceğimiz J.C. ile Jessica(hayır, söylemeyin bana bu ismi)'nın kilit özellik taşıyan, bizi cehennemde alıveren yardımları basit seviyede oynanan oyunda üst düzeyken, zora geçince bir anda tükeniveriyor. Normal şartlar altında zor seviyedeyken direkt düşmanlar güçlendirilir, bu kez iki taraftan vurmuşlar darbeyi. Neyse ki zor seviyede de olsak arada sırada kafadan avantajlı konuma geçmemizi sağlayan bir yapay zekâ mevcut. Her zaman olmasa da, kimi zamanlarda düşmanlarımız saçma hatalar yapabiliyorlar. "Neyse ki" demiştim fakat tükürdüğümü yalamak zorundayım, aynı hataları, daha doğrusu beyin kilitlenmelerini Jessica(söyleme dedim) ve J.C. de yapabiliyor. Sıcak bir çatışmada bir anda ateş etmeyi kesip "ne yapmak için gelmiştim ben buraya ya" tarzında etrafa bakışlar fırlatmaya başlayan Jessica, o an için tüm tatlılığını yitirebiliyor. Aynı zamanda, J.C. de biz ecelle savaşırken hacker'lığı ıslık çala çala, pazar sabahı kahvaltısı eder gibi yapınca küfür dağarcığımızı kendi kendimize geliştirmemizi sağlayabiliyor.
Emergence'in en büyük fiyaskosu, önümüzdeki bölümlerde düzeltilmesini beklediğimiz ve düzeltileceği konusunda emin olduğumuz çoklu oyuncu bölümü yoksunluğu. Vuruş oyunlarında, özellikle de Source motorunu kullanan vuruş oyunlarında, hedef kitlenin genişliğine rağmen çoklu oyuncu mod'unun barındırılmaması mazoşistliğe kaçıyor. Mutsuzluktan mutlu olanlardan mısınız?
Sevda Demirel'i andıran göğüslerle açılış yapan bir oyunun grafiklerinin ne kadar iyi olduğunu söylemeye gerek yoktur herhalde? Şaka ve yaz aylarının verdiği macun yemişlik duygusu bir yana, Emergence'in grafikleri kötü denilemeyecek seviyede olsa da ilerki bölümler için geliştirilmesi gerektiğini belli eden bir çizgiye sahip. Bölümlerden oluşan bir oyunun ilk bölümünün böyle grafiklere sahip olması geri kalan sekiz bölümün de aynı kalitede grafiklere sahip olacağını göstermez herhalde. Özellikle oyun içinde sol altta görünen durum menüsünün daha "şekil" bir görünüme sahip olması konusunda açlık grevine bile gidebilirim. Geliştirilse hiç fena olmayacak olan grafikler gibi, ses efektleri de dikkat çekmeyen, yani vasat olan efektlerden oluşuyor. Jessica'nın seslendirmesini ayrı tutuyorum, müzik konusunda olmasa bile ses konusunda biraz vasatlık sorunu yaşanıyor. Jessica'nın seslendirmesi ve müzikler, özellikle de -herkesin bahsettiği gibi- anamenüdeki müzik bir takdiri hak ediyor.
Half Life 2'nin de dizi hâlini alması ve altı ayda bir çıkmaya başlaması üzerine buna karşılık verircesine 1998'den kalmış hesabını görmeyi amaçlayan Ritual, Sin Episodes ile ne kadar uğraşırsa uğraşsın bunu yine başaramayacakmış gibi görünüyor. Aynı dağıtımcıya bağlı olup, dağıtımcının yaptığı oyuna rakiplik yapmak da ortada ne kadar kardeşçe bir rekabetin (?) olduğunu açıkça ortaya koyuyor fakat yine de umutlu olduğumuzu söyleyemiyoruz, sadece çoklu oyuncu mod'u, biraz daha geliştirilmiş grafik ve ses efektleri, ayrıca daha güzel bir Jessica istiyoruz. İkinci bölümde görüşmek üzere, esen kalın. Ne?
Tags
emergence
,
episodes
,
sin
,
sin episodes
,
sin episodes: emergence
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Yetkileriniz
You
may not
post new threads
You
may not
post replies
You
may not
post attachments
You
may not
edit your posts
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodları
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat:
02:19
.
-- English (US)
-- Tr
İletişim
-
www.tualimforum.com
-
Arşiv
-
Kullanım sözleşmesi
-
Yukarı git
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread