Guild Wars - Eye of the North Tyria destanına kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tyria'ya karşı yapılan bütün tehditlere karşı karanlığın güçlerini engellemek üzere pek çok kahraman bu topraklarda yükseldi. Evvela Titan'lar çıktıkları deliğe tekrar tıkıldılar, daha sonra Shiro Tagachi'nin maskesi Cantha'da düşürüldü ve son olarak da kanunsuz tanrı Abbadon Elona'da alaşağı edildi. Amma ve lakin Tyria topraklarında yepyeni bir kötülük daha türemeye başlıyor. Derinden gelen sarsıntılarla yer yarılıyor ve açılan topraklardan devasa bir yeraltı dünyası ortaya çıkıyor. Ve kadim bir düşman, karanlıklarla yoğurduğu büyüleriyle İnsanlık Çağı'nın sonunu getirmeye ant içiyor. Tyria'ya geri dönüş 2005 Nisan ayında piyasaya çıkarak yılın en çok ses getiren oyunlarından biri olan Guild Wars, seriye eklenen Factions ve Nightfall ile yepyeni iki kıtada kahramanlarını aradı ve senaryo içerisinde sunulan efsanelerle harika bir seri olarak oyun dünyasına kendini tanıttı. Serinin her bir parçası kendinden öncekine ihtiyaç duymayan başlı başına birer oyundu. Fakat Eye of the North öyle değil. Guild Wars: Eye of the North (kısaltmasını Guild Wars'ın en önemli karakterlerinden biri olan Gwen'e ithafen GWEN şeklinde yapacağım), bildiğimiz bir eklenti paketi olarak gelecek ve çalışması için önceki oyunlardan en azından birine ihtiyaç duyacak. Bir ek paket olmasının sonucu olarak doğrudan doğruya böylesi bir gerekliliğin söz konusu olması gayet doğal, fakat yapımcılara göre bunun oldukça hoş bir nedeni de yok değil. Senaryoya göre karşımızdaki düşmanın çok zorlu olmasından kaynaklanan bir nedenden ötürü güçlü ve deneyim sahibi karakterlere ihtiyaç var. Zira Prophecies, Factions ve Nightfall'da oyuna gelecek vaat eden bir asker olarak başlıyorduk. Lakin artık yeni yetenek geliştirmeye zaman yok! Yok, çünkü Tyria'ya bu büyük tehditle baş edebilecek, az önce de dediğim gibi gerçek ve deneyimli kahramanlar lazım! Oyunun geçeceği bölgelerin yerleri de şimdiden belli. Buna göre harita mevcut Tyria haritası üzerinde olan olmayan pek çok bölge GWEN ile eklenecek ve oraları keşfe çıkarken artık yepyeni bir hikaye bizleri bekleyecek. Normal Tyria haritasının başlangıcı olarak dikkat çeken Ascalon bölgesi yine en çok dikkat çeken yerlerin başında yer almaya devam edecek gibi görünüyor. Searing ile Ascalon topraklarına büyük acılar salan, Tyria halkının en büyük düşmanlarından biri olan Charr'ların memleketi Ascalon'un kuzey yakasında keşfedilmeyi bekliyor. İlk oyunun senaryosunun burada noktalandığı yer olan Kral Adelbern'in Ascalon'u Charr donanmasına karşı koruduğu Büyük Kuzey Duvarı göstermelik savunmasının dışında hiçbir şeye yaramamaya devam ediyor. Prens Rurik ve yandaşlarının Ascalon'un çöküşünü önceden görüp şehirden ayrılmalarının üzerinden geçen onca zamana rağmen yılmayan Kral Adelbern'e yardımcı olmak amacıyla Charr'ların kökünü kazımak için geri dönüşümüzü burada yapacağız. Beklendiği üzere Ascalon'un kuzeyi yemyeşil ovaları ve tertemiz gökyüzüyle oracıkta durup duruyor, orada bir problem yok. Charr'lara gelindiğinde ise Titan tanrılarının düşüşünün sonrasında başıboş kalmaları, onların tekrar bir hiyerarşik yapı kazanmalarını sağlamış. Charr ordusunun başında artık Charr ırkının Şamanları var ve artık, insanların sonunu getirmek için belki de hiç olmadığı kadar geçerli sebeplere sahipler. Shiverpeaks'den at beni, in Kryta'ya tut beni Ascalon'dan batıya doğru ilerlemeye devam ettiğimizde ise bu kez karşımıza dondurucu Shiverpeaks Dağları çıkıyor. Dwarf'lara ev sahipliği yapan Shiverpeak Dağları'nda müttefiklerimiz Deldrimor Dwarf'ları ile Stone Summit arasındaki iç savaş bilindiği üzere yıllardır dur durak bilmiyordu. Kral Jalis Ironhammer'ın Stone Summit'i bozguna uğratıp Sorrow's Furnace'dan söküp atmasının üzerinden geçen zaman onları daha da derinlere, Depths of Tyria'ya kadar indirdi. Nightfall'ın sonunda Abbadon'un düşüşünden sonra, nasıl olduğu belli olmamakla birlikte ellerine geçirdikleri Tome of Rubicon'un gücünü kendi lehlerine kullanarak Great Destroyer'i tekrar dünyaya getirmek için ter döküyorlar ve derinlere indikçe bu ritüelin güç kazandığı aşikâr. Ama Deldrimor Dwarf'larının efsaneleri Great Dwarf'ın varlığından ve bu iki gücün tekrar çarpışacağından söz ediyor ve dahası, Asura adında kadim bir ırk, burada onları karşılamak için gün sayıyor. Depths of Tyria'nın ev sahipleri Asura'ların sahne alacağı dakikaları bekleyeduralım, kuzeyde, çok daha uzakta, Far Shiverpeaks'de Norn'ların varlığı ortaya çıkıyor ve Shiverpeaks Dağları, çok şenlikli çatışmalara gebe olduğunu bir kez daha gösteriyor. Doğadaki beş hayvana (baykuş, kuzgun, şahin, kurt ve ayı) ilahi bir bağla bağlı olan bu insansı görünüme sahip ırkın en büyük özelliği, bu ilahi beş hayvandan biri olan ayıların görünümlerine geçici olarak bürünebilmeleri. Bu onların çok daha büyük, devasa bir görünüm kazanmasına ve saldırılarının da buna göre çok daha etkili bir hale gelmesine yol açıyor Yolculuğumuzun son durağı ise batısında Maguuma Ormanı'nı barındıran Kryta'nın eşsiz güzellikteki yemyeşil arazileri. Yalnız bu güzelliğin yanında Tyria'nın bozulmuş düzeninin bir diğer örneğiyle yüz yüze geliyoruz. Düşmüş Mursaat tanrılarının acısını yaşayan, tüm Kryta'ya uzunca bir süre hükmetmiş kararsız White Mantle ile onların karşısında duran, onların içyapılarını bilen Shining Blade arasındaki sivil savaş can yakıyor. Her iki tarafın da Kryta'ya barış getirme çabaları birbirlerinin tükenmelerine yol açmaya başlamış bile. GWEN nerede?! Gerek senaryo içerisindeki belirsizlikleri ve boşlukları doldurup ortaya çıkarması bakımından, gerekse baştan sona kadar zorlu düşmanlarla başa çıkacağımızı göstermesi yönünden GW:EN'in doğrudan doğruya PVE'yi amaçladığını fark etmek hiç de zor olmayacaktır. Tyria kıtasının derinliklerinde geçecek olan oyunda bir de zindan (Dungeon) kavramıyla tanışacağız. Buna göre yüksek seviyedeki yaratıkların bulunduğu 18 farklı zindanda yolumuzu bulup kötü güçleri durdurmaya çalışmak ana görevimiz. Buna uygun eklentilerin başında tabii ki ek silahlar ve zırhlar geliyor. GWEN'de 40 yeni zırhın ve 50 PVE'ye özgü skill'in bulunacağı söyleniyor. Nightfall'da PVE'ye özgü iki tane skill bulunuyordu ve bunların kullanımları fazlasıyla tatminkârdı. 50 skill, karşılaşacağımız düşmanlara karşı kullanacağımız stratejilerin de doğal olarak farklı olması gerektiğinin bir göstergesi adeta. Sırf bu bile GWEN'in PVE yönünü ortaya koymaya yetiyor. Yalnız ArenaNet'in yaptığı major update'ler ile GWEN'in ek paket olduğu gerçeğini tek bir potada eritip, olaya da bir GW oyuncusu olarak baktığımızda oyunun çok uzun bir oynanış süresi sunmayacağı, fakat vaat edilen zindanların tıka basa düşmanla dolu olacağı rahatlıkla görülüyor. Guild Wars'ın PVP'siyle ünlü olduğu biliniyor. Oyunda şu an bulunan 1000 civarındaki skill de lafta gayet yeterli duruyor olabilir. Bunun aldanmışlığında yapımcıların oyuna PVP dalında katacağı 100 skill'i (karakter sınıfı başına 10 skill düşüyor) de oldukça hoş bir lütuf olarak değerlendirebiliriz. Şu an oyundaki bu miktar hiç de az değil ve bunun yanı sıra karakterler tamamıyla yerleşmiş, bir bütünün parçaları olarak tamamen organize bir görüntü sergilemekte. O yüzden, fikrimce 100 skill yeterince iyi bir sayıdır (bu noktada yenilikler görme isteği, şımarıklığın sınırlarını zorlamaktan çok da farklı değildir). Guild Wars'ı komple bir biçimde ele alacak olursak en sağlam PVE deneyiminin Tyria'da yer aldığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bununla birlikte, serinin PVP'ye odaklanan mevcut yapısına dikkat ederek GWEN'in buna riayet etmediğini düşünürsek oyuna haksızlık etmiş oluruz. Guild Wars Eye of the North Eylül ayının sonlarında raflardaki yerini alacak ve tekrar Tyria'ya dönüp Charr ve bilmediğimiz başka düşmanlarla baş edeceğiz. Yapımcılar GWEN'i Guild Wars 2'ye bir köprü olarak tanımlıyor ve oyunculardan da buna göre bir değerlendirme yapmalarını bekliyorlar. Eh, öyle olsun diyerek beklemeye devam ediyoruz. Orr'a gidemeyecek olsak da hem Gwen'in akıbetini öğrenmek, hem de Büyük Kuzey Duvarı'nın ötesini görmek için bu oyunu alacağız. Bir Guild Wars oyuncusunun GW'den solitaire bile yapılsa alacağı barizdir; o yüzden, Eylül'de Ascalon'da görüşürüz.