Bilim adamları için adeta bir ideal haline gelen hedeflerden biri de kanat çırpmadır. Bir şahin 1200'lik açı ile saniyede 2.5 kez kanatlarını çırparken ya da bir sinek kuşu saniyede 80 kez kanat çırpabilirken, insanların ürettiği uçan makineler bu hareketlilikten ve esneklikten çok uzaktırlar. Mühendisler, insanları dağların, denizlerin üzerinden uçurabilecek hantal da olsa makineler inşa etmişlerdir. Ancak yerden kanat çırparak yükselme henüz mümkün olmamıştır. Toronto Üniversitesi'nin "ornitoper"i (kuş, yarasa veya eski dönemlerde yaşamış bir uçan sürüngen olan pterodactyl'i taklit ederek, bir kişiyi kanat çırparak havada taşıması için tasarlanan makine), en eski havacılık rüyasını gerçekleştirmeye en çok yaklaşan modellerden bir tanesidir. Bir ornitoper deneme uçuş pilotu olan Patricia Jones-Bowman şunları söylemektedir:
Tarihte ilk olma yarışı sürüyor. Leonardo da Vinci'nin ornitoperi tasarlamasının üzerinden 500 sene geçti ve artık bunu başarmanın zamanıdır.
Jones-Bowman, aerodinamik sırlarını keşfedebilmek için, pterozor adlı -yarasa benzeri, kanat açıklığı 10 metreye ulaşabilen ve zar kanatlarını kullanarak uçan- sürüngenlerin fosillerinden faydalanmaktadır. Ancak ABD Savunma Bakanlığı'na göre, kanat çırpma hareketi, sabit-kanatlı uçakların boyutlarının küçültülmesini zorlaştıran birtakım aerodinamik problemler sunar.
Görüldüğü gibi her iki koşulu -kanat çırpabilmek ve boyutları küçültmek- aynı anda birleştirmek ise çok daha zordur. Kuşların hem küçük bedenlere sahip olup hem de kanat çırparak rahatça uçabilmeleri, insana Allah'ın yaratma sanatındaki mükemmelliği düşündürmelidir.
Uçmak binlerce yıldır insanlığın ideali haline gelmiş, binlerce bilim adamının ve araştırmacının emek, zaman ve para harcadığı bir alan olmuştur. Çok ilkel bazı denemeler dışında, uçabilen araçlar ancak 20. yüzyılda yapılabilmiştir. Kuşlar ise dünya üzerinde var oldukları son 150 milyon yıldan bugüne kadar Allah'ın ilhamı ile kusursuzca uçabilmektedirler.
19. yüzyılda, uçaklardan önce, bazı mucitler evde yapılmış kanatları kollarına takıp, kuşların kanat çırpma hareketini taklit ederek yüksek yerlerden atlamayı denediler. Ancak sonuçları ölümcül oldu. Biyomimetik alanında faaliyet gösteren kişiler, yüzmenin sırlarını ortaya çıkarmak için ton balıklarını, sıçramanın sırları için çekirgeleri ve engebeli arazilerde hızlı bir şekilde yol bulmak için hamam böceklerini ve ıstakozları incelemektedirler. Kanatlar ise, makine tasarımına yönelik yeni fikirler üretmek amacıyla doğayı inceleyen mühendislerin ilgi alanını oluşturmaktadır.
Berkeley'deki California Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan ve hükümet destekli robot uçuş dizaynına yardımcı olan Michael Dickinson, bu konuyla ilgili olarak şunları ifade etmektedir:
Biyologlar ve mühendisler arasındaki iş birliği giderek artmaktadır. Eğer doğadaki mimariye ... bakarsak, biz de bunu örnek alıp, kopyalayabiliriz.2 Bu düşünce, yüzyıllar evvel Leonarda da Vinci'yi bir ornitoper için gerekli olan ilk planların eskizlerini yapmaya yöneltti. Ancak eskizi, çalışan bir uçağa dönüştürmek son derece zordu. Bilim adamları, bir serçe ya da karganın kolaylıkla yaptıkları uçuş gösterilerinin ardındaki sırrı incelerken, aerodinamik biliminin prensiplerini de ortaya çıkarmışlardır.
Havada, motoru yardımıyla hareket eden bir uçağın aksine, bir kuş kendini yukarı kaldırma ve ileri itme kuvvetini kanatlarını kullanarak elde eder. Kuşlar, bunu yapmak için sürekli olarak, kanadın hava akımını karşıladığı açıyı değiştirirler. Böylece sürekli değişen hava koşullarına hemen uyum sağlayarak, hiçbir sorunla karşılaşmadan uçuşlarına devam ederler. Uçaklar ise hava koşullarından hemen etkilenirler; hatta kötü hava koşullarında uçmak, hayati tehlike taşıdığı için kimi zaman uçuş seferleri iptal edilir. Toronto Üniversitesi'nden James DeLaurier'in liderliğindeki bir grup öğrenci ornitoper projesini kuşları model alarak sürdürmektedirler. Söz konusu makine, kanatlar aşağı-yukarı inip çıktıkça, rüzgar tarafından en uygun uçuş şekline doğru itilecek bir yapıya sahiptir.
Bu konuyla ilgili çalışan bilim adamları, kuşların yaratılışındaki mükemmelliği bir haberde şöyle aktarmışlardır:
Jones-Bowman gibi kanat çırparak uçuş üzerinde çalışmış olan herkes, bu çalışmanın kendilerine, doğanın mühendislikteki üstün yeteneğine karşı yeni bir saygı kazandırdığını söylemektedir. Havacılık konusunda yaşayan en büyük bilim adamı ve insan-kaynaklı uçuşun öncüsü olarak değerlendirilen Paul MacCready, daireler çizen, yükselen ve hafif rüzgarda havada hareketsiz duran kuşları ve bunları mümkün kılan kemik yapılarını, kaslarını ve tüylerini hayrete düşerek saatlerce izlediğini söylemiştir. MacCready "Doğanın yaptığı herşeyde çok sayıda detay ve gizem bulunmaktadır." şeklinde söylemektedir.
Elbette insanı hayrete düşüren, hayranlık duymasına neden olan bu yapılar "doğa"nın birer ürünü değildir. Doğayı oluşturan taşlar, ağaçlar, hava, su ve diğerleri bu eşsiz aklın ve sanatın kaynağı olamazlar. Canlılardaki hayranlık verici özelliklerin sahibi tüm doğayı yaratmış olan Yüce Allah'tır.
Kuşlardaki tasarımın ve bu tasarıma dayanan uçuş hareketinin evrimle açıklanması pek çok açıdan imkansızdır. Bir önceki bölümde açıkladığımız kanatların yapısı bu imkansızlıklardan sadece biridir. Kuşlardaki uçuş çok kompleks bir sisteme dayanır ve uçuş kontrolü için canlının, kaslarını kusursuz olarak kontrol edebilen bir sinir sistemine de sahip olması gerekir. "Sinir-kas kontrolü" adı verilen bu sistemde sinir hücreleriyle kas hücreleri her an haberleşme halindedir. Kaslar sinir hücrelerinden aldıkları emirle kasıldıktan sonra, pozisyonlarını bildiren geri bir sinyal gönderirler. Bir kuş yükseldiği, havada süzüldüğü ya da iniş yaptığı zamanlarda, bu yapı gerekli aerodinamik sistemi oluşturmak üzere devreye girer. Hayvanların, içinde bulundukları ortamlara nasıl uyum sağladıklarına baktığımızda, birçok hayvanın vücudunda, insanların övünerek sundukları teknolojik başarıların çok daha ötesinde mekanizmalar olduğunu fark ederiz.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri "uçma"dır. Eğer küçük bir uçak, bir yağmur kuşu kadar verimli olmuş olsaydı, bir litre benzin ile 56 km uçması mümkün olurdu. Ancak böylesine ekonomik bir uçuş şu an uçak tasarımcılarının ve mühendislerin "ideal"ini oluşturmaktan öteye gidememektedir. Kuşlar bilim adamlarını hayranlık içinde bırakan mükemmel bir aerodinamik yapıya sahiptir.
Bu yapı vücutlarının her detayında görülmektedir:
* Ağırlıklarına kıyasla çok kuvvetli, aynı zamanda esnek ve hafif, son derece kompleks yapıya sahip tüyler, * Kuvvetli kaslar tarafından kontrol edilen güçlü kanatlar,
* Esnek, güçlü, aynı zamanda hafif ve içi boş kemikler,
* Birleşik iskelet yapısı,
* Büyük, güçlü bir kalp; yüksek kan basıncına ve solumayı kolaylaştıracak fazladan miyoglobin pigmentine sahip dolaşım sistemi,
* Kemiklere kadar nüfuz eden keseciklere sahip solunum sistemi,
* Yüksek vücut ısısı ve şeker birikimi sağlayan sindirim sistemi,
* Su ve ağırlık kaybını önlemek amacıyla vücuttaki atık sıvıların toplanması,
* Halen sırları çözülememiş olan yön bulma sistemi,
* Uçuş esnasında her tüyün pozisyonunu özel olarak ayarlayan güçlü bir sinir koordinasyonu…
Uzayıp giden bu özelliklerin hiçbiri, tek başına uçuş için yeterli değildir, ancak tamamı birarada olduğunda kuşlar uçabilir. Her bir özelliğin diğerlerinden bağımsız olarak yavaş yavaş gelişip, sonra da birbiriyle uyumlu hale gelmeleri mümkün değildir. Çünkü bu özelliklerin tümü kuşun uçuşunu mümkün kılmak için var olan özelliklerdir ve birbirlerinden bağımsız, tek başlarına bunu gerçekleştirmek için yeterli değildirler.
Bir uçağın uçması için ne kadar çok unsurun göz önünde bulundurulduğu düşünülecek olursa, kuşların ne denli zor hesaplara dayanan bir eylemi gerçekleştirdikleri daha iyi anlaşılacaktır: Uçağın uzunluğu, yüksekliği, kanat uzunluğu, kanat yüzey alanı, maksimum kalkış ağırlığı, maksimum iniş ağırlığı, motor sayısı ve gücü, yakıt kapasitesi, maksimum menzili, seyahat hızı, kalkış mesafesi...
Uzayıp giden bu hesaplar uçuş esnasında da devam eder: Uçağın hangi yükseklikte uçacağı, nasıl manevra yapacağı, alçalacağı ya da savrulmadan dengede kalacağı, yakıt kullanımı, yön tayini, zorlu hava koşullarında nasıl tedbir alınacağı...
Kuşlar ise hiç bu tür hesaplar yapmazlar. Onlar doğdukları andan itibaren bu ince hesaplarla ayarlanmış bir uçuş mekanizmasına sahiptirler. Uçuşları da son derece kontrollü, dengeli ve ustacadır.
BBC ve NBC kanalları için belgesel hazırlayan, Jeoloji Birliği üyesi, araştırmacı yazar Richard Milton kuşun uçuşundaki tasarım için şunları söylemektedir:
Fakat bu örneğin, insanların -Darwinci olsun ya da olmasın- oldukça büyük bir kısmının paylaştığı bir inancı temsil ettiğine inanıyorum: İnsan ve diğer bütün türlerin tasarımında bir kaçınılmazlık vardır. Kuşun uçuşunda, daha verimsiz uçma tasarımlarının sahip olmadığı bir güzellik ve zerafet vardır ve bu, kuşların yalnızca havayı fethetmesini değil, aynı zamanda orada egemen olmasını da sağlar. Ayrıca bu mükemmel form, otomobil ve jet uçakları gibi yapay insan tasarımlarında da açıkça görülmektedir: Onlarca yıl boyunca yapılan birçok deneme tasarımı, tecrübe süzgecinden geçerek tek bir optimum tasarıma ulaşmaktadır… Bir kartalın uçuşu ve çitanın hızlı koşusu… Bu hayvanlar genetik alanda keyfi bir noktaya ulaşmamışlardır; bunlar, yaşadıkları ortamdan en iyi şekilde yararlanabilecekleri eşsiz bir konuma ulaşmışlardır.
Kuşlar uçuş şekilleri ve kanat yapıları itibariyle bir yaratılış harikasıdır. Kuşlardaki bu eşsiz özellikler yıllardan beri uçak mühendislerinin ilham kaynağı olmuştur. Ancak kuşun, tüm bu parçalarını kendisinin meydana getirmediği çok açık bir gerçektir. Aynı şekilde tesadüfi etkilerle işleyen sözde evrim mekanizmasının tüm canlılardaki mükemmellikleri bilinçsizce tasarladığını düşünmek de bir o kadar akıl dışıdır. Bu yapılar çok açık bir şekilde bir kuşun uçması amacıyla bilinçli bir şekilde yaratılmıştır. Bu yaratma "alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı" olmayan Yüce Rabbimiz Allah'a aittir. (Hud Suresi, 56) Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır:
Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah')tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz O, herşeyi hakkıyla görendir. (Mülk Suresi, 19) kuşlarveuçuşunkökeni alıntı