Kayseri de Gezilecek Yerler
YAHYALI KAPUZBAŞI ŞELALESİ
Dünyanın en yüksek ikinci şelalesi durumunda olan Kapuzbaşı şelalesi, görenleri adeta büyülemektedir. İrtifa akışı itibari ile Uganda'da bulunan Victoria çağlayanı (100 mt.) hariç, ABD'de bulunan Niagara'dan 55 m., Finlandiya'da bulunan İmatra'dan 25 m., Erzurum'daki Tortum'dan 50 m., Antalya'daki Düdenden 25 m. ve Manavgat'tan 5. m. daha büyük olan Kapuz başı şelalesinin aktığı yerin rakımı ise 700 m. dir. Aladağ'ın zirvesinde bulunan kar ve buzullardan beslenmekte ve yeşilköye 3 km. uzaklıkta olup, ziyaretçilerini yazın sıcaklığında buz gibi çağlayan sularının serinliği ile karşılamaktadır. Zamantı ırmağının iki yanında ve ırmağın üzerini kapatan tabii bir köprünün baş kısmında yer alan biri 20 m. diğeri 10 m., yükselikte iki şelale vardır. Yine Kapuz Başı Köyü yakınında tepenin doğu ve güneyindeki derin vadi yamaçlarından irili ufaklı büyük bir gürültü ile akan ve görenleri hayrete düşüren vadinin yamacından, Voklüz ayna şeklinde çıkan sular büyük şelale halinde Suarisi deresine dökülerek oradan da Zamantı ırmağına karışmaktadır. Yörede 5 tanesi büyük, iki tanesi küçük olmak üzere yükseklikleri 40 ile 80 m'yi bulan ve her biri dereyi besleyecek güçte olan 7 şelale vardır. Ayrıca ilçeye 7 km. uzaklıkta Derebağ Kesteliç Şelalesi de görenleri büyüleyecek derecede bir görkeme sahip oluşuyla, görmek isteyenleri etkileyecek bir doğa harikasıdır. Kayseri’nin Yahyalı İlçesi, halılarıyla olduğu kadar, Kapuzbaşı şelalesiyle de ünlüdür. Kayseri-Develi yoluyla Yahyalı’ya ulaşılıyor önce. Kayseri merkezinden 165 km olup, yaklaşık 1.45 - 2 Saatlik bir zamanda gidilmektedir. Yahyalı-Kapuzbaşı arasındaki 76 km’lik yol, stabilize, toprak, engebeli, dar ve virajlı. Yaklaşık 2 saat sürüyor. Ama büyük bölümü orman içinden geçen yolun manzarası keyif verici. Yorgunluğu alıp götürüyor.
Kapuzbaşı Şelaleleri, Aladağ Milli Parkı sınırları içerisindedir. Şelale, Aladağlar trekking parkurunun en güzel durak noktalarından biri. Adana-Kayseri arasındaki Aladağlar geçişini 5 günde tamamlayan gruplar, 4. gün Kapuzbaşı Şelaleleri’nin yanıbaşında çadır kurup konaklıyorlar. Denizden yüksekliği 2000 metre olan bölgeye, yaz aylarında gidilmeli.
Kapuzbaşı’da, 70 metre yükseklikten ve 7 ayrı noktadan dökülen Aladağ ve Aksu çayları, muhteşem bir görüntü oluşturuyor. Debinin çok yüksek olması nedeniyle, su zerrecikleri çok geniş bir alana yayılıyor ve yaz aylarında keyifli bir serinlik duygusu yaratıyor.
SULTAN SAZLIĞI
Sultan sazlığı, Türkiye'nin sahip olduğu en önemli kuş cennetlerinden birisidir. Kayseri'ye 70 km. mesafede Develi ovasının doğu kısmını oluşturur. Mevsimlere göre sazlığın alanı, 8 ila 13 bin hektar arasında değişir. Develi, Yahyalı ve Yeşilhisar üçgeni içindedir. Büyük kısmı sazlarla kaplıdır. Yer yer kamış, kafa otu ve kındıra bulunur. Açık alanlarda nilüfer ve süsen görülür. Sahanın merkezine kadar görülmeyecek kadar çok, yüzen saz adacıkları vardır. Bunlar kuvvetli rüzgarla yer değiştirirler. Suyun azalmasıyla da alçalırlar. Bu tatlı su kompleksi güney ve kuzeyde yay gölü ile aynıdır. Yay gölü tatlı bir göldür. Derinliği birkaç desimetreyi geçmez. Civarında bitki bulunmaz. Yazın kurur ve bir tuz tabakası bırakır. Bu çekirdek bölgelerin etrafında artemisia stepleri yer alır. Bunlar biotopun en önemli elemanlarıdır.
1971 yılında Kara Avcılığı Kanununa dayanılarak Tarım, orman ve Köy İşleri Bakanlığı'nca korunmaya alınmıştır. Burası su kuşları koruma ve üretim sahası olarak tefrik ve tesis edilmiştir. Milli Parklar ve Avcılık Dairesi ile dünya Yaban Hayatı Vaktı (VWF) ve uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Sultan sazlığı için gerekli uluslararası desteği sağlamaktadır.
Uzun süreli çalışmalar, burada 251 değişik türde ve ülkemizde az bulunan bin adet Flamingo ve 600 bin adet Ördek ilk sıraları alır. Bunlardan başka; Pelikan, Karabatak, Dikkuyruk, Kılıçgağa, Turna, Kara Sumru, Balıkçıl ve diğer çok çeşitIi kuşlar da parkı zenginleştirmektedir. Bu kuşlardan 80 tür burada kuluçkaya yatmaktadır. Uzmanlar, burada çok sayıda ve zengin türde kuşların bulunmasını, bir tropikal ormandan daha fazla madde üretimine bağlamaktadırlar. Zengin besin kaynakları yönünden, ülkemizin sayılı parkı durumuna gelen Sultan sazlığı, koruma altına alındıktan sonra daha çok yabancı uzmanların ve kuş meraklılarının ilgisini çekmeye başladı.
Yeşilhisar, Yahyalı ve Develi üçgeni arasında yer alan; içerisindeki Yay gölü ile kuşların su ihtiyacını karşıladı, sazlığıyla da beslenmelerini ve korunmalarını sağlayan Sultansazlığı bu tabii özellikleri bakımından, Anadolu'da eşine rastlanıImayacak bir değer olarak görülmekte ve yeni keşfedilmiş olmasına rağmen. Dünya literatüründe yerini giderek kıymetlendirmektedir.
Bu arada, tatlı ve Tuzlu su gölleri, tabii varlığını besleyen ırmakları, görünümünü zenginleştiren değişik bitki örtüsüyle, giderek nesli azalan birçok kuşun sığınma ve barınma alanı haline gelen Sultan sazlığı, 1976'larda tarıma açılmak üzere kurutulmaya başlanılmıştı. Burasını keşfeden uzmanların müdahalesi sonucu, kurutma projesinden vazgeçildi. Yetkililer, tarım için toprak kazanılmasının getireceği faydadan daha çok, çevrenin alışılagelmiş iklim düzeninin bozulmasının daha büyük zararlar doğuracağını, üstelik, böyle bir kuş parkının feda edilmeyecek kadar önemli olduğunu belirterek, burasının kendi halinde kalmasını sağladılar.
Günümüzde kuş meraklılarının, doğa bilimcilerinin, yabancı araştırmacılarının ilgi duyduğu Sultan sazlığı, zamanla iç ve dış turizme açılabilecek imkanlara da sahip görülmektedir. Yay gölünün birkaç metrelik derinliği ve tatlı suyu, burada balık üretilmesini de sağladığı için ayrıca bir değer taşımaktadır. Zaten kuşların temel besin maddesini de göldeki bu balıklar oluşturmaktadır. Ayrıca, sazlıkta bulunan yırtıcı hayvanlar da hasta, yaşlı ve yaralı kuşlarla beslendiğinden, bu ortamın tabii dengesini sağlamakta ve hastalık yatağı haline gelmesini önlemektedir.
Geç farkına varılan, ancak keşfedilen sonra da ciddi bir şekiIde korunan Sultan sazlığı, ülkemize kazandırılmış en önemli tabii parkların başında yer almaktadır. Giderek sanayileşen ülkemizde, bu tür alanlar, yalnızca kuşlar için değil, insanlar açısından da ileride sığınılacak ender yerlerden birisidir. Esas önemi de buradan gelmektedir.