İNGİLİZCE SIFATLAR
SIFATLAR
Sıfatlarda Karşılaştırma II- Comparatives & Superlatives
Sıfatlarda Karşılaştırma ( Comparison – Superlative )
II- More.......than/....er than: Daha
A) İki ve ikiden fazla heceli sıfatlarda kıyaslama yapmak için kıyaslama yaptığımız özellik-sıfat more ve than kelimelerinin arasına getirilir.
This e-mail is more urgent than the other e-mail. Bu e-posta diğer e-postadan daha acil.
“ Imagination is more important than knowledge. “ Albert Einstein (Hayalgücü bilgiden daha önemlidir.)
Your question is more difficult than his question. – Senin sorun onun sorusundan daha zor.
B) Tek heceli sıfatlarda kıyaslama yapmak için sıfatın sonuna –er than eki gelir.
Fuel oil is cheaper than petrole. (Mazot benzinden daha ucuzdur.)
”I need a bigger glass than this one.” (Bundan daha büyük bir bardağa ihtiyacım var.)
“She is 5 years older than her husband.” (O kocasından 5 yaş daha yaşlı.)
III- The most............/the.......est: En
A) İki ve ikiden fazla heceli sıfatlar için en üstün olduğunu söylemek istediğimizde bu sıfatın başına the most kelimeleri getirilir.
You are the most successful student. – Sen en başarılı öğrencisin.
The first question is the most difficult one in the exam. - İlk soru sınavdaki en zor olanıydı.
Istanbul is the most crowded city in Turkey. - İstanbul Türkiye’deki en kalabalık şehirdir.
B) Tek heceli sıfatlar için en üstün olduğunu söylemek istediğimizde sıfattan önce the gelir, sıfata –est eki getirilir.
The Nile is the longest river in the world. Nil dünyadaki en uzun akarsudur.
How can I go to the nearest grocer? - En yakın bakkala nasıl gidebilirim?
You were wearing the nicest costume in the performance. - Gösterideki en hoş kostümü giyiyordun.
Yukarıda belirttiğimiz kuralların dışına çıkan düzensiz sıfatlar:
Comparative ( Daha ) Superlative ( En )
Bad
Worse
Worst
Good
Better
Best
Little
Less
Least
Many / Much
More
Most
Old
Older
Elder (sadece insanlarda)
Oldest
Eldest
Far
Farther(sadece uzaklıkta)
Further(daha geniş kapsamlı)
Distance-Farthest
Furthest
I’ ve got a better idea. Benim daha iyi bir fikrim var.
My mother is the best mother in the world. - Benim annem dünyadaki en iyi annedir.
The conditions the poor are living in are worse than we think. Fakirlerin yaşadığı koşullar düşündüğümüzden daha kötü.
Which of you has made the most mistakes? Hanginiz daha fazla hata yaptı?
We spent less money than we though. - Düşündüğümüzden daha az para harcadık.
YAZIM KURALLARI
a) -e harfi ile biten sıfatlar ile karşılaştırma yaparken sadece –r/-st getirilir.
“You should keep this in a safer place.” (Bunu daha güvenli bir yerde tutmalısın.)
b) –y harfi ile biten sıfatları karşılaştırma yaparken kullanmak istediğimizde –y harfi düşer yerine –ier gelir veya –iest gelir.
“This question is easier than the previous one.” (Bu soru öncekinden daha kolay.)
“I think Beyaz is the funniest man on television.” (Bence Beyaz Televizyondaki en komik adam.)
c) Sonu sesli harf+sessiz harf ile biten sıfatlar (w,y ile bitenler hariç) ile karşılaştırma yapmak istediğimzde sıfatın sonundaki sessiz harf+-er/sessiz harf+ -est getirilir.
“Today is hotter than yesterday.” ( Bugün dünden daha sıcak.)
“Konya is the biggest city in Turkey.” (Konya Türkiye’deki en büyük şehirdir. )
Sıfatlarda Karşılaştırma I
Sıfatlarda Karşılaştırma
I- As……as: Kadar
Karşılaştırdığımız iki şeyin eşit olduğunu /eşit olmadığını belirtmek için kullanılır. So……… as kalıbı da aynı şekilde kullanılır. Karşılaştırdığınız özellikten önce ve sonra as kelimesinin getirilmesi ile oluşturulur.
Eskişehir is as cold as Ankara. – burada karşılaştırdığımız özellik yani sıfat cold kelimesidir. Bu kelimeden önce ve sonra as kelimesini getirdiğimizde kadar soğuk ifadesini oluşturmuş oluruz.
“A tiger is as wild as a lion.” (Kaplan aslan kadar vahşidir.)
“Ottoman Empire is not as old as Seljuk.” (Osmanlı İmpatarotluğu Selçuk kadar eski değildir.)
“Is silver as dear as gold?” (Gümüş altın kadar değerli midir?)
“ I don’t go there as often as you.” (Oraya senin kadar sık gitmiyorum.)
“Football is more popular than voleyball.” (Futbol voleyboldan daha popülerdir.)
“Her cake is not as/so good as the cake my mother makes.“(Onun keki annemin yaptığı kek kadar güzel değildir.)
“Rize is not as big as Bursa.” (Rize Bursa kadar büyük değildir.)
* “As “ den sonra kişi zamiri(I,you,we,they,she,he,it) nesne formunda (my,you,us,them, her,his,it) gelir.
“You love him as much as me.” ( Onu benim kadar seviyorsun.)
“Her friend is not as clever as her.”(Arkadaşı onun kadar zeki değil.)
Ama eğer kişi zamirinden sonra fiil geliyorsa o zaman subject formunu kullanırız.
“You love him as much as I love.”(Onu benim sevdiğim kadar seviyorsun.)
“Her friend is not as clever as she is.” (Arkadaşı onun olduğu kadar zeki değil.)
posted 21 Ekim 2006 Cumartesi 10:25 by admin | 0 Yorum
the + sıfat kullanımı
THE + SIFAT KULLANIMLARI
Belirli sıfatlar “the” ile birlikte toplumdaki belli bir grup insana hitap etmek için kullanılırlar. The+sıfat ile biz o sıfatın kapsadığı herkesten bahsederiz. Yapılar tekildir ama anlam olarak bir grubu kastederler.
Oysa the+sıfat+isim olarak kullanıldığında o sıfatın kapsadığı gruptaki herkesten bahsedilmiyor. “The old “ dediğimizde tüm yaşlılarla ilgili birşey söylerken, ikinci cümlemizde gördüğünüz “the old people” ile sadece binadaki yaşlı kişilerden bahsediyoruz.
“Old people usually walk slowly” = “The old usually walk slowly. “ (yaşlılar yavaş yürür.) (genel olarak yaşlılar)
“The old people in the building are annoyed with the landlord.“
(özel bir grup yaşlı insan) (Binadaki yaşlı kişiler mal sahibine kızmışlardı.)
Aynı şekilde bir başka örneğe bakalım:
“The rich should pay more income tax than the poor..” ( zenginlerin fakirlerden daha fazla gelir vergisi ödemesi gerekir.)
The rich people in the villages do not pay much income tax.” (köylerdeki zengin insanlar fazla gelir vergisi ödemiyorlar.)
Aşağıdaki sıfatlar the ile birlikte belirli bir grubu ifade etmek için kullanılır.
Yaş (age):
“The young are usually keen to travel.” (Gençler seyahate düşkün olurlar.)
“The eldery want to be respected. “ ( İhtiyarlar sayı duyulmak isterler.)
“ The middle-aged worry about their pensions.” (Orta yaşlılar emelilik maaşları ile ilgili kaygılılanıyorlar.”
Fiziksel/Sağlık (Physical/Health):
“These seats are for the disabled.” (Bu yerler özürlüler için )
“There are not enough special schools for the blind in Turkey.” (Türkiye’ de görme özürlüler için yeterince özel okul yok.)
“Some News on TV are broadcast with subtitles for the deaf.” (Televizyondaki bazı haber programları sağırlar için alt yazılı yayın veriyorlar.)
“It is better for the sick to stay at the hospital.” (Hastalar için hastanede kalmaları daha iyidir.)
“After the war, there remained only the dead and the wound.” (Savaştan sonra sadece ölüler ve yaralılar kaldı.”
“The amount of the hunger is increasing rapidly.” (Açların miktarı hızla artıyor.)
“ The living must know the value of the earth.” (Yaşayanlar dünyanın kıymetini bilmeliler. )
Sosyo-ekonomik (Social/Economic)
“Many soup kitchens are opened in Ramadan for the poor.” (Ramazanda fakirler için birçok aşevi açılır.)
“The poor get poorer; the rich get richer.” (Fakirler daha fakirleşiyor, zenginler daha çok zenginleşiyor.)
“ The homeless need help from the government.” (Evsizlerin hükümet yardımına ihtiyacı var.”)
“What can we do to feed the hungry?” (Açları doyurmak için ne yapmalıyız?)
“The strong feel themselves superior to the weak.” (Güçlüler zayıflara göre kendilerini üstün hissederler.)
“The government is trying to find a solution for the unemployed.” (Hükümet işsizler için çözüm bulmaya çalışıyor.)
“The association has opened a new course for the unlettered.” ( Dernek okuma yazma bilmeyenler için yeni bir kurs açtı.”
Uluslar (Nationalities): Bu yapı -ch,-sh,-se,-ss ile biten millet adlarında da kullanılır.
The French (Fransızlar)
The Dutch ( Hollandalılar)
The English (İngilizler)
The Spanish (İspanyollar)
The Chinese (Çinliler)
The Japanese (Japonlar)
The Swiss (İsviçreliler)