Anadolu'da İslami Dönem Ölçü ve Ağırlık Birimleri
Anadolu motifli 200 dirhemlik ağırlık. Selçuklu dönemi.
Büyük olasılıkla Akdeniz coğrafyasında aynı bölge ticaretinin içinde olan Araplar da, Sasani, Roma ve Bizanslıların kullandığı ölçü birimlerini kullanıyorlardı; ancak İslamiyetin doğuşundan sonra kendi kurallarını koymuşlar ve eski ölçü birimlerini kullanarak yeni bir sistem kurmuşlardır.
İslamiyetin ilk dönemlerinden günümüze cam ağırlıklar ve paraya ölçü oluşturan cam 'sence'ler kalmıştır (Sence'ler, değerli madenden basılan sikkeye ölçü oluşturmak amacıyla yapılmış ağırlık ölçüleridir). Rıtl adı verilen bazı cam ağırlıklar (bu sözcük, İtalyan ölçü birimi "rotolo"dan türemiştir) Emevi, Abbasi, Eyyubi, Fatımi dönemlerinde kullanılmıştır. Günümüze tam olarak ulaşmış bir parça bulunmadığından tam ağırlığı saptanamamıştır ; ancak elde bulunan parçalardan çapının 110 mm kadar olduğu anlaşılmaktadır. Abbasi döneminden kalma 842-847 tarihli çifte rıtl denen ağırlık sa 759.79 gramdır.
Roma ve Bizans'ta kullanılmış olduğunu anlaşılan cam senceler, Araplar tarafından gümüş sikkelerin ağırlıklarının saptanmasında kullanılmıştır. Yapılan araştırmalar, Bizans sencelerin Bizans dinarı solidus ile aynı ağırlıkta olduğunu ve 68 habbeye (4,406 gram), Araplardaki dirhemin ise 66 habbeye (4,276 grama) karşılık geldiğini göstermektedir.
İslamî senceler zamanla gelişerek klasik biçimlerine kavuşmuştur. Kimilerinin üstünde halife, vali, imam ya da şurta adlarıyla Aslahü , Ekremehü , Emta' Lehü gibi Arapça yazılar ve Kuran'dan ibareler yer alır. Genelde sadece tek yüzüne damga vurulan sencelerin iki yüzünün de damgalanmasına Abbasiler döneminde başlanmıştır; bu dönemde sikkenin bir yüzüne kelime-i tevhid, diğerine halife, vali, imam, şurta, vb. adları basılırdı Sencelerdeki renkler, üretim sırasında katılan hammaddeye göre değişiklik göstermiş; mavi renkteki senceler krom oksitten, kehribar rengi kükürt ve karbondan, koyu mavi senceler ise manganezden elde edilmiştir. Şakül 12.- 15. yüzyıl, bronz
Selçuklu ve Beylikler Dönemi Ölçü ve Ağırlıkları
Osmanlı öncesi Türk ölçü sistemi Orta Asya kaynaklıdır ve hem İran'la hem de Çin'le geliştirilen ticari ilişkiler sonucunda oluşmuştur. Divan-ı Lügati't Türk , gündelik yaşamda kulanılan ölçü ve tartı birimlerinin saptanmasında bu dönem için en önemli kaynaktır. Bir yükün yarısı olan artık, istif yığma ölçüsü kırklım, hububat ölçüsü sagu ve arazi ölçümlerinde kullanılan yerel ölçü adları bu kaynakta yer almaktadır.
Bazı 14. yüzyıl kaynakları da İran-İlhanlı ağırlık birimi olarak kullanılan lodra, kantar, okka ve batmanın (menn), hububat ölçüsü olarak kullanılan kile ve müdd'ün Osmanlı öncesi Anadolu'da ölçü sisteminin temelini oluşturduğunu belirtmektedir.
Selçuklu dönemi vakfiyelerinden ukiyye(vukiyye), irdeb ,mûd ve batmanın Selçuklu dönemi ağırlık ve ölçüm sisteminin temel birimleri olduğunu öğreniyoruz. Bu sistem Beylikler dönemi ve Osmanlı dönemi sistemlerine çok etkili biçimde yansıyacaktır.
Batı Anadolu beyliklerinden Menteşe ve Aydınoğulları'nın Bizans, Venedik ve Ceneviz'le geliştirdiği ticari ilişkiler, 14. yüzyılda Anadolu'da bazı Bizans ve İtalyan ölçülerinin de kullanılması sonucunu doğurmuştur. Örneğin İtalyan yarımadasında kullanılan ölçü birimi rotolo batı Anadoluda da geçerli bir ölçü birimiydi.
Sarraf cep terazisi
Osmanlı Uzunluk Ölçüleri
Osmanlı İmparatorluğu'nun temel uzunluk ölçüsü "arşın"dır. Üç tür arşın vardır: Mimari arşın, çarşı arşını ve endaze.
Mimari Arşın 75,8 cm'dir; çarşı arşınından ve endazeden daha uzundur. Bu arşın, arazi, bina ve inşaat ölçümlerinde kullanıldığı için bu adı almıştır. Bina Arşını da denir. Metrenin ¾ kadarıdır. İki mimari arşın, bir buçuk metreden biraz fazladır.
Bir mimari arşının 1/ 24 üne 'parmak', bir parmağın 1/12 sine 'hat', bir hattın 1/12 sine 'nokta' adı verilir.
Böylece 1mimari arşın = 24 parmak = 288 hat = 3456 nokta'dır.
Bunların metrik sistemde karşılıkları da şöyledir:
1 mimari arşın = 75,8 cm
1 parmak = 3,158 cm
1 hat = 0,263 cm
1 nokta = 0,0219cm'dir
Mimari arşın, şimşir, abanoz, fildişi, demir ya da çelikten yapılır ve üstüne parmak bölümlenmesi çizilirdi.
Hafriyatlarda kullanılan'kadem' mimari arşının yarısı kadardır ve 12 parmak uzunluğundadır.
İki buçuk mimari arşına 'kulaç' adı verilir; hafriyatta, kuyu açanlar arasında vesuların derinliğini belirtmekte kullanılan bir ölçüdür.
100 kulaç yani 2500 mimari arşına 'mil'; 3 mil yani 7500 mimari arşına ise 'fersah' denilirdi. Bir kişinin normal bir yürüyüşle yaklaşık bir saatte aldığı mesafe olarak kabul edilmiştir.
4 fersah bir 'berit' ya da 'menzil'dir. 2 berite de bir 'merhale' denirdi.
Gram pirinç ağırlık seti. Tophanede imal edilmiştir.
Metrik Sisteme Geçiş Dönemi
Osmanlıların metrik sisteme geçiş süreci, Sultan Abdülaziz döneminde, 20 Cemaziyelahir 1286 (1869) tarihli bir hatt-ı humayun ve kanunnameyle başlamıştır. Bu kanunnamede uzunluk ölçü birimi olarak metre kabul edilmiş ve eski ölçülere uygun bir adlandırma kaygısıyla metre için "zira-ı a'şarî" deyimi kullanılmıştır.
Bu değişiklikle birlikte, arazi ölçü birimi olarak 'ar', hacim ölçüsü olarak "öşr-i ziya küp" yani 'desimetre küp', birim karşılığı olarak litre, ağırlık ölçüsü olarak da "dirhem-i aşarî" ya da 'gram' kabul edilmiştir. Osmanlı Devletinde kullanılacak metre cinsinden bütün ölçülere örnek olmak üzere platinden bir "zira-ı a'şarî" ve bir kilo ağırlığına eşit bir "vukıyye-i aşariyye" imal ettirilip Hazine-i Hümayun'da saklanması, yasanın ikinci ve yedinci maddeleriyle emredilmiştir. Bu arada yasanın resmi işlemlerde Mart 1287'den (1870) itibaren geçerli olacağı, halkın Mart 1290'a (1873) kadar eski ve yeni ölçüleri birlikte kullanabileceği, bu tarihten sonra eski ölçülerin bütünüyle yasaklanacağı da belirtilmiştir.
Sultan Abdülaziz döneminin bu çabaları, metrik sisteme geçişte yeterli olmamış, kapsamlı bir geçiş, Sultan II: Abdülhamid'in 1881 tarihli kanunnamesiyle gerçekleşebilmiş ve metrik ağırlıklara 1883 tarihinden sonra damga vurulmaya başlanmıştır. Bütün bunlara rağmen 1895 tarihinde (1313 H.) bir kez daha geri dönüldüğü ve Osmanlı topraklarında bir süre daha dirhem kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Metrik sisteme son ve kesin geçişse, ancak Cumhuriyet'in kurulmasından sonra 26 Mart 1931'de çıkartılan "Ölçü Kanunu"yla sağlanabilmiştir