Temas derecelerine göre ünsüzleri üçe ayırabiliriz: Ses yolunda organların yolu tamamen kapatmasıyla oluşanlar: b, c, ç, d, g, k, k, p, t. Bunlara patlayıcı ünsüzler de denir. Ötümlü olanlarında patlama daha hafif, ötümsüzlerde ise daha kuvvetli olur. Patlama veya kapantılarla oluştukları için sürekli şekilde söylenemeyen bu ünsüzlere süreksiz ünsüzler de denir. Oluşumları sırasında ses yolunda dar bir geçit bulunanlar veya sürtünme ile oluşan ünsüzler: f, ğ, h, h, j, s, ş, v, z. Oluşumları sırasında ses yolunda geniş bir geçit bulunanlar: 1, m, n, n, r, y. Bunlar, yolun genişliği dolayısıyla daha rahat çıkarılırlar; bu yüzden ünlülere yakındırlar. Ses yolunda dar veya geniş bir geçitte oluşmaları nedeniyle bu tür ünsüzler nefes yettiğince çıkartabildikleri için bunlara sürekli ünsüzler de denir. Geniz Ünsüzleri, Ağız Ünsüzleri Oluşumları sırasında geniz yolunu kullanan ünsüzlere geniz ünsüzleri (nazal ünsüzler) denir. Bunlar m, n, n ünsüzleridir. Diğer ünsüzler ise ağız ünsüzleridir. Ses, Harf, Alfabe Konuşulan dilin söylenen, işitilen en küçük birimine ses, ses dediğimiz birimleri yazıya geçirmede kullandığımız işaretlere de harf denir. Bir başka deyişle harfler dilin yazıdaki sembolleridir. Bir dildeki sesleri yazılı olarak karşılayan harflerin oluşturduğu belli sıradaki harf topluluğuna da alfabe denir. Bir dil alanı içinde değişik zaman ve bölgelerde farklı alfabeler kullanılabilir. Ayrıca, seslerin alfabedeki işaretleri olan harfler de alfabelerde farklı şekillerde olabilirler. Alfabelerde, karışıklığa meydan vermemek amacıyla bütün sesler için ayrı ayrı harfler kullanmak yerine yakın sesler için bir harf kullanılabilir. Nitekim, bugünkü alfabemizde açık ve kapalı e için bir harf, kalın ve ince g veya k için bir harf bulunmaktadır. Bu nedenle, bir dilin bütün seslerini belirtmek için çeviri yazı (transkripsiyon) alfabesi denilen bir sistem kullanırız. Eski metinlerdeki veya ağız araştırmalarındaki bütün sesleri gösterebilmek için böyle bir bilimsel alfabeye başvururuz. alinti