tualimforum.com
>
TUALİM KAFE
>
İçinizden Geldigi Gibi
bir müddet zeytin yiyeceğiz,sonra....
Kullanıcı ismi
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Üye Listesi
Ajanda
Bugünki Mesajlar
Arama
İçinizden Geldigi Gibi
Karalama Tahtası,Hikayeler,makaleler,köşe yazıları,size ait yazılar,duygularınız,İçinizden geldiği gibi...
Forumları ara
Konu gösterimi
Mesaj gösterimi
Gelişmiş arama yap
Seçilene git...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
bir müddet zeytin yiyeceğiz,sonra....
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
918
LinkBack
Seçenekler
25.07.09, 20:01
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
enkidu
Epsilon Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 130
Konular: 74
Puan Grafiği
Rep Puanı:2086
Rep Gücü:0
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 0
27 Mesajına 61 Kere Teşekkür Edlidi
:
bir müddet zeytin yiyeceğiz,sonra....
BİR MÜDDET ZEYTİN YİYECEĞİZ, SONRA...
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi.
Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: "Nazif Bey mi?"dedi.
"Evet, Nazif Bey!" diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla
"Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu." dedi.
Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. "Ya, öyle mi...?"diyebildi sadece.
Hicranlı bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldı. Gözlerine hücum eden yaşlar yanaklarından süzülüp göğsüne damladı. Kendisini Toparlayıp "Onun
adına görüşebileceğim bir yakını var mı acaba?" diye sordu.
"Evetvar, oğlu Selim Bey....".Titrek bir sesle "Öyleyse Selim Beyle görüşebilir miyim?" dedi.
Görevli hanım,insanda saygı uyandıran bu kibar beyefendiye,
"Selim Bey oldukça meşgul bir insan, randevusuz görüşmek pek mümkün olmuyor; ama ben yine de kendisine bir haber vereyim.
" Dedi ve telefona yöneldi.. Sonra "Kim diyelim efendim?" diye sordu.
"Kendimi ona ben tanıtmak istiyorum kızım." cevabı üzerine sekreter dahili telefonu çevirdi.
Daha sonra mütebbessim bir çehreyle, "Selim Bey sizinle görüşmeyi kabul etti, lütfen beni takip edin."
dedi. Beraber merdivenden çıktılar.İnce bir zevkle döşenmiş geniş bir salondan geçip büyük bir kapının önünde durdular, sekreter kapıyı açarak, 'Buyurun!' dedi.
O da içeri girdi. Kendisini ayakta bekleyen vakur ve mütebbessim gence doğru
hızlı adımlarla yürüdü, elini uzatarak, "Merhaba, ben Prof. Dr. Mehmet
Baydemir."dedi.
"Bendeniz de Selim Cebeci... Lütfen buyurun, oturun." dedi, genç iş adamı.
Mehmet Bey, kendisine gösterilen yere oturur oturmaz:
"Yirmi üç yıl, tam yirmi üç yıl... Vaktiyle bana burs verip okumama vesile olan insanın
elini öpmek için bu ânı bekledim." dedi ve dudakları titredi,gözleri doldu.
"Ama o büyük insanın elini öpmek nasip değilmiş, bunun için ne kadar üzgünüm anlatamam."
Yaşarmış gözlerini kuruladıktan sonra Selim Beye döndü: "Fakat en azından o büyük insanın mahdumunun elini sıkmaktanda bahtiyarım." Misafirin bu sözleri üzerine Selim Bey yerinden fırladı, kulaklarına inanamıyordu. Kelimelerinin her biri birer hayret nidâsı gibi dizildi cümlelerine: "Mehmet Baydemir demiştiniz değil mi, Tosyalı Mehmet Baydemir mi?" Profesör, delikanlının bu heyecanlı haline bir anlam veremeyerek başıyla "Evet" dedi. Bunun üzerine Selim Beyin gözleri sevinçle parladı.
"Babamla sizi uzun yıllar aradık; ama bulamadık." dedi.
Profesörün yanına gelerek iki eliyle elini tuttu, candan bir dost gibi sıktı
ve "Sizi karşıma Allah çıkardı." dedi.
Bu sözler profesörü çok şaşırtmıştı
"Uzun yıllar beni mi aradınız? Peki ama neden?" dedi.
Selim Bey gülen gözlerle profesöre bakarak
"Bizdeki emanetinizi vermek için..." deyince, profesörün şaşkınlığı iyiden iyiye arttı.
"Emanet mi?" dedi.
Selim Bey cevap vermeden yerine geçip telefonu çevirdi.
Karşısındakine "Gelebilir misiniz?" deyip telefonu kapattı. Mehmet Bey, Şaşkın gözlerle Selim Beye bakarken kapı çalındı, odaya iyi giyimli bir bey girdi.
Selim Bey ona yanına gelmesini işaret etti, sonra kulağına bir Şeyler fısıldadı. Gelen kişi bir şey söylemeden geldiği kapıya yöneldi. O çıkarken Selim Bey, misafiriyle tatlı
bir sohbete başladı.Sohbetleri koyulaştıkça, çehrelerindeki şaşkınlık, yerini birbirlerine Hasret kırk yıllık ahbapların yeniden buluşmalarındaki sevinç, samimiyet ve güvene bırakmıştı. Mehmet Bey yurt dışındaki tahsilinden, araştırmalarından ve yirmi üç yıl boyunca her yıl büyüyen memleket hasretinden bahsetti. Sonra Nazif Beyin
duvardaki portresini göstererek, "Bu günlerimi şu büyük insana borçluyum." dedi. "Bana yalnızca maddî destek vermedi, mânen de beni hiç yalnız bırakmadı.
Yurt dışında tahsil görürken yanlışa her yeltendiğimde hayalen Yanımda hazır oldu. 'Sana bunun için burs vermedim.'
Diyerek bana istikamet verdi. Ona her namazımda dua ediyorum."
dedi ve gözlerini Nazif Beyin duvardaki fotoğrafına mıhladı. Sonra gözleri portrenin altındaki ilk anda mânâ veremediği diğer tabloya kaydı.
Son derece şık bir çerçevenin içinde, bazı yerleri yamalı ve tamir görmüş oldukça eski bir çift çorap duruyordu.
Biraz daha dikkatli baktığında çerçevede bazı cümlelerin de sıralandığını fark etti:
"Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra..."
Selim Bey, kendisine bir soru sorduğu için başını ona çevirdi; fakat aklı tabloda kalmıştı.
Selim Beye cevap verirken tabloya bir daha baktı. İkinci cümle de birinci cümle gibi üç nokta ile bitiyordu:
"Bir müddet sabredeceğiz, sonra..."
İyice meraklanmıştı. Bu ilk görüşmeleri olmasaydı, yanına Gidip Tabloyu iyice inceleyecekti;
fakat bu uygun düşmez, düşüncesiyle Yalnızca sohbet arasında göz ucuyla merakını gidermeye çalışıyordu.
Ancak her seferinde biraz daha artan bir merakın içinde kalıyordu. Üçüncü cümlede:
"Bir müddet yürüyeceğiz, sonra..."
diye yazıyor ve altta böyle birkaç cümle daha sıralanıyordu.
Artık aklı hep tablodaydı. Sonunda dayanamayıp,
"Selim Bey merakımı mazur görün. Şu tabloya bir mânâ veremedim." Dedi.
Selim Bey kendisine has bir gülüş ile misafirine baktı, derin Bir nefes alarak
"Malumunuz, babam varlıklı bir insandı. Oldukça iyi bir Hayatımız vardı. Sonra ne olduysa her şeyimizi kaybettik. O zenginlikten geriye hiçbir şey kalmadı. Köşkümüzdeki hizmetçiler de gitti. Yemekleri artık annem yapıyordu.
Hatırlıyorum da bir sabah, kahvaltıya sadece zeytin koyabilmişti.
O zengin kahvaltılarımıza bedel, yalnızca zeytin...
Şaşkınlık içinde, 'Başka bir şey yok mu?' diye sormuştum. Bu soru karşısında annemin hüngür hüngür ağlayışı gözümün önünden hiç gitmiyor.
Annemin ağlayışına mukabil babam: 'Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra...'
dedi ve durdu, güçlü bakışlarını üzerimizde ezdirdi,'Alışacağız.'dedi.
Ve iştahla bir zeytin alıp ağzına attı. Birkaç gün sonra haciz
memurları gelip köşkümüzü de elimizden aldılar. Kenar bir mahallede küçük, eski bir
eve taşındık. Doğru dürüst bir eşyamız da kalmamıştı.
Annem bezgin bir sesle: 'Bu evde hiçbir şey yok! Burada nasıl
yaşayacağız.' Diye haykırdı.Bunun üzerine babam:
'Bir müddet sabredeceğiz, sonra alışacağız.' dedi
Gittiğim özel okuldan ayrılmış, bir devlet okuluna
yazılmıştım. Sabahleyin okula servisle gitmeyi umarken,
babam elimden tuttu, 'Bu ilk günün, okula beraber gideceğiz.' dedi.Yürümeye başladık.
Okul oldukça uzak gelmişti bana, yorulup geride kaldığımı hatırlıyorum.
Babam kim bilir hangi düşüncelere dalmıştı. Geride kaldığımı fark
etmemişti. Biraz sonra fark edince bana döndü.
İsyan dolu bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Bir an bana ızdırapla
baktıktan sonra, yanıma geldi.
Bir şey söylemesine fırsat vermeden, kızgın aynı zamanda nazlı
bir tavırla, 'Yoruldum.' dedim.
Babam oldukça sakin bir şekilde: 'Bir müddet yürüyeceğiz,
sonra alışacağız.' dedi.
Babam her sabah erkenden çıkıyor, geç saatlerde ancak
dönüyordu. Döndüğünde ise küçük odaya çekiliyor,
bazen saatlerce orada kalıyordu. Çoğu zaman buradan gözyaşları
içerisinde çıktığını görüyordum. Bir gün,
merakıma yenilip babamın küçük odasına girdim. Yerde bir
seccade, seccadenin üzerinde de bir tespih vardı.
Duvarda ise Arapça bir ibarenin altında şu yazı vardı: 'Allah borcunu ödeme niyetinde
olanın kefilidir.'
Babamın dediği gibi oldu, zor da olsa zamanla alıştık. Bu
hal birkaç yıl sürdü.
Bir gün babam eve çok farklı bir yüz ifadesiyle geldi.
Ağlamaklı bir yüz ifadesi vardı. Her birimize bir paket
getirmişti.
Köşkten ayrıldığımız günden beri ilk defa paketlerle eve
geliyordu. Bizi bir araya topladı.
'Bugün, benim için ne mânâya geliyor biliyormusunuz?' dedi,
kelimeleri boğazına düğümlendi,
gözlerine yaşlar hücum etti. Sözlerini kesmek zorunda kaldı. Her
birimize hediyelerimizi teker teker
verdi ve bizi ayrı ayrı kucaklayıp yanaklarımızdan öptü, kendisi
de bir koltuğa oturdu.
Cebinden gazeteye sarılı bir şey çıkardı. O sırada da ağlıyordu.
Hepimiz şaşkınlık içinde babama bakıyorduk.
Gazeteyi açtı, içinden bir çift yeni çorap çıkardı.
Bu gözyaşlarıyla, bir çift çorabın alâkasını kurmaya çalışırken
babam, beklemediğimiz bir şey yaptı.
Çorabı burnuna götürdü, kokladı, kokladı. Arkasından hıçkırarak
ağlamaya başladı.
Hepimiz şok olmuştuk, tek kelime bile söylemeden bekledik.
Babam nihayet kendisini topladı ve 'Bir zaman önce, büyük bir
borcun altına girmiştim.
Borcumu ödeme niyetiyle yeniden çalışmaya başladığım zaman kendi
kendime 'bütün kazancım, borçlarımı ödeyinceye kadar alacaklılarımın hakkıdır. Onların hakkını
vermeden ayağıma bir çorap almak bile bana haram olsun.' demiştim. Bugün ise, Allah'ın
yardımıyla, borcumu bitirdim.
Artık kimseye tek kuruş borcum kalmadı." dedi. Sonra gözyaşları içinde
ayağındaki çorapları çıkarıp yeni çoraplarını giydi. Ben de o eski çorapları hem aziz
bir baba yadigârı, hem de bir ibret
nişanesi olarak sakladım. Bu çoraplar her gün bana: 'Paralarını
ödeyinceye kadar bütün kazancım alacaklılarının hakkıdır.' diyor".
Selim Beyin bakışları bilinmez âlemlere dalarken o, nemlenen
gözlerini kuruladı, sonra dönüp duvardaki siyah-beyaz fotografa hayran hayran
baktı.
"Babanız sandığımdan da büyükmüş Selim Bey. Ben olsaydım
öyle müreffeh bir hayattan sonra anlattığınız gibi bir darlıkta, herhalde çıldırırdım."
Selim Beye döndü ve
"Siz ne yapardınız?" diye sordu.
Selim Bey kendisine has tebessümü ile: "Bir müddet zeytin
yerdim, sonra..."dedi ve gülümsedi.
O sırada kapı çalındı, biraz önceki beyefendi elinde bir Kutuyla
içeriye girdi. Kutuyu Selim Beyin masasına bırakıp çıktı.
Selim Bey yerinden kalkıp kutuyu alarak Mehmet Beye uzattı.
'Buyurun, yıllarca size vermek istediğimiz emanetiniz.' dedi. Mehmet Bey
bilinmez duygular içerisinde kutuyu açtı. İçinden kadife bir kese çıktı. Keseyi
açıp içini kutuya boşalttığında merakı iyiden iyiye arttı.
Keseden birkaç tane cumhuriyet altını ile bir not çıkmıştı.
Mehmet Bey hassasiyetle katlanmış kâğıdı açıp okumaya başladı.
Sevgili Mehmet Bey oğlum,
Bazen istediğimizi yaparız, çoğu zaman da mecbur olduğumuzu...
Tahsil hayatınız boyunca size burs vermeyi taahhüt etmiştim.
Ancak eğitiminizin son altı ayında size burs verme imkânını
bulamadım. Bir müddet sonra imkânlarıma yeniden kavuştum;
lâkin bu sefer de size ulaşamadım. Dolayısıyla size borçlandım ve
borçlu kaldım. Eğer böyle bir borcu gözyaşı ve ızdırapla ödemek mümkün
olsaydı,ben bu borcu fazlasıyla ödemiş olurdum.
Zira sevgili oğlum, bu altı aylık zaman diliminde
bursunu verememenin ızdırabıyla kaç gece ağladım.
Her neyse, bursunuzu tarihlerindeki değeriyle altına çevirdim. Bu
altınlar sizindir.
Bunlar elinize ulaştığında, borçlarımın tamamını ödemiş
olacağım.
Sevgilerimle, Nazif Cebeci.
Mehmet Bey neye uğradığını şaşırmıştı.
Bu büyük insanın yüceliği karşısında bir çocuk gibi yalnızca ağlıyor, ağlıyordu.
Selim Bey de bir hayli duygulanmıştı. Onun da yanaklarından yaşlar süzülüyordu.
Bir ara yaşlı gözlerle babasının siyah-beyaz portresine baktı.
Kendisine yıllarca hüzünle bakan gözleri, bu sefer sevinçle bakıyor gibiydi.
Tags
bir
,
muddet
,
sonra
,
yiyecegiz
,
zeytin
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Yetkileriniz
You
may not
post new threads
You
may not
post replies
You
may not
post attachments
You
may not
edit your posts
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodları
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
son Mesaj
Rüyada Zeytin Ağacı Görmek - Rüyada Zeytin Ağacı Görmek Açıklaması ve Yorumu - Zeytin
Tarot
T-U-Ü-V-Y-Z ile Başlayan Rüya Tabirleri
1
07.08.24
11:37
Zeytin Yaprağı Çayı Nasıl Hazırlanır? - Zeytin Yaprağı Çayının Faydaları
Başak
İçecekler
1
27.02.21
01:13
Zeytin Gözlüm Sana Meylim Nedendir Şarkı Sözü Umut Akyürek - Umut Akyürek Zeytin Göz
Serap
Türkçe Müzik Hit ( En Sevilen ) Şarkı Sözleri
0
18.11.12
19:28
Rüyada Zeytin Görmek - Rüyada Zeytin Görmek Açıklaması ve Yorumu - Zeytin Rüya Tabiri
Tarot
T-U-Ü-V-Y-Z ile Başlayan Rüya Tabirleri
0
24.07.12
03:30
BİR MÜDDET ZEYTİN YİYECEĞİZ, SONRA.(Tualim Hikaye)
ÇisiL
Tualimforum Oyunları
5
17.12.08
00:28
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat:
08:21
.
-- English (US)
-- Tr
İletişim
-
www.tualimforum.com
-
Arşiv
-
Kullanım sözleşmesi
-
Yukarı git
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread