15.11.08, 13:08 | #22 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Zincirleme ZİNCİRLEME Küçük kız,hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardim eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğle yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köse başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki... İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnini ilk defa doyurduktan sonra,bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu islik çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek yavrusunu görünce,kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki,önce fakir adam uyandı,sonra bütün apartman halkı... Anneler,babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp,ölümden kurtardılar... Bütün bunların hepsi,beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu. |
15.11.08, 13:09 | #23 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Benim Maskotum BENİM MASKOTUM 89yaşındaki yaşlı adamın hemşireleri ona sürpriz bir parti düzenlemişlerdi. Bu aktif ve uyanık emekli doktorun iki yıl önce bacağı kesilmişti. Zamanının çoğunu tekerlekli sandalyede geçirip bir bacakla yaşamaya alışmak gerçek bir hayat mücadelesini gerektiriyordu. Aydınlık ve iyi dekore edilmiş odayı aile bireyleri, arkadaşları ve gönüllüler doldurmuştu. Yaşlı adam gruba şöyle bir baktı ve hemşirelerden birinin çocuğu olan altı yaşındaki küçük kıza yanma gelmesi için işaret etti. Küçük kıza sarıldı ve onu herkese "Bu kız benim maskotum" diyerek tanıttı. Gruptaki insanlara onunla ilk tanıştıkları günü hala unutamadığım anlattı. Küçük kız odaya girmiş, bir yaşlı adama, bir de tekerlekli sandalyede bir paçası sıyrılmış pantolona bakmış ve "Protezin nerede?" diye sormuş. Küçücük bir kızın bu kelimeyi bilmesi onu çok şaşırtmış. Küçük kız ona kendi protezini göstermiş ve hikayesini anlatmış. Üç yaşındayken, bir adam zorla evlerine girmiş, 17 yaşındaki erkek kardeşini öldürmüş ve maket bıçağıyla küçük kızın bacağım kesmiş. Küçük kız, yaşlı adama şikayet etmemesini, iki ayakla geçirdiği 88 yıl için Tanrıya şükretmesini söylemiş. Şimdi aralarında oldukça özel bir bağ oluşmuş. Küçük kız yaşlı bir adama yardım edebildiği için kendisiyle gurur duyuyor. Yaşlı adamsa, protezin önündeki bütün engelleri kaldırmasıyla enerjik ve neşeli adımlar atabilen küçük kız sayesinde hayata gülümseyebiliyor. Hedy J. Dalin Unutmayın, hepimiz sendeleye sendeleye yürüyoruz. Bu yüzden olsa gerek elele yürümek hepimizi rahatlatıyor. Emily Kimbrough |
15.11.08, 13:09 | #24 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Ihtiyaç Duyulduğu An Cesaret İHTİYAÇ DUYULDUĞU AN CESARET 1991yazında kocamla birlikte İrlanda'ya gitmiştik. İyi birer Amerikan turisti olarak biz de doğal olarak Biarney Castle'ı ziyaret ettik. Biarney Castle'ı ziyaret eden her turist gibi şüphesiz biz de Biarney taşım öptük. Biarney taşına ulaşabilmek için dapdar merdivenlerden tırmanmak zorunda kalıyorsunuz. Yüksekten her zaman korkmuşumdur, açıkçası benim klostrofobim var. Bu yüzden de kocamdan bensiz çıkmasını, sonra da bana çıkıp çıkarmayacağımı söylemesini istemiştim. Kocam geri geldiginde, "Ne düşünüyorsun? Ben de yapabilir miyim, ne dersin?" diye sordum. O yanıtım vermeden iki ufak tefek yaşlı bayan bana yaklaştılar ve "Şekerim, biz yapabildiğimize göre sen hayli hayli yaparsın." dediler. Ve ben Biarney taşım öptüm. İrlanda'dan döndükten yaklaşık bir ay kadar sonra, meme kanseri olduğumu öğrendim. Radyasyon ve kemoterapi görmem gerekiyordu. Doktor kemoterapi sonucunda olabilecek her şeyi bana tek tek anlattı. Saçımı kaybedebileceğimi, mide bulantısı çekebileceğimi, şiddetli ishal olabileceğimi ateşimin yükselebileceğini, çenemin kilitlenebileceğini bir bir sıraladı. Sonra da bana sordu, "Başlamaya hazır mısın?" Evet, kendimi gerçekten başlamaya hazır hissediyorum!" Tedavinin başlaması için kocamla birlikte bekleme odasında beklerken birdenbire çok kaygılandım ve korktum. Kocama döndüm ve "Sence bunu yapabilir miyim?" diye sordum. Karşımızda kemoterapileri henüz bitmiş iki ufak tefek yaşlı bayan oturuyordu! Kocam elimi tuttu ve "Bebeğim, bu aynen Biarney Castle gibi olacak! Onlar yapabiliyorlarsa, sen de yapabilirsin!" dedi. Ve ben başardım, Cesaretle ilgili şu gerçeği biliyor musunuz? Cesaret insana ihtiyaç duyduğu anda geliyor. Maureen Corral |
15.11.08, 13:10 | #25 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Yolumuzdaki Engel YOLUMUZDAKİ ENGEL Eski çağlarda bir kral yolun tam ortasına iri bir kaya parçası koydurmuş. Sonra da saklanmış ve bu kocaman kayayı birinin gelip kaldırıp kaldıramayacağım gözlemeye başlamış. Krallığın en zengin tüccarlarından biri adamlarıyla yaklaşmış ve kayanın etrafında şöyle bir dönmüş. Adamların çoğu yolları temizletmediği için kralı suçlamışlar, ama hiçbiri de kayayı yolun ortasından kaldırmak için bir çabada bulunmamış. Sonra sırtında yüklüce saman taşıyan bir çoban gelmiş. Kayaya yaklaşınca, sırtındaki yükü yere bırakmış ve kayayı yolun kenarına itmeye çalışmış. Kayayla epeyce itişip kakıştıktan sonra başarmış. Çoban samanım sırtına geri yükledikten sonra gözü tam kayanın yerinde yolun üstünde duran cüzdana ilişmiş. Cüzdanda bir sürü altın para ve kralın bu altınları yolun ortasındaki kayayı kaldırabilene bağışladığım belirttiği bir not varmış. Çoban diğer insanların hiç anlayamadığı bir şeyi öğrenmiş: Her engel insana o andaki durumunu geliştirme şansı yaratan fırsatlar sunar. Brian Cavanaugh |
15.11.08, 13:11 | #26 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Anılar üzerine ANILAR ÜZERİNE MARC'IN ANISINA Judy ve Jim, oğulları Marc'ı 15 yıl önce kaybetmişlerdi. Diğer birçok anne baba gibi Jim ve Judy de iki çocuklarının sonsuza dek onlarla yaşayacağım düşünürlerdi. Bir gün oldukça nadir görünen bir hastalık Marc'ın hayatım almıştı. Ortada hasta olduğuna ilişkin bir belirti bile yoktu. Bu yüzden Jim ve Judy çocuklarına veda etme ve onu ne kadar çok sevdiklerini söyleme şansım yakalayamamışlardı. Oğullarının ölümü onları tam anlamıyla darmadağın etmişti. Uzun yıllar sonra Judy ve Jim Bermuda'ya tatile gitmişlerdi. Orada çok hoşlarına giden bir heykel beğendiler. Bu bankın üstüne oturmuş kitap okuyan bir çocuğun heykeliydi. Her ikisi de heykele vurulmuşlardı, almayı istiyorlardı, ama heykel çok pahalıydı ve almaya güçleri yetmedi. Jimher ihtimale karşı heykeli yapan sanatçının adım ve adresini almıştı. Yıllar sonra, Jim, heykeli 50 yaşına giren Judy'ye sürpriz olarak almak istedi. Sanatçının stüdyosunu aradı, ama orada çalışan görevli o heykelden dünyada sadece 10 tane olduğunu söyledi. Bunlardan birini almanın tek yolu sanatçının kendi elindeki orijinal heykeli vermesiydi. Sanatçı Jim'le bağlantı kurdu ve üzülerek karısının bu heykelden asla ayrılamayacağını belirtti. Sanatçı yine de bazı alıcılarla bağlantı kurup heykeli elden çıkarmak isteyip istemeyeceklerim öğrenmeye söz verdi. Sonunda, İngiltere'deki alıcılardan birinin heykeli Jim'e satmayı istediğini öğrendi. Jim, Judy'e ellinci yaş gününde yıllar önce aşık oldukları heykeli hediye etti. Judy şaşkına dönmüştü. Orada oturup hayranlıkla heykeli izlerlerken, heykelde daha önceden fark etmedikleri bir şey dikkatlerini çekti. Küçük çocuğun okuduğu kitaba yakından baktıklarında üzerinde "Marc Kitabı" yazılı olduğunu gördüler. İkinci kelime M-A-R-C olarak yazılmıştı, aynen oğullarının kendi adım yazdığı gibi. Judy ve Jim oğullarının sonsuza dek yok olduğunu düşünüyorlardı. Oysa o anne babasına sevgisini annesinin ellinci yaş gününde bile ulaştırmayı başarmıştı. Fiziksel bağlılıklar geçicidir. Sadece sevgi ölümsüzdür. Denise Sasaki |
15.11.08, 13:11 | #27 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Onu Ne Kadar çok Sevdim ONU NE KADAR ÇOK SEVDİM Rahip, mezarlıktaki işini bitirmek üzereydi. O anda elli yıllık karısını kaybeden 78 yaşındaki adam "Onu ne kadar çok sevdim." diyerek çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Yaşlı adamın yaslı sesi törenin asil sessizliğini bozmuştu. Mezar başındaki diğer aile bireyleri ve dostlar şok olmuşlardı, utanç içindeydiler. Yetişkin çocukları alı alı moru mor babalarım yatıştırmaya çalıştılar. "Tamam, baba. Seni anlıyoruz." Yaşlı adam gözlerim dikmiş kazılan mezara yavaş yavaş inen tabuta bakıyordu. Rahip törene devam etti. Törenin sonunda, aile bireylerim ölüm töreninin kapanışı olarak tabutun üstüne toprak atmaya çağırdı. Yaşlı adam hariç hepsi sırayla toprak attılar. O "Onu ne kadar çok sevdim." diye sesli sesli konuşuyordu. Kızı ve iki oğlu konuşmasını engellemek istediler, ama o devam etti, "Onu sevmiştim!" Kalabalık mezarlığı terk etmeye hazırlanırken, yaşlı adam gitmemekte direniyordu. Gözlerini mezara dikmiş bakıyordu. Rahip yaklaştı, "Kendinizi nasıl hissettiğinizi biliyorum, ama gitme zamanı geldi. Buradan ayrılmalı ve kendimizi hayatın akışına bırakmalıyız." dedi. Yaşlı adam çaresizlik içinde bir kez daha "Onu ne kadar çok sevdim." diyerek söylendi. "Beni anlamıyorsunuz," dedi rahibe "ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim." Hanoch McCarty, Ed.D, İnsanoğlunun en büyük zayıflığı, hayattayken insanlara onları ne kadar sevdiğim söylemekte tereddüt etmesidir. O.A. Battista |
15.11.08, 13:12 | #28 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Bir çocuğun Bilgeliği BİR ÇOCUĞUN BİLGELİĞİ Bob'la tanışıp aşık olduğumda 16 yaşındaydım. İki yıl sonra evlendik. Bu aynen gerçekleşen bir masal gibiydi. Birbirimize ve çocuklarımıza aşkımızı, sevgimizi dile getirmeden bir tek gün bile geçirmedik. Her gece uyumak için yatak odamıza çekildiğimizde gelecekle ilgili planlar yapardık. Fakat kısa bir süre sonra Bob'a lösemi teşhisi kondu. 18 ay yaşam mücadelesi verdikten sonra 42 yaşında hayata gözlerini yumdu. Onunla birlikte sanki ben de ölmüştüm. O gece beni teselli etmek için arkadaşlarımız gelmişti. Kendimi yemek yemeye zorlarken, kocamın yakın arkadaşlarından birinin altı yaşındaki kızı, "Bayan Alice, başka biriyle mi evleneceksiniz?" diye sordu. "Hailey!" diye bağırdı içlerinden biri. Onun kocaman gözlerine bakınca benim yeniden mutlu olmamı istediğini kolaylıkla anlayabiliyordum. "Dünyanın en iyi eşine sahip olmuşsan, bir daha evlenmek istemezsin." diye yanıtladım. Oysa üç yıl sonra, hayatıma yeniden neşe getiren babası Mark'la evlendiğimde, dünyanın en iyi ikinci eşine sahip olduğumu Hailey'e söyleyebilirdim. Hailey şu anda 15 yaşında ve bana hayatın devam ettiğini bilgece gösterdiği o masum soruşu aklımıza geldiğinde hala gülümsüyoruz. Alice Cravens Moore Woman's World'den (Kadınların Dünyası) alınmıştır. Çocuklar sizin dünyanızı sizin için yeniden keşfederler. Susan Sarandon |
15.11.08, 13:12 | #29 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Bir Hatırlatma BİR HATIRLATMA Aralığın 24'ünde, babamın cenazesinin kaldırıldığı günün akşamında kardeşlerimle annemin nerede yaşayacağına karar vermek amacıyla çocuklukta yaşadığımız evde biraraya gelmiştik. Babam geride beş çocuk ve 54 yıllık yaşamının sevgi abidesi annemi bırakmıştı. Annem zar zor yürüyor ve hareket edebiliyordu. Babam onun en büyük yardımcısıydı. Annemin yalnız yaşaması düşünülemezdi. Konuşmaya başladık. Annem de konuştuklarımızı dinliyordu. Tartışmalarımız gittikçe alevlendi. Şokun etkisiyle düşünme yetimizi kaybettiğimizden, yaşadığımız acı bağlarımızı gevşettiğinden konuşma anneme nasıl bakılacağından çok bunun neye mal olacağı çerçevesinde dönüp dolaşıyordu. Tartıştıkça acımız arttı ve babamın kaybının birbirimizi kaybetmemizle sonuçlanacağım düşünmeye başladık. Annem şaşkınlık içinde bizi dinliyordu. Ailemizin babamla birlikte öleceği korkusunu yaşamaya başlamıştık. Savaşın tam ortasında önce kapının çaldığım sonra da dini şarkılar söylendiğini duyduk. Erkek kardeşim kapıyı açtı. Hepimiz de gördüğümüz şeye çok sevindik. Dışarısı genç kilise öğrencileriyle doluydu. Başlarında o gün babamı gömen rahip vardı. O da en az bizim kadar şaşırmıştı. Bu evin bizim ailemize ait olduğunu bilmiyordu. Dersimizi almışçasına "Peace on Earth" (Yeryüzünde Barış) melodisini dinledik ve kapıyı kapadık. En büyük erkek kardeşim şaşkınlık içinde, "Onları babam gönderdi. Bize adam olmamızı ve annemize bakmamızı söylüyor." diyerek mırıldandı. Beynimizde bu sözler yankılanarak tartışmayı kestik ve birkaç saat içinde bir plan yaptık. Annem erkek kardeşlerimden biriyle yaşayacaktı. Çocukluğumuzun evi kapalı ve çıplak olacakta, ama ailemiz yeniden doğmuş gibiydi. Marily L. Teplitz |
15.11.08, 13:13 | #30 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Benim Kahramanım BENİM KAHRAMANIM Gordyn dayımı hep bir kahraman olarak görmüşümdür. Ben altı yaşındayken ayakkabılarımdaki çamurları siler, başımın belaya girmesini önlerdi. Üniversitedeki ilk yılımda annemle, onun modası geçmiş, kendisine küçülmüş giysilerini bana giydirip okula göndermek istemesi konusunda şiddetli kavgalar yaşamıştık. Dayım benim tarafımı tuttuktan sonra bu tartışma bir daha gündeme gelmemişti. Annemler bana değil de erkek kardeşime araba aldıklarında dayım bu adaletsizliğe de parmak basmışta. Dayımın en sevdiğim yanı, benim kendimi dünyadaki en değerli insan gibi hissetmemi sağlamasıydı. Annemle babam 50'nci evlilik yıldönümlerini kutlamayı planlarlarken o yıldönümü kutlamalarına katılmayacağım belirtmişti. Yengemden boşanalı 20 yıl olmuştu, ama bütün aileyle yüz yüze gelme düşüncesi ve bu boşanmayı onaylamadıklarından emin olmak onu rahatsız ediyordu. Sürekli hayır demesine rağmen, annem gelip gelmeyeceğini bir kez daha sorduğunda, anneme bir daha sormamasını söylemişti. Partide onu görünce yanma yaklaşıp annemi her aradığımda gelip gelmeyeceğim sorduğumu söyledim. "Biliyorum tatlım," dedi "zaten ben de bu yüzden geldim." Kendimi hep onun küçük prensesi gibi hissediyordum. Öldüğünde, "Üzgünüm, çünkü bir daha onunla Noel kutlayamayacağım," diye düşündüm. Fakat üzüntüm bundan daha derindi. Bir yetişkin olarak her ne kadar arkadaşlarımdan sevgi ve kabul görsem de içimdeki altı yaşındaki çocuk, çocukken reddedilmiş ve sevgisizlik çekmişti. Artık kimse beni prenses gibi görmeyecekti. Benimse buna aşırı derecede ihtiyacım vardı. Bir gece rüyamda Gordyn dayımı altı yaşındaki kızı kollarına almış sallarken gördüm. Yetişkin halime "Her ikisini de yaptım." dedi. "Şimdi sıra senin." Ona bunu anlamadığımı söyledim. "Yıllar boyunca kendini hiç sevmedin." dedi. "Ben de bu yüzden seni hem kendi yerine, hem de benim yerime sevmek zorunda kaldım. Her ikisini de yaptım. Şimdi sıra sende." Kalbimde küçük Nancy'yi kollanma aldım ve "Sen benim küçük prensesimsin" diye fısıldadım. Nancy'nin gözlerindeki bakış o eskiden gördüğüm bakıştı. Bu küçük bir kızın kendi kişisel kahramanına gönderdiği bakıştı. Nancy Richard-Guilford |
Tags |
corbahikayeler, suyuna, tavuk, tavuk suyuna çorba, tavuk suyuna çorba hikayeler |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Rüyada Tavuk Görmek - Rüyada Tavuk Açıklaması ve Yorumu - Tavuk Rüya Tabiri | Tarot | T-U-Ü-V-Y-Z ile Başlayan Rüya Tabirleri | 1 | 13.09.17 08:43 |
Doğu ve Batı Mitolojisinde Tavuk - Mitolojide Tavuk - Mitolojilerde Tavuk | Kartal | Genel Kültür | 0 | 05.08.14 16:49 |
Rüyada Çorba Görmek - Rüyada Çorba Görmek Açıklaması ve Yorumu - Çorba Rüya Tabiri | Tarot | A-B-C-D-E-F-G ile Başlayan Rüya Tabirleri | 0 | 06.03.13 22:04 |
Seni Seviyorum - MİRAS - Tavuk Suyuna Çorba Hikayeler | Okyanus | İçinizden Geldigi Gibi | 0 | 11.01.12 23:59 |
Tavuk Suyu Çorba | ASYA | Ramazan Yemekleri-Tatlıları | 0 | 14.08.08 15:14 |