|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
İç Hastalıklar ( Dahiliye ) İç hastalıklar ( Dahiliye ) tanısı ve tedavi yöntemleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
06.11.09, 16:36 | #22 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710 Rep Puanı:3968 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 54 146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi : | --->: Kanser Hakkında Herşey Kemoterapi tedavisinde beslenme Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Uzman Diyetisyen Tuğçe Aytulu Kemoterapi sırasında genel beslenme ile ilgili önerilerini paylaştı. • Her türlü sebze çeşidini içeren bir beslenme şeklini benimseyin. Haftanın bazı günlerinde et ürünleri yerine kurubaklagilleri (nohut, mercimek, kurufasülye gibi) tercih etmeye çalışın. Ancak bazı tedavilerde gaz , şişkinlik görülebilir veya tedavi öncesinde geçirilmiş operasyonlar nedeniyle hassasiyet olabilir. Bu durumda kurubaklagillerden kaçınmak gerekebilir.Doktorunuza ve/veya diyetisyeninize danışın. • Günde en az 5 porsiyon her renkten olan sebze ve meyvelerden tüketin. Örneğin turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve sarı kök sebzeleri karışık olarak gün içinde kullanın. Farklı renklerdeki sebze ve meyveler fitokimyasallar olarak bilinen sağlığı geliştirici öğeler içerir. • Hergün yüksek posa içeren gıdalar tercih edin; örneğin kurubaklagiller, tam tahıllı ekmekler, bulgur gibi tahıllar • Özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaları sınırlayın. Az yağlı süt ve süt ürünlerini tercih edin. Düşük yağlı pişirme tekniklerini kullanın. Buğulama, haşlama yöntemlerini deneyin. • Tuzlanmış, tütsülenmiş ve turşu gibi salamura gıdaları daha az tercih edin. • İdeal kilonuzu koruyun ve fiziksel olarak aktif olun. • Alkol alıyorsanız kontrollü miktarlarda tüketin. • Gıdaları güvenli ve sağlıklı yöntemlerle saklayın. • Marketten alışveriş yaparken gıdaların çeşitliliğine dikkat edin. Kemoterapi sonrasında kan değerleri düşerse beslenme etkilenir mi? Tedaviye bağlı olarak kırmızı kan hücreleri veya beyaz kan hücreleri düşebilir. Bu durumda yorgunluk, halsizlik görülebilir. Ayrıca vücut enfeksiyonlara daha yatkın hale gelebilir. Bu nedenle beslenmede alınacak önlemlerin başında gıdaların ve yemek yenen malzemelerin temizliği gelir. Ayrıca eller yemek hazırlarken ve yemek yemeden önce sabunla ve iyi yıkanmalıdır. Dışarıda yemek yerken çiğ sebze ve meyveler, mayonezli soslar tercih edilmemelidir. Evde çiğ sebze ve meyve yenmeden önce de sirkeli suda bekletilmelidir ve bol suyla yıkanmalıdır.Yemeklerin buhar basınçlı tencerede(düdüklü tencerede) pişirilmesi tercih edilmelidir. Bu sayede beslenme açısından enfeksiyonlardan korunmak kolaylaşır. Kemoterapi sonrasında bulantı ve kusma varsa neler yapılabilir? Bulantı ve/veya kusma kemoterapi veya radyoterapi nedeniyle olabilir. Eğer kemoterapi nedeniyle ise tedaviyi aldığınız gün başlayabilir ve sonrasındaki 3 gün veya daha uzun süre devam edebilir. Ancak bazı tedavilerde bulantı ve kusma hiç olmayabilir. Ayrıca her tedavi her hastada bu etkilere sebep olmayabilir. Kemoterapide bulantı ve kusmanın olası diğer nedenleri arasında yoğun ağrı, halsizlik, hastalık, ilaçlar ve stres de olabilir. Beslenmede bulantı ve kusmaya karşı alınabilecek önlemler; - Günde 3 büyük öğün yerine daha küçük porsiyonlardan oluşan 6-8 öğün yemeyi tercih edin. - Ağzınızdaki kötü tadı uzaklaştırmak için ağzınızı yemekten önce 1 tatlı kaşığı karbonat,3/4 tatlı kaşığı tuz ve 1 bardak ılık sudan oluşan karışımla çalkalayın. - Baharatlı ,acılı ve sıcak yemekler yerine yumuşak, oda ısısında veya ılık yenebilen gıdaları tercih edin. - Aşırı tatlı, yağlı, baharatlı gıdalar bulantınızı arttırabilir. - Mümkünse sakin bir ortamda yemek yiyin. Huzurlu bir atmosferde yemek sizi sakinleştirir ve yemenizi kolaylaştırır. Oda havalandırılmış olmalı ve ortamda yemek kokusu olmamalıdır. - Gün boyu meyve sular, tuzsuz ayran içilebilir. - Mentollü, limonlu şeker gibi şekerler bulantınızı hafifletebilir ve ağzınızdaki kötü tadı azaltabilir. - Eğer çok miktarda kusuyorsanız dehidratasyon(vücuttan elektrolit ve sıvı kaybetme) önemli bir sorun olabilir. Bu sürede sıvı almaya çalışın ancak bu biraz zor olabilir. Kustuktan sonra ağzınızı suyla çalkalayın. Bir süre bekledikten sonra elma suyu, ılık tavuk suyu çorba, komposto gibi içecekler tercih edebilirsiniz. Eğer yeterli miktarda sıvı alamıyorsanız mutlaka doktorunuza danışın. Ağızda acı ve metalik tat oluşuyorsa bunu azaltmak için neler yapılabilir? • Şekersiz limonlu naneli şekerler yiyebilir veya sakız çiğneyebilirsiniz. • Yemeklerinizi fesleğen, biber, biberiye gibi baharatlarla veya sarımsak gibi lezzet vericilerle, ketçap veya hardal gibi soslarla tatlandabilirsiniz. • Metal çatal, bıçak yerine plastik malzemeler kullanabilirsiz. • Yemeklerinizi limon, sirke veya turşularla birlikte kullanabilirisiz. Ancak ağzınızda veya boğazınızda yara varsa bunlar sakıncalı olabilir. • Eğer kırmızı et yemekte zorlanıyorsanız proteinden zengin diğer yiyecekleri tercih edebilirsiniz. Örneğin kurubaklagiller(kurufasülye, mercimek, nohut gibi), balık, yumurta, tavuk, hindi, süt, yoğurt, ayran, soya sütü • Taze meyveleri dondurma, yoğurt veya sütle blendır yapıp içecek haline getirebilirsiniz. Kemoterapi bittikten sonra hastalığın tekrarlamasını önlemede yardımcı olabilecek beslenme önerileri • İdeal vücut ağırlığınızda olun. • Hafif tempolu egzersizler yapın ve bunu ömür boyu sürdürün. • Yeterli ve dengeli beslenin. Besin çeşitliliğine dikkat edin. • Yağ tüketimini azaltın, yağlı etlerden mümkün oldukça uzak durun. Doymamış yağ asidi içeren yağları (soya, zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği, kanola yağı ) tercih edin. • Et ürünlerinin yağsız olanlarını tercih edin. • Aşırı tuzdan sakının. Günlük tuz tüketimi 5-6 gram olmalıdır. • Turşu ve salamura gibi fazla tuzlu yiyecekleri az miktarda tüketin. • Kabuklu yenebilen meyveleri, kabuklarıyla birlikte tüketin. Bu sayede daha fazla posa almış olursunuz. • Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Koyu yeşil yapraklı ve sarı renkli sebzeleri tüketmeye özen gösterin. • Sebze yemeklerini az suda veya kendi suyu ile pişirin ve hemen tüketin. • Haftada 2 porsiyon kurubaklagil yemekleri tüketin. • Ekmeğin tam tahıllı olanını tercih edin. • Kalsiyum bakımından zengin olan gıdalardan az yağlı olanları tercih edin. Günde 2-3 bardak yağı azaltılmış süt ve/veya süt ürünleri ile beslenin. • Kimyasal koruyuculu hazır yiyecekler yerine doğal besinlerle beslenmeyi tercih edin. • Besinlerin saklama koşullarına dikkat edin. • Yiyecekleri hazırlarken kızartma, kavurma, tütsüleme yerine ızgara, fırında, buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanın. Mutlaka kızartma yöntemiyle pişirmeniz gerekiyorsa 150 derecenin altında ve çok az yağ ile pişirin. • Alkol kullanmamayı tercih edin. Eğer alkol kullanılıyorsa kadınların günde 1 kadeh, erkeklerin ise 2 kadehle sınırlaması gerekir. Alıntıdır. |
06.11.09, 16:38 | #23 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710 Rep Puanı:3968 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 54 146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi : | --->: Kanser Hakkında Herşey Kanser Hücresi Uysallaştırılıp Hapsedilecek Genlerin elektrik düğmesi gibi çalışan RNA molekülüyle kanser olduğu yerde kalacak, metastaz yapamayacak. Yani oradan oraya zıplayan agresif kanser hücresi uysallaştırılıp hapsedilecek. RNA interferansı yani RNA düzenleyici moleküller, onkolojide son yılların en önemli gelişmelerinden biri olarak görülüyor. Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir bu gelişmeyi, "Önümüzdeki 3-5 yıl içinde RNA’ya yönelik tedavi ajanları geliştirilecek ve en önemli silahlarımızdan biri olacak" şeklinde özetliyor. İstanbul Bilim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Demir, RNA molekülünün kanser hücresinin çalışma mekanizması açısından neden önemli olduğunu ntvmsnbc'ye anlattı. KANSER GENLERİ KAPATILACAK "Bugüne kadar, 'Genetik materyal olarak DNA’dan üretilen moleküller hücrenin çalışmasını sağlar' diye düşünüyorduk. Halbuki hücrenin genetik materyalinin kullanımını sağlayan RNA ara molekül grubu var. Son yıllarda hücrenin içinde bulunan genlerin hangisinin çalışacağını, hangisinin duracağını, hangisinin aktif, hangisinin pasif olacağını belirleyen en önemli unsurun RNA molekülleri olduğunu gördük. Normalde hücre fizyolojik regülasyonunu yaparken bu RNA moleküllerini kullanıyor. Yani RNA molekülleri işin içine girerek, deyim yerindeyse genlerin elektrik düğmesi gibi açılıp kapanmasını sağlıyor. Bazı genleri açıyor, bazılarını kapatıyor ve hücre içinde bir armoni sağlıyor." Bu bilgi, kanserle ilgili bir geni kapatarak kanserli hücreyi inaktif hale getirmenin mümkün olduğu anlamına geliyor. "Gelişmeyle, RNA molekülleri hedeflendiğinde hücrede açık olmasını istemediğimiz genleri kapatabileceğimiz fikri ortaya çıktı. Artık RNA moleküllerini hedefleyerek huysuz, saldırgan ve çevreye metastaz yapan kanser genlerini kapatabiliriz. Yıllarca süren laboratuvar araştırmaları bunun mümkün olduğunu gösterdi. Yani RNA moleküllerini hedeflediğiniz ve doğru etkileyebildiğiniz zaman, kanserle ilgili bir geni kapatarak o hücreyi oraya hapsedebiliyorsunuz. Bunun adına RNA interferansı dendi, yani kanser genlerini kapatmak." GENETİK GEÇİŞ ENGELLENECEK Mİ? Onkolojinin molekülleri geliştirmeye ve RNA üzerine yapılacak tedavileri inşa etmeye çalıştığını vurgulayan Prof. Demir, 'Henüz klinik kullanımdan uzak bir laboratuvar verisi ama bugün kullandığımız bütün ilaçlar bir dönem laboratuvar çalışmasıydı. Bunlar çok güçlü silahlar olarak karşımıza çıkacak"diye konuştu. Prof. Demir, kanserlerin yüzde 5 ile 10’unun genetik olduğunu belirtiyor. Örneğin, genetik geçişli bir meme kanseri hastasının, anne veya kız kardeşlerinde kanser yapan genler hapsedilirse, bu kişilerde kanser olasılığı sıfırlanabilecek mi, yani genetik geçişin önü tamamen kesilebilecek mi?" sorusuna Prof. Demir'in cevabı: KANSER BAŞKA ORGANA GEÇEMEYECEK "Teorik olarak mümkün ama pratik olarak henüz bu noktada değiliz. Yani RNA düzenleyici moleküller insanlarda kullanılacak ilaçlar haline getirildiğinde, bu söylediğiniz gerçekleşecek ve kanserin genetik geçişinin önü kesilebilecek. Aynı zamanda şu da olacak; kanserli hücrede bazı genler açık olduğunda metastaz yaptığını biliyoruz. Eğer kanser hastasına o genleri kapatacak RNA tedavisi verirsek, metastazın önüne geçebiliriz. Kanser hücresi bulunduğu organda kalır ama hiç bir zaman başka bir organa geçemez. Yani RNA tedavisi sayesinde kanseri ehlileştirebilir ve uysallaştırabiliriz." ORGAN ALINMASI TAM KORUMA SAĞLAMIYOR RNA molekülü kanserli hücrelerin kültür ortamlarında geliştirildi, hayvan çalışmaları sürüyor. Klinik çalışmaların da yakında başlayacağını belirten Prof. Demir, "Anne veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlar memelerini ve rahimlerini aldırıyor, bu sizce doğru bir yaklaşım mı?" sorusuna ise şöyle cevap veriyor: "Kanser riski taşıyan doku veya organın alınması yönünde bir yaklaşım var, Türkiye’de de bunu uygulayan aileler bulunuyor. BRCA1 ve BRCA 2 genlerinde mutasyon olduğu zaman ailevi meme kanseri oluyor ve bu hastaların ailelerinde yaşam boyu meme kanseri görülme riski yüzde 80’lere çıkıyor. Ama bu sadece meme değil, yumurtalık veya karın içi kanseri şeklinde de olabiliyor. O nedenle memelerin alınması tam bir koruyuculuk oluşturmuyor. KANSERİN GENETİK OLUP OLMADIĞI BELİRLENİYOR Ayrıca korunmak amacıyla meme ve yumurtalıkların alınması çok büyük bir operasyon ve genellikle yaşam kalitesini bozacak getirileri oluyor. Mesela kadın 30 yaşında menopoza sokulduğunda kemik erimesi ve kalp hastalığı riski artar. Onun için bu yaklaşımı kural olarak ortaya koymamak, kişi ve aile bazında değerlendirmek lazım." Hastanın kanından kanserin genetik olup olmadığına bakılıyor. Hastada genetik mutasyon yoksa aile üyelerinin test yaptırmasına gerek kalmıyor. Aksi taktirde aile üyeleri de mutasyon açısından taranıyor ve nasıl bir takip programı oluşturulacağı belirleniyor. Test, üniversite hastanelerinde yapılabiliyor Alıntıdır. |
06.11.09, 16:42 | #24 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710 Rep Puanı:3968 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 54 146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi : | --->: Kanser Hakkında Herşey Kanser'de erken tanıda 15 belirti Yapılan araştırmalar, özellikle kadınların erkeklere oranla kanser belirtilerini dikkate almadıklarını, yıllık kontrollerini yaptırmadıklarını ve bu nedenle de erken tanıda geç kaldıklarını ortaya çıkardı. Kanserin önceden görülen semptomlarını görmezden gelen birçok kişinin, erken tanıda geç kaldığı için çeşitli kanser türlerinin tedavisine geç başlandığı belirtiliyor. Bazı belirtilerin ciddiye alınarak kanseri erken dönemde yakalama şansı olduğunu söyleyen araştırmacılar, dikkat edilmesi gereken belirtileri ise şöyle sıralıyor: 1. Nedensiz kilo kaybı: kadınlar, çaba harcamadan kilo verdiklerinden çok sevinirler. Ancak uzmanlar, istenmediği halde kontrol dışı kilo vermenin kanserin önemli belirtilerinden biri olduğunu söylüyorlar. Özellikle bir ay içinde 5 kilo ve fazlasını verirseniz, birşeylerden şüphelenmek gerekiyor. Böyle bir durumda doktora başvurmalı ve gerekli testleri yaptırmanız gerekiyor. 2. Şişkinlik: Özellikle kadınlarda görülen şişkinlik, yumurtalık kanserinin belirtilerinden biridir. Yumurtalık kanserinin diğer belirtileri ise karın ağrısı ya da pelvis ağrısı, çok fazla yemek yenmediği halde doygunluk hissi ve üriner sistem problemleridir. Sürekli olarak idrara çıkma da bu belirtiler arasındadır. Eğer şişkinlik problemi her gün görülürse ve birkaç haftadan fazla sürerse mutlaka bir uzmana görünmek gerekiyor. 3. Göğüslerde değişiklikler: Kadınlarda regl döneminde göğüslerde yaşanan değişiklikler dışında eğer göğüste kızarıklık, deride kalınlaşma, pütürleşme görülüyorsa ya da göğüs ucunda şekil değişiklikleri olduysa mutlaka bu işaretleri ciddiye almak gerekiyor. Bunun dışında kadınların her ay kendi kendine göğüs kontrolü yapması gerekiyor. Bu kontrol sırasında göğüste görülen ve ele gelen şişkinlikler varsa vakit kaybetmeden doktora gidilmeli. 4. Kanama: Özellikle düzenli adet gören kadınlarda meydana gelen ara kanamalar ciddiye alınmalı, çünkü bunlar kanser belirtisi olabilir. Ayrıca menopoz döneminde görülen kanamalar da şüphelenilmesi gereken durumlardandır. Yine bu belirtiler de jinekolojik kanserlerin habercisi olabilir. 5. Cilt değişimleri: Herkes cilt kanseri için benler ya da güneş lekelerinden şüphelenmesi gerektiğini bilir. Fakat ciltteki değişimler sadece bunlarla sınırlı değildir. Cildiniz de yersiz kanamalar, cildin hassasiyet kazanması gibi değişiklikler de kanser için önemli belirtilerdir. 6. Yutma zorluğu: Eğer yeme alışkanlıklarınız değişmediği halde yutkunma zorluğu yaşıyorsanız ve sürekli olarak çorba gibi sıvı gıdalar tüketmeye başladıysanız şüphelenmelisiniz. Çünkü, bu belirti çoğunlukla yemek borusu kanserinin habercisi olabiliyor. 7. Dışkıda kan: Dışkıda kan kolon kanserinin belirtileri arasındadır. Çoğunlukla hemoroid olarak şüphelenilen ve görmezden gelinen bu belirtiyi hafife almamalısınız. Böyle bir durumdan şüphelendiğiniz zaman doktora başvurmalısınız. Teşhis için kolonoskopi yaptırmanız gerekebilir. 8. Şiddetli karın ağrısı ve depresyon: Karın ağrısıyla birlikte depresyona giren kadınların mutlaka check up yaptırması gerektiğini söyleyen araştırmacılar, depresyon ve pankreas kanseri arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyorlar. 9. Hazımsızlık: genelde hamile kadınlar kilo almaya başladıkları andan itibaren hazımsızlıktan şikayet ederler. Ancak, ortada hamilelik gibi bir durum yoksa hazımsızlık mide, yemek borusu ya da gırtlak kanserinin belirtisi olabiliyor. 10. Ağızda değişiklikler: Özellikle sigara içenlerin dikkat etmesi gereken ağızdaki beyaz yaralar ya da dildeki beyaz lekeler ağız kanserinin erken belirtileri arasındadır. Böyle bir durumda diş hekiminize ya da uzman bir doktora danışmanız gerekiyor. 11. Ağrı: Sürekli olan ve uzun süre devam eden ağrılar şüphelenmeniz gereken durumlar arasında yer alıyor. Bir yeriniz sürekli aynı şekilde ağrıyorsa ve geçmiyorsa ihmal etmeden bir doktora gitmelisiniz. 12. Lenf bezlerinde değişiklik: Kol altınızda ya da boğazınızda yutkunurken lenf bezlerinde zorlanma ya da bir şişlik hissederseniz hastalıktan şüphelenmeniz gerekebilir. Eğer şişlikler bir ay içinde giderek büyüyorsa risk olduğu anlamına geliyor. Bu durumda biyopsi yaptırmanız gerekebilir. 13. Ateş: Grip ya da bir enfeksiyonda kaynaklanmayan bir nedenden dolayı ateşleniyorsanız, kanserden şüphelenmelisiniz. Ateş çoğunlukla kan ve lenf kanserinin erken dönemde görülen belirtisidir. 14. Yorgunluk: Diğer birçok hastalığın belirtisi olan yorgunluk, kanserin de belirtileri arasında yer alıyor. Genel olarak kanserin ileri aşamalarında görülebildiği gibi erken dönemde şikayetler arasında yer alabilir. Yorgunluk özellikle mide, kolon ve kan kanseri belirtilerindendir. 15. Öksürük : Öksürük çoğunlukla grip, nezlenin belirtisi olarak kabul edilir. Fakat öksürüğünüz üç ya da dört haftadan fazla sürüyorsa, şüphelenmeniz gerekiyor. Böyle bir durumda özellikle de bir sigara tiryakisiyseniz doktorunuzdan boğazınızı kontrol etmesini, akciğerlerinize bakmasını istemelisiniz. KONUNUN TAMAMI İNTERNETTEN DERLEMEDİR BİLGİLENDİRMEK AMAÇLIDIR. |
Tags |
hakkinda, hersey, kanser |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Rüyada Kanser Görmek - Kanser Görmek Açıklaması ve Yorumu - Kanser Rüya Tabiri | Tarot | H-I-İ-J-K-L-M ile Başlayan Rüya Tabirleri | 1 | 13.08.20 17:10 |
VBulletin Hakkında Herşey (Makale) | Okyanus | vBulletin | 0 | 24.09.13 13:26 |
Göz Hastalıkları ve Göz Hakkında Herşey | Fenci | Göz Hastalıkları | 0 | 23.12.09 21:45 |
Clanlar Hakkında Herşey / pelerin simge NP | Mavi Lord | Knight Online | 0 | 17.12.08 00:02 |
Google - Adsense hakkında HERŞEY | Güllü | Google Arama Motoru | 0 | 20.03.08 02:51 |