tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > SAĞLIK > Genel Hastalıklar > İç Hastalıklar ( Dahiliye )
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

İç Hastalıklar ( Dahiliye ) İç hastalıklar ( Dahiliye ) tanısı ve tedavi yöntemleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Kanser Hakkında Herşey
Konudaki Cevap Sayısı
23
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
3866

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 06.11.09, 16:26   #11 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

KANSERLİ HASTALARIN BESLENMESİ


Hastalıkta enerji ve protein gereksinimi
Beslenme ile kanserin yakın ilişkisi olduğu biliniyor.Kanserli hastalar kilo kaybeder.Kilo kaybeden hastaların günlük enerji ve protein alımları normalin altına düşer.Protein alımı ile de total vücut potasyumunun,total vücut suyu ile ilişkili olduğu saptanmıştır.Vücut ağırlık kaybının yağ,su,yağsız vücut kütlesi ,azot ve potasyumu yansıttığı bilinmektedir.
Kanserli hastaların %50'sinde tat duygusunun değiştiği bilinmektedir.Bu hastaların en az %40 'ının bir besin maddesinden nefret ettiği de görülmüştür.
Yapılan araştırmalarda yüksek protein içeren gıdaların;et,balık,tavuk vs.hastalar tarafından istenmediği bilinmektedir.Bunların yerine yumurta ve peynir tercih edilmektedir.Yüksek kalorili gıdalarda tatlılar gibi az sevilenler arasındadır.
Çeşitli araştırmalar tümör büyümesinde yalnız başına karbonhidrattan gelen enerjinin ,konakçının beslenme durumunu etkilemediğini göstermiştir.Yalnız başına aminoasitler içinde aynı şey gözlenmiştir.


Vitamin ve minerallerin tedavide kullanılmaları
A vitamini
Günümüzde ratinol ve analogları çeşitli kanserlerin önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmalıdır.Değinmek istenilen diyetle alınan vitamindir.Sigaranın akciğer kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir.Hastalık riskinin süt ve havuç tüketenlerde azaldığı ileri sürülmektedir.

C vitamini
Kemik metastazlı hastalara yüksek dozda c vitamini verilmesiyle kemik ağrılarının azaltılacağı görüşü savunulmaktadır.Ağrıların azalmasının c vitamininin tirozin metabolizmasındaki etkinliğinden dolayı olabileceği düşünülüyor.

Folik asit
Oral kontraseptik alan kadınlarda 3 ay süre ile günde 10 mg folik asit verilmesi servikal kanserin riskini düşürdüğü sanılmaktadır.Bazı tümörlerde folat kullanımının arttığı bilinmekte ve bu durum vitaminin pürin ve primidin sentezindeki önemli rolüne bağlanmaktadır.Tümörlü dokudaki büyüme normalden fazla olduğu için yetersizliğin büyümeyi geciktirebileceği düşünülmüştür.

B 12 Vitamini
Folat yetersizliğinin tümör üzerinde yaptığı etki gibi B 12 vitamini analoglarının da tedavide kullanılabilecekleri düşünülmüştür.Akut B 12 vitamini yetersizliği vitamin analogları kullanılarak oluşturulmuş ve antineoplastik sonuç vermiştir.

Tiamin
Kanserli hastalarda tiamin yetersizliği riski olduğunu ve bunun sitotosik ilaçlarla daha da arttığı bilinmektedir.Bazı ilaçlarla birlikte vitamin verilmesi hastaların tedaviye cevabını arttırmakta ve kendilerini iyi hissetmelerine neden olmaktadır.Örneğin 5-fluorouracil gibi.

Mineraller
Vitaminler gibi minerallerinde kullanımları halen tartışma halindedir.Bazılarının verilmesi olumlu etki yaparken , bazıları ise tümör gelişimini hızlandırmaktadır.Çinko bu minerallerdendir.Çinko yetersizliği olan çeşitli kanserli hastalara operasyondan sonra mineralin verilmesi sağlık durumunda olumlu etki yapmıştır.



Genel diyet ilkeleri ve özel beslenme yolları
1- Ağızdan alma
a- Yumuşak ve sulu besinler
b- Az artık bırakan besinler
c- Temel diyete bağlı bazı ekler
d- Kimyasal olarak formüle edilmiş diyetler

2-Özel beslenme
a- Tüp beslenme
b- Total paranteral beslenme
c- Hiperalimentasyon


Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:27   #12 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

KANSERİN ETKİLEDİĞİ BÖLGELER


1-Cilt, bezler ve iç organlar
2-Kan yapıcı dokular
3-Kaslar, kemikler ve eklemler
4-Lenf sistemi

Özellikle genetik tıp alanında yapılan son gelişmeler, kanserin tedavisi konusunda umut vericidir.
Bugün elimizde olan araştırmalara göre varolan 100'den fazla tümör şeklinden 10'u kanser vakalarının yüzde doksan'ını oluşturuyor. Kanserde erken tanı, tüm hastalıklarda olduğundan daha önemli.
Erken evrede yakalanan kanser türlerinin tedavisi daha iyi sonuç vermektedir.




Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:27   #13 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

KANSEROJEN ETKİLER


1. Mikrodalga fırına plastik kap koymayınız.
2. Derin dondurucuya su şişesi koymayınız.
3. Mikrodalga fırınına plastik ambalaj koymayınız.

John Hopkins Hastanesi bunu yakın bir zamanda bülteninde yayınlamıştır. Bu bilgi Walter Reed Ordu Tıp Merkezi tarafından da yayınlanmaktadır. Dioksin kimyasalları kansere, özellikle de göğüs kanserine, neden olmaktadır. Dioksinler vücudumuzun hücreleri için son derece zehirlidir. Plastik şişelerdeki suyu dondurmayınız, çünkü bu plastiğin içindeki dioksinin salınmasına neden olur.
Castle Hastanesi Sağlıklılık Programı Yöneticisi Dr. Edward Fujimoto bu sağlık tehdidini anlatmak için yakınlarda bir televizyon programına çıktı. Dioksinleri ve bizim için ne kadar kötü olduklarını anlattı. Plastik kaplar içindeki yiyeceklerimizi mikrodalga fırınlarda ısıtmamamız gerektiğini söyledi. Bu özellikle de yağlı yiyecekler için geçerli. (İngilizce metindeki fat sözcüğünün gerçek anlamı hayvansal yağdır.)
Söylediğine göre yağ, yüksek sıcaklık ve plastik kombinasyonu dioksinin gıdaya geçmesine ve sonunda vücudumuzun hücrelerine ulaşmasına neden olmaktadır.
Bunun yerine kendisi yemekleri ısıtmak için Corning Ware, Pyrex gibi cam kaplar veya seramik kaplar kullanılmasını tavsiye etmektedir. Yani hazır yemek ve çorbalar ısıtılmadan önce ambalajından çıkarılıp uygun kaplara konulmalıdır.
Kağıt uygundur, ama kağıdın içinde de ne olduğu bilinmemektedir. Sıcaklığa dayanıklı cam kap kullanmak daha güvenlidir. Kendisi yakın bir zamanda fast food restoranlarının plastik köpük kaplardan kağıt kaplara döndüğünü de hatırlattı. Nedenlerden bir dioksin sorunuydu.
Kendisi plastik ambalaj malzemesi ile örtülmüş yiyeceklerin mikrodalga fırında pişirilmesinin aynı derecede sakıncalı olduğunu da söyledi. Yiyecekler radyasyona maruz kalıp ısınıca, yüksek sıcaklıkta plastiğin içindeki zehirli toksinler eriyip yiyeceklerin üstüne damlamaktadır. Yiyecekler plastik yerine kağıt havlu ile örtülebilir.

Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:28   #14 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

KANSER İÇİN RİSKLİ YAŞLAR

Kanser hastalığı her yaşta görülebilse de her kanser türünün sıklığında artış görüldüğü belirli yaş dönemleri vardır. Hangi yaşta hangi kanser türünün artış gösterdiğini bilmek alınabilecek doğru tedbirler ile kansere karşı korunmada önemli bir avantaj sağlıyor.
Şunu da söylemek gerekir ki hastalığın en sık görüldüğü yaşlardan öncesinde tedbir almak çok önemli. Çünkü kanser hastalığının oluşması ve belirti vermesi arasında geçen süre bazen yıllarca sürebiliyor.
Bunun yanında hemen hemen her kanser türü tüm yaş gruplarında görülebilir. Bizim vereceğimiz bilgiler istatistiki olarak en sık görülen yaş dönemleri.
Akciğer kanseri en en sık 50 - 60 lı yaşlarda görülüyor. Özellikle sigara içicisi olanlarda daha erken yaşlarda düzenli olarak kontrol olmak gerekiyor.
Gırtlak kanseri (Larinks kanseri) 40 - 50 yaşlarında yükseliş eğilimi gösteriyor. Özellikle uzun süreli ses kısıklığı uyarıcı olmalı.
Meme kanseri bayanlarda 40 lı yaşlarda artışa geçiyor. Erkek meme kanseri tüm meme kanseri vakalarının %1 lik esimini oluştursa da kadınlardan daha kötü seyirli ve en sık 50 - 60 yaşlarda ortaya çıkıyor.
Beyin tümörü sıklığı özellikle iki yaş gurubunda artış gösteriyor. Bunlardan ilki 30-40 yaşlarda görülürken, özellikle GBM hastalığının artış gösterdiği 55-70 yaş aralığında daha kötü seyirli olan beyin tümörleri görülüyor.
Tiroid kanseri en sık görülme istatistiklerine 30 - 40 lı yaşlarda ulaşıyor.
Mide ve bağırsak sistemi kanserleri 60 - 70 yaşlarında artış gösteriyor. Bu kanser türlerine karşı gaitadan gizli kanama bakılması ile tedbir alınabiliyor.
Prostat kanseri riski 60 yaşından itibaren artmaya başlıyor. Yaş ilerledikçe sıklığı artan bu kanser türü için PSA tahlili oldukça duyarlı bir yöntem.
Erken dönemde tedbir alınabilen kanserlerden olan rahim ağzı kanser 40/50 yaşlarda risk artışı görülüyor. Bu kanser türü için geliştirilen aşının erken yaşlarda yapılması koruyuculuğu artırmakta.

Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:28   #15 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

ÖNEMSENMEYEN KANSER BELİRTİLERİ


Gündelik hayatımızda üzerinde durmadığımız veya önemsemediğimiz belirtiler kanser habercisi olabilir mi ? Hangi şikayetler kanser hastalığı konusunda bize uyarıcı olmalı ve alarma geçmeliyiz ?
Bu sorunun cevabını verirken bazı kanserlerin hemen hiç belirti vermediğini söylemeliyiz. Örneğim over kanseri hemen hemen hiç belirti vermez. Over kanseri çoğunlukla ileri evrelerde yakalanır. Bağırsaktaki kanser nedeni olan poliplerde belirti vermez. Bağırsak kanserinin en sık belirtisi gizli kanama denilen ancak bazı testlerle tespit edilen makattan kanamadır.Akciğer kanseri de eğer eğer belirti verecek bir yerde oluşmadıysa erken dönemlerde belirti vermez. Bu nedenle düzenli olarak kontrol olmak kanser erken teşhisinde çok önemli.
Bunun yanında bazı sıradan belirtiler kanserin erken habercisi olabilir. Boyunda,koltuk altında veya kasıklarda ele gelen bezeler lenfoma habercisi olabilir. Memede fark edilen bir şişlik yine meme kanseri için bize uyarıcı olmalı.
Ciltte yer alan uzun süredir geçmeyen yaralar , rengi, şekli , sınırları değişen benler yine cilt kanser için haberci olabilir.
Uzun süredir geçmeyen öksürük,nefes darlığı ve ağrı akciğer kanserinin belirtisi olabilir.
Kilo kaybı bir çok kanser türü ile birlikte bulunabilir. En çok mide bağırsak sistemi kanserlerinde kilo kaybı görülebilir.
40 - 50 yaşlarda ve daha önce hiç duyulmamış şiddet ve şekilde baş ağrıları beyin kanseri için risk teşkil edebilir.
Tüm bunları düşününce basit şikayetleri bile önemsememiz ve sağlık kuruluşlarına başvurmamız gerekiyor. Ancak hiç belirti vermeden ortaya çıkan kanserlere karşı önlem almak için mutlaka erken teşhis amaçlı check up yaptırmamız gerekiyor.


Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:29   #16 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

BAŞ AĞRISI VE KANSER İLİŞKİSİ


Toplumda % 60-70 oranında görülen baş ağrısı şikayeti ilk olarak beyin tümörünü akla getiriyor. Yapılan araştırmalara göre toplumda çok sık olarak görülen baş ağrısı şikayetinin en büyük nedeni gerilim tipi (stres tipi ) baş ağrıları. Eğer kişi hayatında hiç duymadığı bir ağrı ile yeni karşılaşıyorsa bu beyin tümörü için risk faktörü.
Özellikle elli yaşın üzerinde daha önce hastanın hiç duymadığı bir ağrı ile karşılaşılıyorsa bu durumda mutlaka bir kafa içi görüntüleme yöntemine başvurulmalı. Bu tetkik başlangıçta beyin tomografisi ve şüphe halinde beyin MR olarak yapılmalı.

Baş ağrısı eğer tek taraflıysa ve beraberinde kusma,mide bulantısı,ışıktan ve sesten rahatsız olma şikayetleri varsa bu durumda migren akla gelebilir. Migren daha çok kadınlarda görülmekte.
Kanser hastaları için baş ağrısı farklı bir öneme sahiptir. Eğer bir kanser hastası baş ağrısı hissediyorsa çok ısa sürede beyin filmi ile tetkik edilmeli . Çünkü kanser hastalığının en çok yayılım yaptığı organlardan biri beyindir. Buna metastaz diyoruz. Bu durumda öncelikle beyindeki tümörün ameliyat ile çıkarılma şansı araştırılır. Daha sonra ise radyoterapi (ışın tedavisi) yapılır.
Sağlıklı bireylerin baş ağrısı ile doktora başvurması durumunda sadece muayene ile kesin bir teşhis koymak zor olabilir. Hastanın bu ağrıyı ne kadar zamandır yaşadığı, ağrı sırasındaki diğer şikayetleri ve yaşına göre en azından beyin tomografisi ile tetkik edilmesini öneriyoruz.


Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:30   #17 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

SİNSİ BİR KANSER TÜRÜ "LENFOMA"


Lenfoma çok çeşitli alt tiplerden oluşan, çok farklı davranış özellikleri gösterebilen bir hastalıklar topluluğudur. Doğru tanı ve güncel tedavide uzun süreli yaşama şansı yüksektir.
En hızlı ilerleyen kanser türlerinden olmasına rağmen, tedavi başarısı yüksek olan Lenfoma, boyun, koltuk altı ve kasıklarda ağrısız bezeler, gece terlemesi düşmeyen ve sebebi bilinmeyen ateş yapıyor. Sürekli yorgunluk ve kilo kaybı da belirtiler arasında.
Kanser, yılda 10 milyondan fazla yeni olguyla karşımıza çıkan, sonuçları en ağır hastalıklardan biri. Lenfoma da en hızlı ilerleyen kanser türlerinden biri. Buna rağmen, tedavi başarısı oldukça yüksek. En önemli belirtileri boyunda, koltuk altında ya da kasıklardaki ağrısız bezeler gece terlemesi, düşmeyen ve sebebi bilinmeyen ateş olarak tanımlanıyor. Yorgunluk, kilo kaybı da lenfomanın habercisi olabilir diyor uzmanlar. Ancak bu belirtilerin başka hastalıklarda da görülebileceğini de ekliyorlar.

LENFOMA NEDİR?
Lenfoma, "lenf sisteminden" kaynaklanan kanserlerin ortak adıdır. Lenfoma çok çeşitli alt tiplerden oluşan, çok farklı davranış özellikleri gösterebilen bir hastalıklar topluluğudur. Birçoğunda doğru tanı ve güncel tedavi uygulamaları ile hastalıksız ve uzun süreli yaşama şansı olanaklıdır.
LENFOMA KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Lenfoma, hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülen bir hastalıktır. Lenfomaya yol açan bazı risk faktörleri Uzun süren (kronikleşmiş) enfeksiyon hastalıkları, Bağışıklık sistemini zayıflatıcı durumlar, Bazı kimyasal maddelere maruz kalma (Böcek öldürücü ilaçlar gibi), Bazı virüslerden kaynaklanan hastalıklar.

LENFOMANIN BELiRTiLERi NELERDiR?
AĞRISIZ BEZELER: En sık görülen belirti olan ağrısız bezeler, lenf bezlerinde oluşan, ağrı vermeyen, genellikle çapı 1 cm'den fazla olan düğüm şeklinde şişlikler. Fark edilme ihtimali en yüksek olan bezeler, boyunda, koltuk altında veya kasık bölgesinde çıkar. Bu şişlikler ağrıya veya başka belirtilere yol açmaz, ancak sıklıkla boyutları giderek artar. Lenf düğümlerinin şişmesi çok sık görülen bir durum. Lenf düğümlerinde şişme olan kişilerin çok büyük bir kısmında lenfoma dışında tanılar da söz konusu olabilir diyor onkologlar. Lenf düğümlerinde şişliğin en yaygın sebebi ise enfeksiyon. Şişen lenf düğümleri genellikle enfeksiyon iyileştikten sonra küçülüyor.

SEBEBİ BİLİNMEYEN ATEŞ:
Ortada hiçbir sebep yokken vücut sıcaklığının 38 C'nin üzerinde olması.

GECE TERLEMESİ:
Gece yatarken giyilen giysilerin ve çarşafların ıslanmasına neden olacak kadar şiddetli gece terlemesi.

KİLO KAYBI:
6 ay içerisinde vücut ağırlığının %10'undan fazlasının kaybolması.

SÜREKLİ YORGUNLUK:
Şiddetli ve devamlı halsizlik veya yorgunluk.

BELİRTİLER ORTAYA ÇIKTIĞINDA NE YAPMALI?
Kendinizde bu belirtileri görürseniz, doktorunuza danışın. Ancak unutmayın, bu işaretlerin hiçbiri lenfomaya özgü değildir; pek çok başka hastalıkta da benzer belirtiler görülebilmektedir. Tanıyı sadece hekim kesinleştirebilir.

Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:31   #18 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

GRİP AŞISI VE KANSER İLİŞKİSİ


Kanser hastaları bağışıklık sistemi zayıfladığı için grip aşısı yaptırabilir. En ideal aşı yaptırma zamanı ekim ayı. Ancak tedavi gören kanser hastaları kesinlikle grip aşısı yaptırmamalı. Özellikle kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar tedavi sırasında savunma hücreleri olan lökosit değerleri düşeceği için grip aşısından uzak durmalı.
Grip mevsimi öncesi her kesimde grip aşısı tartışılmaya başlanacak. Faydası ve zararları konusunda bir çok fikir ortaya atılıyor. Bazı iddialara göre de grip aşısı içinde yer alan bazı koruyucu maddeler kansere neden oluyor.
Ancak bu konuda kesin bir veri yok. Grip aşısının içinde yer alan koruyucu maddelerin kansere neden olduğunu gösteren bilimsel herhangi bir doküman ortaya konulmuş değil.
Grip aşısının etkinliği de tartışılan başka bir nokta. Bilindiği gibi grip virüsü kendi genetik yapısını değiştirebiliyor. Grip aşıları da daha önce salgın yapmış grip virüsü tiplerine karşı bağışıklık sağlıyor. Ancak kendi genetik yapısını değiştiren türler veya salgın yapan farklı tipler için etkili olmuyor. Bu nedenle aşı yapılmasına rağmen grip virüsünü kapmak mümkün.
Özellikle kanser gibi kronik hastalığa sahip olanlar kişiler grip aşısı yaptırmadan önce mutlaka tedavi gördükleri bölümde ki doktorlarından onay almaları gerekiyor.

Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:32   #19 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

HORMON TEDAVİLERİ

Kanser tedavisinde kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler kadar önemli bir konuda hormon tedavisidir. Bazı kanser türleri vücudumuzda salınan hormonlardan etkilenmektedir. İşte bu ilaçlar vücudumuzdaki hormon düzenini etkileyerek kanser üstünde iyileştirici etkiler gösterir.
Hormon tedavisinin en sık kullanıldığı kanser türü meme kanseridir. Kadınlarda östrojen hormonu meme kanseri üstünde önemli bir etkiye sahiptir. Östrojen yüksekliği meme kanserini olumsuz yönde etkilemektedir. Hormon ilaçları ile kandaki östrojen düzeyi azaltılmakta ve böylece olumsuz etkiler önlenmektedir. Bazı hormon ilaçları ise östrojen hormonun bağlandığı reseptörleri etkileyip benzer bir fonksiyon üstlenmektedir. Erken evre meme kanserleri sadece bu hormon tedavileri ile tedavi edilebilmektedir.
Östrojenin en önemli kaynağı olan overlerin fonksiyonlarının (eğer hasta menopoza girmemişse) engellenmesi yine bir tedavi seçeneğidir. Overleri baskılamak için çeşitli ilaçların yanında radyoterapi ve cerrahi gibi yöntemlerde kullanılabilmektedir.

Hormon tedavilerinin kemoterapi gibi yan etkileri yoktur. Genelde menopoz benzeri şikâyetlere neden olabilir. Meme kanserinde hormon tedavilerinin en korkulan yan etkisi kemik zayıflamasına bağlı olan kırıklardır. Bu nedenle özellikle osteoporoz hastası olan meme kanserlilerin hormon tedavisinde dikkatli olmak gerekiyor.
Bu konuda tartışmalı bir ayrıntıda hamileliğin meme kanseri üstündeki etkisidir. Hamilelik döneminde kanda artan östrojen düzeyleri hastalığı olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle meme kanseri hastalar tedavi bittikten sonra doktoruna danışmadan çocuk sahibi olması hastalıkta olumsuz gelişmelere neden olmaktadır.
Erkeklerde hormon tedavisi en sık prostat kanserinde kullanılmaktadır. Kadınlardaki östrojen hormonun etkilerine benzer olarak erkeklerde testosteron prostat kanseri üstünde olumsuz bir etkiye neden olmaktadır. Bu nedenle erkeklerde testosteron etkilerini azaltmak için çeşitli hormon ilaçları kullanılabilmektedir. Yine testosteronun en önemli kaynağı olan testisler cerrahi müdahale ile alınarak kan düzeyleri düşürülebilir.
Homon tedavileri bu iki önemli hastalığın yanı sıra daha az sıklıkta endometrium kanseri , tiroid kanseri gibi kanser çeşitlerinde de kullanılmaktadır.

Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.09, 16:34   #20 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kanser Hakkında Herşey

Kanser tedavilerinde neden saç dökülür


Kanser tedavisi mutlaka saç dökülmesine neden olur mu?

Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlardan önemli bir kısmı saç dökülmesine neden olur, ama her ilaç dökmez. Bir hastanın tedavisinde kullanılacak ilaç saç dökmesine veya dökmemesine göre değil ilacın etkinliğine göre seçilir. Önemli olan hastayı tedavi edebilmek, enazından hastaya yararlı olabilmektir. İlaç tedavisi ile dökülen saç tedavi bitiminde tekrar çıkar, hastanın saçı eski halini alır

Kemoterapi neden saç döker?
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için kansere karşı ilaçlar kullanan bir tedavi yöntemidir. İlaçlar kanser hücrelerine saldırarak büyümelerine engel olmak suretiyle çalışır. Ancak ne yazık ki kıl kökleri gibi aynı zamanda bedendeki normal hücreleri de etkileyebilir. Bu da “alopecia” olarak bilinen saç dökülmesine neden olur. Kanser hücrelerinden farklı olarak normal hücreler kendilerini çabuk yeniler. Dolayısıyla kemoterapi sonucunda saçlar döküldüğünde tedavinin bitiminde yeniden uzarlar.

Bütün kemoterapi ilaçları saç dökülmesine neden olur mu?
Hayır. Kimi zaman bu dökülme o kadar az olur ki fark edilmez bile. Ancak bazı insanlar, geçici olarak kısmi ya da tam kellik yaşayabilirler. Bazı kemoterapi ilaçları ise vücudun başka yerlerindeki tüylerin dökülmesine neden olur, kaşlar, kirpikler, göğüs, koltukaltı bacak ya da pübik tüyler gibi. Dökülen tüy miktarı, kullanılan ilaca, kullanılan doza ve vücudun ilaca verdiği tepkiye bağlıdır... Bazı kanser tedavileri gören kadınlar kılların azalmasını “birkaç ay boyunca bacaklardaki, kasıklardaki ya da koltukaltlarındaki kılları almamanın yarattığı keyif” olarak da yaşayabilirler. Eğer kıl dökülmesi ortaya çıkacaksa, ki bu genellikle kemoterapiye başladıktan sonraki birkaç hafta içinde ortaya çıkar, nadiren bunun ilk birkaç günde görüldüğü de olur. İlk olarak saçı tararken, yıkarken ya da sabah yastığa dökülen saçlardan fark edilir. Bazı kişilerin ise saçları sadece incelir, kurur ve kolay kırılır hale gelir. Bazı insanlarınki ise birkaç hafta boyunca saç kalmayana kadar dökülmeye devam eder. Kimi zaman saç kaybı bir iki gün içinde olur ancak bu pek te sık karşılaşılan bir durum değildir.

Kemoterapi ile dökülen saçlar yeniden çıkar mı?
Saçlar tedavinin tamamlanmasından önce bile yeniden çıkmaya başlayabilir. İlk başlarda saçlar çok ince olacaktır ama 3-6 ay arası bir sürede eski haline geri gelir. Saçın eskisinden daha dolgun ya da kıvırcık olması mümkündür, hatta rengi de bir miktar farklı olabilir. Kimi zaman bu koyu renk ve beyaz saçın bir karışımı olarak ortaya çıkar.

Işın tedavisi – Radyoterapi de saç dökülmesine neden olur mu?
Radyoterapi kanser hücrelerini yüksek enerji yüklü ışınlarla yok etmeyi amaçlayan bir tedavi yöntemidir ve normal hücrelere mümkün olduğunca az zarar vermeye çalışır. Kemoterapiden farklı olarak radyoterapide sadece tedavinin uygulandığı bölgede tüy dökülmesi görülür. Örneğin eğer radyoterapi başa uygulanmaktaysa muhtemelen saçlarda bir miktar dökülme olacaktır. Eğer meme kanseri için tedavi yapılıyorsa ve bu koltuk altını da içeriyorsa, koltuk altı kılları dökülecektir...

Saçların dökülmesinin bu tedavi sırasında psikolojik etkisi nasıl olur?
Kadın olsun erkek olsun birçok kişi, saçlarını görünüşlerinin önemli bir parçası olarak algılar. Bazıları için saçlarının dökülmesi öfke, kızgınlık, utanç gibi duygulara neden olabilir. Tedavi süresince hastalar birçok değişiklikle baş etmek durumunda kalır, bunların üzerine bir de saçların dökülmesi son damla gibi gelebilir. Bunun yanı sıra saçların kaybı kişiye “kanser” olduğunu sürekli olarak hatırlatarak kendini zayıf, çaresiz ve “damgalanmış” gibi hissettirebilir. Eğer kaş ve kirpikler de döküldüyse bu daha da rahatsızlık verebilir. Gösterilen tepkiler tamamen normaldir ve saçların dökülmesini kabullenmek zaman alacaktır. Saçların dökülmesi bazı kişiler için “şok” edici olarak bazı kişiler içinse “beklediğim kadar kötü değil” şeklinde ifade edilebilir. “Beklediğim kadar kötü değildi” ifadesini kullanan bir kadın “saçların dökülmesi o kadar da kötü bir şey değil, farklı peruklar ve saç modelleriyle görünüşümü hergün yenileyebiliyorum, aslında daha öncekinden çok daha fazla iltifat alıyorum, hatta insanlar “saçımı nerde yaptırdığımı” bile sorabiliyor peruğum için” şeklinde duygularını bizimle paylaşmıştı. Saçların dökülmesine diğer kişilerin verdiği tepkiler de bununla baş etmeyi zorlaştırabilir. Bazen saçsız görünümden rahatsız olan ve aslında ne diyeceklerini de pek bilemeyen insanlarla biraradayken, bu konuyu önce sizin açmanızın faydası olabilir. Bu konuda kişinin rahatça konuştuğunu gördüklerinde muhtemelen daha fazla yardımcı olmaya çalışacaklardır. Saçları dökülmüş başka kişilerle de konuşulabilir ve muhtemelen kişiler birbirlerine işe yarayacak önerilerde bulunabilirler. Kanser tedavileri nedeniyle ortak problemler yaşayan kişiler için oluşturulan destek gruplarına katılınabilir.

Bu dönemde peruk kullanmayı öneriyor musunuz?
Elbette öneriyoruz, ama bazı hastalar saçlarını iyice traş edip peruksuz dolaşmayı dahi tercih edebiliyorlar. Peruk takan kişiler her ne kadar herkesin bunu fark edeceğini varsayıyorlarsa da durum pek de böyle değildir. Günümüzde insanların saçlarının modelini ve rengini tamamen değiştirmeleri son derece normal bulunmakta hatta desteklenmektedir. İnsanlar çoğunlukla çocukları kendilerini saçsız görünce korkacak diye endişe eder, ancak çocuklar genellikle bu tür değişiklikleri yetişkinlerden daha kolay kabullenir. Gerçekte saç dökülmesinde yaşanan, algılanan şey bir “kayıp” yaşantısıdır. Bazı kanser hastaları ve yakınları kanser gibi bir hastalıkla yaşarken saç dökülmesine takılmanın bir ayrıntı, kibir olduğunu düşünebilir. Burada önemli olan nokta şudur ki; içinde yaşanan kültürün tavrı ne olursa olsun, kayıp insanları farklı şekillerde etkiler. Saçları dökülen bazı insanlar bundan rahatsız olmaz. “dazlak güzeldir” diye kafalarını kazıyabilirler. Yul Brenner “Kral ve Ben” filminden sonra bir daha hiçbir zaman saçlarını uzatmamış ve bütün kariyerini bu görünüşü üzerine kurmuştu. Bazı insanlarsa, tam tersi olarak yoğun bir kayıp hissi yaşayabilirler. Kaygılı ve depresif olabilir, kendine güvenlerini kaybedebilir ve kendilerini dünyadan gittikçe daha fazla çekebilirler. Peruk takmak gibi kelliği saklama çabaları, koşmak, yüzmek, spor yapmak ya da terleyecekleri ya da rüzgarlı yerlerde olmak gibi bazı şeylere engel olabilir. Yakın ilişkiler kurmaktan kaçınır olabilirler. Bunlar da fiziksel ve duygusal sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu durumda saç dökülmesiyle ortaya çıkan kaybı geçiştirmeye çalışmak sadece bir “ayrıntı”, bir “kibir” midir?

Saç bakımı…
Hafif saç bakım ürünleri kullanın, bebe şampuanı gibi ve saçların ve saç derisinin kurumasını önleyen ürünler olmalarına özen gösterin.
Saçınızı yumuşakça tarayın, bebek fırçası kullanabilirsiniz, özellikle saç deriniz hassassa. Kalın taraklar kullanın.
Gece bone ya da benzeri bir şey takın. Bu kökleri gevşemiş olan saçlarınızı koruyacaktır.
Saç kurutma makinesinin fazla sıcak olmamasına özen gösterin, bu saçlarınızı kurutup kırılmalarına sebep olacaktır.
Saçınızı sıkı sıkı toplamamaya özen gösterin, bu saçlarınızı kırıp zarar verebilir.
Bigudi takıp yatmayın.
Dengesiz beslenme, stres ve alkol saçınızı kötüleştirir, dolayısıyla mümkün olduğunca iyi beslenin (bol bol meyve sebze yiyin), alkol alımınızı ve mümkünse stres yaratan durumları kontrol altına alın.
Saç derisine hafifçe masaj yapmak saç diplerindeki kan dolaşımını geliştirir.
Perma yaptırmayın, bu saçınızı daha da kurutur.
Doğal saç boyaları kullanın.
Anadolu Sağlık Merkezi
Onkolojik Bilimler’den
Prof. Dr. Haluk Onat ve
Psikoterapist Mine Turgay

Alıntıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
hakkinda, hersey, kanser


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Rüyada Kanser Görmek - Kanser Görmek Açıklaması ve Yorumu - Kanser Rüya Tabiri Tarot H-I-İ-J-K-L-M ile Başlayan Rüya Tabirleri 1 13.08.20 17:10
VBulletin Hakkında Herşey (Makale) Okyanus vBulletin 0 24.09.13 13:26
Göz Hastalıkları ve Göz Hakkında Herşey Fenci Göz Hastalıkları 0 23.12.09 21:45
Clanlar Hakkında Herşey / pelerin simge NP Mavi Lord Knight Online 0 17.12.08 00:02
Google - Adsense hakkında HERŞEY Güllü Google Arama Motoru 0 20.03.08 02:51


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:00 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2