Fizik tarihi keşiflerle doludur. Bu keşifler, kimi zaman ön görülen bir teoriyi kanıtlamak için yapılan sayısız deneyler sonrasında, kimi zamanda hiç beklenmedik bir anda, tevafuk sonucu karşımıza çıkıverir. Bilim adamının bilimsel merakının bir ürünü olan bu keşifler bilim tarihinin önemli kilometre taşlarını oluşturur. Wilhelm Röntgen (1845-1923) de fizik dünyasındaki sayısız keşiflerden birine imza atmıştır. Bundan tam 100 yıl önce gerçekleştirdiği bir deneyin sonuçları, bugün yaşantımızla iç içe geçmiş birçok aygıtın temelini oluşturdu.
Röntgen, 1895 yılının yazında katot ışılarıyla uğraşmaya başlamıştı.Ancak, bu çalışmasına hız vermesi 1895 yılının sonbaharında, üniversitedeki rektörlük grevinden ayrıldığı zamana rastlıyor.
Röntgeni bu çalışmalarında Crookes tüpü adı verilen havası alınmış bir cam tüpün başında görüyoruz. Hava geçirmeyen armut şeklindeki bu tüpün içinde anot ve katot isimli iki metal plaka vardır. Katot, armut şeklindeki bu tüpün sap kısmına yerleştirilmiş içbükey bir metaldir. Anot ise, armudun diğer ucundadır. Bir pompa yardımı ile içindeki hava basıncı, atmosfer basıncının milyonda birine kadar düşürülen tüpün uçları bir akım kaynağına bağlandığında yeşil renkte bir florasans ışığı gözlenir.
Röntgen, 8 Kasım 1985 günü, akşamın geç saatlerinde her zamanki gibi lâboratuarında her yanı siyah kartonlarla kaplı Crookes tüpü ile çalışırken tevafuk sonucu masanın üzerindeki baryum plosiyanür kristallerinin siyah ışınını fark eder.
Bu ilginç gözlemin üzerine gittiğinde o zamana denk hiç kimse tarafından fark edilemeyen bu ışımanın Crookes tüpünden gelen ışınlar yüzünden olabileceğini düşünür.İzleyen 8 hafta boyunca bu garip ışınların özelliklerini incelemek için sıkı bir çalışma içine girer. Bu süre boyunca keşfini kimseye anlatmayan Röntgen, yatağını çalışmalarını aralısı sürdürdüğü lâboratuarına taşır. Çalışmaları sırasında emin olabilmek için tüple ekran arasına değişik bir çok nesne yerleştirir ve florasans ışımasına, tüpten ekrana doğru düzgün bir yol izleyen fakat görünmeyen bir ışınımın neden olduğu sonucuna varır.
Röntgen, yapısını tam olarak açıklayamadığı bu ışınımlara, bilinmeyen anlamında “x” sembolünü kullanarak “x-ışınları” adını verir. Keşfettiği bu ışınlar katı maddelerden geçmekte ve ışının geçtiği çeşitli nesneler ekran üzerinde gölgeler oluşturmaktadır. Özellikle kurşun gibi ağır metallerden yapılmış cisimler, tahta, alüminyum, kağıt gibi daha hafif maddelerden daha net görünür ve görüntüler, fotoğraf levhalarını tıpkı görünür ışık gibi etkiler. Röntgen, x-ışınlarının bu özelliğini fark ettikten sonra ilk x-ışını fotoğrafını çeker. Bunlar tahta bir kutunun içindeki metal eşyalar ile karısının elinin iskeletinin fotoğrafıdır.
İlk röntgen görüntülerinin fotoğrafını çektikten sonra x-ışınlarıyla ilgili hemen hemen tüm bilgileri elde eden Röntgen, 28 Aralık 1895’ de Würzburg Fiziksel Tıp Topluluğu’na, çalışmalarını aktardığı “Yeni Bir Tür Işın Üzerine” başlıklı bildirisini sunar. Röntgen topluluğun bildirileri arasında yayımlanan bir makaleyi 1896 yılında meslektaşları için yeniden yayılar ve bu makale 23 Ocak2da İngiliz “Nature”, 14 Şubat’da Amerikan “Science” ve 8 Şubat’da Fransız “L’Elairage”dergilerinde yer alır.
Röntgen, günlük gazetelere girecek kadar büyük sansasyona yol açan bu buluşunu, 13 Ocak 1896 günü Berlin İmparatorluk Saray’ında imparatorun huzurunda sergiler. Dönüşünde öğrencileri onu, fener alaylı muhteşem bir törenle karşılar.
Röntgen, bu konudaki ilk konferansını 23 Ocak 1896’da, Würzburg Fiziksel Tıp Topluluğu’nda yapılan ve öğrencilerin, öğretim görevlilerinin yanı sıra Würzburg garnizonu subaylarının da bir oturumda verir.Röntgen, mütevazı bir tavırla sunduğu, sık sık alkışlarla kesilen bu konuşmasında deneyini şöyle özetler:
Işınların siyah kağıdın içinden geçmesi benim için umulmadık bir durumdu. Aynı şeyi odun ve kağıt yığınları ile de denemiş olmama rağmen, yinede yanılmış olabileceğimi düşünüyordum. Sonra yardıma fotoğraf yetişti ve deney başarılı oldu.”
Röntgen, konferansın bitiminde ünlü anatomisi Geheimrant von Koellikeer’ in elinin x-ışını fotoğrafını çektiği bir gösteri yapar. Gördükleri karşısında heyecanlanan von Koellikeer bir konuşma yaparak yeni bulunan bu ışınların x-ışınları olan bu adının, “Röntgen Işınları”olarak değiştirilmesini önerir.
W.C. Röntgen’in uluslar arası bir üne kavuşması işte bu olaydan sonra gerçekleşir. Kendisine yaklaşık 80 bilisel ödül ve çok sayıda bilimsel topluluğun üyeliği verilir ve adı, içlerinde Würzburg’unda bulunduğu birçok şehrin caddelerini süsler. Bütün bu ödül ve payelerin arasında hiç kuşkusuz en önemli olanı 10 Aralık 1901’deverilen ilk Nobel Fizik Ödülü dür.Bu verilen ilk Nobel Fizik Ödülü dür. Röntgen, bu ödülün nakit kısmı olan 50000 Kronu Würzburg Üniversitesi’ne bağışlar.