Kanun Nedir ?
KanunYapılışı Nasıl ?
Kanun Düzeni Nasıl ?
KANUN Uygurların, dizler üzerine yatırılarak çalındığı için YATUK veya YATOGAN dediği Kanun'a bu isim -Kopuz'a da El-Oud demiş olan- Araplar tarafından verilmiştir (Yunanca 'kural' anlamındaki Kanon'dan). Batıda önce Epinet, sonra Harpsikord, sonra Org, en sonra da Piyano olarak geliştirilen sabit perdeli tokmaklı sazların prototipi olan Kanunun, biri 24'lü, öbürü 26'lı denen iki boyu vardır ki aralarındaki fark, 26'lının üst (tiz) kısımda iki fazla perde ile genişletilmiş olmasıdır. Mekan değişikliklerinden akordu en az etkilendiği için (batının piyanosu gibi) musikimizin diyapazon'u (akort aleti) kabul edilmiştir.
KANUNUN YAPISI
Herhangi bir marangozun kolayca yapabileceği basit bir kasası vardır. Sonuç itibariyle altı üstü kaplanıp üstüne teller gerilmiş, içinde bölmeleri olan bir dikkenar yamuk tabla. Ama müzik aleti olarak özelliğini ve üstünlüğünü, göğüs ağacı, bölme ve balkonları, derisi, eşiği ve özellikle mandal sistemi gibi incelik ve ustalık isteyen elemanlarından alır. Sazın önce altı da, üstü de boş olan iskeleti (karkası), sağ üst ve alt köşeleri 90, sol üst köşesi 55, sol alt köşesi (sivri ucu) 35 dereceli bir yamuk olarak üç kenarın sağ yanı 42, uzun alt yanı 100, üst dar kenarı 36 cm boyda (10-12-20 mm en ve hepsi 42 mm yükseklikte) yanlıklarla meydana getirilir. Sazın zamanla eğilmemesi için alt ve üst iskelet yanlıklarında damarlar üstte olur. 78 cm boyundaki yamuk kısım ise; biri, tellerin gerilmesini sağlayan (akgürgen veya abanozdan) burgu (veya çivi)lerin bulunduğu 78 delikli ıhlamur burgu tahtası (6 cm genişlik ve yuvarlak alnı dışta 1.5, kavisli olarak birleştiği iç kısmı 4,5 cm kalınlıkta), diğeri, Türk musikisinin koma aralıklarını vermeye yarayan madeni mandalların bulunduğu, üst uçta 3, alt uçta 13 cm genişliğindeki (gürgen, kelebek veya maundan) mandal tahtası olmak üzere iki parçadan meydana gelir. Arka (alt) kapak kontrplak üzerine düz veya istenilen desende kaplamadan (4 mm), üst kapak (göğüs) ise çınar ağacındandır (3 mm). Böylece kanunun bitmiş kalınlığı 49-50 mm olur ve sazın -derisi, eşiğinin gövdesi ve mandalları hariç- her tarafı cilalanır. Aletin sağ tarafında 12-19 cm ölçüsünde oğlak derisiyle kaplı dört bölüm vardır eşik adı verilen kelebek köprünün dört ayağı, aynen klasik Sinan köprülerindeki gibi, pabuç denen dikdörtgen yük yayıcıları vasıtasıyla, tellerin yükünü deriye yükler (deri patlaması bu yüzden kanunu çalınamaz hale getirebilir). Kelebek eşiğin üst kısmına, basan tellerin ezmemesi için, sert ağaçtan parabolik küçük bir parça ilave edilir. Kanunun herbir perdesi, tek ses verecek kadar kusursuz şekilde kaynaştırılmış, tiz bölgeye doğru çapları incelen üçer naylon telden oluşur.
24'lü kanunların 3x24=72 teli
Üç oktavı aşan 26'lı kanunların ise 3x26=78 teli vardır.
Eskiden barsak olan teller zamanla naylona dönüşmüştür. İcracıların en fazla tercih ettiği tellerse, Amerikan malı Dupont marka olanlardır.
Bu tellerin akordu
24'lü kanunlarda Kaba Yegah'tan (en kalın Re/piyanoda La 1) Tiz Acem'e (en ince Fa/piyanoda Do 5);
26'lı kanunlarda ise Kaba Yegah'tan Tiz Muhayyer'e (en ince La/piyanoda Mi 5) kadar, yaklaşık 3.5 oktavdır.
Kanun tellerini akort etmek için pirinçten dökme, içi burguların kesidine uygun olarak kare, tutup döndürülecek başlığı işlemeli bir akort anahtarı kullanılır. İcra sırasında anahtar burgulardan birinin üzerinde, çalınmadığı zamanlarda ise mızraplarla birlikte bir küçük çantada muhafaza edilir.
Tellerin kalınlığı
inceden kalına doğru, Tiz Muhayyer'den Tiz Hüseyni'ye 0.60
Tiz Neva'dan Muhayyer'e 0.70
Gerdaniye'den Neva'ya 0.80
Çargah'tan Rast'a 0.90
Acemaşiran'dan Kaba Çargah'a 1.0
Kaba Buselik ile Kaba Dügah 1.10
Kaba Rast ile Kaba Acemaşiran 1.20
Kaba Hüseyni Aşiran ile Kaba Yegah da (son tel, en kalın Re) 1.30 mm çapındadır.
Kanun, 0.6 mm et kalınlığı ve 1-1.5 cm genişliğindeki gümüş yüksüklerle işaret parmaklarının alt kısmına tesbit edilen, bağa'dan yapılmış, et kalınlığı 0.5-0.9 mm, eni 8, boyu 50 mm parlatılmış mızraplarla, tellere üst ve alttan vurularak çalınır.
Sazın göğsünde, kasa içindeki sesin dışarıya daha güzel çıkmasını sağlayan, üçü köşelerde büyük, üçü de yanlarda bunların arasında olmak üzere etrafı filetolu 6 adet işlemeli kafes vardır. Kenar suları ise iki renkli kaplama veya 1.5 mm masif ağaçtan kıl testereyle kesilip erkek-dişi geçmeli olarak yapılır.
Bölmeleri filetolu olan derili kısmın dış tarafında, eşikten atlayıp burgulara ulaşacak olan tellerin ucunun kalın düğümle bağlandığı kanalı örten ve kızak içinde çalışan, aynı şekilde su deseniyle süslenmiş ince bir ağaç vardır adına sürgü denir.
Kanun nasıl taşınır?
Burgu tahtasının sivri ucu, keman sapındaki gibi (tabii çok daha iri) oyma bir salyangoz'la bitirilir ve saz buradan tutularak taşınır.
Kılıfının ise (çantası) gövdesi hafif olsun diye kavaktan yapılıp altı üstü vinylexle kaplanır, yamuk kısmına menteşe, ağırlık merkezine de bir sap konur.
Musikimizin mızraplı sazları içinde çın çın öten sesiyle en 'dişi'si, yani en kalabalık topluluklarda dahi kendini duyuran sazı olan Kanun, sabit akortlu ve hazır sesli olması bakımından, çalınması kolay gibi görünen eşsiz bir renk ve melodi sazıdır. Halk arasında "Kedi gezinse bir nağme çıkar" deyiminin yerleşmiş olması bu yüzdendir. Ancak saz hiç de göründüğü gibi kolay değildir Tel takılırken akort kaynatmak, aktarımlarda mandal eksikliği ve telden tele süzmeler (glissando) sazın ciddi problemleri arasındadır. Paralel oktavlarla, veya alttaki veya üstteki sesi sabit tutarak, başparmak çarpmaları veya tırnak-mandal kaydırmalarıyla, eller notanın birinci satırındayken gözlerle ikinci satırı okumak ve hızlı parçalarda geçkiler için gereken mandalları zamanından önce (ve çatırtısız) ayarlamak, ayrıca armoni düzenindeki birkaç tele mızrap ve parmaklarla aynı anda vurarak (batı müziği özentisiyle dahi olsa) gitar veya arp tekniğiyle melodiler çalmak, pek kedilerin becerebileceği iş değildir.
Müzisyenler içinde dahi "iyi" denen kanuniler; akort kulağı çok sağlam, makam-usul perde ve geçki bilgileriyle deşifre ve transpozeleri ileri seviyede olan, hangi müzik türünde hangi volümde çalacağını bilen, "içerden" (göğüs ortasından) icranın yumuşaklığı ile eşiğe yakın bölgedeki sert ve madeni sesler arasındaki farkı bilen, ezber repertuarı zengin olan ve refakatte solist takibine önem verenlerdir.
Kanun Sanatçılarımız
Kanun ülkemizde Kanuni Ömer Efendi ve Kanuni Hacı Arif Bey gibi iki büyük isimle tanınmıştır. Sonra sırasıyla
Ama Nazım
Ferid Alnar (ilk Kanun Konçertosunun bestecisi ve icracısı virtüoz)
Artaki Candan'la
Şeref Hanım
gelmişler, onları da
refakat virtüozu Vecihe Daryal
Naime Sipahi
Fikret Kutluğ
piyasa tarzının virtüozu Ahmet Yatman
İsmail Şençalar
Mehmet Kutlugün
Nuri Şenneyli
Nevzat Sümer
Cüneyd Kosal
Hüsnü Anıl
Hilmi Rit
Dr. Zekai Süer
Erol Deran
Gültekin Aydoğdu
Ruhi Ayangil (Konçertonun besteciden sonraki ilk icracısı)
Tahir Aydoğdu (Konçertonun ikinci icracısı)
B. Reha Sağbaş
İhsan Özer
Taner Sayacıoğlu
Halil Karaduman
Ahmet Meter
Göksel Baktagir ve diğer kız-erkek genç kanuniler izlemiştir.
Bunların içinde özel üslup sahibi olup 20. yy. kanun icra sanatının gelişmesine katkıda bulunmuş olan başlıca isimlerse
Ferit Alnar
Vecihe Daryal
A. Yatman
Erol Deran
Halil Karaduman'dır.
Kanun Yapıcı Sanatkarlar
Eski üstad Uzunyan'dan sonra, günümüzde
Ejder
M. Yücel
Erkin Gündoğdu
Ataç Sevil
Binay Günay bilinen iyi kanun yapıcıları arasındadır