tualimforum.com
>
TUALİM KAFE
>
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
Ayasofya Efsaneleri - Ayasofyaya Ait Efsaneler
Kullanıcı ismi
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Üye Listesi
Ajanda
Bugünki Mesajlar
Arama
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
Efsane olmuş aşklar,yöresel halk hikayeleri,destanlar..
Forumları ara
Konu gösterimi
Mesaj gösterimi
Gelişmiş arama yap
Seçilene git...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ayasofya Efsaneleri - Ayasofyaya Ait Efsaneler
Konudaki Cevap Sayısı
1
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
1926
LinkBack
Seçenekler
29.11.11, 23:59
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Serap
Moderator
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Denizli
Mesajlar: 4.766
Konular: 1880
Puan Grafiği
Rep Puanı:5102
Rep Gücü:72
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 682
226 Mesajına 380 Kere Teşekkür Edlidi
:
Ayasofya Efsaneleri - Ayasofyaya Ait Efsaneler
Ayasofya Efsaneleri - Ayasofyaya Ait Efsaneler
Doğu Roma ve Osmanlı imparatorluklarının, hem yükseliş hem de çöküş dönemlerine tanıklık eden, tarihinin en önemli dini eserlerinden biri olan Ayasofya; gerek Bizans gerekse Türk kaynaklı pek çok efsaneye konu olmuştur. Ancak günümüzdeki Ayasofya'nın, burada yapılan ilk kilise olduğunu düşünmek bizi yanıltır.
Tarihçi Sokrates'e göre 15 Şubat 360 tarihinde burada inşa edilen ilk kilise bir bazilikaydı ve eski bir Roma tapınağı üzerine kurulmuştu. M.S. 4O4'te yanan bazilikanın yerine yapılan ikincisi, İmparator II. Theodosios döneminde 10 Ekim 415 yılında ibadete açıldı. 13 Ocak 532 yılındaki ünlü "Nika İsyanı"nda
bütünüyle yanan kilisenin yerine, aynı yıl, İmparator I. Iustinianos'un (Jüstin-yen) emriyle günümüze kadar ayakta kalan Ayasofya'nın inşası başlatıldı.
Tarihçi Prokopios'a göre, Miletoslu Isidoros ve Trallesli Anthemios'un mimarlığını yaptığı kilisenin inşaatında; yüz ustabaşı, bin usta, on bin işçi çalışmış; Suriye, Mısır, Yunanistan ve Küçük Asya'dan gelen gemiler dolusu malzemeyle Ayasofya'nın inşaatı 5 yıl 10 ay ve 24 günde bitirilmişti. 27 Aralık 537'deki açılış törenine patrik Menas'la birlikte gelen imparator, yapının güzelliği karşısında şöyle demekten kendini alamamıştı:
"Bana böyle bir kiliseyi yaptırma şansı verdiği için Tanrı'ya şükürler olsun."
Ayasofya ile ilgili Bizans efsanelerinden birinde ise, bu ünlü mabedin doğuşu gelecek kuşaklara şöyle aktarılıyordu:
"Iustinianos Ayasofya'yı yaptırmak için en ünlü mimarları İstanbul'a davet etti, yaptıracağı kilise için birer taslak çizmelerini istedi. Ancak çizilen hiçbir taslak imparatoru tatmin etmedi.
Bir gece üzgün ve umutsuz uykuya dalan Iustinianos, bir rüya gördü. Ayasofya'nm kurulacağı arsada beliren nur yüzlü bir ihtiyar, sağına soluna bakınıyor, sonra da her köşede biraz durup bekliyordu. Nur yüzlü ihtiyarın yanına
giden imparator, onun elindeki gümüş levhayı görünce şaşkınlığa düştü. Levhanın üzerinde çizili olan kilise resmi, onun hayalini kurduğu mabet idi.
Hemen tanrıya dua etmeye başlayan Iustinianos'un yanına gelen garip ihtiyar, elindeki gümüş levhayı imparatora uzattı ve dedi ki 'Al bu resmi Iustinianos, kiliseni bu örneğe göre yaptır!"
Bizans efsanesi burada bitmez doğal olarak. İmparator, sevinçle tapınağın adını ne koyması gerektiğini sorunca, "Ayasofya" der nur yüzlü garip ihtiyar ve anında kaybolur. İmparator, sabahleyin kalkınca mimarını çağırır ve rüyasındaki mabedin resmini tarif ederek çizmelerini ister.
Efsane denilince sonu mu olurmuş?
Mimarını şaşırtmak isteyen Iustinianos, onlardan aldığı cevap karşısında kendisi şaşkınlığa düşer. Rüyasında gördüğü kilisenin tıpkı çizimini kendisine uzatan mimar; o gece
bir rüya gördüğünü ve rüyasında gördüğü kilisenin resmini, unutmamak için sabaha kadar çalışıp kâğıda döktüğünü söyler. Ayasofya, işte bu rüyalardaki kilisedir!
İstanbul'un Türkler tarafından fethinden sonra da pek çok efsaneye konu olmuştur bu yüce mabet. Evliya Çelebi'nin anlatılarına göre, Hazreti Muhammed'in doğduğu gece İstanbul'da büyük bir yersarsıntısı olmuş ve Ayasofya'nın kubbesi yıkılmıştı. Bir süre sonra, Buhayra adlı rahibin aracılık etmesiyle, bir rahipler kurulu Mekke'ye gitmiş, o zaman henüz küçük bir çocuk olan Hazreti Muhammed'in ağız suyundan alıp, zemzem
suyu da katarak Mekke toprağı ile bir harç yaparak İstanbul'a geri dönmüşlerdi. Yıkılan kubbenin tamiri, işte bu Mekke'den getirilen harçla mümkün olmuştu.
Bunu biliyor muydunuz?
Mimar Sinan, Selimiye Camii'ni inşa ederken Ayasofya ile yarışmış mıydı? Daye-Zade Mustafa Efendi'nin 1717 yılında yazdığı esere göre, Sinan; yazdığı bir kitapta (bu kitap bulunamamıştır), Selimiye'nin kubbesini Ayasofya'nın kubbesinden dört arşın daha büyük yaptığını ifade etmişti. Ancak yapılan ölçümler, Selimiye'nin kubbe çapının ortalama 31,305 metre, Ayasofya'nın kubbe çapının ise ortalama 33,8 metre olduğunu ortaya koymuştur.
M.S. 537'de tamamlanan Ayasofya'nın kubbesi, son kez 14. yüzyılda olmak üzere, dört defa kısmen veya önemli ölçüde çökmüş; her seferinde onarılarak bugünkü haline ve boyutlarına ulaştırılmıştır. Bu yıkılmalara neden olarak, ilk kubbenin aşırı yayvanlığı nedeniyle taşıyıcı filayaklarına (filpaye) yaptığı basıncın fazlalığının yanı sıra, kullanılan harcın çok yavaş sertleşmesi ve payanda duvarlarının yetersizliği
vb
. gösterilmektedir. Bu etkiler, kubbe çapının
büyümesine, dolayısıyla çatlayıp yıkılmasına neden olmuştur.
Yapılan basit hesaplar, Ayasofya'nın kubbesinin, bu büyümelerden önceki çapının 31,612 metre olması gerektiğini göstermektedir. Bu çaptan doğan kubbe çevresi
ise 99,31 metre veya 10,318 Bizans ayağı uzunluğundadır. 318 sayısı ise, Latin ebced hesabıyla (*) Hz. İsa'nın karşılığıdır. Anlaşılan, mimarlar Anthemios ve Isidoros, kubbenin çapında Hz. İsa'yı sembolize etmek istemişler.
Buna karşılık Selimiye'nin kubbe çapı 31,305 metredir; Osmanlı arşınında 24 adet olarak bulunan boğum cinsinden ifade edildiğinde, 990 boğuma eşit olduğu görülür. 990 sayısı, Osmanlı ebced hesabıyla Hz. Ali'nin karşılığı olan 110 ve Allah'ın karşılığı olan 66 sayılarını içermektedir, zira 990'un karşılığı 15x66 veya 9x110'dur.
Sinan gibi bir dâhinin, Ayasofya'nın kubbesinin orijinal çapını hesaplayamamış olması düşünülemez. Çünkü, bu amaçla filayaklarının düşeyden yaptıkları sapmayı yerinde ölçerek bulması yeterli olurdu. Selimiye'nin kubbesinin, Ayasofya'nın kubbesinin orijinal çapına göre 31 cm. küçük olmasını Sinan'ın önemsemediği anlaşılıyor. Çünkü, bu önemsiz farkı isteseydi rahatça aşabilirdi. Hem aşmak hem de aynı zamanda Hz. Ali ile Allah'ı anabilmek için gerekli çap ise, ancak 41,70 metre çapında bir kubbe yapmakla mümkün olabilirdi. Bu kadar büyük bir kubbe yapmamayı göze
almasını doğal karşılamak gerekiyor. Mimar Sinan sadece Allah'ın adını anmakla yetinseydi, Ayasofya'nın bugünkü çapını rahatça geçmiş olacaktı: 16x66=1056 boğum veya metre cinsinden 33,34!
(*) Eski Sami ve Finike alfabelerinde harflerden ayrı rakamlar yoktu. Rakam yerine her harfe bir sayısal değer verilmişti. İstenilen rakam bu harflerle yazılırdı. Bu gelenek, Finike alfabesinden türeyen Latin alfabelerinde Ortaçağa; Arap alfabesinde ise bugüne dek korundu.
--------------Tualimforum İmzam--------------
Serap
13.10.18, 23:26
#
2
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Tarot
Moderator
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2012
Nerden: İstanbul
Mesajlar: 8.969
Konular: 7801
Puan Grafiği
Rep Puanı:4150
Rep Gücü:62
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 355
246 Mesajına 315 Kere Teşekkür Edlidi
:
Ayasofya Efsaneleri - Ayasofyaya Ait Efsaneler
Ayasofya Efsaneleri - Ayasofyaya Ait Efsaneler
Teşekkürler
--------------Tualimforum İmzam--------------
Kahve Falı
Tarot Falı
Rüya Tabirleri
Tags
ait
,
ayasofya
,
ayasofya efsaneleri
,
ayasofyaya
,
ayasofyaya ait efsaneler
,
efsaneler
,
efsaneleri
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Yetkileriniz
You
may not
post new threads
You
may not
post replies
You
may not
post attachments
You
may not
edit your posts
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodları
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
son Mesaj
Van Efsaneleri - Van Yöresi Efsaneleri - Van İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
4
19.03.19
17:33
Tekirdağ Efsaneleri - Tekirdağ Yöresi Efsaneleri - Tekirdağ İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
2
13.04.17
17:17
Malatya Efsaneleri - Malatya Yöresi Efsaneleri - Malatya İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
1
01.01.16
14:15
Çanakkale Efsaneleri - Çanakkale Yöresi Efsaneleri - Çanakkale İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
1
03.02.15
13:07
Isparta Efsaneleri - Isparta Yöresi Efsaneleri - Isparta İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
1
25.11.14
16:46
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat:
23:41
.
-- English (US)
-- Tr
İletişim
-
www.tualimforum.com
-
Arşiv
-
Kullanım sözleşmesi
-
Yukarı git
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread