tualimforum.com
>
TUALİM KAFE
>
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
Ardahan Efsaneleri
Kullanıcı ismi
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Üye Listesi
Ajanda
Bugünki Mesajlar
Arama
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
Efsane olmuş aşklar,yöresel halk hikayeleri,destanlar..
Forumları ara
Konu gösterimi
Mesaj gösterimi
Gelişmiş arama yap
Seçilene git...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ardahan Efsaneleri
Konudaki Cevap Sayısı
1
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
3884
LinkBack
Seçenekler
17.05.11, 19:05
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Kedi
Gamma Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3.713
Konular: 3171
Puan Grafiği
Rep Puanı:3699
Rep Gücü:56
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 45
128 Mesajına 262 Kere Teşekkür Edlidi
:
Ardahan Efsaneleri
Ardahan Efsaneleri
YÖREMİZDE EFSANELERİ
KÜR ÜZERİNDEKİ UĞUZ TAŞI EFSANESİ
Ahıska Nekeleye köyü Hırtıs arasında Ardahan'dan gelen Kura suyunun üzerinde Uğuz taşı denen iki kapı boyunda bir kesme taş vardır. Uğuzlar'dan iki kardeş o koca kaya gibi taşı bir taş ocağından keserek buraya kö
pr
ü kurmak için getiriyorlar. Bunlar taşı kesip Kura'nın kıyısına koyduktan sonra öğle yemeği için evlerine giderler. Bu sırada Uğuzlar'a göre ufak yapılı bir adam da onların evine konuk gider.Uğuz'un atının torbası bir Somar (320-330 kg. kadar) arpa alır. O ufak adam Uğuz'un gözünün koca bir kilim gibi duran atın torbasını doldurduktan sonra gücü yetmediğinden atın başını eğdirir ve kolaylıkla arpa dolu torbayı hayvanın başına takar. Uğuz'un anası bunu görünce oğullarına der ki "Sonunda dünyayı bunlar ele geçirip yiyecekler". Bu durumu gören iki Uğuz kardeş de ufak adamın gücü ile büyük işleri başardığını bu at torbası olayında gözleri ile gördüğünden Kura üzerinde kurmak istedikleri taş kö
pr
üyü yapmaktan vazgeçerler. Sonradan o uzun ve dev yapılı Uğuzlar saflık ve hile bilmezliklerinden zamanla yok olup giderler. Uğuzlar sık sık uyumazlarmış. Uyudukları zaman da yedi gün aralıksız uyurlarmış. "Uğuz'un uykusuna yattığı" sözü buradan kalmadır.
ÇILDIR GÖLÜ DİBİNDEKİ ESKİ ŞEHİR
Eskiden Çıldır Gölü'nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala'da otururmuş. Çukurda kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey "Gece gündüz çeşmeden su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar" demiş. Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbette olan ağabeyinin geldiğini müjdelemişler. Dokuz burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız sevindiğinden evine koşup giderken burmayı kapatmayı unutur. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz. Evi biraz yüksekte olanlar işin farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçarlar. Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülür ve akşama kadar onlarda sular altında kalır. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelirler. Çıldır gölü işte dibindeki o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün ayağı Zarşat'a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri de su basardı.
UĞUZ ÇAYIRI VE UĞUZ DAĞI EFSANESİ
Eskiler der ki Gürcülükten bile önceleri Cınıvızlar (Cenevizli-Romalılar) daha görünmeden Uğuz dağı ile çevresindeki yaylalarda Uğuz (Oğuz) denilen çok iri yapılı bir millet yaşarmış. Bu Uğuzlar'ın bir beyi varmış ki bütün Ardahan ve Cavk da denilen Akhılkelek ile Zegan (Posof'un Ilgar ve Cin Dağı kesimleri ile Şavşat sınırlarındaki Arsiyan dağı etekleri) bunun mülkü imiş. Bu Uğuz'un dağı ile çevresinde ve Kura suyu üzerindeki kışlaklar bu beyin has otlağı imiş. Öteki dağlar ve anılan yerlerde o zamanlar hep çamlık ve ormanlık imiş. Uğuz dağının yanında her yıl 300 araba ot biçilmekte olan Uğuz'un çayırını bu bey her yaz bir Uğuz'a biçtirirmiş. Biçen adam buralarda yaylayan ve çok iri birisiymiş. Bu Uğuz, Uğuz çayırının 300 arabalık otunu bir günde hem biçer hem de yığarmış. Uğuz bir yaz günü buraları tırpan ile biçerken bacısı kendisine öğle yemeği getirir. Sıcakta biçen*le uğraşırken kendi terinin buğusu gözlerini bürüyen Uğuz çayırın gür bir yerinde kızgın kızgın çalışır. Bu sırada omzunda heybesiyle öğle yemeği getiren ve yanına yaklaşan bacısını gözü görmez ve otlarla birlikte onu da ikiye biçer ve bunu yaparken bile farkına varmaz. Kol başına geldiğinde bel den çıkarttığı masatını tırpanına vurmaya çalışan Uğuz bir de görür ki tırpanı al kana boyanmış. "Bir hayvanın canına mı kıydım" diyerek yazıklanırken hemen o kol boyunu dolaşır. Bir de ne görsün öğle yemeğini getirmiş olan bacısını ikiye biçmiş. Hiddetle masatı yere vurur aktaştan olan mastın yarısı çayıra saplanır. Bugün dışarıda kalan kesimi bir adam boyundan yüksektir. Ellerini yere vurup tırpanı da bırakarak hemen bacısının iki parçasını birleştirip masatın dibine gömer. Kendisi kederinden Uğuz dağının tepesine çıkar ve orada ölür.
KURŞUN ASKER EFSANESİ
Posof ilçesine bağlı secede de Kahraman Mehmetçik hudut karakolunda nöbetçidir. Kulağına sesler gelir ve karşı tepeden düşman görünür. Arkadaşları duysun diye silah atar, onlar gelinceye kadar düşman sarar. Ruslar kurşun yağmuruna tutulur. Bu köye "Kurşun Çavuş" denmiştir.
TEKÇAM EFSANESİ
İlimizin merkeze bağlı Ovapınar Köyü dağlarında bulunan ormanlık bir alan zamanla yok olur, ancak bir tane çam ağacına kimse dokunmaz. Geceleri ağacın etrafında mumların yandığını gören yöre halkı bu çam ağacının kutsal olduğuna inanır ve dilek dilemek için buraya gelir. Ancak bir gün çevredeki köylerden birinde yaşayan bir adam ağacı kesmeye karar verir. Ağacın yanına gelerek baltasıyla kesmeye başlar ve baltayı vurduğu yerden kan gelir. Ağacı kesmeye kararlı olan adam vazgeçmez ve ağacı keserek evine götürür. O günün akşamında bu bölgeye görülmemiş derecede bir yağmur yağar ve adamın yaşadığı köyden bir sel geçer. Sel köyden sadece bu adamın evini ve ailesini götürürken, başka kimseye zarar vermez Bugün ağacın bulunduğu yerde "Tekçam" denilen bir çeşme akmakta ve yöre halkı yağmur yağmadığı zaman buraya gelerek yağmur duası etmektedir.
HOCA
Eskiden hocalar maaş alamazlarmış, üç hoca bir eve misafir olmuşlar, akşam yemeği hafif yenir.Birisi yatsıdan sonra acıkmış, sayıklama numarası yapmış;
"Kapan geldi üç molla, dosta hediye yolla , yassuluğa helva gele,topar laha" demiş, ev sahibi cevap vermiş;
"Senin dediğin hağdur, o da bizde yoktur. Kavuğunu koltuğuna sığdur.Sayığla , dur sayığla."
MERTEK
Ölüm döşeğinde yatan adam çocuklarını çağırarak;
-Ben öldükten sonra mezarımın üzerini eski merteklerle (evlerin üzerini örtmekte kullanılan tahta) örtün der.
Çocukları bunun köylü tarafından hoş karşılanmayacağını ve kendileri için bir ayıp olduğunu söyleseler de adam eğer vasiyetini getirmezlerse hakkını helal etmeyeceğini söyler ve bir müddet sonra ölür. Bunun üzerine çocukları babalarının vasiyetini yerine getirir ve mezarın üzerini eski merteklerle örterler.
Toprağa verilen adamın yanına melekler gelir ve ilk sorgusunu yapacaklarını söylerler. Hazırlıklı olan adam meleklere çıkışarak;
-Bu ne biçim iştir kardeşim, kaç defa hesap vereceğiz.Beni hatırlamıyorsunuz, şu üzerimdeki tahtaları da mı görmüyorsunuz?Diyerek melekleri geri gönderir.
BUJLANMA
Annesi hastalanan adam, oldukça yaşlı olan annesini doktora götürür.Hastasını muayene eden doktor, nineye;
-Şikayetin ne teyze , diye sorunca,
Yaşlı kadın:
-Ayağlarım bujlaniyir oğlum der.
Bu yöresel terimden hiçbir şey anlamayan doktor bu sefer oğluna sorar.Adam
-Yani doktor bey,demek istediki;Ayağlarım gejerleniyir,tikine duramiyirim.
Gejerlenme-Bujlanma=Uyuşma
--------------Tualimforum İmzam--------------
Bo
ş
verdim
21.10.15, 21:13
#
2
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Kartal
Moderator
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Nerden: Ankara
Mesajlar: 9.456
Konular: 7187
Puan Grafiği
Rep Puanı:10540
Rep Gücü:131
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 2.018
642 Mesajına 953 Kere Teşekkür Edlidi
:
--->: Ardahan Efsaneleri
Ardahan Efsaneleri
Teşekkürler.
--------------Tualimforum İmzam--------------
Kartal
Tags
ardahan
,
ardahan efsaneleri
,
efsaneleri
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Yetkileriniz
You
may not
post new threads
You
may not
post replies
You
may not
post attachments
You
may not
edit your posts
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodları
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
son Mesaj
Van Efsaneleri - Van Yöresi Efsaneleri - Van İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
4
19.03.19
17:33
Tekirdağ Efsaneleri - Tekirdağ Yöresi Efsaneleri - Tekirdağ İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
2
13.04.17
17:17
Malatya Efsaneleri - Malatya Yöresi Efsaneleri - Malatya İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
1
01.01.16
14:15
Çanakkale Efsaneleri - Çanakkale Yöresi Efsaneleri - Çanakkale İline Ait Efsaneler
Serap
Efsaneler ve Yöresel Halk Hikayeleri
1
03.02.15
13:07
Ardahan Efsaneleri
Kedi
Ardahan
0
17.05.11
19:04
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat:
23:38
.
-- English (US)
-- Tr
İletişim
-
www.tualimforum.com
-
Arşiv
-
Kullanım sözleşmesi
-
Yukarı git
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread