tualimforum.com
>
KÜLTÜR VE SANAT
>
Memleketini Tanı
>
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
>
Diyarbakır
Diyarbakırdaki Hanlar ve Özellikleri
Kullanıcı ismi
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Üye Listesi
Ajanda
Bugünki Mesajlar
Arama
Forumları ara
Konu gösterimi
Mesaj gösterimi
Gelişmiş arama yap
Seçilene git...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Diyarbakırdaki Hanlar ve Özellikleri
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
1047
LinkBack
Seçenekler
04.08.10, 20:48
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Kedi
Gamma Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3.713
Konular: 3171
Puan Grafiği
Rep Puanı:3699
Rep Gücü:56
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 45
128 Mesajına 262 Kere Teşekkür Edlidi
:
Diyarbakırdaki Hanlar ve Özellikleri
Diyarbakırdaki Hanlar ve Özellikleri
Anadolu'nun coğrafik yapısı, yol güzergâhlarının belirlenmesinde etkili olmuştur. İçteki yüksek yayla*lar, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına paralel uzanan, doğuda birleşen sıradağlar, batıda alçalarak oluşan Ege ve Akdeniz vadileri ve iklimsel büyük farklılık*ların en önemli sebebi olarak özetlenebilir. Bu yüzey şekillerinin uzanış yönü doğu-batı doğrultulu bir yol sistemi olarak belirmiş, kuzey-güney doğrultulu yol*lar ise ancak teknik imkanların çoğaldığı daha son*raki dönemlerde gelişebilmiştir.
Anadolu Selçukluları devrinde gelişen düzenli yol sistemleri ve bu yollar üzerinde sağladıkları güvenli seyahat imkânı, Diyarbakır'ın ticari amaçlı gelişi*minde önemli etkenlerden birisi olmuştur. Diyarba*kır'ın önemli yollar üzerinde bulunması, bazı yapıla*rın gelişmesine neden olmuştur. Bunların başında hanlar gelmektedir. Diyarbakır'da bulunan hanlar Osmanlılar döneminde yapılmış olup, bu devrin mi*marisinin en güzel örneklerindendir. Bu yapılardan günümüze ancak üç tanesi ulaşabilmiştir. Bunlar; Deliller Hanı (Hüsrev Paşa Hanı), Hasan Paşa Hanı ve Çifte Han'dır.
Hanlar
Hasan Paşa Hanı
:
Diyarbakır'ın en büyük hanlarından olan Hasan Paşa Hanı bazı tamiratlar görmüş olmasına rağmen, bugün de ayaktadır. Diyarbakır valilerinden Hasan Paşa taralından 1572-1575 yılları arasında inşa etti*rilmiş olan bu han, Diyarbakır'ı ziyaret eden sey*yahların da hemen dikkatini çekmiş ve han hakkın*da seyyahlar önemli bilgiler vermişlerdir.
1612 yılında Diyarbakır'ı ziyaret eden Polonyalı Simeon, şehre geldiği zaman indiği Hasan Paşa Hanı'nı,
"... Muazzam kârgir bir bina olan bu hanın 500 beygiri barındırabilecek yer altında iki ahırı, renga*renk demir parmaklıklarla çevrilmiş çok güzel ha*vuzu, üç kat üzerine birçok kârgir odaları vardı..."
diyerek çok güzel bir şekilde tanıtmıştır. Yine daha sonraki tarihlerde Diyarbakır'a gelen Evliya Çelebi [1654-1655), İnciciyan (1804) ve J. S. Buckingam (1815) Hasan Paşa Hanından önemle bahsetmişler*dir". Bunlardan Buckingam'm 1815 yılı için verdiği bilgiler arasında hububat piyasasının burada toplan*dığı hakkındaki kaydı, XIX. yüzyılda da bu hanın büyük bir öneme sahip olduğunu göstermektedir".
Ulu Cami'in doğusunda ve cadde üzerinde olan Hasan Paşa Hanı'nın XIX. yüzyılın ilk yarısında da Diyarbakır'ın en önemli hanlarından birisi olduğu görülmektedir. 3 Ekim 1792 tarihinde Diyarbakır va*lilerinden Abdi Paşa'nın kethüdası Nuh Beğ zimme*tinde olan 54 bin kuruşu ödemediğinden bütün mal*ları bu handa hıfz edilmiştir. 25 Aralık 1802 tarih*li bir fermandan Diyarbakır'da eceliyle vefat eden Di*yarbakır valisi Zühtü İsmail Paşa'nın eşyalarının yine Hasan Paşa Hanı'nda toplandığı anlaşılmaktadır". 5 Ağustos 1843 tarihli bîr arzda da muhtemelen 1833 yılında Diyarbakır'da vuku bulan yangın esnasında Fransız rahiplerinden birinin eşyalarının kurtarılarak burada saklandığı görülmektedir. Bütün bu belge*ler, Hasan Paşa Hanı'nın incelenen dönemdeki öne*mini ortaya koyduğu gibi Diyarbakır'a dışardan gelip bu handa vefat eden tüccarların tereke kayıtları da Hasan Paşa Hanı'nın önemli bir tüccar ham olduğu*nu göstermektedir67.
Temmuz 1724 tarihli bir hüccetten "Şehit Mehmed Paşa evkafından" olduğunu tespit ettiğimiz hanın, XIX. yüzyılda yan hasılatının Rağibiyye Medresesi'ne ait olduğu görülmektedir. Diyarbakır ulemasın*dan Küçük Ahmed ve Hacı Mehmed Ragıb Efendi 1840 tarihli arzlarında, söz konusu hanın yan hası*latının Rağibiyye Medresesi'ne ait olduğunu ancak 1833 yılından beri askere kışla ittihaz edildiğini be*lirterek, 7 senelik icarın yarısı olan 3000 kuruşun ödenmesini ve hanın askerden tahliyesini istemişler*dir. Bununla birlikte 11 Nisan 1842 ve 7 Eylül 1842 tarihli Vilayet Masraf Defteri'nden anlaşıldığı üzere, Hasan Paşa Hanı'ndaki askerler buradan tahli*ye edilmemiş ve ikamet etmeye devam etmişlerdir. Ancak söz konusu defterlerden 6 ay için 400 kuruş olmak üzere hanın icarının ödendiği anlaşılmaktadır.
Deliller Hanı:
Mardin kapısı'nın hemen karşısında olan bu han 1527 yılında Diyarbakır valilerinden Hüsrev Paşa ta*rafından yaptırılmıştır. Buraya Deliller Hanı adı ve*rilmesinin sebebi, İslâm ülkelerinden Hicaz'a gitmek üzere toplanan Hacı adaylarını götürecek delillerin bu handa kalmalarından kaynaklanmaktadır. Gördü*ğü bir kısım tamiratlarla bugün de ayakta kalmış sa*yılı hanlardandır".
Evliya Çelebinin de bahsettiği üzere oldukça faz*la sayıda odası bulunan Deliller Hanı, 20 Haziran 1603 tarihli bir vakfiyede "Mardin kapusu Menzil Han" şeklinde geçmektedir. Söz konusu handa XIX. yüzyılda Hacı adayları ve delillerin yanı sıra, 1817 tarihînden itibaren askerlerin de kaldığı görülmekte*dir . II. Mahmud ve bunu takibeden Tanzimat döne*minde ise Deliller Hanı büyük ölçüde askerin ikame*tine tahsis edilmiş ve depolarına askeri malzemeler konulmuştur. Temmuz 1841 tarihinde Kerim Paşa Livası'nın 2. Alayı'nın eşyaları Deliller Hanı yüklüğün*de bulunmaktaydı. Bu handa 1842 tarihinde önemli sayıda asker kaldığından , 11 Nisan 1842 tarihli Vilayet Masraf Defteri'ndeki bir kayda göre 893 ku*ruş sarf edilerek, harap olan yerleri tamir edilmiştir". Deliller Hanı 1891 yılında Diyarbakır'ı ziyaret eden Arifi Paşa'nın verdiği bilgilere göre bu dönem*de de şehrin önemli hanları arasındaydı.
İbrahim Paşa Hanı:
1810 (H. 1225) tarihli Şcyhzâde ibrahim Paşa vak*fiyesinden anlaşıldığına göre, Salos Mahallesi'nde, Muallak Mescidi'nin alt tarafında ve Deva Hamamı yanında idi. Adı geçen vakfiyiye göre, ibrahim Paşa Hanı,
"...fevkânî kırkbir oda ve tahtanî kırk oda ve ahur ve fevkani ve tahtanı hâricinde bir sağır dükkân ve dâhilinde bir sağır dükkân ve oniki masura âb-ı Hamravat'dan ma-i cârisiyle havuz ve havlu..."
dan müştemildi. İbrahim Paşa tarafından 1810 tari*hinden önce inşa edilmiş olmalıdır.
İbrahim Paşa Hanı 5 mart 1816 tarihli bir hülâsa*dan anlaşıldığı üzere, tüccar hanı olarak inşâ edil*mişti. Ancak Diyarbakır valilerinden Emin Paşa za*manında askere mahsus hanlar boş dururken, bu handaki tüccarlar çıkartılarak hana askerler yerleşti*rilmiştir. Bunun üzerine ibrahim Paşa 9 Ekim 1815 tarihinde bir arz sunarak, bu durumun düzeltilmesi*ni istemiş ve 5 Mart 1816'da "mûcebincç emr-i âlî" gönderilmiştir. Nitekim 1829 tarihli bir hüccette, İbrahim Paşa İlanı'nda tüccarların kaldığı görülmek*tedir. Bu da söz konusu hanın tekrar tüccar hanı ol*duğunu ispat etmektedir.
Bugün için ayakta olmayan bu han hakkında di*ğer kaynaklarda da herhangi bir bilgiye rastlanma*mıştır. Dolayısı ile ne zaman yıkıldığı tespit edileme*miştir.
Tütün Hanı:
Abdal Mahallesi'nde, Deva Hamamı'nın bitişiğinde ve arkasındaydı. 1810 (H. 1225) tarihli İbrahim Paşa vakfiyesinden, bu tarihten önce ve İbrahim Paşa ta*rafından inşa ettirildiği anlaşılan Tütün Hanı,
"... sağ tarafında yedi adet oda ve sol tarafında se*kiz adet oda ve İki ahur ve üç memşa ve sol tara*fında hamam külhanı ve havlu..."
yu ihtiva eden küçük bir handı. Şeyhzâde İbrahim Paşa tarafından evladiyet üzere vakfedilen han hak*kında başka bir bilgiye sahip değiliz. Çifte Han: Hasan Paşa Hanı'nm güneyinde ve Mardinkapı sı'ndan gelen caddenin sağında, sokak arasındadır. Birbirine bitişik iki handan meydana gelen bu hanın, ne zaman inşa edildiği kesin olarak bilinmemektedir. Bugün için sadece bir kısmı ayakta olan Çifte Han'ın yıkılmadan (ince tamamı Borsa olarak kullanılmaktaydı.
1810 (H. 1225) tarihli bir vakfiyede Çifte Han'ın tümünün fizikî durumunu aydınlatan önemli bilgiler mevcuttur. Bu vakfiyeye göre Çifte Han.
"... Sulu Gözde yukarıda otuz oda ve tahtında yirmidokuz oda ve bir havuz ve iki ahur ve biri sağır biri kebîr ve bir mağaza mülhakatından beş adet dükkân ve memşa ve susuz Gözde yukarıda yirmi altı oda ve tahtında yirm'ıbir oda ve bir kahve dük*kânı ve memşa ve üç adet terzi dükkânı ve kapu arası içinde iki dükkân ve bir ahur ve memşa iki mağaza ve su kuyusu ve mülhakatından dört dük*kân..."
dan meydana gelmekteydi. 1810 tarihinde Çifte Han'ın "...40 sehm itibariyle 16 sehm ve guruş da 16 para..." yani °/o 40 hissesi Şeyhzâde İbrahim Paşa'nın mülkü olup evlâdiyet üzere vakfetmiştir .
1804 yılında Diyarbakır'ı ziyaret eden İnciciyan'ın önemli hanlar arasında saydığı Çifte Han, 1842 ta*rihinde 4872 kuruş sarf edilerek tamir edilmiş ve as*kerin ikametine tahsis olunmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısında da önemini koruyan Çifte Han gü*nümüzde ise bu özelliğini kaybetmiştir.
Rüstem Paşa Hanı:
1539-1542 tarihleri arasında Diyarbakır valiliği yapan Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış olmalıdır. Söz konusu han, Rüstem Paşa adından başka Yenikapı adıyla da bilinmekleydi. Yenikapı'nın dışarıdan girişle sağ tarafında bulunan handan günümüze bir şey kalmamıştır.
Melek Ahmed Paşa Hanı:
Rumkapısı yakınlarında idi. Melek Ahmed Paşa 1591 yılında Diyarbakır'da cami ve medreseden başka, bir de ev inşa ettirmiştir. Bu evi, Dilaver Paşa tarafın*dan daha sonra hana çevrilmiş ve XIX. yüzyıla kadar gelmiştir. 11 Nisan 1842 tarihli Diyarbakır masraf defterinden, bu hanın ma'mûr olduğu ve içerisinde sü*vari askerinin ikamet ettiği anlaşılmakladır. Ne za*man harap olduğu ise bilinememektedir.
Kayseriye Hanı:
22 Ekim 1565 tarihli İskender Paşa vakfiyesinde, vakfın gelir kaynakları sayılırken, vakfa ait emlâkin yanında olması sebebiyle adı geçen Kayseriye Hanı'nın, İskender Paşa Camii ile Yeni Hamam yakınla*rında olduğu anlaşılmaktadır. 1577 tarihli bir vak*fiyeden ise söz konusu hanın, 12 hücre, 1 hela, 4 dükkân, 1 mahzenden oluştuğu ve evlâdiyet üzere vakfedildiği görülmekledir, incelediğimiz döneme ait belgelerde ismine rastlanmayan hanın ne zaman harap olduğu bilinmemektedir.
İpekoğlu Hanı
:
iskender Paşa Camii'nin batısında ve Penbeciler Çarşısında idi. 4 Mart 1676 tarihli vakfiyede, "...îpekoğlu Hanı dimekle ma'rûf Bengi han..."şeklinde ge*çen söz konusu han, 54 oda, 1 dükkân, 1 ahır ve su kuyusunu ihtiva etmekteydi. Yine aynı vakfiyede bu hanın, Hacı Mustafa Çelebi'nin mülkü olduğu ve ev*lâdiyet üzere vakfedildiği görülmektedir.
Ocak ortaları 1799 tarihli bir vakfiyede adına rast*ladığımız han, XIX. yüzyılın ikinci yansında da var*lığım sürdürmüştür. I. Dünya Harbi sırasında harap olduğu sanılmakladır.
Han-ı Cedîd
:
Şubat orlalan 1569 (Evâhir-i Şaban 976) tarihli Behram Paşa vakfiyesinde, Behram Paşa tarafından camiin arka tarafında bir de han inşa ettirilmiş oldu*ğu görülmektedir. Söz konusu hanın fevkani ve 33 odası ve avlusunda bir de havuzu bulunmaktaydı59. XIX. yüzyıla ail belgelerde ismine rastlanmayan ha*nın ne zaman harap olduğu bilinmemektedir.
Yukarıda saydığımız hanlardan başka Osmanlı dö*nemi Diyarbakır şehrinde varlığını tespit ettiğimiz, ancak haklarında fazla bilgi sahibi olmadığımız 10 han daha bulunmaktadır. Yerleri kesin olarak tespit edilemeyen bu hanlar ise şunlardır:
Sipahioğlu Hanı (1842), Fatih Mehmed Paşa Evkafından Halid Ağa Hanı (I842) Şevketlü Han (1723) Gümüşhaneli Defterdar Hanı (1844) muhtemelen Ulu Cami yakınlarında olan Börekçiler Hanı (1799) Yeni kapı yakınlarında Alaca Han (1676), îskerderoğlu Hanı (1842), Palancılar Çarşısı'nda Karakaş Hanı (1800) ), îshakoğlu Hanı (1817) ve İçkale'de olan Zincir Han (1837) .
Diyarbakır şehrinde bulunan hanlar özellikle 1840 tarihinden sonra önemlerini kaybetmeye başlamış*lardır. Yukarıda da belirtildiği üzere, hanların büyük bir holümü bu tarihten sonra askerin ikametine ay*rılmıştır. Mart 1840 tarihli vilayet masraf defterinde, Diyarbakır'da bulunan askerin ikamet eylediği hanların tamirine ayrılan para 53.341 kuruş olup, vilayet masraflarının en büyük kalemini oluşturmaktaydı"". Dolayısıyla bu tarihten sonra hanların ticarî özellik*lerini kaybettikleri söylenebilir. Bu ise şehrin ticari hayatında olumsuz bir rol oynamıştır. Ancak bu du*rumun, Osmanlı devleti genelinde uygulanan yeni askeri politikanın (Redif Eskerî Teşkilâtı) bir sonucu olduğunu ve aynı zamanda ülke genelinde olduğu gibi, Diyarbakır'da da ticarî hayatın eskisine oranla durgunlaştığını göstermesi açısından da önem taşıdı*ğını belirtmek gerekir.
--------------Tualimforum İmzam--------------
Bo
ş
verdim
Tags
diyarbakirdaki
,
diyarbakırdaki hanlar ve özellikleri
,
hanlar
,
ozellikleri
,
ve
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Yetkileriniz
You
may not
post new threads
You
may not
post replies
You
may not
post attachments
You
may not
edit your posts
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodları
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
son Mesaj
Diyarbakırdaki Öğretmenevlerinin Adresi ve Telefonu - Diyarbakırdaki Öğretmenevleri İ
Tolga
Diyarbakır
0
01.04.13
03:17
Diyarbakırdaki Seçim Kurulu Adresleri ve Telefonları - Diyarbakırdaki Seçim Kurulları
Goeben
Diyarbakır
0
23.03.13
21:59
Bitlis Hanlar ve Kervansaraylar
Kedi
Bitlis
0
27.09.11
14:05
Diyarbakırdaki Köprüler
Kedi
Diyarbakır
0
04.08.10
20:44
Ankara İlindeki Hanlar
Kedi
Ankara
0
22.01.10
03:33
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat:
19:41
.
-- English (US)
-- Tr
İletişim
-
www.tualimforum.com
-
Arşiv
-
Kullanım sözleşmesi
-
Yukarı git
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread