tualimforum.com
>
KÜLTÜR VE SANAT
>
Dini Konular
>
Dini Şiirler-İlahiler
Kaside-i Bürde İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı - Kaside-i Bürde İlahisi
Kullanıcı ismi
Beni hatırla
Şifreniz
Kayıt ol
Yardım
Üye Listesi
Ajanda
Bugünki Mesajlar
Arama
Dini Şiirler-İlahiler
Dini şiirler ve ilahiler,Flash ilahi ve dualar.....
Forumları ara
Konu gösterimi
Mesaj gösterimi
Gelişmiş arama yap
Seçilene git...
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Kaside-i Bürde İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı - Kaside-i Bürde İlahisi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
Görüntülenme Sayısı
1992
LinkBack
Seçenekler
28.07.11, 18:20
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Tuna
Moderator
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Konya
Mesajlar: 1.788
Konular: 1135
Puan Grafiği
Rep Puanı:3960
Rep Gücü:58
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 174
122 Mesajına 291 Kere Teşekkür Edlidi
:
Kaside-i Bürde İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı - Kaside-i Bürde İlahisi
Kaside-i Bürde İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı - Dursun Ali Erzincanlı Kaside-i Bürde İlahisi Sözleri
Yurdundan koparılmış gözleri sürmeli yaralı bir ceylân gibi
Suat'ı alıp götürdüler. Gönlüm öyle kırık ki!
Gönlüm, azat nedir bilmeyen bir köle örneği ezgin.
Tan vakti Suat göçtü buralardan. O ne mağrur bakışlardı Rabbim
Ve ne müstağni.
Suat ki boyu altın ölçüde; önden bakılınca zarif nahif, incecik belli,
Tombul görünüşlü arkadansa, arka çizgileri bile belli.
Gülerken dişlerinde kar yağar gibi bir kış aydınlığı ,
Öyle beyaz, onları şarapla yıkıyorlar durmadan sanki.
Vâdi açık. Kuşluktur. Çakıllarda kuş sesli serin sular.
Kuzey yelleriyle serin sular gibi saf ve ışıklı Suat'ın ağzındaki.
Süpürürse rüzgâr nasıl üstündeki bulutları, nasıl yıkarsa pırıl pırıl
Geceleri yağmur tepeleri
Ağzındaki su o yağmur suyu Suat'ın. dişleri o beyaz kum tepeleri.
Soylulukta en soylu, cömertlikte bir eşi yok bir sevgili iken Suat,
Ne kendi sözünde durdu, ne de dinledi beni.
Suat bu, işi gücü bana oyun, naz, vefasızlık, söz verip dönmek.
Benim kaderim böyle, Onun aşk felsefesi.
Bulut bir
zavallıdır Onun yanında biçimden biçime girmekte,
Renkten renge girmekte yaya kalır bukalemun, gulyabani.
Sen ne aptalsın ki yahu sandın Suat durur sözünde.
Kalburda su durursa, Suat da durur sözünde tabii.
Suat'tan söz aldım diye böbürlenip durmak ha!
Hayaller kurdun, umutlandın! Ama umutlar uçucu, aldatıcıdır
Rüyalar gibi.
Suat'ın vuslat. sözleri geçse yeridir atlatışlar tarihine.
Bir söz istedin mi kendinden, hemen kesilir meşhur yalancı
Urkub'un teki.
Böyle arkandan atıp tutuyorum ya Suat, elbet ayrılık acısından.
Onun için affet beni, sen yine de sev beni.
Suat şimdi
mutlaka öyle bir yerdedir ki, vakit de akşam;
Saf kan ve yörük dişi develerdir ancak develerin oraya götüreni.
Evet, ta ötelerde konaklıyan Suat oymağını tutmak için
Yüreğe korku veren. dağ gibi rüzgâr tempolu hecin develer gerekli.
Öyle deve gerek ki, terlerse ırmak aksın kulağının ardından,
Uçsuz bucaksız çöl yollarını seve seve tepmeli...
Bir deve ki. bakışı iki hançer ufuklara saplanan.
Eşi gitmiş; yabani bir aksığın gibi öyle uçsun ki, o dursun, altından
Kaysın ateş çölü ve ateş tepeleri.
Gerdanı sağlam. ayakları yer sarsan vücudu kıvrım kıvrım ve
Ölçülü biçili.
Soy sopça en arık damızlık develerden haydi haydi ileri.
Böğrü enli, boynu uzun ve kalın; çehresi geniş.
Bir erkek deveyi andırmalı tıpkı; Suat'ı tutar o zaman belki.
Derisi daha parlak olmalı kabuğundan deniz kaplumbağasının.
Ve ondan daha sağlam. kızgın güneş altında aç azgın keneler bile
Onu örseleyememeli.
İlk bakışta dağ gibi korku vermeli görünüşü bakana:
Boyu yüksek mi yüksek, çevik mi çevik ayakları, tertemiz şeceresi.
Gürbüz, etine dolgun. bakımdan öyle semizlemiş .olmalı ki,
Oyluklarından tırmanan salkım salkım keneler derinin cilâsından
Kayıp kayıp düşmeli.
Yürürken baldırından, et fırlasın etinden, iki ön bacağı ok gibi
Çıksın dolgun göğsünden. serbest atılışlı çalım çalım üstüne bir
Yaban merkebi örneği.
Gözlerle gerdan arası, başın yular takılan yeri.
Sert ve katı olmalı bileği taşı gibi.
Ve upuzun kuyruğu ipek tüylü, sarksın memelerin üstünden.
Öyle dokunmalı ki memelerin ucunu ürkütmemeli.
Kapkara iki mızrak bacakları, rüzgâr gibi uçmalı
Şüpheye düşmelisin
ayakları yere değdi mi, değmedi mi.
Yumru burnundan, kulağından, beyzi çehresinden bu türlü develeri.
Tanır derhal deveden anlayan yekta bir bilirkişi.
Ayakları demirdenmişcesine çakılları fırlatır iki yana.
Deri mahfaza bile takmaksızın aşar kayalıkları bu eşsiz develer ki.
Çalışkan bir işçi gibi terler coştukça, terledikçe coşar...
Aşar kuşlar gibi serap derelerini, sahra tepelerini, ateş
Çöllerini...
Kertenkelenin güneşte yanan sırtı sıcaktan külde pişmiş ekmeğe
Döndüğü günler bile kimse durduramaz koşmaktan şu bizim deveyi.
Bir sıcaklık ki, a yolcular dinlenin! der kervan sahibi
Ve taş altına gizlenir siyah çekirgeler, o sabır ateşleri.
Ama bizim meşhur devemiz gün ortasında koşusunu bitirmez,
Başlamıştır yolculuğa sanki daha yeni.
Sıcak artar, değişir yürüyüşü; sıcak arttıkça değişir. Ve ön
Ayaklarının
Çırpınışlı hızlanışı andırır ölmüş çocuğuna göğüs döven bir anneyi
Ve ona bakıp (anıp kendi ölmüş yavrularını
Da) hıçkıran yırtınan öbür anneleri.
Evet o yürüyüş, o ayak çırpınışları göğsünü paralayan yaşlı bir
Annenin çırpınışları.
Akla elveda diyen bir annenin, alır almaz ilk yavrusunun kara
Haberini.
Göğsü kan içinde kalan. üstü başı yırtılmış,
Saçları darma dağın çılgın bir annenin haberini.
Söz taşıyıp öç
alan iki yüzlü şiir ve kabile düşmanlarım :
"Ey Ebi Sülma'nın oğlu sen mahvoldun." dediler. Suat'ın derdi
Bana yetmezmiş gibi.
"Ey Ebi Sülma'nın oğlu sen kendini ölmüş bil." Ben de koştum
Güvendiğim dostlara :
Kime başvurdumsa ama: "Biz yokuz bu işte, var git kendin bak
Başının çaresine" demezler mi?
Ben de onlara dedim : "Gidin gidin beni yalnız bırakın,
Neye hükmetmişse o olur, hükmeden o Allah ki.
Yaşamak dediğiniz nedir bin yıl yaşasa bile
Eninde sonunda insanoğlu o kanbur tahta kutuya girmiyecek.
Binmiyecek mi?
Heber geldi: "peygamber. seni öyle bir cezaya çarpacak ki!"
Siz bilirsiniz. hey zavallılar! İşte onun kapısındayım, yüreğimde
Sonsuz bağışlanma ümidi.
Ondan özür dilemeye geldim, af istemeğe geldim;
Çünkü O sırrını bilendir, kabul edicisidir mazeretlerin.
O affedenlerin en affedicisi.
İçi hidayet öğütü en yüce gerçekler dolu Kur'anı
Sana armağan eden Allah için ver bana bir savunma mühleti.
Bakma ve zaten bakmazsın sözlerine beni kıskananların.
Senin hükmün onlara değil, hakka ayarlı ve ben de bir parça
Suçluyum belki.
Ama senin makamındayım şimdi. Fillerin bile titrediği makamda.
Bir makam ki, titrerdi bir fil benim gördüklerimi görse. işitse
İşittiklerimi
Burada beni ancak Allah buyruğuna bağlı Peygamber affı
Kurtarır:
Ben de onun öç ve adalet eline uzatıyorum işte sağ elimi.
Beni ancak o kurtarabilir burda. Yalnız O. Şimdi söz yalnız Onun.
Ama O "Sen suçlusun, cezanı çekeceksin" dese önünde eğik
Bulur boynumu adaletin heybeti.
En heybetli manzara bu olur benim için. Çünkü Asserde,
İç içe açılan
sonsuz aslan yataklarının en içindeki
Muhteşem yurdunda hüküm süren aslanlar başbuğudur O.
Bir arslan ki. erkenden ava çıkar, yavrularının besini insanoğlu,
İnsan eti.
Bir arslan ki, savaş alanında kendi düşmanı dengi
Bırakmadan çarpışmayı, haram sayar kendine savaşı terketmeyi.
Heybetinden kısılır sesleri yırtıcı çöl arslanlarının ,
Arslanlar arasında bile o dağıtır adaleti.
Parçalandı silâhları ve elbiseleri, kurda kuşa yem oldu
Bu vâdide kendi gücüne bileğine güvenen nice kişi.
Şüphe yok ki, Peygamber, en keskin bir kılıçtır kılıçlarından
Allahın.
Sonsuz bir kurtuluşa, nura ve hidayete alıp götüren bizi.
Ve arkadaşları O'nun, Mekke vâdisinde İslâmı kabul eden
Kureyşin en ileri gelenleri... Cömertlikte ve yiğitlikte hiç birinin
Yok dengi.
İlk gûnler, göçmek gerekliydi, hemen göçtüler, . zerre tereddüt
Etmeden.
Bırakarak yurtlarını, tüten ocaklarını, mal ve mülklerini.
Yerlerinde kalanlar çarpışamıyacak güçte olanlardı.
Onlar da, müdafaasız ve silâhsız, çepçevre küfürle çevrili, bugünü
Hazırlamış beklemişlerdi.
Evet, bunlar, başları dimdik gezen yiğit üstü yiğit,
Davuda mahsus
demir gömlektir zırh diye giydikleri.
Zırhları pırıl pırıl ve upuzun. Çelikten büklümleri öyle ki,
Birbirine geçip kaynaşmış bir ayrıkotunun halkaları gibi.
Mızrakları düşmanı devirse yere, gurur nedir bilmezler,
Yenilirlerse bilmezler nedir umut kesmek, yok ya yenildikleri!
Ak soy develer gibidir gidişleri. korunmaları da saldırış.
Vurulunca göğüslerinden vurulurlar. Onlar ürkmez, onlardan
Ürker dev dalgalı ölüm denizi...
Dursun Ali Erzincanlı
--------------Tualimforum İmzam--------------
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
Tuna
Tags
ali
,
burde
,
dursun
,
dursun ali erzincanlı kaside-i bürde ilahisi
,
dursun ali erzincanlı kaside-i bürde ilahisi sözleri
,
erzincanli
,
ilahisi
,
kaside-i bürde ilahisi
,
kaside-i bürde ilahisi dursun ali erzincanlı
,
kaside-i bürde ilahisi sözleri
,
kaside-i bürde ilahisi sözleri dursun ali erzincanlı
,
kasidei
,
sozleri
,
İlahisi
«
önceki Konu
|
sonraki Konu
»
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor.
(0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Yetkileriniz
You
may not
post new threads
You
may not
post replies
You
may not
post attachments
You
may not
edit your posts
BB code
is
Açık
Smileler
Açık
[IMG]
Kodları
Açık
HTML-Kodları
Kapalı
Trackbacks
are
Açık
Pingbacks
are
Açık
Refbacks
are
Açık
Forum Rules
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
son Mesaj
Dursun Ali Erzincanlı Miraç İlahisi Sözleri
Kartal
Dini Şiirler-İlahiler
1
29.11.17
10:02
Elli İki Gün İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı - Dursun Ali Erzincanlı 52 Gün
Tuna
Dini Şiirler-İlahiler
1
29.11.17
09:56
Efendim İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı - Dursun Ali Erzincanlı Efendim İlahisi
Tuna
Dini Şiirler-İlahiler
1
29.11.17
09:54
40 Yaşındasın İlahisi Sözleri - Dursun Ali Erzincanlı
Kartal
Dini Şiirler-İlahiler
1
29.06.16
17:31
Hz. Ali'nin Duası İlahisi Sözleri Dursun Ali Erzincanlı
Tuna
Dini Şiirler-İlahiler
1
14.12.15
23:15
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat:
22:11
.
-- English (US)
-- Tr
İletişim
-
www.tualimforum.com
-
Arşiv
-
Kullanım sözleşmesi
-
Yukarı git
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2
LinkBack
LinkBack URL
About LinkBacks
Bookmark & Share
Digg this Thread!
Add Thread to del.icio.us
Bookmark in Technorati
Tweet this thread