tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Dini Konular > Dini Bilgiler
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Dini Bilgiler Dini bilgiler,kandiller,özel günler geceler,dini konularda bilgi alışverişi


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Hz. Ömer'in son nefesindeki isteği
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1149

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 10.09.09, 07:12   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Administrator
 
tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.920
Konular: 3793
Puan Grafiği
Rep Puanı:22464
Rep Gücü:20
RD:tualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 125
207 Mesajına 2.103 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon Hz. Ömer'in son nefesindeki isteği

Hz. Ömer'in son nefesindeki isteği

O, dünyada iken cennetle müjdelenen bir insandı.Ancak bütün bunlar, Hz. Ömer’in kendisini insanlardan bir insan görmesine mani değildi.
O, dünyada iken cennetle müjdelenen bir insandı. İman ve ilimde nurdan bir âbide gibiydi. Onun üstün idare kabiliyeti herkesçe malumdu. Ancak bütün bunlar, Hz. Ömer’in kendisini insanlardan bir insan görmesine ve ahiret endişesiyle iki büklüm olmasına mani olmuyordu...



Hz. Ömer, müminlerin halifesiydi. O hayatı boyunca Allah Resulü’nün nice iltifatlarına mazhar olmuştu. "Hak ile batılı birbirinden ayıran" manasına "Faruk" ismi ona bizzat Allah Resulü tarafından verilmişti. İki Cihan Serveri onun için:

"Benden sonra peygamber gelecek olsaydı Ömer olurdu" (Tirmizi, Menâkıb 18) demişti ve yine onu yeryüzündeki iki vezirinden biri olarak saymıştı. Diğeri ise Hz. Ebu Bekir (r.a.)’di. O, dünyada iken cennetle müjdelenen bir insandı. İman ve ilimde nurdan bir âbide gibiydi. Onun üstün idare kabiliyeti herkesçe malumdu. Bu sebeplerdir ki, Hz. Ebu Bekir gibi bir feraset insanı hiç düşünmeden onu yerine halife tavsiye etmişti.

İtiraz edip, "Allah’a nasıl hesap vereceksin" diyenlere de, "Ya Rabbi onlara içlerinde en hayırlılarını halife olarak bıraktım" derim, cevabını vermişti. Ancak bütün bunlar, Hz. Ömer’in kendisini insanlardan bir insan görmesine ve ahiret endişesiyle iki büklüm olmasına mani olmuyordu.

Sabah namazı vaktiydi. Ezan okunmuş ve cemaat saf saf durmuş, imamını bekliyordu. Hz. Ömer içeriye girdi, imamete geçti ve her zamanki gibi "Safları düzeltin" diye seslendi, sonra da namaza durdu. Tam namaza durulmuştu ki Hz. Ömer arkasından yediği bir hançer darbesiyle yere yığılmıştı. Hz. Ömer’i evine götürdüler. Namazı Hz. Abdurrahman b. Avf (r.a.) kıldırdı. Namazı müteakip bütün cemaat Hz. Ömer (r.a.)’in evine dolmuştu.

“İşte benim derdim buydu”

Hz. Ömer uzanmış upuzun yatıyordu. Herkes başucundaydı ve hıçkırıklar boğazlarda düğümlenip kalmıştı. Doktorun "Ya Ömer! Vasiyetini yap" dediğini duyunca bir anda içeride bir feryad u figan koptu. Herkes ağlıyordu.

Hz. Ömer, "Ağlamayın! Ağlayacak olan yanımdan çıksın. Siz Allah Resulü’nün, ‘Ehlinin ağlamasıyla ölü eziyet çeker’ dediğini duymadınız mı" diyerek onların ağlamasına mani olmaya çalıştı. Hz. Ömer, İbn Abbas’a "Bakın bakalım beni vuran kimdir" diye sordu. Gelen habere göre onu Muğire b. Şu’be’nin kölesi Firuz hançerlemişti. Hz. Ömer bunu öğrenince "Allah’a hamd olsun ki beni bir Müslüman eliyle öldürtmedi" dedi. Bir ara daldı. Baş ucunda duran oğlu Abdullah, gözlerini babasından bir an ayırmıyordu.

Hz. Ömer’de bir düşünce hem de yüreğini dağlayan bir düşünce vardı. Ve gözlerini açarak ümitsiz bir ifadeyle: "Oğlum! Git, Aişe’ye benden selam söyle. Fakat sakın, Emiru’l-mü’minin’in selamı var, deme. Zira şu anda ben mü’minlerin emiri değilim.

Ona, "Ömer senden, acaba iki arkadaşıyla beraber yatmasına müsaade eder misin" diye izin istiyor de. İbn Ömer babasının emrini yerine getirmiş ve Hz. Aişe’nin evine gelmişti. Onu bir köşede oturmuş ağlıyor buldu. Babasının arzusunu söyleyince Hz. Aişe validemiz, "Vallahi orayı ben kendim için düşünmüştüm. Fakat bugün Ömer’i nefsime tercih ederim" dedi. İbn Ömer (r.a.) bu müjdeli haberle dönüp babasını müjdeleyince Hz. Ömer birden rahatlayıverdi. Ve dudaklarından şu cümle döküldü:

"Vallahi işte benim derdim buydu." Çok kereler gözünü açamayacak kadar halsizleşiyordu. Başındakiler ne yemek ne de su teklifiyle onu uyandıramıyorlardı. Fakat içlerinden birisi "Ömer namaz vakti geçiyor" dediği an Hz. Ömer birden ayağa fırlıyor "Namaz! Namazsız adamın İslam’dan nasibi yoktur" diyor ve namazını eda edip tekrar uzanıyordu. İşte Hz. Ömer’in namaza olan iştiyakı bu ölçüdeydi. Namaz dendiğinde akan sular duruyor ve bütün acılarına rağmen namazını ihmal etmiyordu.

BİR HATIRLATMA


iTiKAF NEDiR, NASIL YAPILIR?


İtikaf, Ramazan’ın son on gününü camide veya başka bir ibadet mahallinde inzivaya çekilerek devamlı ibadetle meşgul olmak demektir. Kur’an, "Mescidlerde itikafa çekildiğiniz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın." (Bakara, 2/187) ifadeleriyle itikaf ibadetine yer vermektedir. Hadis kaynaklarında Allah Resulü’nün Medine’ye hicretten sonra her yıl Ramazan’ın son on gününde itikafa çekildiği ve hanımlarını da teşvik ettiği mevzuunda bilgiler yer almaktadır. Bu hadislerden biri şöyledir:

"Ramazan’ın son on günü girince, Resulullah geceleri ibadetle geçirirdi. Ailesini de ibadet etmeleri için uyandırırdı. İbadet için diğer zamanlardan daha fazla gayret gösterirdi." (Buhari, itikaf, 1) Ramazan’da yapılan itikaf, orucun fayda ve maksatlarını tamamlayıcı ve oruçlu kimsenin, kendini toparlayıp nefsini teskin edememesi, kalbi ve kafasıyla Allah’a yönelememesi gibi hususları telafi edici bir ibadettir.

Zaten onun aslı, Allah’a koşmak, O’nun eşiğine yüz sürmek ve her şeyden yüz çevirip O’nun rahmetinin kucağına atılmak manası taşır. O bu manaları taşıdığından dolayıdır ki Efendimiz (sas) hep Ramazan’ın son on gününde itikafa girmiş, O’ndan sonra gelen Müslümanlar da aynı vakti gözeterek onu eda etmeye çalışmışlardır. Böylece bu ibadet de Ramazan ayının bir şiarı ve sürekli yapılan sünnetlerinden biri olmuştur.

TEFEKKÜR İÇİN FIRSAT


Günlük meşgaleleri içinde insan, çoğu zaman dünyaya gönderilmesinin asıl gayesini unutmaktadır. Esasında her müminin hayatın anlam ve gayesini tefekkür etmeye ihtiyacı vardır. Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan’ın son on gününde yapılacak olan itikaf, bu tefekkür için iyi bir fırsattır.

Ayrıca Kur’an’ın ifadesiyle bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin de Ramazan’ın son on günü içinde gizli olması itikafın önemini daha da artırmaktadır. Her ne kadar bu güzel âdet, son yıllarda unutulmaya yüz tutsa da öteden beri müminler tarafından uygulanmış, her beldede mutlaka birkaç kişi camilerde itikafa girmişlerdir.

HADİS BAHÇESİ

MALIN MI VAR iLMiN Mi?


Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: "İki kişiye gıpta edilir. Allah’ın verdiği malı hak yolunda harcamayı başaran kimse. Yine Allah’ın kendisine verdiği ilim ve hikmet ile yerli yerinde hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse." (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları) Hadisin verdiği mesajlar

1) Mal ve ilim insanda cimrilik duygularını kamçılayan iki değerdir.

2) Bu iki nimeti hak yolunda değerlendirebilen kimseler gıpta edilmeye layık kişilerdir.

3) Her nimet kendi cinsinden şükür ister. Mümin kendisine verilen malın şükrü adına o maldan bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermeli. Kendisinde ilim varsa onu da yine Allah için etrafındaki insanlarla paylaşmalı.

ALTIN ÖĞÜTLER

KUSURLARI ÖRTÜCÜ OL


Allah dostlarından Musa Efendi şöyle buyuruyor: Birçok kimseler, ibâdete çokça yöneldikleri hâlde, Cenâb- ı Hakk’ın sıfatı olan "settâru’luyûb", yani ayıpları örtücülük ve kusurları affedicilik hasletine lâkayt kalıyorlar. Bu sebeple de tam istenildiği gibi gönül dünyalarında yükselemiyorlar.

Hâlbuki bağışlamak ve kusur örtmek, güzel ahlâkın en ehemmiyetlilerinden biridir. Allah, biz kullarının sayısız kusur ve hatalarını örtüp affettiği gibi, biz de affedici olmalıyız.

Zira Allah sevgisine sahip olanlar, affetmeyi bilirler. Bütün hüner, bu dünya hengâmesinde ve bin bir türlü meşgale içinde Hak’la beraber olabilmektir. Bu öyle hoş bir hâldir ki, Cenâb-ı Hakk’ın kuluna bir atiyyesi, yâni hediyesidir. Bu pek yüce vazifeyi yerine getirebilirsek, dünyanın gel-geç oyuncaklarına aldanmaktan da kurtuluruz.

Hazırlayan: Ali İhsan ER
Bugün.com.tr
--------------Tualimforum İmzam--------------
TUALİM



Tualimforum kurallarını okuyunuz Lütfen.
Forum kullanımı hakkında bilgi için TIKLAYINIZ%TIKLAYINIZ.
Soru ve sorunlarınızı BURADAN bize yazabilirsiniz.
Kurallara uymayan kişilerin tualimforum'a girişleri yasaklanacaktır.
Lütfen imzanıza site adı, link içeren resimler koymayınız sorgusuz silinecektir.
tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
hz, istegi, nefesindeki, omerin, son


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Ömer Köker Biyografisi - Ömer Köker Kimdir - Ömer Köker Hayatı - Avukat Ömer Köker Kartal Diger Ünlülerin Biyografileri 1 13.06.17 18:03
Ömer Koç Biyografisi - Ömer Koç Hayatı - Ömer Koç Kimdir? Başak Diger Ünlülerin Biyografileri 1 22.01.16 11:56
Ömer Buharalı Biyografisi - Ömer Buharalı Kimdir - Ömer Buharalı Hayatı - Ömer Buhara Kartal Basketbolcuların Hayatı ( Biyografileri ) 0 19.05.14 21:15
Ömer Bin Zer - Ömer Bin Zer Hayatı - Ömer Bin Zer Kimdir - Ömer Bin Zer Yaşamı Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 13.08.11 21:19
Appiah'ın Fener'den son isteği Jaguar Fenerbahçe 0 22.04.10 14:44


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:44 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2