Tevbe Etme Tevbe Etme "Birinize ölüm gelip de, "Rabbim! Beni yakın bir müddete kadar geciktirseydin de, sadaka verip dursaydım, iyi adamlardan olsaydım" diyeceği zaman gelmezden önce, size rızık olarak verdiğimizden harcayın. Hâlbuki Allah hiçbir kimseyi eceli gelince, asla geri bırakmaz." (Münâfikun, 10-11)
"Makbûl olan tevbe, kötülükleri yapıp yapıp da onlardan her hangi birine tâ ölüm gelince, "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim." diyenlerin tevbesi değil." (Nisa, 18) ve yine "Allah indinde kabul olan tevbe, kötülüğü ancak câhillik sebebiyle yapacakların, sonra da çarçabuk vaz geçip tevbe edecek olanların tevbesidir." (Nisâ, 17) buyurmuştur. Yani hemen günahın akabinde tevbe eder, bir hasene ile günâhın eserini kalbinden siler. Gerç kalır da kalp fazla kararırsa, silinmesi zor olur. Bunun için Resûl-i Ekrem (s.a.v.): "Kötülüğün akabinde bir iyilik et ki kötülüğü mahvetsin." buyurmuştur. Lokman aleyhisselâm da oğluna, "Oğlum, tevbeyi geciktirme, ölüm beklemediğin anda gelir. İlerde tevbe ederim diyen, iki büyük tehlike arasında kalır. Birinci, günah işleye işleye kalbi kararır ve bu tabîat haline gelir de artık temizlenemez hal alır. İkinci, hastalık ve ölümün tezden gelmesidir. Öyle ki, kalbini temizlemeğe fırsat bualamamasıdır. Bunun için haberde: "Cehennem halkının azâbın çoğu, tesvifden, (tehir etmek) tevbeyi geciktirmektendir." diye buyurmuştur. (İhya, 4.c.s:25) |