tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Dini Konular > Dini Bilgiler
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Dini Bilgiler Dini bilgiler,kandiller,özel günler geceler,dini konularda bilgi alışverişi


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Bağışlanma ve Tevbe
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
814

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 28.06.09, 21:46   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Delta Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 581
Konular: 477
Puan Grafiği
Rep Puanı:4934
Rep Gücü:0
RD:ÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond reputeÇisiL has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 1
58 Mesajına 390 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Bağışlanma ve Tevbe

Bağışlanma ve Tevbe
Bazı insanlar vardır ki, hatasız olmak peşindedirler. Kendilerini ellerinden geldiğince kusursuz bir insan gibi göstermeye ve görmeye çalışırlar. Çünkü hata yaptıklarını kabul ettiklerinde küçük düşeceklerinden korkmaktadırlar. Onlara göre ideal insan, kendisine hiçbir hatayı yakıştırmayan insandır.
Oysa sözünü ettiğimiz bu "hatasızlık" arayışı, bir batıl inançtan başka bir şey değildir. Nitekim Kuran'da bizlere böyle bir mümin modeli örnek gösterilmez. Böyle bir modelin yaşanması mümkün de değildir. Çünkü insan, Allah karşısındaki acizliğinin bir sonucu olarak, hayatı boyunca birçok hata yapabilir, günah işleyebilir. Elbette ki bunlardan kaçınmalı, Allah'ın dinini uygulama konusunda hata işlememeye ve günaha girmemeye gayret göstermelidir. Ancak, Allah'ın aciz bir kulu olduğu için, hatadan tamamen kurtulmayı da başaramaz.
Bu nedenle, aşağıdaki ayette, yeryüzündeki her insanın Allah'a karşı hata ve günah işleyebileceği şöyle haber verilir:
Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kullarını görendir. (Fatır Suresi, 45)
Bu ilahi hüküm gereği, Allah insanların hataları veya günahları olabileceğini ancak bunda direnmemelerini Kuran'da bildirmiştir. Müminden beklenen, işlediği tüm hata ve günahlar için sürekli Allah'tan bağışlanma dilemesidir.
İnkar edenler ile müminleri birbirlerinden ayıran en önemli vasıflardan biri de işte budur. İnkarcılar kendilerini hatasız ve günahsız saymaya çalışırlar. Oysa müminlerin böyle bir iddiası yoktur. Elbette Allah'a karşı hiçbir günah işlemek istemezler. Ancak insan yaratılışı gereği, kimi zaman geçici olarak nefsine uyup günaha girebilir. Allah'ın hükümlerini uygulamada gevşeklik göstermek gibi bir gaflete düşebilir. Ama sonuçta tüm bunlardan pişman olup Allah'a yönelmesi ve O'ndan bağışlanma dilemesi önemlidir.
Kuran'a baktığımızda Allah'tan bağışlanma dilemenin doğal ve daimi bir mümin vasfı olduğunu görürüz. Bu durum da yine bizlere müminlerin hiçbir zaman kendilerini günahtan müstağni görmediklerini, aksine kusur ve eksikleri için sürekli Allah'ın rahmetine sığındıklarını göstermektedir. Bir ayette, tevbe etmek, müminin en önde gelen vasıflarından biri olarak sayılmaktadır:
Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) müminleri müjdele. (Tevbe Suresi, 112)
Bu noktada tevbe ile bağışlanma kavramları arasındaki farka da dikkat etmek gerekir.
Kuran'da Allah'ın bizlere gösterdiği, Allah'tan bağışlanma dilemenin, bir müminin sürekli yaptığı bir ibadet oluşudur. İnsan, bilerek ya da bilmeyerek yaptığı tüm günahlar için Allah'tan sabah akşam bağışlanma dileyebilir. Dahası, ayetlere göre, kendi adına bağışlanma isteyebileceği gibi diğer müminler adına da bağışlanma isteyebilir. Bağışlanma dileme anlamına gelen "istiğfar" kelimesinin Arapça'daki tam açılımı, "Allah'ın Gafur sıfatını istemek"tir. Gafur sıfatı, "gafere" fiilinden türemiştir ki, bu fiilin Türkçe'deki karşılıkları "kökünden gizlemek, örtmek, korumak, düzeltmek ya da bir şeyi zarflamak"tır.
Dolasıyla, Allah'tan bağışlanma dilemek, yani istiğfar etmek, bir insanın Allah'a kendi günahlarının örtülmesi için yalvarması, bu amaçla onun sonsuz şefkat ve rahmetine sığınması anlamına gelir. Nitekim Kuran'da müminlerin Allah'a "Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür" diye yalvardıkları bildirilir. (Ali İmran Suresi, 193) Buna karşılık Allah, şu hükmü verir:
... Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır. (Maide Suresi, 12)
Başta da belirttiğimiz gibi bağışlanma, insanın farkında olduğu ya da olmadığı tüm günahları için ve diğer müminler adına da yapılabilir. Tevbeyi bağışlanmadan ayıran en önemli fark ise şudur: İstiğfar, bağışlanmak maksadıyla genel bir dua mahiyeti taşırken, tevbede, işlenen belirli bir günaha karşı alınan fiili bir önlem, somut bir tutum sözkonusudur. Tevbe, insanın kendi işlediği belirli bir günah için Allah'ın rahmetine sığınması ve bir daha o günahı işlememek için Allah'a söz verip O'ndan bunun için yardım dilemesidir. Kelimenin tam anlamı "dönmek"tir. Dolayısıyla tevbe, kesin bir kararlılıkla bir günahtan dönmeyi, ondan pişmanlık duyup vazgeçmeyi ifade eder.
Tevbedeki niyet, bir daha aynı günahı işlememek olmalıdır. Nitekim Allah "ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar..." diye emreder. (Tahrim Suresi, 8) Ayette tevbeyi tanımlamak için kullanılan "nasuh" terimi, neshedici, yani ortadan kaldırıcı, unutturucu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla nasuh bir tevbenin, bir daha o günahı asla işlememek niyetiyle yapılması gerekir. Ancak bu durum kuşkusuz insanın bir günah için yalnızca bir kez tevbe edeceği anlamına gelmez. İnsan bir günah için tevbe edebilir, sonra yine gaflete kapılıp yine aynı günahı işleyebilir. Bu kişi belki defalarca yaptığı tevbeyi bozmuş ve aynı günaha dönmüş olabilir. Ama yine de Allah ona olan rahmetini devam ettirir. Bu rahmetten dolayıdır ki insan, defalarca tevbesini bozmuş da olsa, son kez gerçekten nasuh bir tevbe edip yine O'na sığınabilir. Bir ayette, Allah'ın bu sonsuz merhamet ve bağışlayıcılığı insanlara şöyle duyurulur:
De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. (Zümer Suresi, 53-54)
Ancak yukarıdaki ayetten de anlaşıldığı gibi, Allah'ın kabul etmeyeceği bir tevbe vardır: Ölüm anı gelip çattığında, artık ölüm meleklerini görecek noktaya gelmiş bir kişinin samimiyetsiz bir biçimde yaptığı yakarış. Bir ayette bu konu şöyle açıklanır:
Allah'ın üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 17-18)
Kuran'da, Allah'ın kabul etmeyeceğini bildirdiği bu "son an tevbesi"nin bir örneği de verilir. Hz. Musa ve yanındaki müminleri öldürmek için onların peşinden giden Firavun, denizde boğulmak üzere olduğu bir sırada tevbe etmek ister. Kuran'a göre "sular onu boğacak düzeye erişince 'İsrailoğullarının kendisine inandığından başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım" der. (Yunus Suresi, 90) Ancak ona verilen cevap şöyledir:
"Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın." (Yunus Suresi, 91)
Madem tevbe bu denli büyük bir ibadettir ve insanın ebedi kurtuluşu için bu denli büyük bir önem taşımaktadır, insanın bu kapıyı sonuna dek açması gerekir. İnsan büyük günahlar işlemiş, büyük isyankarlıklar yapmış, Allah'a ve dine aykırı bir hayat geçirmiş olabilir. Ancak Allah o denli geniş bir rahmet sahibidir ki, kişi tek bir samimi tevbeyle ahiretini kurtarabilir. Bir ayette, Allah'ın tevbe yoluyla insanlara yaydığı büyük şefkati şöyle duyurulur:
Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Enam Suresi, 54)
Bilinmelidir ki, Allah en ağır günahları işleyen, Allah'a ve elçisine karşı savaş açmış olan kafir ve münafıkları bile, eğer gerçek bir tevbe ile O'na yönelirlerse, bağışlayacağını haber vermektedir:
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar müminlerle beraberdirler. Allah müminlere büyük bir ecir verecektir. (Nisa Suresi, 145-146)
Gerçekten, apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için Kitapta açıkladığımız hidayeti gizlemekte olanlar; işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de (bütün) lanet ediciler. Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. (Bakara Suresi, 159-160)
Bu hükümler, tevbenin Allah'ın kulları için açtığı büyük bir kurtuluş kapısı olduğunu ve her insanın işlediği herhangi bir günahtan dolayı ümitsizliğe kapılmadan O'na yönelmesi gerektiğini gösterir. Ancak bu durumun yanlış yorumlanması ve samimiyetsiz bir mantıkla kullanılması ise insanı büyük bir felakete götürebilir. Bu mantık, dini gayet iyi bildikleri halde, "nasıl olsa sonra tevbe ederim" gibi bir hesapla, bile bile günah işleyenlerin mantığıdır. Allah, bu tür bir samimiyetsizliğe asla rıza göstermez. Bunu yapan kimseler, "imanlarından sonra inkar edenler, sonra inkarlarını artıranlar" sınıfına dahil olurlar. Bunun sonucunda da cehalet ya da iradesizliği nedeniyle günah işleyen insanların tevbesi kabul olunurken, bile bile günah işleyen ve tevbeyi de günah işleme özgürlüğünü sağlayan bir araç sayan bu samimiyetsiz insanların tevbesi kabul edilmez. Kuran'da, bu gerçek şöyle bildirilir:
Doğrusu, imanlarından sonra inkâr edenler, sonra inkârlarını arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar, sapıkların ta kendileridir. (Al-i İmran Suresi, 90)
Buradaki ince ayrıma dikkat etmek gerekir: Bir insan, bilgisizliğinden, nefsine olan düşkünlüğünden, gafletinden dolayı günah işler ancak sonra yaptıklarının farkına varıp tevbe ederse, bu insan samimi bir insan olabilir. Ve Allah'ın da kendisini bağışlamasını umabilir. Ancak, dini çok iyi bilen ve günah işlerken de "nasıl olsa sonra tevbe ederim" gibi ters bir mantık kuran kimseler, açıkça sahtekardırlar. Bu yüzden bunların yaptıkları tevbenin samimi olması mümkün değildir. Samimi olmadığı için de Allah tarafından kabul edilmez. (En doğrusunu Allah bilir)
Şu nokta son derece önemlidir: Unutulmamalıdır ki, gerek istiğfar gerekse tevbe son derece samimi, içten ve pişmanlık duygusu içinde yapılmalıdır. Kuran'ın "Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin..." emrini verirken kast ettiği içli ruh hali, tevbe ve istiğfar için de geçerlidir. (Araf Suresi, 55) Özellikle büyük günahlar için yapılacak olan tevbelerin, pişmanlığın verdiği derin bir ruh hali içinde olması gerekir. Kuran'da, Allah yolunda savaşa çıkmaktan geri kalmak gibi büyük bir suç işlemiş olan üç müslümanın ettikleri bu tür bir tevbeyi şöyle anlatılmaktadır:
Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir.
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 117-118)
Allah'tan bağışlanma dilemek ve günahlar dolayısıyla O'na tevbe etmek, kulluğun en saf ve katıksız ifadelerinden biridir. Mümin, günah işlediğini işlemekten müstağni olmadığını bilecek, ancak her türlü kusuruna karşı O'nun şefkatine sığınacaktır. Tevbe ettikten sonra bir günah için vicdan azabı ve sıkıntı çekmeye, bu nedenle hüzünlenmeye de gerek yoktur. İnsan, peygamberlerin de hata işlediklerini, ancak bunlara karşı samimi bir biçimde tevbe ettikten sonra yollarına devam ettiklerini bilmeli ve Allah'ın bağışlayıcılığına güvenmelidir. Kuran'da, istiğfar ve tevbenin ne büyük bir kurtuluş olduğu şöyle ifade edilir:
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)? (Nur Suresi, 10)
ÇisiL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
bagislanma, bağışlanma ve tevbe, tevbe, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Rüyada Tevbe Suresini Görmek - Rüyada Tevbe Suresini Görmek Açıklaması ve Yorumu Tarot T-U-Ü-V-Y-Z ile Başlayan Rüya Tabirleri 0 16.12.12 16:48
Rüyada Sure 9 Tevbe Görmek - Rüyada Sure 9 Tevbe Görmek Açıklaması ve Yorumu - Sure 9 Tarot N-O-Ö-P-R-S-Ş ile Başlayan Rüya Tabirleri 0 15.12.12 15:35
Tövbe İstiğfar ve Bağışlanma Duası EZEL Dualar-Hadisler 0 30.05.12 20:27
Tevbe Suresinin İsminin Anlamı - Tevbe Suresinin Adının Anlamı ve Açıklaması Tuna Kuran Surelerinin Türkçe Meali ( Açıklaması ) 0 06.04.12 19:41
Tevbe-i İstiğfar ASYA Dualar-Hadisler 0 08.04.09 00:58


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:44 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2