tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Biyografiler > Diger Ünlülerin Biyografileri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Diger Ünlülerin Biyografileri Gazetecilerin biyografisi,Radyocuların biyografisi,Bestecilerin biyografisi,İllizyonistlerin biyografisi,Televizyoncuların biyografisi,Akademisyenlerin biyografisi,Tarihteki önemli kişiliklerin biyografisi.Mankenlerin biyografisi,Modellerin biyografisi,Dizi oyuncularının biyografisi,Kategorisi olmayan biyografiler...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ebulfez Elçibey Biyografisi,Ebulfez Elçibey Hayatı,Ebulfez Elçibey Kimdir?
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1555

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 09.07.09, 16:09   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Gamma Üye
 
İpek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Nerden: Mersin
Mesajlar: 1.271
Konular: 1076
Puan Grafiği
Rep Puanı:3790
Rep Gücü:0
RD:İpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond reputeİpek has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 71
210 Mesajına 272 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Ebulfez Elçibey Biyografisi,Ebulfez Elçibey Hayatı,Ebulfez Elçibey Kimdir?

Ebulfez Elçibey Biyografisi,Ebulfez Elçibey Hayatı,Ebulfez Elçibey Kimdir?

Azerbaycan’ın Ordubat bölgesinin Keleki Köyünün Halil Yurdu Yaylasında 1938 yılı Haziran ayında doğdum. Babam, Aliyev Kadirkulu Merdanoğlu Rus-Alman savaşında hayatını kaybetmiş.

Eğitim-öğrenimime Unus İlkokulunda başladım. Yedi yıl süreli ilk eğitimimin ardından Ordubat şehrinde M.T. Kutsi I nolu orta okulunda okudum. Yedi yıllık ilköğrenimimi tamamlayıncaya kadar en büyük arzum doktor olmaktı. Ona öğrenimime başladığımda Tarih ilmine ilgi duydum. Toplumu anlamak benim için çok ilgi çekici idi, Marks’ın Kapital’ini okumaya başladım. Bize yaptıkları propaganda da Kapital’i dünyanın şaheseri olarak tanıtmıştılar. O dönemler okuduğumda Kapital’i tam anlamıyla kavrayamamıştım. Öğretmenlerim ve öğrenci arkadaşlarım beni haklı olarak alaya alıyordular.

Küçük yaşlarımdan başlayarak oruç tutardım, (gizli olarak tuttuğum dönemlerde oldu ki, öğretmenler bilmesin) Bazen annemle birlikte namaz da kılıyordum.

9-10. sınıflarda iken Mir Cafer Bağırov’u savunduğum için birkaç defa öğretmenler odasına çağrılıp bu düşüncelerimden vazgeçmem istendi.

10. sınıf öğrencisi iken, Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nde Şarkşünaslık (Doğu ilimleri) Fakültesi açılacağını öğrendim. Nizami, Hakanı, Fuzuli ve diğer şairlerimizi daha doğru anlamak amacı ile söz konusu fakülte sınavlarına hazırlandım. 1957 yılında Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nin Şarkşünaslık Bölümüne (o yıllarda Filoloji Fakültesi’nin bünyesinde idi) Arap Filolojisi uzmanlığına girdim.

Üniversitenin II. ve III. sınıflarında okurken tarihi-siyasi konulara daha çok ilgi duymaya başladım. Birkaç öğrenci yoldaşım ile birlikte milli siyasi konularda ateşli tanışmalara başladık. Bizde böyle bir fikir oluştu ki, halkımız köle, vatanımız ise sömürgedir.

Bu sohbetler Alim Hasayev, Malik Mahmudov, Rüstem Eminov, Mehdi Ağalarov, Rafık Ismailov, Abbas Musayev ve Zakir Memedov ile aramızda geçiyordu. Azatlık uğrunda mücadele etmeye söz verdik - elbette amatör ruhla başlayan mücahitler olarak. Ancak profesyonel mücadele yollarını da arıyorduk.

Üniversitenin V. sınıfında iken aramızda Arap dilini iyi derecede bilen Malik Mahmudov ile Malik Karayev bir yıl süre ile Irak’a pratik için gönderildiler. Onlar bir yıl sonra döndüklerinde Malik Mahmudov ile siyasi mücadelemizi devam ettirmemiz konusunda ciddi karara vardık ve bir meramname (program) hazırladık. Meramname hakkında yalnız beş kişi bilgi sahibi idi. Ben takip eden süreçte yaklaşık iki yıl (1963-64) Mısır’da tercüman olarak çalıştım. Mısır’da bulunduğum ortam, siyasiler ile ilişkilerim bana çok önemli kazanımlar sağladı. Hatta orda bîr iki kez Türkiye ve ABD Büyükelçiliklerine giderek birileri ile tanışmak istedim. Ancak çekindim. Kendimce bu karara vardım ki, ben onlarla ilişki kurar isem sorun doğar, halkıma güven sarsılır, onları yurt dışına bırakmazlar. Mısır’da bulunduğum süre içerisinde yabancı siyaset adamları (belki de istihbaratçılarla) hiçbir temasımın olmamasına çalıştım.

Mısır’da bu ülkenin devlet adamları ile ilişkilerim oldukça seviyeli idi. Gerek Sovyetler gerek Mısır’ın siyaset adamları beni doğrulurı konuşan bir insan olarak görüyordular. Onlar birbirlerini aldattıklarında yanlışlıklarını anlatıyordum, bana bakıp gülüşüyordular. Ben söz konusu olduğunda Nasır’ ı da Kruşçev’i de eleştiriyordum. Siyaset dünyasında böylesine hareket istihza yaratıyordu.

Bir gün Luksor şehrinde Sovyet uzmanlarından bir grup ile Devlet Başkanları Kruşçev’i. Nasır’ı, Irak Devlet Başkanı Arifi, Azerbaycan Bakanlar Kurulu’nun başkanı Alîhanov’u, Cezayir Devlet Başkanı Ahmet Bin Bella’yı ve diğerlerini karşılıyorduk. Herkes konuklarla tokalaşıyordu, ben yalnız iki kişi ile, Ahmet Bin Bella ve büyük sanatkarımız Reşit Behbudov ile görüştüm, diğerleri geldiğinde elimi cebime koydum. (Şimdi bu hareketim kendime de garip geliyor) Bu davranışımdan dolayı bir soruşturmada geçirdim.

Benim kendi dünyam vardı.Herhalde iş arkadaşlarım beni delikanlı tercüman olarak görüyordular. Soruşturma döneminde Özellikle de Kruşçev’in Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşlerinden dolayı bir İki aşağılayıcı söz de sarf etmiştim. Baku ‘ye döndüğümde DTK (Devlet Güvenlik Komitesi KGB) Kruşçev ile ilgili sözlerimden ötürü beni cezalandırdı.

Mısır’dan döndükten sonra Ben, Malik Mahmudov. Alim Hasayev ve Rafik Ismailov birkaç kez görüşüp dörtlü bir grup oluşturduk. Her birimiz 3 kişi seçmeli, bu üçlü gruplardan her bîri 5 kişiyi gruba celb etmeliydi. Bir süre geçtiyse de teşkilatı istediğimiz ölçüde kuramıyorduk (Tecrübesizliğimizin yanısıra DTK bizi sürekli izliyordu)
İstediğimiz teşkilatı oluşturamayınca, her birimiz ferdi çalışmaya, daha çok propaganda faaliyetine başladık.

Ben bütün gücüm ile üniversite ve doktora öğrencileri arasında milli şuurun canlanması yönünde propaganda yapıyordum. Hiç kimseye hesap vermediğim gibi bazı konuları yakın dostlarımdan da gizliyordum. Üçlü, beşli, yedili ve dokuzlu olmak üzere gruplar oluşturuyordum. Her grup ile de yalnızca kendim meşgul oluyordum, Bu süreç uzun bir süre ve güç İstiyordu.

1969 yılında Tolunoğulları Devleti (IX. yüzyıl) adlı doktora tezimi yazdım.

1971-74 yıllarında üniversitede artık öğrenci hareketleri görülmeye başlandı. Amacım geleceğe hazırlamaktı. DTK , bir teşkilatın faaliyet gösterdiğini biliyor, ancak bütün çabalarına rağmen ortaya çıkaramıyordu. (Artık sır değil: l keresinde üniversitede hocam Aliövset Abdullayev bana DTK’da benim gizli örgüt ve programım olduğu konusunda düşünceler olduğunu bildirdi. Ben, O’nu bunun doğru olmadığına inandırdım, ancak kendim yalan konuşmuştum. (Şimdi hocamdan özür diliyorum)

Ancak DTK bütün dikkati ile beni izliyordu. Ocak I975′de beni tutukladılar. DTK benim yanıma birkaç hoca ve öğrenci yerleştirebilmişti. Ben onları duymuştum. Ancak onları aldatıyordum. (Kim kimi?)

Benim hiçbir hoca veya öğrenciye (hatta DTK ajanlarına) nefretim doğmuyordu. Bazen hatta DTK çalışanlarını bile günahkar görmüyordum. Bir tek düşmanım vardı. Sovyet İmparatorluğu. Diğerleri onun zavallı hizmetlileri idi. Bu zavallı generallere ve polislere de acıyordum.

Benim işim zalim imparatorluğa karşı mücadele idi. Hainlere, satılmışlara tarih kendisi ceza verecekti, verdide.
Ocak 1975 Temmuz 1976 arasında hapis yattım. Aralık 1976′dan itibaren Azerbaycan ilimler Akademisi Salman Mümtaz Elyazmalar Enstitüsün ‘de çalıştım.

Ebülfez Elçibey mahkumiyetinden sonra göreve başladığı El Yazmaları Enstitüsü’nde de halkını azadlık uğruna örgütleme çalışmalarını aralıksız devam ettirdi. 1988 yılında başlayan ermeni saldırı ve provokasyonlarına karşı ilk direniş hareketini; Kasım 1988′de “Meydan Mitingleri’ni düzenledi.

16 Haziran 1989′da Azerbaycan Halk Cephesi’ni resmen kurarak başkanı seçildi. Kızılordu’nun 20 Ocak 1990′da Bakü’de hayata geçirdiği katliama kadar çalışmalarını sürdürdü. Katliamın ardından dağılma sürecine giren Sovyetler Birliği ve Azerbaycan’da siyasi istikrar tamamen sarsıldı.

Elçibey önderliğindeki Azerbaycan Halk Cephesi, Azerbaycan Türklerinin bağımsızlık taleplerini açıkça dile getirdiler. Üç renkli ay-yıldızlı bayrak Parlamento binasına asıldı. Aralıksız sürdürülen çalışmalar sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti 18 Ekim 1991′de bağımsızlığını ilan etti.

Elçibey, Parlamentonun aldığı karar gereği 7 Haziran 1992′de yapılan ilk demokratik seçimler sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı seçildi.

Göreve başladığı ilk günden itibaren ülkede insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygılı demokratik devlet yapısını oluşturmaya çalıştı.

Rus ordularını Azerbaycan Cumhuriyeti’nden çıkardı. Devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu ilan etti. Latin alfabesini uygulamaya koydu.

Ermeni saldırı ve işgallerine Azerbaycan Halk Cephesi taraftarlarından oluşan gönüllü birliklerle karşı koydu. Ancak 4 Haziran 1993′de maruz kaldığı darbe sonucu Bakü’den ayrılarak Nahçıvan’ın Keleki köyüne gitti.

4 yıl süreyle kaldığı Keleki’den 31 Ekim 1997′de Bakü’ye dönerek 1995 yılında partiye dönüştürülen Azerbaycan Halk Cephesi Partisi’nin Genel Başkanı olarak siyasi çalışmalarını devam ettirdi. Bu süreçte kurduğu ve başkanı olduğu Bütöv Azerbaycan Birliği adlı teşkilatla da büyük ideallerini hayata geçirme çalışmalarını yürüttü.

Ebülfez Elçibey uzun süre devam eden rahatsızlığının şiddetlenmesi üzerine tedavi görmek amacıyla 7 Temmuz 2000′de geldiği Türkiye’de 22 Ağustos 2000 Salı günü vefat etti

“Ömrümün en hoş günlerinden biri 16 Haziran 1989′da Azerbaycan Halk Cephesi’nin kurulması ve Cephe başkanı seçilmemdir.

En ağır sarsıntılarım 20-23 Ocak 1990 katliamı, Taşaltı olayları, Hocalı katliamı, Susa ve Laçın’da yaşadığımız ihanetlerdir.

En çok etkilendiğim, dostlarımı kaybetmektir. (Bütün anlamlarda)

Not: İnternetten alıntıdır.
İpek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
biyografisi, ebulfez, ebulfez elçibey, ebulfez elçibey biyografi, ebulfez elçibey biyografisi, ebulfez elçibey hakkında, ebulfez elçibey hakkında bilgi, ebulfez elçibey hayatı, ebulfez elçibey kim, ebulfez elçibey kimdir, ebulfez elçibey özgeçmişi, ebulfez elçibey yaşamı, elcibey, hayati, kimdir


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Mat Biyografisi-Mat Hayatı-Mat Yaşamı-Mat Kimdir? Grup Mat Biyografisi-GrupMat Kimdir Akasya Türk Rock Müzigi Şarkıcılarının Hayatları ( Biyografileri ) 1 12.07.19 09:11
Air Biyografisi-Air Hayatı-Air Yaşamı-Air Kimdir?Grup Air Biyografisi Akasya Yabancı Şarkıcıların Hayatları ( Biyografileri ) 1 26.04.19 17:38
Li Na Biyografisi - Li Na Kimdir - Li Na Hayatı - Li Na Yaşamı - Tenisçi Li Na Kimdir Kartal Diger Sporcuların Hayatı ( Biyografileri ) 1 30.12.17 22:28
HIM Biyografisi - HIM Hayatı - HIM Kimdir - Rock Grubu HIM Biyografisi Eylül Yabancı Şarkıcıların Hayatları ( Biyografileri ) 0 07.11.11 00:22
Mistik Güneş Mevlana - Elçibey Kitap Tanıtımı SERDEM Yeni Çıkan Kitaplar-Kitap Tanıtımı 0 15.03.10 16:32


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:56 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2